22 Aralık 2012 Cumartesi

Spor'da polis şiddeti durmalı....

Sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan bir görüntü hepimizin kanını dondurdu.
Beko Basketbol Lig'inde oynanan Olin Edirnespor - Mersin BB maçı sırasında çıkan olaylar esnasında çekilen bu görüntülerde kalabalık arasında kalmış bir genç astım krizi geçiriyor. Hastalığı nedeniyle nefes almakta zorlanan genç bir yandan da polisler tarafından sağa sola çekiştiriliyor. Genç kriz geçirdiği için yığılıp kalıyor. Nefes almaya çalışıyor. Polisler ise, onu oradan alıp muhtemelen gözaltı sürecini başlatmaya çalışıyorlar. Yerinden oynatamadıkları genci yerinden kalkmaya ikna (!) etmek için son çare olarak dayağa başvuruyor polisler. Vur Allah vur...
***
Görüntüleri izlerken içimiz burkuldu.
Bir an kendi oğlum gözümün önüne geldi.
Benim oğlum da astımlı ve maçlara gidiyor.
Ya böyle bir şey onun başına gelmiş olsaydı.
O salonu o polislerin başına yıkmaz mıydık!?
O kadar polis o gencin astım krizi geçirdiği anlayabilecek yeteneğe sahip değil miydi!?
O gence orada bir şey olsaydı bunun hesabını kim nasıl verecekti?
***
Yıllardır söylerim, bir kere daha söylüyorum.
Türkiyle'de "Spor'da Şiddeti Önleme" yasaları hazırlayanlar da bunu anlasın artık.
Ülkemizdeki spor müsabakalarında çıkan olayların %80'inin baş müsebbibi polistir.
Polis ne yazık ki, spor olayları hakkında zerre kadar bilgi sahibi değildir.
Olayların büyük çoğunluğu polisin tutumu sayesinde büyümekte ya da başlamaktadır.
***
Yıllardır biz de maçlara gidiyoruz.
Gittiğimiz bu maçlarda özellikle bazı gözlemler yaptım.
Olaylı maçların hemen hemen tamamında polisin tutumu ön plandadır.
Taraftar psikolojisini bilmiyorlar.
Taraftarı ikna yetenekleri yok.
En ufak bir sürtüşme de hemen joplar ve biber gazları sahneye çıkıyor.
Çünkü spor taraftarını zaten herkes holigan bellemiş.
Tüm kamuoyunun gözünde onlar it, kopuk, serseri (!)
Kimse onların hakkını aramaz.
İstediğiniz kadar dövebilirsiniz.
Bu dayak görüntülerini istisnalar hariç hiçbir medya kuruluşu da yayınlamaz.
***
Spor alanında bir çok suçta mahkemeler bile polisin ifadesini kesin kanıt olarak kabul ediyor.
Sanık olarak zaptedilen kişinin savunmasının hiç bir hükmü yok.
Polis tutanağında ne yazmışsa o kabul ediliyor.
Bir çok kez şahit olduk.
Bir çok arkadaşımızın başına geldi.
Çıkan olaylarda neticesinde polis suçlu/suçsuz ayrımı yapmadan olay mahallinden kimi tutarsa götürür. Bindirdikleri minibüste bir dayak faslı geçer. Karakola varınca polis size sormadan sizin ifadenizi alır. İfadenizde haberiniz olmadan "Evet ben polis arkadaşa küfür ettim" demişsinizdir. "Ben böyle bir şey söylemedim neden imzalıyorum bunu" diye itiraz etmeye kalkışırsanız polis size karşılık verir ; "Ya bunu imzalarsın ya da polise taş attı, polis araçlarına zarar verdi diye tutanak tutarım görürsün ebenin nikahını!" 
***
Bunları birçok sporsever yaşamıştır.
Yaşamaya da devam edecektir.
Çünkü taraftar kadar sahipsiz bir kitle yoktur bu ülkede...
Hiç suçu olmadığı halde eşek sudan gelinceye kadar dayak da atsanız kimsenin umurunda olmaz...
Nasılsa onlar it, kopuk, serseri (!)
Vurun abalıya gitsin...
Evde karısına kızan polis eğer bir maçta görev aldıysa karısının hıncını taraftardan alıyor ne yazık ki...
Taraftarlar olarak bu gidişe bir dur demeliyiz.
Artık herkes taraftarı potansiyel bir terörist olarak görmekten vazgeçmeli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder