29 Eylül 2012 Cumartesi

Başbakan'a 300 milyonluk "Saray"

Dindar...
Dindar denildiği vakit gönlümüze bir ferahlık çöker...
Rahatlarız...
"Dindar bir adamdır" denildi mi akan sular durur bizdi...
Dindar demek Allah'tan korkan adam demektir çünkü...
Hele ki bir yönetici için, bir bakan için ya da bir başbakan için "dindar" deniliyorsa...
O saat dünya yerinde zınk diye kalıverir...
Ya bu adam dindar der külliyen teslim oluruz ona, ya da "Aman bakın bu dindarmış rejimi yıkar kesin" deyip karşı cepheye geçeriz. Hiç ortada kalmayı bilmeyiz. Ya asar keseriz, ya da kayıtsız şartsız teslim oluruz. "Dindar adam kardeşim, ne yapıyorsa vardır mutlaka bir bildiği" der yapılan her türlü zulme boyun eğeriz...
***
Ülkemizi 10 yıldır "dindar" bir başbakan ve "dindar" bir zümre yönetiyor. En büyük emelleri de "dindar bir nesil" yetiştirmek. Dindar bir nesil yetiştirmek en büyük hedefleriyse demek ki mevcut nesil dindar değildi. Peki ama kendileri nasıl dindar oldular!? Mesela sayın başbakan Patagonya Cumhuriyeti İmam Hatip Lisesi'nden mi mezun oldular!? Neyse vardır bir bildikleri elbette!
***
Dindar bir başbakan deyince aklımıza hemen Hz. Ömer geliyor...
Peygamber efendimizden sonra Müslümanları yönetmeleri için seçilen halifeler geliyor aklımıza...
Yani dört halife...
Hz. Ebubekir...
Hz. Ömer...
Hz. Osman...
Hz. Ali...
Peygamber Efendimiz ile birlikte dindar bir devlet adamının örnek alması gereken kişiler bunlar. Dini kimliklerinin yanısıra hepsi birer devlet adamı. Yani Cumhurbaşkanı gibi, başbakan gibi bir şey işte.
Dindar başbakanımızın da sık sık belirttiği gibi "Hz. Ömer Adaleti" diye de bir kavram vardır hatta...
Öylesine adil bir devlet adamıymış ki, karısına ve çocuklarına verilen hediyeleri dahi kabul etmez hemen hazineye devredermiş...
Efendim neden hazineye devredermiş!?
Hz. Ömer gelen bu hediyeleri görünce karısına ya da çocuklarına "Siz halifenin karısı ya da çocuğu olmasaydınız aynı kişiler size bu hediyeleri verir miydi!?" deyip oturduğu makamın "hakkını" verirmiş. Çünkü o dindar bir devlet adamıymış.
***
Yeryüzünde hiç bir insan evladı Hz. Muhammed ve 4 halife kadar her istediğini elde edebilecek imkana sahip olmadılar. Eğer onlar isteseydiler Allah gökten saraylar indirir, yerdeki sarayları göklere çıkarırdı. Fakat onların hiçbirisi ne mal istediler ne de mülk. Hz. Peygamber hayatında bir kez olsun kaba döşekte yatmamış. Hz. Ömer evindeki son altınları fukaraya dağıtmadan "ölememiş", Hz. Ali ömrü boyunca fukara olarak yaşamış. Hz. Osman ve Hz. Ebubekir özellikle halife olduktan sonra bütün servetlerini fakir fukaranın refahı için harcamış. Hiç birisi halife olduktan sonra servetlerini arttırmamış aksine tamamını halk için hak için harcamışlar...
İşte dindar başbakan deyince benim aklıma bunlar geliyor...
***
Bugünkü dindar başbakanı ben çok eskiden tanırım...
Kasımpaşa'dan bilirim...
Rahmetli Özal döneminin moda tanımıyla tam bir ortadirek ailenin bir evladı...
O dönemlerden biliriz ki, hem kendisi hem de ailesi dindardır...
Gel zaman git zaman o dindar ailenin dindar evladı bugün başbakan oldu...
Bütün dindar kesim sevinç içinde...
Nihayet devlet idaresinde Hz. Ömer adaleti vuku bulacak...
Fakir fukara mutlu olacak...
***
Evet gerçekten öyle oldu...
Yani fakir fukara mutlu oldu...
Bir paket makarnaya sevindi fukaralar...
40 torba kömür yetti onların sevinmesi, mutlu olması için...
Peki ya dindar başbakanımız...
O orta direk dindar ailenin evladı bugün dünyanın en zengin başbakanları arasına girdi...
Ailesine verilen hediyelerin haddi hesabı yok...
Gemicikler, villalar, eğitim bursları, ABD ve Avrupa seyahatleri ...
Anlayacağınız emvai çeşit hediyye havalarda uçuyor..
Kendilerine verilen gemicikleri çekinmeden kabul ederlerken, bunun karşılığında onlarda fukaraya makarna hediye ettiler...
***
Dindar başbakanımız için şimdi de 300 milyon lira değerinde bir saray yapılıyor...
Bu ülkede dükkandan bozma yerlerde, tuvaleti dahi olmayan mezbeleliklerde aileler yaşarken, evsiz insanlar sokaklarda yatarken, kirasını ödeyemediği için evinden atılan aileler varken, dindar başabakan için 300 milyon liralık bir sarayın yapılması hangi dinin kabul edebileceği bir zulümdür acaba!?
***
Atatürk Orman Çiftliğinde yapımına başlanan yeni başbakanlık konutu için 3000 ağaç kesilmiş. 1. derece sit alanı olan yer 3. derece sit alanına çevrilmiş bir gecede. Mustafa Kemal Atatürk'ün Selanik'te doğduğu evin aynı ölçülerinde yapılmış evde yıkılıyormuş bu saray için. Halkın ödediği vergiler ile yapılan bu saray 2014 yılında bitirilecek. Ve buraya girişler özel izne tabi olacak. Belki uzaktan bakmak bile yasaklanacak. Halktan toplanan 300 milyon lira ile yapılan bu saraya halk belki uzaktan bile bakamayacak anlayacağınız.
Hz. Muhammed de böyle mi yapmıştı!?
Haz Ebubekir de mi buna benzer bir saray yaptırmıştı!?
Peki Hz. Ömer !?
Ya Hz. Osman!?
Bunların sarayları nerededir acaba, gören bilen var mı!?
***
Dindar başbakan...
Dindar bakanlar...
Dindar müdürler...
Dindar müsteşarlar...
ve dindar nesil...
Eğer ki, bunların yetiştireceği dindar nesil de bunlar gibi olacaksa yanmışız vallahi!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder