20 Haziran 2013 Perşembe

Bir millet "sağduyu"suz kalırsa!

Sağduyu...
Doğru karar verebilme,
Doğru yargılama yapabilme,
Doğru düşünebilme yetisi...
Bu halde bir milletin en önemli varlığı "sağduyu"sudur demek çok da abartı olmayacak.

Sağduyu ne zaman lazımdır bir millete...
Toplumsal bir sorun varsa!
Toplumsal olaylar varsa!
Toplumsal gerilim varsa!

Tam zamanıdır sağduyunun...
Böyle hallerde en çok ihtiyaç duyulan şeydir sağduyu...
Bir aya yakın zamandır süren Gezi Parkı eylemlerini baştan aşağı incelediğimiz vakit baştan aşağı bir millet olarak sağduyumuzu yitirdiğimizi görebilmek mümkün olmaktadır.

***
Millet olgusu aile kavramının büyütülmüş halidir.
Kalabalık bir aile...
Farklı düşüncelere sahip,

Farklı yaşam tarzlarına sahip,
Farklı siyasi görüşlere sahip bir ailenin antidemokratik bir hiyararşik yapısı vardır.
Baba her zaman devlet başkanı yetkilerine sahiptir.
Son söz ona aittir.
Anne başbakandır...

Aileyi çekip çeviren, tüm bakanlık yetkilerini üzerinde toplayandır o...
Baba ile aile bireyleri arasında zaman zaman anlaşmazlıklar ortaya çıkar.
Evlatlardan bazıları babaya kazan kaldırır...
Evlatlar da kendi aralarında zaman zaman görüş ayrılıklarına düşerler...
Kavgalar, dargınlıklar, küskünlükler ortaya çıkar...
Kimileri evi terkeder...
Kimileri aynı evde yaşamaya mahkumdur ama küskündür...

Susan adam olarak eylem yapar kimileri ev içinde...
***

Doğal aile kuralları gereği aldığı güç ile baba yani devlet başkanı acımasızdır...
Evde kargaşa ortamında kap kacak kırmaya, ortalığı kırıp dökmeye yeltenenlere basar sopayı...
Bir nevi orantısız güç kullanır...
Bu orantısız güç karşısında evlatlar çaresizdir...
Tam bu ortamda başbakan girer araya...
Yani anne...
Başbakan, İçişleri bakanı, maliye bakanı;
Hasılı kelam ailenin her şeyi olan başbakan...
İki tarafı da sakinleştirmeye çalışır...
- Bey bi dur Allasen, onlar bizim evlatlarımız...
- Olmaz olsun böyle evlat, Allah kahretsin sizin gibi evlatları...
- Aman bey deme öyle, sen şöyle otur biraz ben şimdi onlarla konuşurum...
İşte bu sağduyudur...
Sağduyu işbaşındadır...
Ailenin temel direği...
Aileyi her türlü dış ve iç mihraklara karşı korumasını bilen sağduyudur evin başbakanı...
Evlatlarını alır karşısına;
- Evlatlarım tamam siz de haklısınız ama bu iş böyle kırıp dökmekle olmaz. Sonuçta o sizin babanız. Biz bir aileyiz, oturup konuşmadan birbirimizi anlayamayız. Vurmak, kırmak, sadece bizi bölmeye yarar....
***

Sonuçta tüm bu kaos ortamı "sağduyu"nun gayretleri sayesinde aşılır.
Komşunun kışkırtmaları da, aile bireyleri içindeki görüş ayrılıkları da o aileyi yıkmaya yetmez.
Çünkü o ailenin bir sağduyusu vardır.
Bu örnekten hareketle Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan bu ülkenin insanları olarak bizim sağduyumuz kimdir? sorusunu sormak lazım öncelikle kendimize...
Olaylar henüz bir kargaşa ortamına girmemişken; "Ne yaparsanız yapın Taş Kışla oraya yapılacak" diye kestirip atan yargı kararını bile tanımayan, kendi evlatlarına bir avuç çapulcu diyen Recep Tayyip Erdoğan mı?
Bize emanet edilen Cumhuriyetin en üst düzey savunucusu ve koruyucusu olarak yaşanan şu olaylar üzerinde zerre sağduyu örneği gösteremeyen, olumlu yönde zerre yaptırım uygulayamayan Cumhurbaşkanı mı?
Olaylar genişledikçe elindeki körüğü daha da şiddetli bir şekilde yangına doğru körükleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP milletvekilleri mi?
Her iki taraf adına milleti sukünete çağırmak yerine şiddet ve kutuplaşmayı zirveye çıkaracak yayınlar yapan gazete ve televizyonlar mı?
Yazdıkları köşe yazıları ile milletin içine nifak tohumları atan gazeteci ve yazarlar mı?
***
Nerde bu milletin sağduyusu?
Kim aldı götürdü, sesini soluğunu kesti bizim sağduyumuzun?
Nereye sakladınız bu milletin sağduyusunu?
Olaylar bitmiş,
Millet olarak bu olayların yaralarını sarmamız gerekirken neden halen kendimizi savunma telaşındayız?
Neden halen birbirimiz hakkında uyduruk belgeler, videolar, fotoğraflar hazırlayıp servis ederek bu yarayı kaşımanın peşindeyiz?
Neden halen milletin çeşitli değerleri üzerinden siyaset yapıyor, oy avcılığı yapıyoruz?
Benim sağduyum nerede?
Biz bu kadar mı birbirinden uzaklaşmış bir aile haline geldik?
1000 yıldır bir çok badire atlatmadık mı bizler beraberce?
Aramıza sokulan onca nifak tohumlarına rağmen bin yıldır kardeşçe, büyük bir aile olarak yaşamadık mı biz bu topraklarda?
Nerde bizim Yunus Emre'miz?
Nerde bizim Mevlana'mız?

Nerde bizim Pir Sultan Abdal'ımız?
Nerde bizim Aziz Mahmud Hüdai'miz?
Nerde bizim Mehmed Akif Ersoy'umuz?
Nerde bizim sağduyumuz efendiler nerde?
***

Neden bizim her iki tarafa da "Yahu arkadaş bi durun bakalım" diyebilecek bir sağduyu kaynağımız yok?
Aslında var o sağduyu bizde!
Ama sadece seçim sandığında tezahür ediyor o sağduyu...
Önümüzde yine bir seçim var...
Kısa bir süre sonra bu sağduyu yine sandıkta ortaya çıkacaktır...
Bu milletin sadece AKP ve CHP'si yok!
Bu milletin MHP'si var!
Bu milletin BBP'si var!
Bu milletin SP'si var!
Bu milletin DYP'si var!
Bu milletin TKP'si var!
Bu milletin İP'si var!
Bu milletin iradesini ortaya koyarak sizin koltuklarınıza oturtacağı çok insanı var, bir çok siyasi partisi var!
Yeter ki o sağduyusunu sandıkta gösterebilsin!
Bugüne kadar sandığa gitmeyen o 10 milyonu aşkın sağduyu sahibi seçmen bu seçimlerde sandığa gidecek ve milletin sağduyusunu milletin değerleri üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışanlara gösterecektir!

Allah bu milletin yar ve yardımcısı olsun!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder