Günlerdir Türkiye uzun yıllardan bu yana yaşamadıklarını yaşıyor.
Taksim Gezi Parkı'ndaki kanunsuz işgale karşı çıkan küçük bir gurubun yaktığı kıvılcım, büyüdü bir alev topu haline geldi.
Gezi Parkı direnişi çok kısa bir zamanda tüm yurda yayıldı ve toplumsal bir direniş haline dönüştü.
Olayların bu boyutlara ulaşmasının tek sebebi de TC Başbakanı'nın tv ekranlarına çıkıp;
"Ne yaparsanız yapın biz karar verdik oradaki ağaçlar yıkılacak, oraya o AVM yapılacak" şeklindeki açıklamasıdır.
AKP yandaşları bu gerçeği örtbas etmek için çeşitli yollara başvuruyorlar.
Eylemin dış güçlerin yönlendirdiği safsatasından tutun da, oradakilerin Pkk sempatizanları olduğuna kadar bir çok gerçek dışı, eylem kırıcı söylemle eylemin boyutunu düşürmeye ve eylemi sonlandırmaya çalışıyorlar.
Sosyal paylaşım sitelerinde gördüğümüz manzara gerçekten çok garip.
Özellikle Ülkücülerin bu eyleme destek vermemesi için muazzam bir gayret sarfediliyor iki gündür.
Bunda da büyük ölçüde başarılı oldular.
Ülkücülerin büyük bir bölümü AKP yandaşları tarafından ortaya atılan söylemler doğrultusunda eylemin bir halk hareketi olmaktan çıktığı, eylemcilerin tamamının marjinal sol guruplar olduğu düşüncesiyle eyleme destek vermekten kaçındı.
***
Ben eylemin ilk gününden bu yana yakınen takip eden biri olarak, AKP yandaşlarının ortaya attıkları o marjinal gurupları nedense bir türlü göremedim.
Daha düne kadar Diyarbakır'da Apo posterleri ile, Pkk paçavraları ile zafer kazanmış ordu edasıyla gösteriler yapan bu marjinal gurupları görmezden gelenler, her ne hikmetse Taksim eyleminde bunların hiçbirisinin olmamasına rağmen sadece onları görüyor olmaları gerçekten çok şaşırtıcı.
Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında dev Apo posterleri açıldı.
Dev Pkk paçavraları açıldı.
TC Devleti tehdit edildi.
Misak-ı Milli sınırları içindeki bir bölgemiz Kürdistan adıyla anılmaya başlandı.
Bu AKP'liler bütün bunlara ses çıkarmadı.
Bunların hiçbirini görmedi.
Taksim Gezi Parkı eyleminde olmayan bu unsurları nasıl gördüler şaşırmamak mümkün değil.
Ve bu AKP şakşakçılarının bu safsatalarına Ülkücü camianın bir kısmı nasıl kandı onu da anlamak mümkün değil.
***
Şimdi konuyu daha iyi anlamak için isterseniz şöyle bir başa dönelim.
Hükümet Taksim'i dönüştürme projesini başlattı.
Bu proje kapsamında Gezi Parkı'nın da yıkılarak yerine AVM yapılması gündeme geldi.
Bunun üzerine Taksim Gezi Parkını Koruma ve Güzelleştirme Derneği yürütmeyi durdurmak için mahkemeye başvurdu.
Mahkeme aylar sürdü.
Bir türlü karar çıkmadı.
Mahkeme sonuçlanmadan hükümet Gezi Parkı'nı yıkmaya kalkıştı.
Dernek üyeleri küçük bir gurup halinde parkın ve parktaki ağaçların yıkılmasını önlemek için park içinde oturma eylemi başlattı.
Bu eylem onların en doğal hakkıydı.
Mahkeme konusu olan bir yerde hükümetin kanunsuz bir şekilde yıkıma geçmesi kabul edilemezdi.
Eylemin ilk gününde polis öyle bir müdahale yaptı ki; akıllara ziyan.
sayıları onlarla ifade edilecek kadar az olan göstericilere biber gazı ve tazyikli su ile müdahale edip, ardından da tüm çadır ve özel eşyalarını yaktılar.
Halkımız her zaman mağdurun yanında olmayı kendine şiar edinmiş bir halktır.
Yine öyle oldu.
Ve halk Gezi Parkı için eylem yapanlara destek verdi.
***
Halk desteğinin başladığı ilk gün mahkeme konuyla ilgili kararını açıkladı.
Karar yürütmeyi durduruyordu.
Dernek davayı kazanmış ve mahkeme derneği haklı bularak yürütmeyi durdurma kararı aldı.
İşte olayların kırılma noktası burası oldu.
Mahkeme kararının açıklandığı o anlarda TC Başbakanı R. Tayyip Erdoğan ekranlara çıkıyor ve "Yargı kararını tanımadığını" ifade ediyor.
İşte olayların bugünkü boyutlara ulaşmasının sebebi başbakanın bu sözleridir.
Yargıyı tanıyan bir başbakan...
AKP'ye oy vermeyenleri halk olarak görmeyen,
Tüm muhalif hareketleri marjinal gurup olarak niteleyen bir başbakan...
Ve tabii ona biat etmiş bir zümre...
Başbakanın bu açıklamalarından sonra halk tamamen galeyana geldi.
Hukuku tanımadığını açıklayan bir başbakana tepkiler çığ gibi büyüdü.
Belki ilk defa Türkiye böylesine kendiliğinden gelişen bir toplumsal harekete tanıklık ediyordu.
Oraya destek için gidenlerin AKP'li olmadıkları kesin...
Taksim Gezi Parkı için destek vermek amacıyla Taksim'e gidenlerin elbette bir siyasi görüşleri olacak.
Fakat şurası da kesindir ki oraya gelenlerin hiçbirisi siyasi düşüncesini ön plana çıkarmak için gelmedi.
Yıllar önce bu halk nasıl mağdur olan Recep Tayip Erdoğan'a destek verdiyse bugün de Gezi Parkı direnişçilerine destek verdiler.
Fakat ne yazık ki, o günlerde mağdur olan ve halkın desteğini alan Recep Tayyip Erdoğan bugün yargı kararını tanımadığını söyleyen bir başbakan konumundadır.
***
AKP yandaşlarının eylem kırıcı söylem ve paylaşımlarının doğru olduğunu kabul etsek,
Orada marjinal gurupların varlığını,
Bölücü unsurların varlığını kabul etsek dahi,
Bu unsurların orada bulunmasına yol açan ve bu eylemi provake etmeseni sağlayan yine başbakanın kanun tanımaz tutumu değil midir?
Başbakan eylemin ikinci gününde açıklanan yargı kararından sonra;
Tv ekranlarında hukuk tanımaz bir söylem yerine "Ey halkım biz bu kararı aldık ama mahkeme de yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Biz kararımızda ısrarlıyız ancak yargı süreci bitene kadar proje durdurulmuştur" deseydi hangi marjinal gurup orada eylem yapabilirdi.
Bu kanun tanımaz tavrı sayesinde başbakan bu marjinal guruplara eylem alanı açmadı mı?
AKP seçmeni neden bu gerçeği görmek istemiyor?
Olaylar neden sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmiyor!?
Ülkenin bir kaosa sürüklenmesine bir başbakan sebep oluyor ve o başbakana büyük destek veren halk "Bi dur arkadaş sen nasıl kanun tanımazsın" diye soramıyor.
İşte bu durum bizim için büyük bir tehlikedir?
Bu bir sürü psikolojisidir.
Çobana bir kaval eşliğinde itaat eden bir sürü psikolojisi...
AKP seçmeni artık sürü psikolojisinden kurtulmalı ve kendi liderlerinin yaptığı yanlışlara da yanlış diyebilmelidir.
Bunu yapabilirlerse eminim partileri bazı yanlışlardan kurutulur ve seçimlerde daha yüksek oranlarda oy alırlar...
Baskıcı zihniyetler her zaman yok olmaya mahkumdurlar...
Halkın verdiği bu güç, gün gelir başka bir yöne dönebilir.
Bunu hiç kimse unutmasın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder