Gaziantep'de düzenlenen hain saldırısı sonrasında hepimiz millet olarak bu ülkeyi yönetenlerden içimizi rahatlatacak, en azından acılarımızı dindirecek bir açıklama bekledik. Bebekleri dahi öldürmekten çekinmeyecek kadar insanlıktan nasiplenmemiş, içinde zerre Allah korkusu bulunmayan teröristlerin kanlı eylemleri ard arda gelirken sayın Başbakan hepimizi şoka sokan bir açıklama yaptı. Teyzesinin cenaze merasimi için Rize'de bulunan başbakan burada yaptığı konuşmada "Bunlar için (teröristleri kastediyor) cehennem var. Allah bunların cezasını elbette verecek" Bu sözleri duyar duymaz aklıma ilk gelen Oslo müzakerelerinde başbakanın özel temsilcisinin "Sizinle savaşanları tek tek içeri tıktık daha ne istiyorsunuz" şeklindeki sözleri geldi.
***
AKP'nin terör karşısında çözümü buydu. Bizde isterdik yazımızın başlığındaki cümlenin hemen ertesi gün bütün gazetelerinde manşetlerinde iri puntolarla yer almasını. Fakat bunun mümkün olmadığını başta bu sözlerin sahibi sayın R. Tayyip Erdoğan olmak üzere cümle alem bilmektedir. Ateist bir yönetim kadrosuna sahip olan terör örgütüne cehennemi işaret etmek, verdiğimiz şehitlere ve onların acılı ailelerine ağır bir hakarettir. Bizler bu ülkeyi yönetenlerden, kınama, taziye, lanet, analiz istemiyoruz. Bu millet %50 ile iktidar olan AKP'den terörün kökünü kazımasını istiyor. Sıfır şehit ile aldıkları terör sorununu her gün şehit haberi aldığımız bir noktaya getiren AKP bugüne kadar uyguladığı, taviz ve teslimiyete dayalı politikalarından vazgeçip, derhal bölgede olağanüstü hal uygulamasına geçmeli ve terör örgütü ve yandaşlarının kafasını ezmelidir.
***
Bebek katillerini Allah'a havale etmek şehit haberlerinin gelmesine mani olmuyor. Eğer böylesine bir kolaycılık var ise dinimizde, Hz. Muhammed ve Ashabı, Bedir Savaşı'nı, Uhud Savaşı'nı neden yaptılar? Kendilerine zulmeden müşrikleri Allah'a havale edip yerlerinde otursaydılar ya! Peygamber Efendimiz (SAV) neden müşrikleri cehennem ile korkutmak yerine savaşmayı tercih etti? Çünkü Allah (CC) öyle emretti. "Allah için savaşın" emri geldi. Bugün bebekleri şehit edenlerle o gün Müslümanlara zulmedenler aynı kökten gelmektedirler. Zerre farkları yoktur. Ebu Cehil'in askerleri bugün ülkemiz topraklarında yaptıkları kanlı eylemler ile bebekleri dahi şehit etmekten kaçınmamaktadır. Ve bizi yönetenler onları sadece cehennem ile korkutmakla yetiniyorlar
***
Bu noktada muhalefet liderlerine de söylenecek sözümüz var. Özellikle de sayın Devlet Bahçeli'ye söylenecek sözümüz var. Sayın Bahçeli'nin yıllardır Ülkücü gençliği bir sokak çatışmasının dışında tutmasından dolayı tüm ülke takdir etmektedir. Belki de terör belasının asıl maksadına ulaşmasına mani olmuştur sayın Bahçeli. Ancak artık her şehit haberinden sonra itidal çağrısı yapmak yetmiyor. Artık bu milletin umut bağladığı MHP ve Ülkücü camia demokratik kurallar dahilinde halkın tepkisinin ortaya çıkmasına vesile olmalıdır. Demokrasi'nin tüm unsurları kullanılarak hükümet uyarılmalı ve kınamadan daha öteye tedbirler alınması içinr zorlanmalıdır. Öyle bir noktaya gidiyoruz ki, sonunda toplumsal patlama olmaması mümkün değil. İşte o zaman bu patlamayı ne hükümet kontrol altına alabilir, ne de sayın Bahçeli. Şu an bastırılmış durumda bulunan toplumsal tepki, MHP tarafından kontrollü bir şekilde açığa çıkarılmazsa gün gelir art niyetli kişilerin kontrolüne geçer ve işte o zaman 1000 yıllık kardeşliğin en büyük yara alacağı zaman olur.
***
Hükümet kendi geleceğini düşünerek şehit cenazelerine sansür uyguluyor. Yakında ambargo uygulaması da sözkonusu olabilir. Şehitlerimizin ve ailelerinin hakkını savunmaya çalışanlar hükümetin "Şehitler üzerinden oy avcılığı yapıyorlar" tehdidiyle karşı karşıya kalıyor ve seslerini çok fazla yükseltmeden "milletin gazını alıp" susuyorlar. Artık bu korku imparatorluğunun sonu gelmeli. İleri Demokrasi varsa eğer herkes konuşabilmeli. Birileri çıkıp "Kürdistan'ın sınırları çizilmiştir" diyerek topraklarımızı almaya çalıştığını açıkça söyleme hürriyetine sahip ise, birileri de "Nah alırsınız!" deme özgürlüğüne sahip olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder