10 Nisan 2013 Çarşamba

İçimizdeki Galatasaray düşmanları...

Sadece Galatasaray mı!?
FB düşmanları!?
BJK düşmanları!?
Az da olsa TS düşmanları...
Avrupa Kupaları'nda oynayan Türk takımlarının artık milyonlar Türk düşmanı var...
Yani içimizdeki düşmanlar...
İşte o düşmanlardan biri de benim ne yazık ki...
***
Dün akşam GS - Real Madrid maçını izledik bölük pörçük...
Zevksiz bir maçtı...
Real Madrid 7 dakika oynadı filmi bitirdi...
Biz Eskişehirsporlular'ın ezeli bir rekabeti vardır üç İstanbul takımıyla...
Ama yine de kısa bir süre öncesine kadar;
Aşağı yukarı 6-7 sene öncesine kadar her ne kadar geçmişten gelen bir husumetimiz olsa da,
Bir ecnebi takımla mücadele ediyorsa, yüreğimizdeki Türklük sevdası ile desteklerdik onları...
Gol attıklarında sevinir, gol yediklerinde ise, üzülürdük...
Ama dün bir kez daha gördüm ki, artık durum öyle değil...
Kendimi zorladımsa da maçı izlemeye bazı şeyler aklıma geldikçe Real Madrid'in galibiyetini arzuladığımı gördüm...
***
Peki neden böyle oldu!?
Daha düne kadar GS'nin UEFA Kupası'nı alışında hepimiz sokaklarda kutlamalara katılmadık mı!?
Xamax zaferinde hepimiz gururlanmadık mı!?
FB, BJK ya da TS'un ecnebi takımlara karşı kazandığı başarılarla gururlanmadık mı!?
Elbette gururlandık...
Ama artık durum değişti...
Bu değişikliğin tek sebebi de üç takımın şakşakçılığını yapan, diğer takımları yok sayan İstanbul medyasıdır...
Hani dedim ya, bir ara kendimi zorladım GS'nin başarılı olmasını dilemek için...
İşte tam o an Eskişehir'de oynanan ESES - GS maçı geldi aklıma...
ESES müthiş bir oyun ile tüm izleyenleri kendisine hayran bırakmış;
Ülkemizin en pahalı takımı durumunda olan GS'a top göstermemiş...
Maç sonu Eskişehirspor takım kaptanı Servet Çetin ile röportaj yapılıyor...
Bir soru soruluyor ve kaptan cevap veriyor...
Kaptan konuşuyor ama bir de baktık ki, görüntüde kaptan yok...
Bir kalabalık var...
Kaptanın sesi var ama görüntüsü yok...
Bir kaç saniye sonra pat diye sesini de kesiyorlar...
Neymiş efendim GS teknik direktörü staddan çıkıyormuş....
Kalabalığın arasında görünmüyor bile neredeyse...
Eskişehirspor kaptanı da kimmiş, salla gitsin imparator (!) çiş yapmaya gidiyor hemen onu gösterin!
***
Böylesi bir densizlik, böylesi bir terbiyesizlik nerede olabilir ki!?.
Yine bir GS - ESES maçı...
Bu kez İstanbul'da maç...
Maç anlatımında görevli bir spikeri dinliyorum dehşet içinde...
ESES gol atmış fakat ofsayt tartışması var...
Yorumcu belli ki GS'nin avukatı;
"Olmaz efendim böyle şey, Bu hakemlerle nereye kadar gideceğiz, koskoca Gasssaray'ın hakkı yeniliyor, nerdeyse 2 metre ofsayt var böyle şey olmaz" şeklinde bağırıp çağırıyor...
Maç sonrası ekranlarda tartışmalı pozisyonları izliyoruz...
Lig TV ölçümlerle tartışmalı ofsayt pozisyonlarını veriyor...
Bizim gol ofsayt, ancak GS'nin attığı gol bizimkinden nerdeyse yarım metre daha fazla ofsayt...
Fakat aynı yorumcu GS'nin bizden çok daha net ofsayt olan golünü müthiş gol olarak tanımlamıştı...
***
Bir de unutamadığımız bir rakı şişesi mevzusu vardı tabii...
GS'nin patates tarlasında oynanan maçta tribünlerden atılan bir rakı şişesi küçük bir yavrucağın kafasına gelmiş ve yavrucak ölümlerden dönmüştü.
İstanbul medyası hemen yaftayı yapıştırmıştı...
Şişe Eskişehirspor taraftarlarınca atılmıştı (!)
Yanlış haber değil alenen yalan haber, iftira...
Aradan yıllar geçti, nerdeyse bir çocuğun ölümüne sebep olacak olan bir olay medya tarafından bir daha dile getirilmedi...
Eskişehirspor taraftarına atılan iftira ortada kaldı...
Olayın faili zengin bir GS taraftarıydı...
Loca'da içtiği rakı şişesini ESES taraftarına fırlatmış ancak şişe o küçük yavruya gitmişti...
ESES taraftarına iftira ederken yeri göğü inleten yalaka medya olayın gerçek failleri hakkında hiçbir şey yazmadı...
***
Üç takımı büyük takım diğerlerini ise, küçük takım diye tanımlayan bir medya...
Üç takım dışındakileri yok sayan bir medya...
GS, FB, BJK arasında pay edilmiş bir medya sektörü...
Artık üç takımında ayrı ayrı yandaş gazeteleri var...
Yazarları, yorumcuları var...
Reyting uğruna çıkıp tv ekranlarında tiyatro yaparlarken, onları izleyen taraftarları nasıl tahrik ettikleri umurlarında bile değil...
Hatta bilakis bunu bilerek yapıyorlar...
Taraftarlar arasında ne kadar çok olay olursa onların programları o kadar çoğalır, izleyenleri çoğalır ve tabii ki kazanacakları paralar da çoğalır...
***
Biz kendi içimizdeki rekabet ve husumeti sonsuza kadar yaşatmakla birlikte, ecnebi takımlarla oynanan maçlarda, göğsünde Ayyıldız'ı taşıyan her takımı desteklemek istiyoruz. Ancak medya bu tutumunu sürdürdüğü sürece bu mümkün olmayacak. 
Gazeteciliğin adı medya olduğundan bu yana futbolun suyu çıktı...
Artık gazeteciler değil, medyatörler yönlendiriyor futbolumuzu...
Sadece kazanacakları paraları düşünerek hareket eden bu medyatörler sayesinde de "Türk takımlarının düşmanı olan Türkler" giderek artacak...
Bugün Real Madrid'in antrenmanını izleyip onlara destek veren bir "Türk Taraftarı" kitlesi var ise, bunun tek sebebi yandaş spor medyasıdır.
GS medyası...
FB medyası...
BJK medyası...
Bu üç takım dışında kalan takımları yok sayarak yürüttüğünüz tiyatro sayesinde o takımlarımızın göğsündeki Türk Bayrağı'nı göremeyecek kadar kör ettiniz bizleri.
Artık yeter!
Kazanacağınız üç beş kuruş için bizi bize düşman etmeyin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder