29 Aralık 2016 Perşembe

Devlet, tarikatların esaretinden kurtarılmalıdır...

Ülkemizde din merkezli politika Adnan Menderes'in Demokrat Partisi'nden bu yana sürmektedir.
Dinin politik bir araç olarak kullanılmasının en büyük nedenlerinden birisi de İsmet İnönü ve CHP'nin Türkçe Ezan dayatması başka olmak üzere dini değerlere karşı yürüttüğü politikalardır.
Atatürk'ün başlattığı "Dinin tarikat ve cemaatlerin esaretinden kurtarılması" çalışmalarını Atatürk sonrası CHP yönetimi sert uygulamalarla "din karşıtlığı" düzeyine getirmiştir.
***
Atatürk şunu çok iyi biliyordu:
Tüm tarikat yapılanmalarına göre "Devlet kafirdir" ve İslamlaştırılması gerekir.
Bunu bildiğinden dolayı tüm dini yapılanmalara son vermiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurarak devletin dinsiz olmadığını milletine anlatmıştı.
Elbette bu duruma karşı çıkan pek çok tarikat mensubu içten içten mücadele etmişti.
Bu mücadele günümüze kadar sürmüş ve geleneksel siyasetçilerin de büyük katkısıyla devletin en üst kademelerine sızacak kadar gelişmişlerdi.
***
"Bunlar dindar zarar gelmez"
"Bunlar Müslüman"
"Bunlar namaz kılıyor"
Gibi sözlerle devlet kademelerinde görev almalarına göz yumulan ve desteklenen Nurculara bağlı Gülen cemaatinin askerimize, milletimize, polisimize nasıl kahpece bir saldırı içine girdiği acı bir şekilde tecrübe ettik.
Yıllarca "Ümmetin kardeşliği" safsatasıyla devletimizi yönetenleri "Kandırmışlar" ve vakti gelince de ülkemizi bir iç savaşın içine çekebilmek için bir darbe girişiminde bulunmuşlardı.
Yıllarca destek verir gibi göründükleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a öldürmek için türlü senaryolar yazmışlar ancak başarılı olamamışlardır.
***
15 Temmuz ihanet kalkışması sonrasında gördük ki, bu devlete, bu millete ve bu devleti yönetenlere sahip çıkan yine Ülkücü camia olmuştur.
Varlık sebebi VATAN, MİLLET, DEVLET olan Ülkücü camia, din kardeşliğinden dem vurarak din kardeşine karşı darbe girişiminde bulunan vatanına milletine devletine ihanet eden tarikat unsurlarına karşı devletin ve devleti yönetenlerin yanında yer almıştır.
***
Devleti yönetenler kandırıldık dediler.
Biz de eyvallah dedik.
Bir daha kandırılmayın dedik.
Ancak içinde bulunduğumuz duruma baktığımız vakit, devletimizi yönetenler kandırılmak için adeta çaba sarfediyorlar.
Dini kendisine kalkan yaparak ülkemizi uçurumun eşiğine getiren bir cemaatin pençesinden kurtulan hükumet yeni cemaatlerin pençesine düşmektedir.
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın okuduğu İstanbul İmam Hatip Lisesi benim de lis tahsilimi yaptığım okuldur.
Bu okulda okurken bir cemaatin bizlere İmam - Hatip yerine İmam Hatap, yani "ODUN İMAM" dediklerini çok iyi bilirim.
Kravat taktığımız için bizi kafir ilan eden, devletin okulunda okuduğumuz için bizi "devletin odun imamları" şeklinde nitelendiren bir cemaat bugün hükumet ve Recep Tayyip Erdoğan' destek veren bir görüntü içinde devletin içine sızmaktadır.
Bu insanlar bir zamanlar Recep Tayyip Erdoğan'a ODUN İMAM diyordu.
Şimdi ise, "Ümmetin Lideri" tarzı yakıştırmalarla Ona yaklaşıyor ve tabiri caiz ise ona tavlayarak kendilerine geniş bir faaliyet alanı açıyorlar.
***
Bugün aynı cemaat, kendilerince bir strateji olan "TAKIYYE" yaparak, yani insanları kandırarak "Odun İmam"a (!) destek veriyorlar.
Bunlar FETÖ'den daha tehlikeli bir yapıya sahiptirler.
Bu tür cemaat yapılanmalarının IŞİD'e destek verdiklerini biliyoruz.
Ve buradan Fetö ile ilgili zamanında yaptığımız uyarılar gibi bir kez daha uyarıyoruz.
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk ilkelerine sahip çıkmalı, Atatürk ilkelerinin en katı şekilde uygulanmasını sağlayarak devletimizi cemaatlerin sızma girişimlerinden kurtarmalıdırlar...
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin yıllar önce Fetö için yaptığı uyarıyı hepimiz iyi anımsıyoruz.
"Gülen cemaatinin faaliyetlerini durdurun, aksi takdirde bunlar en önce sizin başınıza bela olacaklar" demişti Devlet Bahçeli ve ne yazık ki haklı çıktı!
Şimdi bir kez de biz uyarıyoruz.
Bu tarikat ve cemaat yapılanmalarına verdiğiniz desteği çekin aksi takdirde zamanı gelince önce sizin başınıza bela olacaklar...

28 Aralık 2016 Çarşamba

Ülkücüler vardı; Varolsunlar!

Ülkücüler vardı bu ülkede.
HAK - HUKUK - ADALET diyerek çıktıkları yolda;
Haklının yanında olan,
Hukukun üstünlüğü için mücadele eden
Ve
Adaletin sağlanması için kendini feda eden Ülkücüler...
***
Türk'üm dedikleri için Faşist dediler.
Yeryüzünde faşist olmayan tek milletin bir ferdi olarak, faşizme karşı mücadele eden de yine Ülkücülerdi.
Faşist dedikleri Türk Milleti,
Bin yıla yakın bir zamandır egemen olduğu Anadolu topraklarında tüm etnik kimliklerin ve kültürlerin korunması ve yaşaması için mücadele etmişti.
Bize faşist yakıştırması yapanlara sormak gerekir:
Bin yıllık Türk egemenliği boyunca Anadolu topraklarında var olan hangi etnik yapı ve hangi etnik kültür kaybolmuştur!?
***
Anarşist dediler bize.
Terörist dediler Ülkücülere.
Türk'ün anayurdunda Türk'ü esaret altında yaşatan Kızıl Komünistlerin Orak-Çekiçli bayrağını Türk'ün yurdu Anadolu semalarında dalgalandırmak isteyenlere karşı verdiğimiz mücadelede terörist, anarşist bir mücadele değil kendi varlığını koruma ve kollama mücadelesiydi.
Bu uğurda şehitler verdik.
Bu uğurda Çanakkale'deki Kınalı Kuzular'ın torunlarını cennet bahçelerine uğurladık.
Anlamadınız bizi.
Anlamak istemediniz Ülkücüleri.
"Tam Bağımsız Türkiye" sloganı atarken elinde Kızıl Komünist SSCB'nin bayrağını taşıyanlar zaten anlayamazdı bizleri!
***
Biz Ülkücüler;
Türk'ün İslam Ülküsü için mücadele ettik.
Okulların girişlerine "Muhammedin Piçleri Giremez" yazılarını yazanların aklını aldık.
Allah'ı inkar edenlerle mücadele ettik.
Al Bayrağı indirmek,
Ezanı susturmak isteyenlerle mücadele ettik.
Biz sokaklarda din düşmanları ile mücadele ederken, evlerine sinip, korkarak çekinerek ibadet edenler de anlamadı bizi.
Faşişst dediler,
Kurtçu dediler,
Ümmet düşmanı dediler,
Fatiha bile bilmezler dediler!
***
Biz Ülkücüler;
Yolumuzdan sapmadık.
Bize kimin ne dediğini hiç umursamadık!
Allah yolunda, Millet hizmetine, davanın hamallığına devam ettik.
Yorulmadık.
Yılmadık.
Yıkılmadık.
Usanmadık.
Küsmedik.
İhanet etmedik!
***
Uğruna can verdiğimiz 'Devlet' bizi tabutluklarda sınadı.
İşkenceler gördük,
İdam sehpalarında can verdik.
Devlet kadrolarından sürüldük, "temizlendik"...
Yine de küsmedik.
Gücenmedik Devlet'e...
Hainlerden olmadık!
Türk Devleti'ne ve Türk Milleti'ne uzanan her kahpe eli kırmak için and içtik.
Bizi "temizlediğini"zannedenleri hainlere karşı canımız pahasına yine biz savunduk.
***
Bugün Devlet'in karşısına çıkan hangi hain örgüt varsa karşısında eli Bozkurt yapan, yüreği Bozkurt gibi kabaran ÜLKÜCÜLER var.
Biz hep varolacağız!
Türk'ün düşmanları ne zaman "Bittiler, bitecekler" deseler biz daha da güçlü bir şekilde varolmaya, Türk'ün gücünü göstermeye devam edeceğiz!
Biz Türküz!
Biz Ülkücüyüz!
Ne bizi bölebileceksiniz, ne de Türkiye Cumhuriyeti'ni.
Bin yıldır size haytkırıyoruz.
Gerekirse en acı bir şekilde bir kez daha haykıracağız!
TÜRK'ÜN YURDU ANADOLU!