14 Kasım 2012 Çarşamba

Tepebaşı'ndan Kasımpaşa'ya...

Birileri çıkıp;
"Bize Paşalı derler" diye ilan yaptı ya cümle aleme,
İnanmayın,
Vallahi de yalan billahi de yalan...
Bi kere o ilanları verenlere hayatları boyunca hiç kimse "paşalı" dememiştir demez de...
Onlar zengin zümre, kimisi cemaat sevdalısı, kimisi BJK sevdalısı...
Varsa onlara paşalı diyen birileri,
Onu da versinler gazetelere de görelim kimmiş o akl-ı evvel...
Hani bizi kastediyorlarsa,
Yani Kasımpaşa'da yaşayanları
Bize oldum olası "Kasımpaşalı" derler, bunu bile öğrenmeden ahkam kesiyorsunuz, öğrenin beyler "BİZE KASIMPAŞALI DERLER"
***
Vay arkadaş yahu!
Eskiden Tepebaşı'ndan Kasımpaşa'yı seyrederken
Rahmetli Fatma hanım gelirdi mesela aklıma...
Binlerce binanın içinden onun binasını görmeye çalışırdım.
Hatta bazen parmak uçlarıma yükselip bakardım.
Ya şimdi!?
Şimdi bu sevda hırsızları var ya!
Bu sevda hırsızları hem gözümüzün önündeler
Hem de yüreğimizin en acıyan yerinde...
***
Tepebaşı'ndan Kasımpaşa'ya bakmalarımızı da gasbetti bu zengin zümre...
Dolmuşçu Zühtü beyin siyah Şavrolesi bile aklıma gelmiyor artık
Nereye baksam bu sevda hırsızları,
Eski Cumhuriyet Sineması'nın olduğu yerden izlerken Kasımpaşa'yı
Bir de "cuvara" yakarım.
Dumanını çektikçe sanki mazide kalmış tüm güzellikleri yeniden yığarım yüreğimin üstüne...
Şimdiler de yine izliyorum Kasımpaşamı,
Yine yakıyorum "cuvara"mı...
Ama o eski tat yok...
***
Gözümün önünde hep çakma paşalıların "Logo"su...
Yine parmaklarımın ucunda yükselip,
Arma Altı'nı görebilseydim, belki daha keyifli olacaktı sabah sefam...
Ama nafile!...
Etrafa bakınıyorum, hani belki bir Kasımpaşalı,
Balkona, terasa, pencereye, duvara, olmadı çatıya
Bir ARMA çakıvermiştir diye ama yok!
Hem nerden bilsinler ki, benim her gün Tepebaşı'ndan Kasımpaşaya'yı seyrettiğimi...
Gözlerimin ARMA'yı özlediğini...
***
Bugün izlerken Kasımpaşamı,
Kerbela'da Hüseyin düştü aklıma.
Saat yediye on Kala...
Güneş yine aydınlatıyor Kasımpaşa'yı,
Biz de Hüseyin gibi olabileydik ya...
Olamayız biliyorum da, en azından ona benzeyebileydik ya!
Yarısı bulutların altında kalmış, bir yarısı Kerbela'ya doğan güneş gibi parlıyor...
Hüseyin sevdalıydı...
Hüseyin sevdası uğruna Yezidlere dikildi...
Canını verdi, onurunu vermedi...
Hani biz de, canımızı vermesek de, bir şeylerimizi verebileydik ARMA uğruna...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder