Alel acele gündeme oturtulan alkol meselesi Reyhanlı'yı hemen unutturdu halkımıza...
Reyhanlı katliamı ile ilgili ilk icraat olarak yayın yasağı (sansür) koyan hükümet bütün istihbarat bilgilerine rağmen önleyemediği bu saldırının faillerini 2 gün içinde eliyle koymuştu gibi tek tek bulup çıkardı.
Saldırının yapılacağına dair istihbarat bilgileri öylesine ayyuka çıkmış ki;
Reyhanlı halkı aylardır bunu konuşuyormuş.
Tabii bizim özgür (!) medya sayesinde bütün bu olup bitenlerden haberimiz olmuyor.
Tabii bizim özgür (!) medya sayesinde bütün bu olup bitenlerden haberimiz olmuyor.
Saldırı hakkında bunca zaman geçmesine rağmen halen net bilgiler alamadı milletimiz.
Dış basın ölü sayısını 177 olarak verirken, hükümet 51 olarak açıkladı.
Hiç bir hükümet üyesi Reyhanlı'ya gidip, halkın derdine ortak olamadı.
Aradan 15 gün geçtikten sonra başbakan binlerce koruma ile gittiği Reyhanlı'da çevre kasaba ve kentlerden getirilen "Reyhanlı Halkına(!)" hitap etti...
***
Başbakan'ın Reyhanlı'ya gelmesinden önce geniş güvenlik önlemleri alındı.
Cami avlularında "Türk Bayraklı" broşürler dağıtıldı...
Çevre kasabalara, illere minibüs ve otobüs seferleri konuldu.
Araçların kalkış yerleriyle ilgili broşürler dağıtıldı...
Binlerce asker, polis ve koruma ordusuyla birlikte başbakan Reyhanlı'ya gelebildi.
Tepkiler çığ gibiydi...
Bu tepkileri dindirmek için 15 gün boyunca çalışmalar yapıldı.
Reyhanlı'da yaşayan MHP'lilerin büyük bölümü de zaten Adana'daki Mitingi takip ediyorlardı...
Nihayetinde başbakan Reyhanlı'ya gelebildi ve 15 dakika halka hitap etti...
Nihayetinde başbakan Reyhanlı'ya gelebildi ve 15 dakika halka hitap etti...
Tek cümle ile Reyhanlı halkının acısını paylaştı...
Geri kalan zamanının tamamını "Suriyeli kardeşleri" için harcadı başbakan...
Belki de aba altından sopa gösteriyordu Reyhanlı halkına...
"Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkın, onlara iyi davranın" dedi.
***
"Suriyeliler bayrağımızı indirseler de,
Polisimize kurşun sıksalar da,
Askerimize taşlarla sopalarla saldırsalar da,
Reyhanlı'da haraç çeteleri kursalar da,
Sizlere büyük rahatsızlıklar verseler de,
Reyhanlı'yı yaşanamaz bir ye haline getirseler de,
Sizin eliniz mahkum onlara iyi davranacaksınız...
Çünkü biz BÜYÜK GÜÇ olarak onları destekliyoruz...
Çünkü bizim sözümüz Peygamber Sözü" gibidir,
Çünkü bizim sözümüz Peygamber Sözü" gibidir,
Biz ne dersek siz onu yapmak zorundasınız" der gibiydi...
Başbakan konuşmasında öyle bir tablo çizdi ki;
Sanki Reyhanlı'da katliama uğrayanlar Suriyelilerdi...
***
Reyhanlı katliamı başbakanın bu ziyaretiyle tamamen karanlığa gömülmüştür.
Başbakan son noktayı koymuş ve "sesinizi kesin" talimatı vermiştir.
Bunun yansımalarını korumalarından gördük.
Olayda bir yakınını şehit veren vatandaş acısını haykırmak istiyor.
Tabii bir İleri Demokrasi (!) ülkesi olan Özgür (!) Türkiye'de bunu yapmanız mümkün değil...
Anında tepenize binerler...
Öyle de oldu...
Bir şehit yakını güvenlik güçleri tarafından herkesin gözleri önünde darp edildi.
Güvenlik güçleri tarafından bölgeden uzaklaştırılan vatandaşımız, son anda başbakanın bir korumasının hışmına uğradı.
Şehit yakınının yanına gelen koruma "Seni parçalarım ulan" diye çıkıştı kendisine...
Vatandaş yiğit mi yiğit çıktı...
Bu sözleri sarfeden Büyük Güç'in askerine direndi...
Vatandaşı akıbeti ne oldu bilmiyoruz ama iyi şeyler olmayacağı hepimizin malumu...
Tıpkı yıllar önce başbakanın bir vatandaşa "Ananı da al git ulan!" dediği gibi koruması da bir şehit yakını parçalamaya kalkıştı. İşte AKP'nin özgür Türkiye'si budur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder