- Analar Ağlamasın...
Tamam ağlamasın ama nasıl!?
- Nasıl olursa olsun ağlamasın!
***
Peki bu mantık İstiklal Harbi döneminde yürütülseydi...
Yedi düvele kafa tutan direnişi Mustafa Kemal başlatırken;
Birileri çıkıp;
- Analar ağlamasın!
Deseydi...
Neler olabilirdi düşünebiliyor muyuz?..
Üç kıtaya yayılmış Türk İmparatorluğu Osmanlı yıllar yılı içten içe çökertilmiş ve bu çöküşün son deminde son Haçlı Seferi ile dört bir yandan işgal edilmiş...
Osmanlı Hükümeti acziyet içinde kalmış...
Mandacılık ya da teslimiyetçilik arasında gidip geliyor...
Başkent İstanbul İşgal edilmiş...
Ege, Akdeniz, Doğu, Güneydoğu....
İç Anadolu ve Karadeniz dışında kalan bütün topraklarımız Haçlılar tarafından işgal edilmiş...
Vaziyet kötü...
Padişah Mustafa Kemal'i gizlice Anadolu'ya gönderiyor...
***
Mustafa Kemal, Anadolu topraklarına adım atar atmaz, bu işgale son vermek için harekete geçiyor...
Silah yok...
Mermi yok...
Para yok...
Yiyecek yok...
Ablukaya alınmış vaziyette bir ülke...
Cihan imparatorluğu küçücük bir alana sıkışmış durumda...
Mustafa Kemal tek başına çıktığı bu kutlu yolda,
İsmet Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Fevzi Çakmak Paşa gibi askeri dehaları kendi safına çekip büyük bir direnişi başlatıyor...
Yedi düvele karşı 4 büyük kumandan...
Mustafa Kemal...
İsmet Paşa...
Kazım Karabekir Paşa...
Fevzi Çakmak Paşa...
***
Ve bir millet uyanıyor...
Bir millet "analar ağlasın ama Peygamber'in övgüsüne mazhar olan kumandan Fatih Sultan Mehmet Han'ın fethettiği topraklar Haçlıların ayakları altında çiğnenmesin" diye haykırıyor...
Analar gönüllüydü ağlamaya...
15'lik yiğitler geçmişlerdi ömürlerinden...
Kınalı kuzulardı onlar...
İbrahim'in İsmail'i gibi...
Bu vatanın bir karış toprağı için bir ana ağladı...
Analar gözyaşlarıyla,
Mehmetçikler kanlarıyla suladılar bu toprakların her bir karışını...
***
Şimdi analar ağlamasın diyorsunuz...
Kim ister ki, bir ananın ağlamasını...
Ağlamasın elbette ama nasıl!?
Nasıl olacağını neden bu milletten gizliyorsunuz?..
Bu kadar tantanayı neden koparıyorsunuz?
"A"kil adamlarla ne yapmayı planlıyorsunuz?
Analar ağlamasın diye topladığınız o "A"kil adamlara neden maaş veriyorsunuz!?
Bu süreç başladığından bu yana acaba kaç tane terörist sınır dışına firar etti!?
"Silahlarınızı gömün" diyorsunuz, bunca zamandır silahların kaçırılmadığını nerden biliyorsunuz?
***
Bu bir kandırmacadır.
Terör örgütü ile yapılan pazarlıkların neticesinde oynanan bir tiyatrodur.
Türk milleti tıpkı İstiklal Harbi günlerinde halkı işgale ikna etmek için ülkenin dört bir yanına gönderilen "İkna Heyetleri" gibi çalışan "A"kil Adamlar düzmecesi ile bir kez daha kandırılmaya çalışılıyor...
Bu millet o zamanda kandırılamadı, bugün de kandırılamayacak...
Parti tüzüğü gereğince bu dönem saltanatı bitecek olan başbakan bu saltanatı sürdürmenin yollarını arıyor.
Bu oynanan oyunun sonunda BDP ile yapılan anlaşma gereğince başbakanın saltanatının süreceği bir başkanlık rejimi dayatılacaktır.
Saltanattan vazgeçemeyenler kutsal topraklarımızı peşkeş çekmekten geri kalmıyorlar...
***
Öylesine garip bir süreç izliyoruz ki;
Aklımız duruyor adeta...
Barış süreci diyorlar, teröristleri aklıyorlar...
Analar ağlamasın diyorlar teröristlerin analarıyla hasbihal ediyorlar...
Çözüm süreci diyorlar çözümün ne olduğunu halka anlatamıyorlar...
Birilerini ontaya sürüyorlar...
Her zaman yaptıkları gibi...
Kuru gürültü yapıyorlar...
Halkın nabzını yokluyorlar...
Millet yerse ihanetin en büyüğünü yapmaktan geri kalmıyorlar...
Yine aynı yolu izliyorlar...
Çözüm sürecinin nasıl olacağından hiç bahsetmiyorlar...
Halkın hoşuna gidecek bir sloganla girdiler...
Analar Ağlamasın...
Bu slogan tutarsa, başbakana başkanlık yolu açılacak...
Yok millet uyanık olup bu oyunu yemezse, "Biz sürece dair hiçbir şey söylemedik, sadece analar ağlamasın dedik ve süreci başlattık" deyip geri vites yapacaklar...
Bugüne kadar hep böyle yapmadılar mı!?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder