31 Ekim 2012 Çarşamba

Başbakan açıkladı: Yuh çekenler ve Türk Bayrağı taşıyanlar terörist!

Sinan Erdem Spor Salonu'nda AKP yuhlandı...
Hem de kupa töreninde...
Canlı yayında, bütün dünyanın gözleri önünde...
Atatürk'e hakaret etmeyi,
Apo'ya sayın demeyi,
Apo'yu bir lider olarak görmeyi.
Apo'ya özgürlük istemeyi resmen demokrasinin bir gereği ilan eden AKP hükümeti, Ankara'da ellerindeki Türk Bayrakları ile Cumhuriyet Bayramı kutlamak isteyenleri ve Sinan Erdem'e kendilerini yuhlayanları terörist ilan etti!
***
Sinan Erdem Spor Salonu'nda tenis maçlarını ve kupa törenini izleyenlerin tamamı sıradan insanlar.
Muhtemelen hiçbirinin adli kaydı bile yoktur...
Tek silahları sesleri...
Beğenmedikleri bir siyasetçiyi gördükleri vakit o silahlarını kullanarak "YUH" çekmişler...
Muhtemelen kamera kayıtlarından bu yuh çekenler tespit edilip haklarında adli soruştuma açılacaktır.
Ankara'da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan ve katılmak isteyip de hükümet güçlerinin engeline takılanların da tek silahları ellerindeki Türk Bayrakları idi.
Muhtemelen Ankara'dakilerin de sicillerinde bir bozukluk yoktur...
***
Peki yukarıda saydığımız demokratik hakları (!) devlet tarafından güvence altına alınan Apo kimdir!?
Uluslararası bir terörist...
Bir bebek katili...
Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kasteden bir örgütün elebaşı...
AKP şimdi bu adama demokratik hak tanıyor fakat Sinan Erdem'de sadece YUH çeken vatandaşı terörist ilan ediyor...
Başbakan çıkıyor Ankara'da Cumhuriyet Bayramı kutlamak isteyen halkını terörist ilan ediyor...
Buna kimin aklı erer!?
Bunlar neyin peşinde!?
Çözebilen varsa AKP'ye oy vermeye devam etsinler...
***
Başbakan dünkü açıklamalarında hızını alamadı köşe yazarlarına da giydirdi...
Anlaşılan o ki bazı köşe yazarları yine işlerinden olacak...
Bu da AKP'nin ileri demokrasisinin bir gereği...
Kim eleştiriyorsa işinden atılır...
Kim yuh çekiyorsa terörist ilan edilir...
Başbakan "Terör örgütü paçavraları karşısında sessiz kalan hükümet güçlerinin Türk Bayrağı karşısında aslan kesildiği yönünde eleştiri yapan köşe yazarlarına fena kızmış...
"Yazıklar olsun" demiş...
"Güvenlik güçlerinin o paçavralara karşı verdiği mücadeleyi görmeyenlere yazıklar olsun, bunlar nasıl köşe yazarı" demiş...
Gördük efendim, askeri araca o paçavrayı asanlara nasıl hoşgörü ile yaklaşıldığını, Atatürk heykeline o paçavrayı asanlara dokunulmadığını gördük. Askeri lojman binasından Türk Bayrağı'nın indirildiğini de gördük...
***
Tayyip Erdoğan hazretleri Kılıçdaroğlu'na da giydiriyor;
"Ankara'da Türk Bayrağı ile dolaşmak kolay, neden Şırnak'ta Türk Bayrağı ile dolaşamıyorsun!"
Kemal Kılıçdaroğlu Türk Bayrağı'nı eline alıp Şırnak sokaklarında tur atar mı bilemem ama bildiğim bir gerçek var. Başbakan doğru söylüyorsa, bu ülkenin ana muhalefet partisi lideri Şırnak'ta elinde Türk Bayrağı ile dolaşamıyorsa, Sinan Erdem'dekiler son derece haklılar...
Yuh size yuh yuh yuh...
Bu ülkeyi 10 yıldır siz yönetmiyor musunuz!?
Bir parti lideri dediğiniz gibi Türk Bayrağı ile oralarda dolaşamıyorsa bunun kabahati kimdedir!?
Eğer söylediğinizi inanarak söylüyorsanız, siz o bayrağa orada özgürlük sağlayamıyorsanız yazıklar olsun size!
Kemal Kılıçdaroğlu'nun elinde Türk Bayrağı ile oralara gidip gitmeyeceğini merak ediyorum...
Merak ettiğim bir şey daha var;
Bir askeri lojmanın balkonunda asılı olan Türk Bayrağı'nın askerler tarafından indirildiği Beytüşşebap bu ülke sınırları içinde değil mi!? Ve bugün yüzde 49 ile hükümet olan AKP Beytüşşebap'ta o bayrağı dalgalandırmakla mükellef değil mi!?
Ey başbakan şimdi sen cevap ver:
O bayrağı neden orada tutamadın!?

30 Ekim 2012 Salı

Hükümet Cumhuriyet kutlamalarıyla uğraşırken birileri isyan provası yapıyor...

Hükümet yarattığı suni bir gündem ile yine memleketin asıl meselesi olan bir konuyu milletin gözünden saklamayı başardı. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana yapılan resmi törenlerin yanısıra sivil toplum örgütlerinin önderliğinde yapılan törenler serbest iken, birden AKP hükümeti sebep açıklamadan Ankara'da yapılacak törenleri yasakladı. Törenlerin yasaklanmasının sebebi halka tam olarak açıklanmadı. Yurdun dört bir yanından gelecek olan otobüsler sudan sebeplerle durdurulup halkın seyahat özgürlüğü elinden alındı. Halkın seyahat özgürlüğünü sağlamakla görevli polis ve jandarma bu özgürlüğü halkın elinden almak için çaba sarfetti.
***
Ankara'daki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yasağa rağmen yapıldı. Anamuhalefet partisi liderine biber gazı sıkıldı. Halk biber gazı ve tazyikli su ile Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından uzaklaştırıldı. Elinde Türk Bayrağı ile kutlama yapmaya çalışanlara terörist muamelesi yapıldı. Milletimiz için ayrı bir önem taşıyan 1 Meclis ve Anıtkabir'e gidilmesine engel olunmak istendi ancak başarılı olamadılar. Tüm engellemelere rağmen, milletimize terörist muamelesi yapılmasına rağmen Cumhuriyet Bayramı büyük bir coşku ile kutlandı. Millet kendi mevlisine girdi. Halkımız tek bir yürek olup Atatürk'ün mezarını ziyaret ederek bizlere bıraktığı emanete sahip çıkmaya devam edeceğinin mesajını verdi.
***
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kutlamalarla ilgili olarak Gösteri ve Yürüyüş Kanunlarına muhalefetten dolayı soruşturma başlattı. Polis kameralarından kutlamalara katılanlar tek tek tespit edilip haklarında soruşturma açılacak ve "zanlı" olarak ifadelerine başvurulmak üzere gözaltına alınacaklar. Suçları ellerinde Türk bayrağı taşımak ve Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak.
***
Peki bugün memlekette neler oluyor!?
Memleketimizde bugün AKP'nin 10 yıldır verdiği tavizler sonucunda bebek katili resmi makamlarca "önder" olarak ilan edildi. Bakırköy Asliye Ceza mahkemesinin verdiği kararla birlikte "resmen" bebek katilliğinden önderliğe terfi ettirilen Abdullah Öcalan'ın talimatıyla bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bir isyanın ilk adımları atıldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tamamında bugün genel grev var. İşyerleri açılmadı. Halk çocuklarını okullara göndermedi. Toplu ulaşım araçları çalışmıyor. Belediyeler çöpleri toplamıyor. Özel araçlar trafiğe çıkmıyor. Bölgede bir çok kent merkezi hayalet şehir halinde.
***
Peki neden bu eylem yapılıyor!?
Cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerini desteklemek amacıyla başlatılan bu eylemlerin hedefi Apo'nun ev hapsine alınmasını sağlamak, anadilde savunma ve eğitim taleplerinin hükümet tarafından kabul edilmesi. Hükümetin "açlık grevlerine gerektiğinde müdahale ederiz" sözleri üzerine eylemin boyutunu büyütüp halk ayaklanmasına dönüştürme hedefindeler. Bugün nerdeyse sokağa çıkma yasağı ilan eden Pkk'nın siyasi uzantısı BDP, böylesine geniş kapsamlı bir eylemden sonra hükümet isteklerini kabul etmezse ne yapacak!?
***
Son derece masumane bir şekilde Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak isteyen halka terörist muamelesi yapan hükümet acaba bu durum karşısında ne yapacak!? İleri demokrasi diyerek, açılım diyerek verdiği tavizlerle vatan hainlerini, bölücü terör örgütü yandaşlarını bu kadar cesaretlendiren hükümet güçleri acaba Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında halka karşı takındığı tavrın aynısını takınabilecek mi!?

Bunlar AŞK'tan da anlamıyor, İŞ'ten de...

Kasımpaşa yönetimi anlamak mümkün değil...
Neyin peşindeler henüz hiçbirimiz çözemedik...
Göreve gelir gelmez 91 yıllık kulübün ARMAsını gasbettiler.
Medya ve taraftarı oyalamak için bir kaç transfer bombası patlattılar.
Takımı 2. sıraya yerleştiren Metin Diyadin'i anlamsız bir şekilde kovdular,
Yerine çalıştırdığı takım ligin dibinde demirli olan bir hocayı getirdiler.
Bizim oralarda bu durum karşısında şu söz söylenir;
Attan inip eşeğe bindiler...
***
Hoca değişikliğinden sonra takım hızlı bir düşüşe geçti.
Metin Diyadin takımı 2. sırada bıraktı,
Şu an takım 6. sırada...
Oynanan futbol gelecek için ümit vermiyor.
Futbolcular ARMA boykotu nedeniyle taraftarın desteğinden yoksun çıkıyor sahaya...
Bu durum böyle devam ederse ki, edecek gibi görünüyor, takım hızla alt sıralara doğru düşecek.
Beşiktaş'ı AŞK, Kasımpaşa'yı İŞ olarak görenler anladık ki, İŞ'ten anlamıyorlar...
***
AŞK tarafına bakacak olursak;
O taraf hepten bir muamma...
BJK taraftarının bunlar hakkında yaptıkları tezahüratlardan anlıyoruz ki, orda da dikiş tutturamamışlar..
Platonik AŞK yaşıyorlar..
AŞK olarak gördükleri BJK taraftarı sevmiyor adamları...
Her fırsatta sövüyorlar...
İŞ olarak gördükleri Kasımpaşa taraftarının tutumu da ortada zaten.
Yani bunlar ne AŞK'ı becerebiliyorlar,
Ne de İŞ'i...
***
Platonik AŞKlarının peşinde koşamamışlar,
Yönetime bile girememişler,
BJK camiası bunları dışlamış,
Kapağı Kasımpaşa'ya atmışlar...
Muhtemelen Başbakan'ın icazeti ya da talimatıyla gelmişler buraya.
Hani şu her fırsatta Kasımpaşalılığıyla gurur duyup, 
Babasının kemiklerini Kasımpaşa'dan taşıyan Başbakan..
Kasımpaşalı olmakla her zaman övünüp, ARMAsı çalınan Kasımpaşa taraftarının sesini duymayan Başbakan...
Aslında onun da gerçek AŞKının Fenerbahçe olduğunu hepimiz biliyoruz...
Son dönemde FB'li Alex için nerdeyse devlet töreni yapacak olan,
Ancak ARMAsı gaspedilen Kasımpaşa için ağzını bile açmayan başbakan...
***
AŞK'tan sınıfta kalan zengin zümre İŞ'ten de sınıfta kalmak üzere...
Daha ilk adımlarında tökezlediler...
91 yıllık şanlı tarihi yok sayıp ARMA'yı yok ettiler...
Kendilerini bağırlarına basıp, baştacı edecek olan taraftarı karşılarına aldılar...
Tıpkı BJK'de olduğu gibi,
Halka rağmen, sevdaya rağmen İŞ yapmaya çalıştılar...
***
Mensubu bulundukları cemaat yapısında olduğu gibi,
Koşulsuz biat aradılar...
Para onlarda, "biz ne dersek o olur, biz ne yaparsak halk onu kabul eder" mantığı Kasımpaşa'da yemedi!
Onların hiç hissetmediği duygularla ARMAsına bağlı olan Kasımpaşalı, BJK'den dışlanan bu cemaatçi tayfaya yol vermedi...
AŞK'ın ne kadar kutsal bir duygu olduğunu bilmeyen bu zengin zümre Kasımpaşa taraftarının ARMA aşkını hiç hesaba katmadılar.
Çünkü onlar AŞK nedir bilmiyorlar...
Çünkü onlar İŞ ahlakını bile öğrenememiş, İŞ bilmez İŞadamları...
***
Kasımpaşa taraftarı,
ARMA'ya AŞK ile bağlı olan Kasımpaşa taraftarı bu zengin zümrenin BÜYÜK GÜÇ'ü karşısında belki şu an yenilmiş gibi görünebilir. 
Zengin zümrenin paraya dayalı saldırıları karşısında bir yılgınlık, bir diz çöküş yaşanıyor olabilir...
Fakat şunu herkes bilsin ki;
ZAFER HER DİZ ÇÖKÜŞTEN SONRA AYAĞA KALKANLARINDIR!!!
Ve ARMA sevdalısı Kasımpaşa taraftarı gün gelecek karşınızda dimdik duracaktır!

29 Ekim 2012 Pazartesi

Ceset Torbası ve Cumhuriyet Bayramı...

Türkiye bugün tarihi bir gün yaşıyor...
Halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen Cumhuriyet rejiminin 89. Yıldönümü kutlanacak...
Hükümet resmi törenler dışında hiçbir törene izin vermiyor...
Cumhuriyet'in gerçek sahipleri olan millet ülkenin çeşitli yerlerinde kutlamalar yapmak için seferber olmuş durumda...
Devlet halkın kendi rejimini kutlamasına izin vermiyor...
İleri Demokrasi söylemi ile bizleri uyutan hükümet şimdi halkın önüne halk adına engel koyuyor...
***
Ülkenin bir çok noktasından Ankara'daki kutlamalara katılmak için yola çıkan otobüsler durduruluyor...
Şehirlerin çıkış noktalarına atılan pusularla otobüsler kenara çekilip el konuluyor...
Sebep!?
Otobüslerde ceset torbasının bulunmaması...
Evet bu kural trafik kuralları içinde bulunabilir...
Fakat ben çok merak ediyorum...
Ülkemizde herhangi bir yerinde görev yapan hangi polis ya da jandarma ekibi bugüne kadar bir yolcu otobüsünü ceset torbası bulundurmadığı için seyahatten men etmiştir!?
Resmi kayıtlarda bu sebepten dolayı kaç tane yolcu otobüsüne ceza verilmiştir!?
Hükümet bunları açıklamak zorundadır...
***
Cumhuriyet bayramı kutlamaları için Ankara'ya doğru yola çıkan otobüsler ceset torbası sebebiyle durdurulurken aynı hükümet güçleri bütün kentlerdeki otogarların çıkış noktalarına pusu atarak otobüslerde ceset torbası olup olmadığını kontrol etmişler midir, ya da etmekte midirler!?
Cumhuriyet düşmanlığı yaparken bari biraz samimi olun...
Biz ceset torbasını bahane edip Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için yola çıkanlara engel oluyoruz deme cesaretini gösterin...
Devlet otoritesine son verilmesi için mevcut hükümete destek veren sözde aydınlar şimdi neredesiniz...
İleri Demokrasi masalı ile mışıl mışıl uyuyan kalemşörler halkın seyahat özgürlüğü elinden alınıyor...
Siz halen daldığınız derin uykularda mısınız!?
***
O otobüslerde havan topu yok!
O otobüslerde kaleşnikoflar yok!
O otobüslerde canlı bombalar yok!
O otobüslerde C4 hlastik patlayılar yüklü değil!
O otobüslerde bebek katilleri yok!
***
O otobüslerde Atatürk sevdalıları var!
O otobüslerde Bayrak sevdalıları var!
O otobüslerde Vatan severler var!
O otobüslerde şehit anaları var!
O otobüslerde şehit çocukları var!
O otobüslerde şehit karıları var!
O otobüslerde şehit babaları var!
O otobüslerde sizin ulan dediğiniz Atatürk'ün milletin efendisi dediği köylüler var!
***
O otobüslerde orospu çocukları değil, Cumhuriyet Çocukları var!
Söyleyin efendiler Cumhuriyet Çocuklarından bu kadar mı korkuyorsunuz!!!

En iyisi Halil Ünal (mı?)...

Eskişehirspor'un yıllar sonra gerçek yeri olan Süper Lig'e dönmesiyle birlikte göreve gelen Halil Ünal göreve geldiği günden bu yana başta ben olmak üzere taraftarın büyük çoğunluğu tarafından zaman zaman çok ağır eleştirilere maruz kaldı.
Eleştirilerimiz haksız eleştiriler miydi!?
Kendi adıma haksız bir eleştiri yaptığımı hiç bir zaman düşünmedim.
Eleştirilerimin hemen hemen tamamı doğru eleştirilerdi...
Haksız ve zamansız eleştirilerin yapıldığını da zaman zaman yazılarımda ve yorumlarımda belirtmişimdir...
***
Taraftar forumlarında ve sosyal medya üzerinde Halil Ünal'a yönelik eleştiriler zaman zaman eleştiri boyutunu aşıp hakaret boyutuna ulaştı...
İspata muhtaç iddialar ortaya atıldı...
Bu iddiaların hiçbirisi ispat edilemedi...
İddia sahipleri iddialarını ispat etmekle mükelleftir dedik ancak hiç kimse bu iddiaları ispat edemedi...
İspat edilmemiş iddialar iftira olarak tarihe geçmektedir...
***
Halil Ünal'ı eleştirmeyenler hain ilan edildi...
Halil Ünal'a tribünlerden istifa çağrısı yapmayanlara küfürler savruldu...
Bir kısım ESES sevdalısı kayıtsız şartsız Halil Ünal gitmelidir diye tutturdu...
Peki neden!?
Halil Ünal'ı genel anlamda başarılı dahi olsa eleştirmek hepimizin en doğal hakkı.
Bu tür eleştirilerin hedefi "Halil Ünal bırakıp gitsin" değil, "Halil Ünal kulübü daha iyi yönetsin"dir.
Ben de kendi eleştirilerimi Halil Ünal'ın bu kulübü daha iyi yönetmesi hedefi doğrultusunda yaptım bugüne kadar...
Sonuç itibariyle "sıfır" hata ile çalışacak bir başkan ya da yönetici bulamayız.
Kim gelip o makama oturursa otursun bizler mutlaka bir hatasını görüp eleştirmek zorundayız...
İddialar üzerinden değil, somut olaylar üzerinden eleştirmek bu camiaya hizmet etmek demektir.
***
Eskişehirspor Süper Lig'e çıktığından bu yana sportif anlamda son derece başarılı görünmektedir. Çıktığımız ilk sezon dışında sürekli üst sıraları zorlayan ve son sezonda da Avrupa Kupaları'nda yeniden boy gösteren bir takım olduk.
İlk sezonda lig bitiminde tüm otoritelerin kabullendiği ve gazetelerin yıl sonu değerlendirmelerinde yer aldığı üzere Eskişehirspor hakem hatalarından dolayı 14 puan kaybetmiş. Bu hata kayıplarından en azından 4-5 puanlık bir kısmının olmadığını düşünürsek Eskişehirspor ilk sezonunda da ilk sıraları kovalayan bir takım olacaktı.
Bu sportif anlamda oldukça önemli bir başarıdır.
Takımın bugünkü durumuna baktığımız zamanda geçtiğimiz yıllardaki tablonun bu sezonda da tekrarlanacağını görebiliyoruz.
Sezon başında Akhisar karşısında aldığımız talihsiz mağlubiyet olmasa şu an puan farkıyla ligde ikincilik koltuğunda oturuyor olacaktık.
***
Elbette futbol sadece sportif başarı değildir.
Halil Ünal artık bununda bilincine varmalı ve kurumsal yapılanma yönünde oldukça ciddi adımlar atmalıdır.
Bir dergiyi dahi çıkarma beceresi gösteremeyen bir yönetim anlayışı ve kadrosu ile Eskişehirspor idare edilemez. Halil Ünal mutlak surette yeni bir yönetim anlayışı ve yeni bir kadro oluşturmalıdır.
Defalarca dile getirdiğim yönetimde bir "Taraftar Temsilciliği" kurumu oluşturulmalıdır. Eskişehirspor kurulduğu günden bu yana taraftarı ile iç içe olmuş, tüm başarılarında taraftarının %100 katkısı olmuş nadide bir kulüptür. Bu özelliğini de göz önünde bulundurarak kulübün idari yapılanmasında mutlaka "Taraftar Temsilciliği" olmalıdır.
***
Eskişehirspor başkanı geçmişte şişirdiği balonları şişirmekten vazgeçmelidir...
Bu taraftar halen Milan olayının akıbetini bilmemektedir...
Milan olayı nedir!?
Nerden çıkmıştır!?
Taraftar kandırılmış mıdır!?
Bu tür balonlar yerine Eskişehirspor başkanı olarak daha sağlam adımlar atmalı ve taraftarın güvenini kazanmalıdır.
Üçüncü Lig'de mücadele eden bir Emre Spor vardır.
Emrespor'un tarihini incelediğimiz vakit Eskişehirspor'un ikiz kardeşi olduğunu söylemek çok da abartılı gelmiyor bana. Yönetim Emrespor yani Eskişehirspor'un ikiz kardeşine sahip çıkmalı ve faydalanmalıdır.
Bunun dışında dergi konusunda ve kulübe üyelik konusunda da atılacak her müsbet adım Halil Ünal'ın faydasına olacaktır. Özellikle kulübe üyelik konusu çokça tartışılmalıdır. Üyelik sistemine getirilen kota bir utanç vesilesidir. Sevdaya kota konulamaz. Güzel işler yapan bir başkan Eskişehirspor taraftarının kulübüne üye olmasından korkmamalıdır...
***
Halil Ünal'a yönelik bu eleştirilerimiz sürecektir.
Halil Ünal bu eleştirilerimizin gereğini yapması durumunda biz yeni konularla yine onun karşısına çıkarız.
Şu şartlar altında kendi adıma hiçbir zaman bu yönetime yıkıcı eleştiride bulunmam.
Ne zaman ki, Halil Ünal'dan daha iyi bir yönetim anlayışı ile göreve talip olan bir ESES sevdalısı çıkar işte o zaman tavrımız değişir. "Yeter Halil Ünal artık bırak git" noktasına geliriz.
Ancak şu ana kadar Halil Ünal'ın karşısına hiç bir aday çıkmadı.
Bu kadar yoğun eleştiriler almasına rağmen karşısına aday çıkmaya tek başkan olabilir Halil Ünal.
***
Bazı arkadaşlar aday çıkmamasının sebebini şöyle açıklıyorlar:
"Halil Ünal görevde kaldığı süre içinde kendi akrabalarını kulübe üye yaptı ve karşısına kim çıkarsa çıksın bu üyeler sayesinde seçimi kazanması ve karşısına çıkan adayın kaybetmesi yüzde 100'dür"
Durumun böyle olduğunu kabul edecek olursak şu sorular gündeme gelecektir:
"Halil Ünal ölene kadar yaptığınız eleştiri ve ithamlar sona ermeyecek mi!?"
"Bu düzenin sona erdirilmesi için sadece eleştirmekle mi yetineceksiniz!?"
"Bu kadar kötü bir yönetici olduğuna inandığınız Halil Ünal'ın sizin istifa et demenizle bırakıp gideceğine inanıyor musunuz!?"

"Halil Ünal hakkında ortaya atılan iddiaları neden ispat edemiyorsunuz!?"
"Halil Ünal'ın istifa ettiğini varsayacak olursak muhtemel başkan kim olacak!?"
Bu soruların ardı arkası kesilmez.
***
Ben bugüne kadar hiçbir futbolcu, yönetici, antrenör için olmazsa olmaz düşüncesine kapılmadım.
Eskişehirspor'a layıkıyla hizmet eden başımın tacı,
İhanet eden de beddualarımın hedefidir...
İsim kim olursa olsun...
Halil Ünal ispat edilemeyen iddialardaki suçları işlemiş ise, Rabbim çoluk çocuğundan çıkarsın. Eskişehirspor'a ihanet etmişse ölümü bile ızdırap içinde geçsin...
***
Son olarak takımın Süper Lig'e çıktığı günden bu yana ağır eleştirilerde bulunan gönüldaşlarıma son olarak şu soruyu sormak istiyorum;
Madem ki bu adam bu kadar kötü, koskoca Eskişehir bir tek Halil Ünal ile başa çıkamıyor mu!?
Madem Halil Ünal bu kadar kötü, Eskişehirspor sevdası ile yanıp tutuşan onca insan Halil Ünal ile mücadele edemiyor mu!? Ediyorsa bu mücadele ne aşamadadır!?
Koskoca Eskişehir'de Halil Ünal'dan daha iyisi yok mudur!?
Bu şehrin en iyi Halil Ünal mıdır!?

28 Ekim 2012 Pazar

Apo'ya özgürlük, Cumhuriyet'e pranga...

Cumhuriyet Bayramını kutlamak istiyoruz...
İçimizden geldiği gibi...
Yürüyerek...
Koşarak...
Marşlar söyleyerek...
Sloganlar atarak...
Bayraklar açarak...
Atatürk posterleri açarak...
Yürümek istiyoruz,
Kutlamak istiyoruz...
Haykırmak istiyoruz;
YAŞASIN CUMHURİYET....
***
Askeri araçlara terör örgütü flaması asmayacağız...
Bölücü sloganlar atmayacağız...
Polise taş atmayacağız...
Barzani ile gurur duymayacağız...
Bebek katiline özgürlük istemeyeceğiz...
Darbecileri pışpışlamayacağız...
Mehmetçik'e kelle demeyeceğiz...
Apo'ya sayın ya da önder demeyeceğiz...
Sadece yürüyeceğiz...
Ellerimizde Türk bayrakları..
Yüreğimizde vatan sevgisi...
Dilimizde Onuncu Yıl Marşı...
Haykıracağız;
YAŞASIN CUMHURİYET....
***
Hükümetin Ankara temsilcisi sayın vali olmaz diyor...
Yassahhh gardaşım...
Habur'da terör örgütü mensuplarını,
Onbinlerce sempatizan davullarla zurnalar,
Zılgıtlarla, halaylarla, coşkuyla karşılayabilir,
Hatta devlet buna çanak tutabilir,
Fakat sen Cumhuriyet Yürüyüşü yapamazsın...
Biz orada metro yapıyoruz,
2-3 saat çalışmaları engellerseniz kıyamet kopar,
Dünyanın sonu gelir,
Metro inşaatı yarım kalır,
Milyon dolarlar heba olur...
Yürürsen,
Haykırırsan,
Bayrak taşırsan elinde,
Vatanı seversen yüreğinde,
Tahrik unsuru olursun, bölücüleri tahrik edersin...
***
AKP'nin meşhur sloganı;
Hayaldi gerçek oldu...
Türkiye'de Apo'ya sayın demek,
Apo'ya önder demek,
Apo'ya özgürlük istemek
Teröriste karşılama töreni düzenlemek
AKP'den önce hayaldi şimdi gerçek oldu...
Bütün bunların gerçek olduğu bir ülkede,
Halkın Cumhuriyet Bayramı kutlamasının yasaklanması kadar doğal bir şey olabilir mi!?
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının yasaklanması da hayaldi AKP ile gerçek oldu...
***
AKP iktidarı ile ileri demokrasi geldi...
Terör örgütü mensupları "sayın" oldu...
Teröristleri avlayanlar katil oldu...
Terör örgütünün leşleri faili meçhul oldu,
Mehmetçikler "kelle" oldu...
Yunan'ı denize döktüğümüz İzmir "gavur" oldu...
Atatürk'ün "milletin efendisi" dediği köylü "ulan" oldu...
Milyon dolarlık gemiler "gemicik" oldu...
Apo'yu yakalayıp getirenler şimdi "mahkum" oldu...
Hepsi hayaldi AKP ile gerçek oldu...
***
Dün şehirlerimizin kurtuluş günlerini kutlamak yasaklandı,
Bugün halkın Cumhuriyet Bayramı kutlaması yasaklandı...
Bakalım yarınlarda ne hayaller gerçek olacak...
***
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun...
Yaşasın Cumhuriyet!

27 Ekim 2012 Cumartesi

Kasımpaşa'nın adı lekelenmiştir...

26 Ekim tarihi Kasımpaşa tarihine kara bir leke olarak geçecektir...
Kasımpaşa Stadı'nda oynanan Kasımpaşa - Beşiktaş maçı tüm ARMA sevdalılarının yüreklerine bir hançer olarak saplanmıştır...
Bu bir ihanet maçı olmuştur...
Beşiktaş'ı AŞK Kasımpaşa'yı ise, İŞ olarak gören zengin zümrenin yönettiği Kasımpaşa, büyük bir düşüş içinde olan Beşiktaş'a çok kolay yenilerek büyük bir şaibenin altında kalmıştır. Maç öncesinde "Beşiktaş'ın şampiyonluk iddiasını sürdürmesi için buradan galibiyet ile çıkması gerekir" şeklinde sözler sarfeden Kasımpaşa yöneticisi İhsan Kalkavan'ın bu sözleri bir talimat mıydı!?
Beşiktaş bu sezon deplasmanda bu kadar kolay bir galibiyet alabildi mi!?
***
Bu soruların cevaplarını vermeye kimsenin gücü yetmez...
ARMA hırsızı yönetim şimdi de Kasımpaşa'nın haysiyyeti ile oynamaktadır...
Beşiktaş'ın bu galibiyeti ve bundan sonra Kasımpaşa karşısında alacağı her galibiyet şaibe altındadır...
Kasımpaşa Başkanı Zafer Yıldırım'ın "Beşiktaş bizim için AŞK, Kasımpaşa ise İŞ'tir" sözleri ile İhsan Kalkavan'ın maç ile ilgili olarak söylediği "Beşiktaş'ın şampiyonluk iddiasını sürdürmesi için buradan galibiyetle çıkması gerekir" sözleri tartışılmalıdır...
Cumhuriyet Savcıları bu sözler hakkında soruşturma başlatmalıdırlar...
Geçtiğimiz yıl yaşanan şike olaylarının birebir içine giren Kasımpaşalı (!) başbakan bu sözler için neler diyecek çok merak ediyorum...
***
Son aylarda ülkemizde büyük bir operasyon yapılıyor...
Kasımpaşa kulübünün ele geçirilmesi operasyonu...
Önce ARMA değiştirildi...
Sonra Beşiktaş'a duyulan aşk ilan edildi...
Sonra bilet fiyatları astronomik düzeylere çekilip, taraftarın maçlara girmesine mani olundu...
Şimdi BJK'ye can simidi olduk...
Yarın neler olacak bilemiyoruz...
Kulüp Kasımpaşa'dan taşınıp Kemerburgaz'a mı götürülecek...
Stad BJK'nin hizmetine mi sunulacak...
Kulübün adı mı değiştirilecek...
Artık her ihtimal aklımızın ucunda duruyor...
***
Kimse sesini çıkar(a)mıyor...
Taraftarın istemediği her şey yapılıyor...
BJK maçında biletlerde yüzde 50 indirim yapılıyor....
Tribünlerde BJK üstünlüğü sağlanmaya çalışılıyor...
Kasımpaşa taraftarına polis akla gelmedik eziyetler yapıyor...
Bilet kuyruğundaki taraftarın suratına biber gazı sıkılıyor...
Çevredeki kadınlar bile etkilenip yerlere yığılıyor...
Bir taraftarımız gözlerini kaybetme tehlikesi yaşıyor..
Sanki bir daha sakın maça gelmeyin mesajı verilmek isteniyor...
***
Çok büyük paralar harcayarak başlatılan reklam kampanyasındaki "Bize Paşalı Derler" sözü bu maçta hak ile yeksan olmuştur....
Bunların tel maşa Paşalı olduklarını hepimiz gördük...
Şeref tribününde oturup BJK'nin galip gelmesi için dua eden çakma Paşalılar bu semtin şerefiyle oynamaktadırlar...
Ama hiç kimse şunu unutmasın ki;
Bu semtin çocukları bir gün gelecek uyanacaklar...

24 Ekim 2012 Çarşamba

Bayramsa bayramınız mübarek olsun...

Daha dün 5 yaşında bir çocuğu kaleşnikof mermilerinin hedefine koydular...
Hiç acımadan vurdular 5 yaşındaki bebeyi...
Çoğumuz umursamadık bile...
Bırakın o acıyı hissetmeyi, gözucuyla da olsa haberini bile okumaktan kaçındık...
Bayram telaşındayız hepimiz...
Keseceğimiz öküzden kaç kilo et çıkacak...
Etleri kavurma yapıp mı saklasak, poşetle doldurup derin dondurucuya mı koysak...
***
Daha dün...
Geçim sıkıntısı yaşayan bir baba,
Aylardır işsizlikten evine ekmek parası veremeyen bir baba cinnet geçirdi...
3 Aylık bebesini duvara çarptı...
Birçok gazetenin üçüncü sayfasına bile giremedi bu haber.
Girerse bu haber gazete sütunlarına belki birileri kızar, bu tür haberleri neden yapıyorsunuz diye...
Öyle memleketim güllük gülistanlık,
Herkes refah içersinde,
Nerden çıktı şimdi bu geçim sıkıntısından cinnet geçirme...
***
Bir kadın, bir ana...
Bir adam, bir baba...
Memleketin herhangi bir yerinde...
Bir şehitlikte...
Evladının sıcacık saçlarını okşayacağı yerde, buz gibi mermer taşını okşuyor...
Kimin umurunda...
Her gün üçer beşer Mehmetçikler şehit oluyor,
Analar ağlıyor,
Yürekler yanıyor...
Peygamber buyuruyor;
"Dünyanın bir ucunda bir Müslüman kardeşinin ayağına bir diken batsa ve sen bunun acısını duymasan sen bizden değilsin"
Adam sen de,
Bayramsa bayramınız mübarek olsun...
***
Kaçakçılar vuruldu yanlışlıkla,
Dünya ayağa kalktı...
Devlet özür diledi...
Hükümet her bir cenaze için 130 bin lira tazminat ödedi...
İyi de etti...
Sonra, 
Sonra Mehmetçikler kurbanlık öküz bile olamadı...
Afyon'da dal gibi vatan evlatları, faili meçhule kurban gitti...
Sorumlusu devlet...
Adları Mehmet...
Tazminat bedelleri 3 bin lira...
Kurbanlık öküz 7 bin lira...
Bir kaçakçı 130 bin lira...
Bayramsa bayramınız mübarek ola...
***
Hükümet yeni yasa çıkarttı...
Memleketimin yüzde 10'u satılabilir dedi...
Hatay'ın yarısı yabancılara satıldı...
Millet katil Barzani ile gurur duydu...
Doğu Türkistan lideri Rabia Kadir'e Türkiye'ye giriş yasaklandı...
Halkımın haberi bile yok...
Ama İstiklal Harbi'nde Türk'ü sırtından hançerleyen hain Barzani ile gurur duyduk...
Rabia Kadir'e yol verdik..
Soydaş'ı kovduk,
Haine kucak açtık...
Yüreğim yanıyor,
Bayramsa bayramınız mübarek ola...
***
Alex gitti,
Kıyamet koptu...
Başbakan bile krizin içine girdi...
26 yaşında Ediz Bahtiyaroğlu,
Kalp krizinden cennete transfer oldu...
Emeğinin karşılığını alamadı...
Cennete alacaklı gitti...
Alex için uykusuz kalanlar,
Ediz'in adını bile anmadı...
Alex'in uğradığı haksızlık karşısında programlarını iptal eden başbakan,
Ediz Bahtiyaroğlu'nun alacakları için ağzını bile açmadı...
TFF suskun...
Kulüpler Birliği suskun...
Ediz toprağın bağrında...
Bayramsa bayramınız mübarek ola...
***
Bayramları bayram tadında yaşayacağımız günlerin bir gün mutlaka geleceği umuduyla hepinizin bayramını kutluyorum...

AKP ve Pkk Oslo'nun meyvelerini topluyor: APO resmen bir ÖNDER...

Devlet Bahçeli "Hükümet terör örgütü ile gizli pazarlık yapıyor" dedi
Hükümetbaşı cevap verdi: "Bunu ispat etmeyen şerefsizdir!"
Bahçeli ispat edemedi...
Her şey son derece gizli yürütüldüğü için ispatı mümkün değil gibi görünüyordu...
Allah'ın parmağı yok gözünüze soksun...
Gün geldi devran döndü...
Hükümetin terör örgütü ile Oslo'da görüşmeler ve pazarlıklar yaptığı deşifre edildi...
Aklımıza hükümetbaşı'nın sözleri geldi:
"Bunu ispat etmeyen şerefsizdir!"
Durum ispat edildi.
***
Bu süreçte yaşananları az çok hepimiz biliyoruz...
Mit ajanının hapisten kurtarılması için bir gecede yasa çıkarıldı...
Mitçi kurtarıldı...
Görüşmelerin detayları ortaya döküldü...
Mitçi eleman kayıtlara geçen şu sözlerle olayın ne boyutlara vardığını açıkça ortaya koydu: "Sizinle savaşanları tek tek içeri tıktık biz daha ne yapalım!" Bu sözlerin mutabatabı bebek katilleri. Teröristler. Ülkenin bölünmez bütünlüğüne göz dikenler...
***
Bu millet bunu da yuttu...
Aziz Yıldırım içerden çıksın mı çıkmasın mı derdine düşen milletimiz bu ihaneti de yuttu...
Oslo görüşmelerinin deşifre olmasından sonra, pkk hükümetin verdiği sözleri tutmadığını söyledi...
Eylemler arttı.
Her gün şehit haberleri gelmeye başladı...
Bu arada Aziz Yıldırım şike ve teşvik suçlamasından beraat ederek dışarı çıktı...
Bu sefer de Alex krizi ile sarsıldı ülkemiz...
Bu sarsıntı arasında Aponun ev hapsine alınması tartışılmaya başlandı...
MHP lideri Apo'nun nerede olduğunu sordu
Bu soru bile Alex krizinin yarattığı sarsıntıyı durduramadı...
Aziz Milletimiz Alex'in uğradığı mağduriyetin derdine düştü...
Arkasından Apo'ya sayın demek suç olmaktan çıkarıldı...
Apo ev hapsine alınabilir şeklinde cümleler artık iktidar partisi milletvekilleri tarafından konuşulur oldu...
Devlet Bahçeli'nin sorusu havada kaldı: "Apo nerede!?"
Ne hükümetin umurundaydı bu soru ne de Alex'in peşine düşen aziz milletimizin...
***
23 Ekim 2012 Çarşamba günü...
AKP'nin dönüştürdüğü yargı tarihi bir karara imza attı...
Aziz Milletimizin ne kadar umurunda olacak göreceğiz...
Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi...
Pkk üyesi olmaktan yargılanan tutuklu sanıkların bebek katili Apo'yu lider olarak görmeleri ve Apo'ya özgürlük istemeleri "demokratik bir hak olarak" kabul edildi...
TC Mahkemesi tarafından onaylı...
Apo artık ÖNDER ve herkes ona özgürlük isteyebilir...
***
TC Mahkemesi'nin bu kararı verdiği anlarda o terör örgütü 5 yaşında bir bebeyi Kaleşnikof mermileriyle şehit etti. 
O 5 yaşındaki bebe bu kararı verenlerin vicdanını sızlattı mı!? 
O 5 yaşındaki bebe bu mahkeme heyetini gece rüyalarında ziyaret etti mi!? Bilemiyorum...
Ama şunu çok iyi biliyorum ki, zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah'ı vardır...
Ulu Tanrı bütün bunların hesabını elbet bir gün soracaktır...
20 yaşında gencecik vatan evlatlarını şehit edenlere demokratik hak verenlere bunun hesabı elbet Ulu Tanrı tarafından sorulacaktır...
***
AKP bu ihanet eylemlerini Din sömürüsü ile perdelemektedir...
Bizim dinimiz "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" demektedir...
AKP'nin yaptığı bunca zulme karşı halen AKP'ye oy verebilen aziz milletim "Titre ve kendine dön!"

Hatay'da neler oluyor!?

Hükümet yarattığı gündem karmaşasının ardında ihanet politikalarını sürdürmeye devam ediyor...
Yabancılara toprak satışını düzenleyen kanunda yapılan değişiklikle ülkemizin %10 kısmının yabancılara satılmasının önü açıldı. Eski kanunda yabancılara toprak satışı bir ilin topraklarının binde 10' u ile sınırlı iken, AKP hükümeti bunu tüm ülke topraklarının %10'u olarak değiştirdi. İl sınırı ortadan kaldırıldı. 
***
Bu satış düzenlemesi sonrasında büyük bir hız kazanan satışlar neticesinde bir ilimizin topraklarının yarısı şu an yabancıların eline geçmiş durumda. Bu ilimiz 1936 yılında bağımsız bir devlet iken Mustafa Kemal Atatürk'ün gayretleri ile Türkiye'ye ilhak eden Hatay'dır. AKP hükümeti tarafından çıkarılan kanunun ardından bu ilimizde yabancıların toprak alımları zirveye çıkmış ve ilimizin yarısı yabancılar tarafından satın alınmış durumdadır.
***
Tapu Kadastro Genel Müdürülüğü'nün Ocak 2012 verilerine baktığımız vakit korkunç bir manzara ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu verileri gördüğümüz vakit hemen aklımıza Yahudilerin Filistin topraklarını parayla satın alıp İsrail devletini kurdukları günler aklımıza geliyor. İşte Hatay'daki tablo:
Hatay'ın sahip olduğu toplam alan: 5 milyon 556 bin metrekare
Hatay'dan toprak alan yabancıların sayısı: 1974
Hatay'da satılan toplam parsel: 1320
Hatay'da yabancılara satılan toprak alanı: 3 milyon 722 bin 824 metrekare
Bu rakamlara baktığımız zaman Hatay topraklarının yarısısından fazlasının yabancılara satılmış olduğunu görüyoruz.
***
Peki bu yabancıların Hatay'dan toprak satın almalarının sebebi nedir!?
Hatay turistik bir bölge midir!? Hayır...
Hatay toprakları çok mu verimlidir!? Hayır...
Hatay'da yeraltı zenginlikleri mi vardır!? Hayır...
Peki neden bu insanlar Hatay'dan toprak alıyorlar sürekli!?
Onu da dilimizin döndüğün izah etmeye çalışalım.
***
Hatay Hristiyanlar tarafından ileri derecede önem arzeden kutsal yerleri bünyesinde barındırıyor.
Dünyanın ilk mağara kilisesi olan, aynı zamanda Hristiyanların en önemli ibadethanelerinden biri olan St. Pierre Kilisesi, Hatay'da bulunmaktadır. Bu kilise Vatikan'dan sonra Hristiyanların ikinci hac yeridir. Kilise yakın bir samanda AKP hükümeti tarafından restorasyona alındı.

Hatay Museviler içinde önemli bir şehirdir. Vaadedilmiş Toprakların sınırları dahilinde bulunan Hatay'da pek çok kutsal Musevi mekanlar vardır. Bu yıl içersinde bu kutsal mekanlardan ikisi restorasyona alındı. 
***
Şu ana kadar resmi olarak bir iddia ise, bu toprak alımlarının asıl sebebi gibi duruyor karşımızda. Bu iddiaya göre Hatay Devleti'nin Türkiye'ye katılışının yüzüncü yılında Hatay'da bir referandum yapılacak ve Hatay'ın ayrı devlet olarak varlığını sürdürmesi ya da Türkiye'ye bağlı bir vilayet olarak varlığını sürdürmesi bu referandum sonucunda belirlenecek. Bu iddia doğru ise, bu toprak alımlarının asıl nedeni ortaya çıkmış oluyor zaten. AKP de yaptığı düzenleme ile bu oyunlara çanak tutmuş oluyor...
***
Son dönemde Suriye'den gelen mültecilerin de Hatay'da çok sayıda alım yaptıkları söyleniyor. Verdiğimiz bilgiler Ocak 2012 itibariyle açıklanan resmi bilgilerdir. Suriye'den Hatay'a gelen Arapların geriye dönüşleri olacak mı, yoksa Hatay'da kalarak bu ilimizdeki Arap nüfusunu arttırarak çoğunluğu Arapların eline mi geçirecek bunu da zaman içinde göreceğiz...

23 Ekim 2012 Salı

Kasımpaşa Bir Olsun...

Beşiktaş'ı AŞK, Kasımpaşa'yı İŞ olarak gören zengin zümrenin ARMA gaspıyla başlayan süreçte bu hafta önemli bir dönüm noktasına geldik...
Kasımpaşa bu hafta Beşiktaş ile oynayacak...
Buram buram şaibe kokan bir maç olacağı beklentisindeyim...
Zira Kasımpaşa'nın zengin başkanı BJK'ye olan aşkını açık açık söylemişti...
Bakalım bu hafta aşk mı galip gelecek iş mi!?
***
Bugüne kadar maçları boykot ederek sessiz direniş sergileyen ARMAALTI ve APAÇİLER gurupları içinde önemli bir dönüm noktası olacak bu maç.
Zihinlerimizde zengin zümrenin elindeki Kasımpaşa'nın BJK'nin uydu takımı olup olmayacağı yönündeki soru işaretleri yönetimin bilet fiyatlarında %50 indirime gitmesiyle birlikte daha da netlik kazanmış durumda.
Bu maçta boykot kararı devam ederse ARMA sevdalıları açısından değişen bir şey olmayacak...
ARMA düşmanları yine umursamaz tavırlarını sürdürecekler...
BJK taraftarı bilet fiyatlarının düşürülmesiyle birlikte belki de ilk kez bu tribünlerde üstünlüğü ele geçirecekler...
Karagümrük tayfası da bizim stadımızda bize gider yapacak...
Aslan aslanlığını yapmazsa aslanın yuvasına çakallar da girer sırtlanlar da girer...
Bu nedenle bu maç farklı bir maç olmalı bizim için...
***
Semt Aşkı Taraftar Platformu "Kasımpaşa Medya" facebook'ta Kasımpaşa Bir Olsun başlığı altında bir kampanya başlattı....
Ben acizane bu kampanyayı sonuna kadar destekliyorum...
Bugüne kadar boykot kararını başarıyla uygulayan guruplarımızın artık boykot kararını sonlandırıp eylem yapma zamanının geldiğine inanıyorum..
Eylem zamanı için de en uygun maç BJK maçıdır...
Bu maçta yapılacak eylem ne olursa olsun kampanyanın başmlığında olduğu gibi KASIMPAŞA BİR OLMALI...
Boykot kararı devam edecekse o tribünlere gerçek ARMA sevdalılarının hiçbirisi girmemeli ancak maç öncesi ve maç boyunca stad çevresinde bulunmalıdırlar. Dışardan yapılacak tezahüratlar ile ARMA sevdası ARMA düşmanlarına haykırılmalı...
Ayrıca aslan yuvasına girmeye çalışacak olan çakallara da müsaade edilmemelidir...
***
Benim şahsi görüşüm Boykot kararını uygulama yanlısı olan her iki gurubun da boykot kararını sonlandırması yönündedir. BJK maçıyla birlikte boykot kararının sonlandırılarak ARMA için mücadele mabedde devam etmelidir.
Bu maça basının ilgisinin de yoğun olacağını hesap edersek ARMA mücadelemizin basında yer alabilmesi için de önemli bir fırsat olacaktır bu maç...
AŞK için bilet fiyatlarında yüzde 50 indirim yapan zengin zümre muhtemelen bundan sonraki maçlarda yine eski fiyatlara dönerek ARMA sevdalılarının maçlara girmesine mani olmaya çalışacaktır. Bu nedenledir ki, bu maç ses getirecek pankartlar ve tezahüratlarla basına ve kamuoyuna sesimizi duyurmak için önemli bir fırsat olacaktır.
***
Bu maçta sesimizi duyuramazsak bir daha sesimizi duyurmamız çok zor görünmektedir.
Sesimizi duyurmanın, ARMA için yaptığımız mücadelenin başarılı olması için de bize yakışan tavırlarla mücadelemizi ortaya koymalıyız.
Bence bu maça gidilmeli,
Pankartlar ve dövizler ile ARMA mücadelemiz desteklenmeli...
Hatta 90 dakika boyunca sırtımız sahaya dönük olarak tezahüratlarımızı yapabiliriz...
Bu çok etkili olacaktır...
Ayrıca pankartların ters asılması gibi eylemlerde dikkat çekici eylemler olabilir...
***
ARMAALTI ve APAÇİLER gurupları bence tarihi bir kararın arefesindeler...
Tüm çabalarımıza rağmen bu mücadelemizi basına ve kamuoyuna yansıtamadık...
Bu maç bunu başarabilmemiz için son şans olabilir...
ARMA sevdası ile iyice düşünülmeli ve bu büyük şans kaçırılmamalıdır...

Telmaşa....

Dünya bir tiyatro sahnesi,
Yaşam bir tiyatro oyunu,
Bizlerde bu oyunun aktörleriyiz...
Senaryo çok evvellerden yazılmış...
Aralara doğaçlamalar koysak sonuçta biz yazılanları oynuyoruz...
Bazen güzelliklerle alkışlarız kendimizi,
Bazende kantarın topuzu öbür yana kayar biraz isyan ederiz...
Aradan yıllar geçip "tecrübe" hakim olunca yaşamınızın geneline,
Geçmişteki güzellikleri özlersiniz,
Kötü yanlarını hep buruşturup atıverirsiniz bir kenara yaşamın...
Güzellikleri ise, allayıp pullayıp, hayatınızın her yerine serpiştirmeye çalışırsınız...
***
İşte bende bugün öyle yapacağım...
Hayatımın güzelliklerinden birini allayıp pullayıp sizlerle paylaşacağım...
Hani allayıp pullamaya da gerek yok ya...
Ben yine de tedbiri elden bırakmayayım dedim...
***
O gün bir kardeşimin doğduğundan habersizdim.
Trabzon'daki öğrencilik yaşamını tamamlayıp, 
İstanbul'a geldiği gün, meğerse benim de bir kardeşim doğmuş. İlk görev yeri İstanbul Çevik Kuvvet.
Koca bir elbisenin içinde kaybolmamak için çabalayan bir çocuk...
Gözleri ışıl ışıl...
Hayat dolu...
O halini görünce telmaşa dedim ona...
Telmaşa dediğime kanmayın siz...
O gün karşımda o kocaman elbisenin içinde kaybolmamak için çabalayan çocuk çakı gibi bir polis oldu...
Telmaşa dediğim adam, adamın hası oldu..
Hayatıma mana katan yaşam sevinçlerimden biri oldu...
***
O Erhan Kuşçu...
Benim kardeşim...
Telmaşam...
Hani öylesine kardeş değil,
Benim için mesleğini, hayatını ortaya koyup, bana laf edene meydan okur,
Ama ben onlarca arkadaşının arasında azarlarım,
Başını eğer, oturur bir köşeye ağlar...
Öyle bir kardeş bu...
***
Seneler çok çabuk geçti...
Hasretlik düştü aramıza...
Çok ötelere gitti...
Çok özledik birbirimizi, 
Bir gün kızçocuğu
Bir web kamera ile geldi yanıma...
Bu ne be kızım milletlen görüntülü chat mi yapcam dedim...
"Yok abim benim, telmaşa telefon etti, abime bir web kamera al da arada bir internetten bari yüzünü göreyim"
Vay arkadaş ya!
İşte o gün,
Hani o kocaman elbisenin içinde kaybolmamak izin çabalayarak bana geldiği gün,
O meğerse benim bir kardeşim doğmuş..
Tanrım bana bir lütufta bulunmuş ki, bu lütfun teşekkürü nasıl olur bilemedim halen...
***
Yıllar çabuk geçiyor...
Belki yarın,
Benim daha çocuk diye baktığım o çocuk kucağında bir çocukla çıkıverecek karşıma...
Ele avuca sığmaz,
Bu çocuk adam olmaz,
Bu çocuğun başını bağlamak lazım,
diye düşünürken biz...
Benim kardeşim ulaşılması en güç olana ulaşmış bile...
Cennetin yedinci katına kadar çıkıp Firdevs'e ermiş...
***
Firdevs cennetin en yüce makamı...
Sanki Rabbim benim kardeşime armağanını bu dünyada sunmuş...
Firdevs kadar güzel yürekli bir de gelinim var artık...
Adı Firdevs,
Tadı Firdevs...
Allah'tan tek dileğim ikisinin de makamı Firdevs olur inşallah...
***
Değerli dostlar,
Bugün affınıza sığınarak kardeşimi anlatmak istedim size...
Rabbim hepinize "Kardeş" tadında dostlar nasip etsin...


22 Ekim 2012 Pazartesi

5 Gol ayak kokusunu gideremedi!

21 Ekim Pazar günü Eskişehirspor taraftarı uzun zamandan bu yana "rahat" bir lig maçı izleme fırsatı buldu...
Epey zamandır ilk defa;
Maçın son anlarında bile maçı kurtarmanın telaşında değildik.
6. golü neden atamadık...
2 Golü neden yedik...
Derdine düştük epeyce bir zaman sonra...
Boffin'in hatalarını bile pek umursamadık bu maçta...
Eskişehirspor'un 5 gol atmış olması Karabük'ün kötü oyunundan kaynaklanmadı kesinlikle...
Hatta Karabük çok iyi oynadı...
Şansı yaver gitmedi...
Eskişehirspor daha net pozisyonlar yakalayıp, daha becerikli davrandı...
Karabükspor'un direkten dönen 2 net pozisyonu var...
Ama futbol bir sonuç oyunudur ve sonuçta ESES taraftarı bu maçta hem iyi bir takım izledi hem de son zamanların en iyi skoruna şahitlik etti...
***
Necati ve Akaminko'nun takımı ateşlediğini düşünüyorum...
Her iki oyuncu da bulundukları yeri tam anlamıyla doldurdular...
Takım içinde başarı çıtasını yükselttiler...
Her ikisi de sahada ayak basmadık yer bırakmıyorlar...
Takımdaki diğer oyuncular daha çok çalışmak gerektiğinin farkına varmışlar...
Necati ve Akaminko kadar çalışmazlarsa taraftarın gözünden düşeceklerini anlamışlar ve gerçek kimliklerine bürünmüş durumdalar...
Necati ve Erkan arasındaki gerginliğin sebebi de bu durum olabilir diye düşünüyorum...
Takım içindeki rekabet her ikisini de germiş durumda...
Maç sonunda ortaya çıkan bu gerginliğin maç içinde olmaması her iki oyuncunun da takım başarısını ön planda tuttuklarının bir göstergesi. Oyun içinde birbirlerine çok destek oldular. Maç sonunda nerdeyse yumruk yumruğa gireceklerdi. Ben bu durumu fazla önemsemiyorum. Takıma zarar verecek boyuta gelmediği sürece iki futbolcu arasında hallolacak bir durum gibi görünüyor...
***
Siyah - Kırmızılı takımın bu hafta Karabük'e attığı 5 gol, kentimizi boğan ayak kokusunu gideremeyecektir...
Bu koku çok keskin bir koku...
Yıllardır pisliğin içinde kalmış ayakların kokusu öyle kolay kolay ört bas edilemez...
Şike, teşvik ve maşa oyunları ile kirlenen ayaklar Eskişehir'i kokutmaya devam ediyor...
Bu sivri zeka ürünü projeyi gerçekleştiren, halktan uzak yöneticiler bir de bu oyunlarına ESES'in efsane isimlerini de alet ettiler...
ESES taraftarı ile Eskişehirspor'un efsane isimlerini karşı karşıya getirmeye çalıştılar...
Bizi böylesi bir oyunla susturmaya çalışanlar,
Efsane isimleri karşımıza dikerek üç takımın armalarının Eskişehir sokaklarını kirletmesine göz yumacağımızı sananlar sanırım şunu anlayamadılar:
Biz isimlere sevdalanmadık...
Biz Eskişehirspor'u Fethi Heper için sevmedik...
Biz Aziz Bolel var diye sevdalanmadık bu takıma...
Biz Eskişehirspor'u üç İstanbul takımının emperyalist işgaline başkaldırdığı için sevdik...
Bizim sevdamız ARMA'yadır...
Bizim sevdamız Siyah ile Kırmızı'ya dır...
Bizim sevdamız 1965 Ruhu'nadır...
***
Bizim sevdamızı yaşatanlar,
O efsane isimler,
Sonsuza kadar bizim yüreğimizde yaşayacaklardır...
Bu tür oyunlarla onların yüreğimizdeki yerlerinden silebilirisiniz,
Ne de onları önümüze sürerek bu kahpe düzene baş eğdirebilirsiniz...
Gerçekten bir vefa duygusu içindeyseniz gelin öncelikle bizimle karşı karşıya getirme cüretini gösterdiğiniz o efsanelerin tek tek anıtlarını yapın...
Bir otobüs verin taraftara, "Arkadaşlar imkanlarınız yetersiz olabilir ancak biz VEFAlı Eskişehirliler olarak bu efsane takımın varolmasında büyük emekleri olan futbol şehitlerimizden Necdet Yıldırım ağabeyimizin kabri başında anılması için karınca kararınca size destek oluyoruz. Yolunuz açık olsun gidin Necdet ağabeyimizi Samsun'daki kabri başında ziyaret edin!" diyebilin de görelim sizin vefa duygunuzu...
Sizin tek emeliniz var...
İstanbul'un üç takımını kullanarak kendi popülaritenizi arttırmak...
Ulusal kanallar belki sizden bahsederler...
Üç İstanbul takımına yalakalık yaparsanız belki gündeme gelir de önümüzdeki dönem milletvekili olabilirsiniz...
Vefa sizin için sadece İstanbul'da bir semt adıdır...
Siz kim Vefa kim...


Kasımpaşalı merak ediyor: AŞK mı İŞ mi!?

Kasımpaşa futbol takımını zapteden zengin zümre adına yapılan açıklama halen zihinlerimizde duruyor...
Zengin zümre adına başkanlık koltuğuna oturan şahıs aynen şunları söylemişti...
"Bizim için Beşiktaş AŞK, Kasımpaşa ise, iştir"
Şimdi o büyük gün geldi çattı...
Daha henüz dakka 1 gol 1 pozisyonunda kaldık.
FB maçında astronomik bilet fiyatı ile ülke gündemine gelen BJK aşığı yönetim bilet fiyatlarında yüzde 50 indirime gitti...
Evet BJK maçında yüzde 50 indirim var...
***
Neymiş efendim taraftardan yoğun talep varmış...
Peki hangi taraftardan yoğun talep var...
ARMAsını gaspettiğiniz için sizi protesto ederek maçları boykot eden ARMA sevdalısı taraftardan mı!?
Semtinin takımı Kasımpaşa için yanan yüreklerden mi geldi!?
Yoksa sizin AŞK ile bağlı olduğunuzu açıkça ilan ettiğiniz BJK taraftarından mı!?
Söyleyin efendiler hangi taraftardan geldi bu yoğun talep!?
***
Allah için bir tane adamı yakasından tutun da;
"Kardeşim ahanda bu adam 1 haftadır kafamızın etini yedi, nolur bu BJK maçında fiyatlarda yüzde 50 indirim yapın diye bize yalvardı" deyinde biz de görelim o yoğun talepte bulunan taraftarı.
Siz bu taraftarın sevdasına pranga vurdunuz...
Siz bu taraftarın ARMAsını çaldınız...
Siz bu taraftarı yok saydınız...
Sonra da çıkıp "taraftarımızdan gelen yoğun talep" lafını ediyorsunuz...Söyler misiniz sizin taraftarınız kim!?
AKP'nin gençlik kolları mı!?
Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi mi!?
Okullara dağıttığınız bedava biletler gelen çocuklar mı!?
Söyleyin sizin taraftarınız kim!?
Size yoğun talep de bulunan taraftar nerde!?
Yoksa sizin taraftarınız AŞK ile bağlı olduğunuz Beşiktaşlılar mı!?
***
Şundan kesinlikle eminim ki;
BJK maçları dışında hiçbir maçta o meçhul taraftar indirim için yoğun talepte bulunmayacaktır...
Çünkü onların taraftarı Beşiktaşlılardır...
Bu hafta sonu oynanacak olan maçta hepimiz göreceğiz, tribün üstünlüğü tamamen BJKde olacaktır...
BJK hayatının en rahat deplasman maçını oynayacaktır...
ARMA için boykot eylemine katılmayanlar bu olayla birlikte şunu çok iyi anlamalıdırlar:
Kasımpaşa artık Beşiktaş'ın uydu takımı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor...
***
Bu maçın sonucunda es kaza BJK bir galibiyet alırsa neler olacak neler...
Kasımpaşa Başkanının "Bizim için BJK AŞK, Kasımpaşa ise, İŞ'tir" açıklaması doğrultusunda bir çok yorumcu ve taraftar gurupları "Kasımpaşa AŞK ile bağlı olduğu BJK'ye yattı" yorumunu haklı olarak yapmayacaklar mı!?
Bu maçta alınacak bir mağlubiyet ile Kasımpaşa sevdalılarının onurları bu açıklamanın altında ezilmeyecek mi!?
ARMA sevdalılarının şeref ve haysiyyetleri ayaklar altına alınmayacak mı!?
***
Kasımpaşa taraftarı birlik içinde hareket etmediği sürece Kasımpaşa adına leke sürülmeye devam edecektir...
Sezon başında ortaya konulan BOYKOT kararına uymayıp maçlara giden ARMA sevdalıları keşke böyle bir davranış içinde olmasalardı. Keşke "kötü bir karar" bile olsa birlik ve beraberlik içinde hareket edebilselerdi. Fakat her şeyin sonuna gelmiş değiliz. Bu zengin zümreye, bu ARMA hırsızlarına, Bu sevda düşmanlarına, Bu BJK yalakalarına hadlerini bildirmek için henüz çok geç olmamıştır...
Özellikle bu maçta bari tüm ARMA sevdalıları çoğunluğun aldığı kararları riayet etmeli vi gerçek taraftarın birlik beraberlik içinde bulunduğu herkese gösterilmelidir...
***
Bu maçta alınacak bir mağlubiyet Kasımpaşamızın adına büyük bir leke sürecektir...
Bu lekeye ortak olmamak için ya hiçbir ARMA sevdalısı bu maça girmemeli ya da tüm ARMA sevdalıları bu maça girerek 90 dakika boyunca büyük bir protesto eylemi yapılmalıdır...
Kasımpaşa adının şerefi ancak bu şekilde kurtarılabilir...