7 Aralık 2012 Cuma

Kasımpaşa'nın İsyankar Çocuklarıydık Biz!

Kasımpaşa...
Bir sevgilinin adı gibi...
Duyduğumuzda,
Söylediğimizde,
Okuduğumuzda,
Yazdığımızda,
İçimizi ürperten sevgili...
Yüreğimizi kabartan sevgili...
Tozlu, çamurlu yolları, yarin saçları gibi...
Cumbalı tahta binaları, yarin gözleri gibi...
Haliç'ten Tepebaşı'na doğru esen rüzgar, yarin nefesi gibi...
***
"Ne var da bu kadar seversiniz şu Kasımpaşa'yı anlamıyorum"
Diyenler arttıkça sevgimiz artar semtimize...
İnadına mı bu sevda!?
Yok değil, inadına çamurlu yollar sevilir mi!?
Ne kadar inat ederseniz edin Haliç sevilir mi hiç!?
Peki neden!?
Hani bir şarkı vardır ya...
"Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir!"
İşte öyle bir şey...
***
Bir yeri güzelleştiren, yollar, sokaklar, binalar, apartumanlar, çiçekler böcekler değildir aslında...
O yeri güzelleştiren orada yaşayan insanlar ve yaşanmışlıklardır...
Bizde gözümüzü orada açtık dünyaya...
Bugün ne bildiysek orada öğrendik hepsini...
Bugün özlem duyduğumuz ne varsa geçmişe dair;
Orada yaşadık her saniyesini...
Biz Oranın; Kasımpaşa'nın çocuklarıydık..
Biz Kasımpaşa'nın isyankar çocuklarıydık...
***
Çocuktuk ama hepimizin bir isyanı vardı içimizde büyüttüğümüz...
İsyanımızdan geri durmadık hiç bir zaman...
Bir çocuk vardı, babasının erken gidişine isyan etti...
Biri anasından ayrılışına...
Biri, yılan oynarken gazoz kapağına tekme atılışına isyan etti...
Biri faşizme, biri kapitalizme, biri komünizme...
O çocuklar halen yaşıyorlar Kasımpaşa sokaklarında...
Gazoz kapağına tekme atılan çocuğu gördüm geçenlerde...
Atılan tekmeyle lağım çukuruna düşen gazoz kapağının başında bekliyor halen...
Yumrukları sıkılmış...
Gözleri kin kusuyor, yüreğini isyan ateşi yakıyor...
***
Babası habersizce, vakitsizce giden çocukta oralarda,
Tersane'de çalışan babasının paydos saatini bekliyor sanki...
Gözleri Tersane kapısında...
Ne Tersane'nin kapanmış olması umurunda, ne de babasının bir daha gelmeyecek olması...
İsyanını yaşatıyor o!
Sokak aralarında cirit atan kurşunlara isyan eden çocuklarda halen sindikleri sokak aralarındalar...
"Durun yapmayın!" diye haykıramayışın ezikliğiyle,
Gözlerinin önünde alınan canların ürküntüsüyle,
Ve içlerinde büyüttükleri isyanın ateşiyle halen Kasımpaşa sokaklarndalar...
***
Benim de isyanım vardı elbet!
Ben de o isyan çocuklarındandım Kasımpaşa'nın...
Benim isyanım da isyan edemeyenlereydi...
Boyun eğenlere...
Başkaldırıp dik durmak yerine;
Gücün egemenliği altına girenlere...
Büyük Güç'ün yanında duranlara, sevdasını onlara peşkeş çekenlere...
Onların renklerine isyan ettim...
Bahtımın rengi SİYAH'ın yanına sevdamın rengi KIRMIZI'yı kondurdum...
İsyan ateşimi yaktım o gün...
***
Biz Kasımpaşa'nın isyankar çocuklarıydık...
İsyanlarımızdan hiç caymadık...
Kırkbir yıl önce yaktığım isyan ateşimle bugün halen aynı çocuğum ben...
Kara bahtım (SİYAH) ve kocaman sevdam ile (KIRMIZI) bütün renklere savaş açtım...
Güçten yana olanlara, güce boyun eğenlere, aslını inkar edenlere,
Anadolu Yıldızı'nın aydınlığında, Kırmızı Şimşekler'in ürküntüsüyle savaş açtım onlara...
İsyanım taptaze...
İsyanım kocaman...
İsyanım, evet o çocuk yüreğimle bugünlere taşıdığım isyanım bugün yeniden alevleniyor gibi...
Belki de her gün yeniden alevleniyor gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder