11 Mayıs 2013 Cumartesi

Millet ve Millet(in)vekili...

İslam geleneğinde büyük bir önem taşıyan Üç Aylar'ın ilk gününde, ulu Tanrımız Allah-ü Teala'dan en büyük dileğim, bizleri yeniden Hz. Peygamber'in karşısında bile eğilmeyen bir ümmet bilincine kavuşturmasıdır. Üç Aylar'ın tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesini dilerim...




Geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddelerinden biri kuşkusuz milletvekilleri için hazırlanan ve 4 partinin ortak imzasıyla TBMM'ye sunulan Kıyak Yasa idi.
Kıyak Yasa çok hızlı bir şekilde gündeme oturdu.
Belki de bir oldu bittiye getirilmek istendi.
Belki de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın dediği gibi "Bugün eleştirilir yarın unutulur" mantığıyla bu kıyak yasa bir karambol golü olarak milletin kalesine girecekti...
Ama bu sefer olmadı...
Halk bu kez oyunu bozdu...
Millet bu kez "hayvan terli" dedi ve oyunu bozdu...
***
Bu hafta millet ve vekillerinin taktik savaşını izledik adeta...
Vekiller kendileri için hazırladıkları yasa tasarısını önceleri can siperane savundular...
Birbirlerine "vatan haini" diyecek kadar ileri giden vekiller menfaatler söz konusu olunca bir araya geldiler.
Fakat millet, vekillerin bu atağı karşısında savunmada açık vermedi...
Savunma bloğu hemen kademeye oturdu...
Vekillerin atağı geçiştirildikten sonra ani bir kontraatakla millet golü buldu bu kez...
***
Bu gelişmeleri yaşarken sosyal medyanın önemini bir kez daha anladık.
Hele ki, mevcut iktidarın gazete ve televizyonlar üzerinde kurduğu egemenliğin had safhaya ulaştığı şu dönemde sosyal medyanın millet için ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Halkımız artık sosyal medyayı bilinçli kullanıyor ve AKP egemenliği altına giren yazılı ve görsel medyaya ihtiyaç duymuyor.
Haber ortaya çıkar çıkmaz sosyal medyada eleştiriler arka arkaya geldi.
Bu eleştirilerin bana göre en dikkat çekici yanı da, büyük bir çoğunluğunun MHP tabanından geliyor olmasıydı.
MHP tabanı diğer partilerden önce bu tasarıya imza veren kendi partisini eleştiriyor ve bu yanlıştan dönülmesini istiyordu.
BDP ve AKP seçmeninden zaten böyle bir eleştiri getirmesini beklemiyoruz.
Onlar koşulsuz biat etmişlerdir vekillerine...
CHP seçmeni ise, kendi iç sorunlarıyla uğraşıyordu.
Az sayıda duyarlı CHP seçmeni bu tasarıya ilk tepki verenler arasında yer aldı.
***
MHP diğer partiler ve seçmenleri tarafından genellikle eleştiri ve demokrasi kültürünün en az bulunduğu parti olarak lanse edilir ve öyle bilinir.
Ancak biz bunun her zaman tersini iddia ettik.
Türkiye'de eleştiri kültürünün ve demokrasinin en çok işlediği parti MHP'dir dedik.
Fakat hiçbir zaman da bunun tam olarak işlediğini savunmadık.
Nitekim yaşanan bu süreçte kıyak tasarıdan ilk imzasını çeken MHP oldu.
Özcan Yeniçeri'nin bu yasa tasarısını savunması da büyük tepkilerle karşılandı.
MHP tabanı bu sınırsız imtiyaz tasarısına karşı büyük bir mücadele vermiştir ve bu mücadeleyi de kazanmışlardır.
MHP tabanı gösterdiği duyarlılıkla millete önderlik etmiş ve uzun zamandır ilk kez vekillerin millete rağmen bir uygulama yapmalarına mani olmuştur.
***
Millet ve Milletvekili kavramları bu olayla birlikte belki de ilk kez gerçek anlamına bürünmüştür.
Millet vekillerin patronudur.
Son söz sahibi vekiller değil, milletin kendisidir.
Bizler onların yaptıkları her icraatta bu duyarlılığı gösterebilirsek bu memleket çok daha iyi yönetilecektir.
Hz. Muhammed (SAV)'in buyurdukları gibi; "Biz ne isek, bizi yönetenler de odur"
Yani "Neye layık isek; onunla yönetiliriz"
TBMM çatısı altında bu millete ve memlekete hizmet edecek olan insanlar uzaydan gelmiyorlar...
Gökten zembille de düşmüyorlar...
Onlar da Ahmet amcanın çocukları...
Onlar da Fadime teyzenin çocukları...
Onlar da Hatice ninenin torunları...
Onlar da Hasan dedenin torunları...
Onlar da Melek öğretmenin öğrencileri...
Onlar da kasap Hüseyin'in yeğenleri...
Onlar da rençber Ali dayının yeğenleri...
Yani onlar da bizim...
Onları biz yetiştiriyoruz, oraya da biz oturtuyoruz...
***
Şöyle oturup bir düşünüyorum...
Çevremdeki insanların çocuklarına nasihatleri aklıma geliyor...
- Aman evladım kimsenin etlisine sütlüsüne karışma, sen ekmek parana bak. Abdestini al namazını kıl gerisine karışma.
E iyi de Allah'ın arslanı, Hz. Peygamber'in yeğeni ve damadı, fukaraların babası Hz. Ali; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" dememiş miydi!?
Yoksa Hz. Ali yanlış biliyordu da siz mi doğru biliyordunuz!?
- Evladım uyanık ol, bu devirde tek dost paradır. Paran varsa dostun da vardır. Ev al, araba al, apartuman al, fabrikalar kur, gemicikler al, mısır sat, tomates sat, buğday ithal et vs vs...
Yani paraya köle ol.
Para uğruna kimseye aman verme.
- Ama namazlarını ihmal etme evladım, namazını kıl ki, Allah rızkını arttırsın, daha çok para kazandırsın sana!
Ben bunları çok duyuyorum etrafımda.
Hani bu dünyanın "yalan dünya";
Bu dünyanın bir imtihan dünyası;

Bu dünyanın geçici olduğuna inanıyoruz ya;
Gerçek yaşamın, sonsuz yaşamın ahirette olduğuna inanıyoruz ya, o sebeple evlatlarımıza hep böyle nasihatler veriyoruz...
Ulu Tanrımız, Allah-ü Teala (CC) bizlere hiçbir zaman ev almayı, araba almayı, bol para kazanmayı emretmedi...
Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed (SAV) böyle bir emir buyurmadılar..
Hep iyiliği, güzelliği, dostluğu, barışı, kardeşliği, dürüstlüğü ve zulme boyun eğmemeyi emretmedi mi bize dinimiz!?...
Ama biz ne yapıyoruz;
- Aman evladım kimsenin etlisine sütlüsüne karışma!
***
Söylenecek sözümüz çok...
Bizim bir sürü kelime ile anlatamadığımız Hz. Ali bir cümle ile özetlemiş...
"Neye layıksanız onunla yönetilirsiniz!"
Anlayana!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder