1 Eylül 2012 Cumartesi

Başbakan bir öyle bir böyle: Kürt meselesi vardır/Kürt meselesi yoktur!

Türkiye Cumhuriyeti tarihine "Kürt sorunu vardır" diyen ilk başbakan olarak geçen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan şimdi de "Türkiye'nin Kürt meselesi yoktur, bir terör meselesi vardır" dedi. Yani AKP iktidarı başlamadan önceki zemine geri döndük. AKP iktidarının ilk yılında Diyarbakır'da yaptığı bir konuşmada "Türkiye'de Kürt meselesi vardır ve bu mesele benim meselemdir" sözleriyle tarihe geçen başbakan şimdi kendini inkar mı ediyor, yoksa gittiği yolun yanlış olduğunu geç de olsa anlayabildi mi!?
***
Gittiği yolun yanlış olduğunu Diyarbakır'da o ünlü konuşmasını yaparken de biliyordu aslında. Fakat onu iktidara taşıyan emperyalist güçler ona böyle söylemesini tenbihlemişler olmalı ki, ilk işi bu oldu. Arkasından olanları hepimiz biliyoruz. Terör örgütü PKK istedikçe hükümet verdi. "Çocuklar ölmesin analar ağlamasın, barış gelsin" zırvaları arasında her türlü taviz verildi. Olmadı pazarlık masasına oturdular. AKP hükümetinin bu taviz politikası ülkemizdeki terör sorununu öyle bir noktaya getirdi ki, neredeyse uluslararası alanda bu bebek katilleri kendilerini "özgürlük savaşçıları" olarak tanıtacaklar. Gelinen bu noktanın tek müsebbibi olan AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan işi bu noktaya getirdikten sonra kalkıp Kürt sorunu yoktur diyorlar.
***
Başbakan'ın bu açıklamaları elbette bugüne kadar sürekli taviz alan bazı kesimleri rahatsız ediyor. Bu nedenle de AKP'nin bazı Kürt kökenli milletvekilleri çıkıp açıklama yapma gereği duyuyorlar: "Efendim sayın Başbakan'ın sözleri yanlış anlaşıldı!" Doğru zaten biz embesil (!) bir topluluğunuz ve her zaman "yanlış anlıyoruz" Onlar hep doğru anlatıyorlar ama biz de anlayış kıtlığı olduğu için sürekli yanlış anlıyoruz. 
***
Başbakan dün yapmış olduğu konuşmasında CHP'li Hüseyin Aygün ve BDP'li 9 milletvekili hakkında da ilginç sözler sarfetti. "Biz böyle milletvekillerini tanımıyoruz" dedi. Bundan vatandaş olarak ne anlam çıkarabiliriz!? Acaba kendileri Hüseyin Aygün ve diğer BDP'li milletvekilleri ile hiç tanışmadılar mı!? Bu milletvekillerinin TBMM'de olduğundan haberleri yok mu!? Yoksa AKP olarak "teröre destek veren bu milletvekillerini milletvekili olarak kabul etmiyoruz" mu demek istediler!? Eğer böyle demek istedilerse o zaman sormak lazım. AKP olarak, yüzde 50 oy almış bir parti olarak devletimizi yöneten bir parti olarak siz ne iş yaparsınız!? Siz muhalefette misiniz ki, sürekli çözmeniz gereken sorunları bize anlatıp sorun yaratanları eleştiriyorsunuz. Unutmayın bu milletin yarısı size bazı sorunları çözün diye oy verdi. Çıkıp muhalefet partisi gibi eleştiri yapın diye verilmedi o oylar size.
***
Eğer bir ülkenin başbakanı çıkıp alenen bazı milletvekilleri hakkında "Bunlar teröre destek veriyorlar" diyebiliyorsa o ülkenin savcıları ne yaparlar? Hemen gerekli tahkikatları başlatırlar. Milletin meclisinde bulunan vekiller acilen toplanıp milletin hassasiseyetleri doğrultusunda gerekli kararları alarak "teröre destek veren" bu vekillerin defterlerini dürerler ve bir daha o çatı altına giremezler. İktidar partisi AKP sızlanmak yerine milletten aldığı güç ile bebek katillerini ve onların yandaşlarını bu meclisten ve bu vatan topraklarından temizlemekle mükelleftir.
***
Bugün Ergenekon davası kapsamında içerde tutulan birçok askerin neden içerde tutulduğunu bu halk halen bilmiyor. "Ergenekon davası kapsamında..." deniliyor geçiliyor. Bu içerde tutulan insanların büyük çoğunluğu faili meçhul sanığı olarak içerde tutuluyor. Nedir bu faili meçhuller. Efendim AKP iktidara gelmeden önce, terör örgütüne destek veren her kim ise, köşe bucak bir yerlerde kafalarına sıkılmış ve öldürülmüşler. Kimin öldürdüğü belli değil. AKP iktidara geliyor ve bu faili meçhullerin "ZANLISI" olarak bir çok subay, astsubay tutuklandı. Dayanak nedir peki!? "GİZLİ TANIK"... Tamam eyvallah! Peki bu gizli tanıklar kaç senedir halen çözemediler mi bu davaları. O kadar kuvvetli deliller varsa, bu davalar neden bu kadar uzadı!? Verin hepsine gereken cezaları, herkes çeksin yaptıklarının ceremesini. Ama yok olmuyor işte. Yıllardır "Biz adalet sisteminde devrim niteliğinde yenilikler yaptık artık davalar yıllarca sürmeyecek" diye övündükleri adalet sistemi işte bu halde. Çok kuvvetli deliller olmasına rağmen Ergenekon davası bir türlü bitmiyor.
***
Ergenekon davasından dolayı içerde tutulanlara isnat edilen suçlama teröristlere yardım ve yataklık edenlerin öldürülmesi. Bugün sayın Başbakan tarafından BDP'li milletvekilleri  ve CHP'li Hüseyin Aygün'e isnat edilen suçlama ise, TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK OLMAK! İsnat edilen iki suç arasında ne gibi fark vardır ki, Teröristlere yardım edenleri öldürdükleri iddia edilenler içerde diğerleri dışarda. Bu nasıl bir mantıktır. Üstelik bu suçlamaları yapan direk olarak devletimizi yöneten sayın Başbakan. Efendim deniler bilir ki, "Türkiye bir hukuk devletidir, ülkenin hakimi var savcısı var, ne gerekiyorsa onlar yapacaklar" Buna tamam diyelim. Peki bu hakimleri savcıları yönetenler kimler. İşlerine geldiği vakit bazı davalardan bazı savcıları geri çekenler kimler? 
***
Göreve geldikleri günden bu yana din tüccarlığı yaparak milletin oylarını gaspedenler, yine milleti kandırma çabası içindeler. Çamlıca tepesine cami yaparak, Taksim'e cami yaparak, sıbyan mektepleri açarak, Bu milleti bir yere kadar kandırabilirsiniz. Öyle bir an gelir ki, bu millet bir uyanır, işte o zaman yeniden destanlar yazar bu aziz millet...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder