15 Nisan 2013 Pazartesi

Şimşek çaktı, "Yıldırım" düştü...

İstanbul'da hava bulutluydu...
Nisan yağmurlarına gebe bir hava durumu...
Kadıköy'de aynı...
Saraçoğlu puslu...
Kurt puslu havayı sever misali bir hal içindeydi ortalık...
Şimşekler ardı ardına çakıyordu..
Sağdan...
Soldan...
Göbekten bindirmeler...
Uzaktan yoklamalar...
Direklerde patlayan toplar...
Kırmızı Şimşekler yine onbinlerce Lacivert-Sarı severe korku yaşatıyordu...
***
Erkan, Kamara, Necati, ve tabii ki Alper...
Yüklendikçe yekleniyorlar..
Alper ile "ince ayar" çekip,
Necati ve Erkan ile adeta bir Volkan'ı patlatmak ister gibi çakıyor şimşekler...
Direkler kurtarıyor...
Oldu olacak derken...
Alper patlatıyor volkanı...
Şimşekler çakıyor ardı ardına...
Ve tam o sırada bir Yıldırım düşüyor, tüm emekleri gaspedip gidiyor...
***
Alper'in nizami golü iptal...
Yıldırım hızını alamıyor...
"Siz kimsiniz de Saraçoğlu'nda Lacivert-Sarılı takımı yenmeye yelteniyorsunuz" dercesine,
Sayılmayan golün sahibi Alper'e bir de kırmızı kart gösteriyor...
Kırmızı Şimşekler önce golün iptali sonrasında ise, Alper'e gösterilen sarı kartın şaşkınlığı içindeyken,
FB golü atıyor...
Maç boyunca Lacivert-Sarılı oyuncuların tekmelerine maruz kalan Alper...
Ve bu tekmelere kayıtsız kalan hakem bay Yıldırım...
Sadece nizami golümüzü yemekle kalmadı,
FB'nin de golü bulmasına zemin hazırladı...
Meyre"leş" denen adam tam bir kasap...
Kocaman hoca ona Alper'i parçalama görevi vermiş...
Öyle bir noktaya geldim ki;
Maç sonunda uğradığımız haksızlıklara isyan etmek yerine,
Alper'in bacağının kırılmadığına sevindim..
***
Saraçoğlu'na düşen Yıldırım maçı katletti...
Bu maçın kaybedilmesinde tabii ki tek etken hakem değildi...
Golü yedikten sonra oyuncularımız orta alandan sonra biraz hızlı oynayabilselerdi bu maçı kesinlikle alabilirdik...
Rakibi az adamla yakaladığımız bir çok pozisyonu, hazırlık paslarıyla harcadık...
Bir çok topu rakip ceza sahasının önünden geri pas yaparak kendi ceza sahamıza kadar götürdük...
Hemen hemen tüm maçlarımızda bunu yapıyoruz...
Adeta maçı kazanmak için değil de "topla oynama yüzdesini" yükseltmek için oynuyoruz...
Puan kaybına uğradığımız maçları inceleyeceksek olursak bunu çok net bir şekilde görebiliriz...
Topla oynamaktan öylesine büyük bir zevk alıyorlar ki, bizim topçular, gol atmaları gerektiğini unutuyorlar sanki...
***
Son olarak, bir çift sözüm de Rıdvan Dilmen'e olacak...
Rıdvan Dilmen iptal edilen nizami gölümüzün kesinlikle elle oynama olduğunu söylerken acaba buna kendisi inanıyor muydu!?
Yüz ifadelerinden ve mimiklerinden çok net bir şekilde bunu inanarak söylemediği belli...
Kendisine sormak isterim:
Aynı pozisyon aynı yerde FB'li bir oyuncuya gelmiş olsa hangi hakem penaltı ve sarı kart verirdi!?
Veyahat Rıdvan Dilmen hakem olsaydı FB aleyhine penaltı verip sarı kart gösterebilir miydi!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder