27 Haziran 2017 Salı

BAYRAMI HAKETMEK!

Hani bir türkü vardı;
"Bayramsa, bayramınız mübarek olsun" diyordu...
İşte öyle bir şey!
Bayram kutluyoruz.
Hakeden, haketmeyen herkes kutluyor.
Bayram bir ödüldür. 

Ve her ödülde olduğu gibi bu ödülde de temel şart liyakat olmalıdır.
Özellikle dini bayramlar.
Çoğunluk haketmiyor bu bayramı.
Ama hakedenler de var elbette...
***
Biz bu yazımızda hakedenlerden birilerini anlatmaya çalışacağız dilimizin döndüğü, kelimelerimizin yettiği kadarıyla...
MHP Beyoğlu İlçe Teşkilatı bu Ramazan'da tüm ülkemize örnek olacak bir etkinlik yaptı.
Bu etkinlikten kimsenin haberi olmadı, çünkü kimsenin haberi olmaması gereken bir etkinlikti.
Hani şu "Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek" esasına dayalı bir etkinlik.
MHP Beyoğlu İlçe Başkanı sayın Bayram Gölcük'ün talimatıyla yapılan bu etkinlikte Ramazan ayı boyunca her iftar vakti ihtiyaç sahibi bir kaç ailenin mütevazi iftar sofrasına misafir olunda ve karınca kararınca onlara erzak ve nakdi yardım yapıldı.
***
MHP Beyoğlu Teşkilat Başkanı Gazi Rızvan AKÇAY başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen çalışma beni çok etkiledi ve bunu reklam olsun diye değil de örnek olsun diye sizlerle paylaşmak istedim.
Bir Ramazan ayı boyunca evinde bir kere bile olsun iftar yapmayan Gazi Rızvan Akçay'a hassaten teşekkür etmek istedim. Böylesine bir özveri, böylesine bir fedakarlık az rastlanır cinstendir. Böyle iyi yürekli insanlar, böyle özverili insanlar mutlak surette bilinmeli ve takdir edilmelidir.
Elbette onun ekibi için de aynı takdir söz konusudur.
Bu mütevazi iftar sofralarına misafir olan hanım kardeşlerimizi de ayrıca kutlamak isterim.
***
Alışıldık Ramazan kumanya yardımı değildi bu.
Öyle siyasi partilerin kendi reklamlarını yapmak için, ihtiyaç sahibi insanları rencide eden, reklam kokan yardım şovlarının tam tersi, olması gerektiği gibi bir yardım etkinliği oldu.
Öyle iftar sofralarına misafir olundu ki, sofrada sadece çorba, su ve ekmek vardı.
Kimisi "misafir" kavramının ağırlığını hissedip, kendilerinin 3-4 günlük erzağını Gazi Rızvan Akçay ve ekibine ikram etti.
Kimi aile soğuk su ikram edememenin ezikliğini yaşadı.
Kimi aile eski elbisesinden, delik çorabından utandı.
***
Bu ailelerin tüm utançlarını, tüm ezikliklerini paylaştı MHP ekibi.
Onların tüm sıkıntılarına ortak oldular.
Ellerinden geldiği kadar, erzak ve nakit yardımında bulundular.
200 civarında sofraya konuk olan MHP Beyoğlu ekibi, bu ailelerin tamamına gönüllerini açtılar.
Dost oldular,
Kardeş oldular,
Yaren oldular.
Açılmayan kapıları açtılar.
Tutulmayan elleri tuttular.
Girilmeyen gönüllere girdiler.
Ve en önemlisi de tüm bu yaptıklarını siyasi reklam malzemesi yapmaktan kaçındılar.
***
Ve benim nazarımda bu ekip bayramı hakedenler tarafında yer aldılar.
Allah katında da eminim ki, MHP Beyoğlu İlçe Başkanlığı'nın bu örnek davranışında zerre emeği geçen herkes bayramı hakedenler tarafında yer almışlardır.
Bu etkinliği sosyal medya üzerinden reklam vasıtası olarak kullanmamakta büyük özen gösteren MHP Beyoğlu İlçe Başkanı sayın Bayram Gölcük'ün hoşgörüsüne sığınarak bu yazımı paylaşıyorum. Çünkü bazı şeyler reklam olsun diye yapılmaz, tüm reklamseverlere örnek olsun diye de yapılabilir. Benim niyetim de budur. Bir ibadeti reklama dönüştürenler ders alsınlar. İbadet böyle yapılır. Yardım böyle yapılır.
***
O halde bayramı hakeden MHP Beyoğlu İlçe teşkilatının tüm mensupları; BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN!...

19 Haziran 2017 Pazartesi

YAŞASIN ESKİŞEHİRSPOR!

19 Haziran 1965...
Türk Futbol tarihinde bir dönüm noktası.
Eskişehirspor'un kuruluş tarihi olan bu tarih aynı zamanda Türk Futbol Tarihi'nin de en önemli tarihlerinden birisi oluyor.
Dr. Aziz Bolel'in önderliğinde kurulan Eskişehirspor, yıllar geçtikçe bir kentin simgesi ve tüm nadolu insanının sevgilisi haline gelecekti.
"Eskişehir'de bir fabrika kurar gibi Eskişehirspor'u kuracağız" sözleriyle Eskişehir'i seferber eden Dr. Aziz Bolel görevini tamamladığında amacına da ulaşmış olacaktı.

***
Eskişehirspor henüz ilk yıllarında adını dillere pelesenk eden, sevdasını gönüllere nakış gibi işleyen, bir futbol takımının ötesinde değer kazanan kimliğiyle adeta doğar doğmaz "yaşayan bir efsane" haline gelmişti.
Kurulduğu ilk yılda şampiyon olarak 1. Lig'e yükselme başarısını gösterip, bu başarıyı elde eden dünyanın ikinci takımı olarak dünya futbol tarihine de geçti Eskişehirspor.
Yıllar sonra Dünya deplasman rekorunu da kırıyor Eskişehirspor.
Ve yine yıllar sonra;
İskoçya gibi bir ülkenin bir kentinde,
St. Jonsthon kentinde tüm futbolseverler Eskişehirspor taraftarı oluyorlar.
Kendi takımlarının maçlarında dev Eskişehirspor bayrağı asılıyor tribünlere, kentin her yerinde Eskişehirspor atkıları, flamaları, sokaklarda Eskişehirspor formalı, kaşkollu insanlar...
Öyle bir hale geliyor ki bu sevda; İskoçya'dan Eskişehir'e maça bile geliyorlar...
Ve nihayetinde, St. Jonsthon kulübünün yöneticileri deplasman formasının renklerini Siyah Kırmızı olarak değiştiriyor...
Bu son olaydan sonra artık Eskişehirspor, Türkiye'nin bir kent takımı değil, bir dünya takımı olmuştur...
***
Eskişehirspor öylesine büyük bir dünya takımıdır ki, Finlandiya Başbakanı ve dönemin AB Dönem Başkanı Oli Rehn ülkemize geldiğinde gazetecilerin "Efendim Türkiye'de en çok hangi futbol takımını takip ediyorsunuz" şeklindeki sorusuna hiç tereddütsüz "Tabii ki Eskişehirspor!" yanıtı vermiştir.
***
Eskişehirspor'u sevmek, Eskişehirspor'u anlamakla başlar.
Eskişehirspor'u bir futbol takımı olarak görenler, Eskişehirspor'u bir şehir takımı olarak görenler Eskişehirspor'u sevemezler Ona aşık olamazlar, sadece taraftar olurlar.
Eskişehirspor'un üstlendiği misyonu, futbolun bozuk düzenine karşı gerçekleştirdiği devrimleri anlarsanız o zaman Eskişehirspor'a aşık olabilirsiniz.
Hani bu kent takımlarını tutanların bir sözü vardır: "Delikanlı adamın tuttuğu takım nüfus kağıdında yazar" denir.
İşte bu söz Eskişehirspor için geçerli değildir.
Kimliğinde ne yazarsa yazsın, Eskişehirspor'u anlayabilen, Eskişehirspor devrimlerini özümseyebilen herkes Eskişehirspor'a AŞK ile bağlanır.
***
Aşktır Eskişehirspoluluk...
Özlemektir.
Adını duyunca bile gözleri dolmaktır...
Yenildikçe daha çok sevmektir...
1269675 sayısının içinde sadece 26'yı görebilmektir Eskişehirspor sevdalısı olmak...
Ve

Tribünlerin betonlarını ıslatan gözyaşıdır Eskişehirspor sevdası...
***
Zor iştir Eskişehirspor sevdalısı olabilmek...
Ve daha zordur Eskişehirspor aşkını sonsuza kadar yüreğinde taşıyabilmek...
Hamallığın en ağırıdır ve en şereflisidir...
Alın teriyle ekmek parası kazanmak gibidir Eskişehirspor'u sevebilmek...
Fedakarlıktır,
Cefakarlıktır...
Hüzünlerini, sevinçlerinden daha çok sevmektir Eskişehirspor'u sevebilmek
***
En iyi biz sevdik,
En güzel biz aşık olduk bir futbol takımına.
Ve artık sevdiğimiz kadar sahip çıkma zamanıdır sevdamıza.
Bugün kulübümüzün içine düştüğü durumdan bir ders çıkarmalıyız.
Sevdiğimiz kadar sahip çıkabilmenin bir yolunu bulmalıyız artık.
YAŞASIN ESKİŞEHİRSPOR
YAŞASIN YENİDEN BÜYÜK ESKİŞEHİRSPOR idealimiz...

17 Haziran 2017 Cumartesi

CHP, Karayolunda değil; İktidar yolunda yürümelidir!

Kemal Kılıçdaroğlu...
Deniz Baykal'a yapılan kaset operasyonu ile CHP'nin başına atanan siyasetçi.
Bir kaset operasyonu ile bir anda CHP'nin lideri oluverdi.
Baykal'a yönelik kaset operasyonu yapılmadan önce "Baykal gitsin, CHP tek başına iktidar olur" algısı estirenlerin umudu.
"Türkiye'nin Gandi'si" dediler...
Alladılar, pulladılar ama aradan bunca yıl geçmesine rağmen bir arpa boyu "yol" gidemediler...
CHP, yerinde saydı.
Çoğu zaman Baykal döneminden geriye düştü.
Bir çok samimi CHP'li'nin kafasında "Acaba Baykal kalsaydı daha mı iyi olurdu!?" sorusu belirdi.
***

Evet, Kılıçdaroğlu yürüyor...
Sokaklarda yürüyor.
Caddelerde yürüyor.
Kaldırımlarda yürüyor.
Yürümeyen yürüyen merdivenlerde bile yürüyor.
Şimdi de Karayolu'nda yürüyor.
Siyasi yaşamı boyunca asıl yürümesi gereken yol olan "İktidar Yolu"nda yürüyemeyen Kılıçdaroğlu her türlü yolda yürümeye devam ediyor.
***
Ey Kılıçdaroğlu!
Seni o makama getirenler senden iktidar yürüyüşü bekliyor.
Sana ve CHP'ye oy veren vatandaşlar, seni iktidar yolunda yürümen için TBMM'ye yolladılar.
Artık "titre ve kendine dön!"
İstanbul'u,
Ankara'yı,
Antalya'yı,
Beyoğlu'nu,
Fatih'i,
Kağıthane'yi gümüş tepside teslim ettiğiniz AKP'den geri alman için seni Genel Başkan yaptılar, insanlar sana bunun için umut bağladılar.
***
Ne demişti Demirel;
"Yollar yörümekle aşınmaz!"
Asfalt aşınmaz, ayakkabının tabanı ve ökçesi aşınır.
Başka da bir işe yaramaz senin karayolundaki yürüyüşün.
Siyasi alandaki yürüyüşünün başarasızlığını,
İktidar yolundaki yürüyüşünün beceriksizliğini milleti sokaklara çağırarak örtemezsin.
CHP seçmeni senden yeni stratejiler üretmeni bekliyor.
Atatürk'ün kurduğu partiyi yeniden iktidar yapmanın yollarına bak sayın Kılıçdaroğlu.
Atatürk'ün kurduğu ülkede,

Atatürk'ün kurduğu parti neden iktidar olamıyor sorusunun cevabını ver bu millete ey Kılıçdaroğlu.
***
Atatürk'ün ölümünden sonra, CHP'nin ortaya koyduğu politikalar neden iktidar yolundan gidemedi? CHP varoldukça neden din tüccarları iktidar oldu?
Sen bırak karayolunda şov yapmayı da otur masana bu soruların cevabını çöz!
CHP seçmenini aptal yerine koyduğunuz yeter!
Türk Milleti'ni dön tüccarlarına mahkum ettiğiniz yeter!
Önümüzde bir yerel seçim var.
Bu yerel seçimde İstanbul'u nasıl geri alacaksın onun derdine düş sen ey yollara düşen Kılıçdaroğlu!
***
Beceriksiz,
Liyakatsiz
ve ihanet çemberinin içine düşen siyasetçilerinle sen bu ülkeyi aydınlığa değil daha karanlık kör kuyulara itiyorsun.
Buradan CHP seçmeni ve samimi CHP'li yöneticileri uyarıyorum.
CHP önümüzdeki yerel seçimde son kalelerinden biri olan Eskişehir'i de kaybedecek!
Eskişehir halkının değerlerine zerre saygısı olmayan, Eskişehir halkını uzaktan yakından tanımayan milletvekilleriniz sayesinde Eskişehir de düşecek ve bunun da tek sebebi karayollarının gülü Kılıçdaroğlu olacaktır.
***
Kılıçdaroğlu, bir kaset operasyonu ile ele geçirdiği o koltuktan derhal inmelidir.
CHP'nin içinde o koltuğu doldurabilecek, gerçekten Cumhuriyet değerlerini özümsemiş, Atatürk ilkelerine inanmış, terör örgüterinin kıskacına düşmemiş yurtsever insanlar vardır.
O gerçek CHP'liler operasyonla gelen Kılıçdaroğlu'nu o koltuktan indiremezse belki de yeni bir operasyonla CHP'nin başına bir topuklu efe getirilebilir.
CHP, Kılıçdaroglu ile siyasi anlamda tükenişin eşiğine getirilmiştir.
Bu tükenişin çaresi karayollarında değil, TBMM'dedir, siyaset kurumundadır.
Vatanını, milletini, bayrağını seven, Atatürk ilkelerine bağlı CHP'liler derhal harekete geçmeli ve Atatürk'ün partisini bölücü terör örgütlerinin siyasi örgütlenmesi olmaktan kurtarmalıdırlar....

16 Haziran 2017 Cuma

TÜRK'ÜN DAVASI, TÜRKLÜĞÜN BEKASI

Bugün, Türkiye Türklüğü'nün tek meselesi Anadolu topraklarında "Türklüğün Bekası" meselesidir.
Osmanlı döneminde başlayıp, Ziya Gökalp ve Nihal Atsız gibi fikir adamları tarafından durdurulan; Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından tamamen bertaraf edilen Türk Düşmanlığı hareketi, Atatürk'ün vefatı ile yeniden hortlamış ve bugün ileri safhalara taşınmıştır.
***
"CHP, Atatürk'ün kurduğu haliyle kalabilseydi ben MHP'yi kurmazdım" sözleriyle başlayan siyasi hareket kurulduğu günden bu yana Anadolu'da Türk varlığını yok etmeye çalışan Komünist, emperyalist ve faşist güçlere karşı büyük bir mücadele vermiş ve sonuçta 5 binin üzerinde şehadet ile Türk varlığının bekası davası bugünlere taşınmıştır.
***
12 Eylül Cunta yönetiminin çabaları, daha sonra hükümet olan "dinci" siyasi akımların çabaları ve Ülkücü camia içine atılan nifak tohumları sayesinde Türk düşmanları yeniden güç kazandı. Yakın zamana kadar TÜRK adı öcü olarak gösterildi. Resmi kurumlardan, anayasadan TÜRK adının kaldırılması açıkça beyan edildi. Bir çok devlet kurumunda TÜRK adı kaldırıldı.
***
Tarihi 7 Haziran Genel seçimleri sonrasında MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin stratejik çabaları sonucunda TÜRK düşmanları bir kez daha dize getirilmiş ve 7 Haziran öncesinde TÜRK adını ağzına almaktan kaçınan mevcut hükümetin tüm unsurları Türkçü söylemler içine girmişlerdir.
***
Ülkücü camianın her bireyi ağır ve tarihi bir sorumluluk içinde bulunmaktadır. Anadolu'daki 1000 yıllık Türk egemenliğini sona erdirme çabası içinde olan komünist, emperyalist ve faşist egemen güçlere karşı MHP ve Ülkü Ocakları çatısı altında gönül birliği yapan her Ülkücü, LİDER - TEŞKİLAT - DOKTRİN kavramını tam anlamıyla özümsemelidir. Ülkücü Hareket içimize atılan nifak tohumlarının yeşermesine izin verirse Türklüğü Bekası davası yenilgiye uğrayacaktır.
***
Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları bugün Türklük davasının son kalesi olarak dimdik ayakta durmaktadır. Lider Devlet Bahçeli'nin emrinde, 5 bin şehidimizin gölgesinde ve Başbuğ Alparslan Türkeş'in 9 IŞIK'ının aydınlattığı bu kutlu yolda "Ülkücü, Ülkücü'nün öz kardeşidir" inancıyla mücadelemizi sürdürmeliyiz. Bu zorlu dönemde hiç birimizin darılma, gücenme, küsme, yorulma, yıkılma, yılma gibi lüksü olamaz. Bu kutlu davanın en zor döneminde hiç kimse koltuk, makam, mevki plan ve hesapları yapmamalıdır, yapan ihanet şebekesinin aktörü olmaktan öteye gidemeyecektir.
***
Bugün Ülkücü camia için; BİR olma,
İRİ olma,
ve
DİRİ olma vaktidir.
***
Bugün Ülkücü camia için;
Yunus olma,
Yesevi olma,
Atsız olma vaktidir.
***
Bugün Ülkücü camia için;
Kürşat olma,
Alparslan olma,
Mustafa Kemal olma,
Başbuğ Türkeş olma vaktidir.
***
Bugün Ülkücü camia için;
Tek yürek
Tek bilek
Tek vücut olma vaktidir.
***
Ayrılık bizden ırak olsun,
Gönlümüz Yunus,
Bileğimiz Kürşat olsun.
Mazlum dostumuz,
Zalim düşmanımız olsun.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin