Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Milliyetçileri'nin, Turan Ülküsü'nün, Türk - İslam Ülküsü'nün son umudu, son çaresidir.
Bu umudu yaşatmak, bu umudu ayakta tutmak, bu umudu gelecek nesillere ulaştırmak da bizlerin yani ÜLKÜCÜ İRADE'nin en kutlu vazifesidir.
Tek emelimiz Milliyetçi Düşünce'nin iktidar olmasıdır.
İktidar yolundaki bu yürüyüşün temel taşı da LİDERE SADAKAT'tir.
***
LİDERE SADAKAT deyince Bahçeli düşmanları ve Bahçeli karşıtları hemen ayağa kalkar biliyorum.
Ama bizim yazdıklarımızı, bizim düşüncelerimizi iyi okumayanlar, iyi anlamayanlar ne yazık ki, bu davaya zarar vermekten öteye gidemeyecekler.
Bahçeli'ye sadakat demiyorum.
Lidere sadakat.
Bu davaya şu ana iki isim liderlik yaptı.
Birincisi bu davanın kurucusu Başbuğ ALPARSLAN TÜRKEŞ.
İlk ve ebedi liderimiz.
Ortaya koyduğu 9 IŞIK doktrini ile bu davanın ebedi lideri olmaya hak kazanmış olan Başbuğ Alparslan Türkeş...
Ve biz...
Yani Ülkücü İrade olan bizler, Başbuğ Alparslan Türkeş'e isyan ettik.
Bu isyan hareketinin içinde ben de vardım.
Olaylara yüzeysel bakıyorduk ve kendimizi yüzde 100 haklı görüyorduk.
Partiden ayrıldık.
Utanarak söylüyorum ki, o dönem kurduğumuz yeni yapılanmanın içinde Başbuğ'a hainlikten tutun da davayı satmaya kadar nice ahlaksız laflar ettik.
***
Hiç kimse "O zaman başkaydı, şimdi başka" ya da "O zaman Başbuğ'a kimse hain demedi" gibi masallar okumasın.
O isyan hareketinin bizzatihi içindeydim ve neler söyleniyordu çok iyi biliyorum.
Allah'a şükürler olsun ki, ben hatamı çabuk anladım ve davaya ihanetime son verdim.
Başbuğ Alparslan Türkeş'in ardından liderlik makamına Devlet Bahçeli getirildi.
Ben Devlet Bahçeli'ye karşıydım.
Ancak bir kere anlamıştım lidere sadakatsizliğin davamıza neler kaybettirdiğini.
19 Yaşından beri Ülkücü davanın neferi olan Devlet Bahçeli'ye lider olarak biat ettim.
Fakat daha o günlerde bile henüz Bahçeli'nin hiç bir icraat yapmadığı günlerde bile Bahçeli düşmanları vardı.
Onların düşmanlıkları kronik bir hal almıştı.
Bu gün "Bahçeli düşmanları" ve "Bahçeli karşıtları" olarak ayrıştırmam bundandır.
Bir kronik Bahçeli düşmanları var, bir de "Bahçeli'yi beğenmeyen" Bahçeli muhalifleri var.
Edebiyle muhalefet yapana hiç bir zaman sözüm olmaz.
Ancak şunu da çok iyi bilmeliyiz ki, bu siyasi ortamda "Ülkücü'nün Ülkücü'den başka dostu yoktur"
***
MHP tarihinin 2 büyük liderine bile sadakat gösteremedik.
Allah'a şükürler olsun ki, Ne Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ, ne de Bilge Lider Devlet Bahçeli Ülkücülerin başını öne eğecek bir yüz kızartıcı hata yapmadılar.
Başımızı hep dik tuttular.
Belki de haklarında yolsuzluk, arsızlık, hırsızlık, ihanet gibi suçlamaların yapılmadığı 2 liderdir bizim liderlerimiz.
Başımız hep dik durdu onların sayesinde.
Ama bir kesimin haklarında onlarca, yüzlerce yolsuzluk dosyası bulunan liderlerine sahip çıktıkları kadar sahip çıkamadık biz her iki liderimize de...
En küçük hatalarını bile su yüzüne çıkardık kendi dilimizle, kendi elimizle...
Düşmana fırsat bile vermedik.
Samanlıkta iğne arar gibi hatalarını aradık liderlerimizin.
Bulduğumuz her hatalarını da hemen su yüzüne çıkardık.
Reklam ettik...
Tellal çağırdık adeta bütün herkes duysun diye.
***
Başbuğ Alparslan Türkeş'in ömrü yetmedi.
Belki de Allah'ın sevgili kuluydu ve uğradığı ilk ihanet sonrasında hayata gözlerini kapadı.
Devlet Bahçeli ise, Genel Başkanlık makamına oturduğu günden bu yana sürekli olarak hatalarını deşifre eden, reklam eden, MHP ve Ülkücülük davasının düşmanlarının eline koz veren bir ihanet şebekesinin hedefi oldu.
Düşmana iş düşmedi.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)'in "Birbirinizin ayıplarını araştırmayın, birbirinizin ayıplarını örtün ki, Allah da sizin ayıplarınızı örtsün" şeklindeki sözlerine rağmen didik didik ettik.
En küçük bir hatasını bile ulu orta eleştirdik, hakaretler ettik...
Şimdi geldiğimiz noktaya bir bakınız.
Hayatında bir kez bile MHP'ye oy atmamış insanlar ömrünü bu davaya adamış liderimize hakaret ediyor ve "Bahçeli giderse MHP'ye oy atarım" diyerek Bahçeli düşmanlığı üzerinden MHP'yi imha planını uyguluyor ve bizlerde bunların bu ayak oyunlarına malzeme veriyoruz.
Hayatında Ülkü Ocakları'nın kapısını bile aralamamış birileri, 19 yaşında okuduğu Üniversitede Ülkü Ocakları teşkiltı kurarak bu davaya giren ve Ülkücü olmaktan başka hiç bir şey olmayan liderimiz Devlet Bahçeli'ye ulu orta hakaretler ediyor, "bu adamdan lider olmaz" deme cüretini gösteriyor ve bizler de buna çanak tutuyoruz.
***
Hangi Ülkücü, Ülkücü olmayan birinin, MHP'li olmayan birinin "Bahçeli giderse MHP'ye oy veririm" sözüne aldanıyor ve bu sebeple "Bahçeli giderse herkes bize oy verecek" düşüncesine kapılarak Bahçeli muhalifliği yapıyorsa bilmeden bir ihanet oyununun parçası olmaktadır. Bu tür sözler TÜRK'süz YENİ TÜRKİYE hedefine doğru emin adımlarla yürüyen ve SON KALE olan MHP'yi tasfiye sürecine giren küresel güçlerin emrindeki şer odaklarının algı oyunudur ve ÜLKÜCÜ İRADE bu oyuna gelmemelidir.
Bugün, "Bahçeli giderse oyum MHP'ye" diyerek Ülkücüleri "Bahçeli gidene kadar MHP'ye oy vermeyeceğim" noktasına getirenler gün gelecek MHP'yi tüketmiş olmanın derin huzuru ile hizmet ettiği şer odaklarının kucağına oturacaktır yeniden.
Bugün, "Türkeş olsaydı..." diyenler Türkeş varken yoktular!
Şundan emin olunuz ki, biz bu oyuna gelirsek yarın aynı şahıslar "Bahçeli olsaydı...." diyecekler.
Bundan zerre şüpheniz olmasın!
***
Sonuç olarak biz "Bahçeli'nin adamı" biz "Bahçeli'nin yalakası" biz "Bahçeli'nin kalemşörleri" değiliz....
Biz davanın adamıyız, biz davanın yalakasıyız, biz davanın avukatlarıyız...
Bizim için liderin adı yoktur.
O makama oturan hangi ÜLKÜCÜ olursa olsun, o makama oturduktan sonra adı LİDER'dir.
Ve şunu da bilin ki, küresel güçlerin getirmeye çalıştığı, ÜLKÜCÜ geçmişi olmayan hiç kimse BİZİM LİDERİMİZ OLAMAZ!
MUHTEŞEM BİR YORUM OLMUŞ GÖNLÜNÜZE YÜREĞİNİZE KALEMİNİZE SAĞLIK,HİSLERİMİZE TERCÜMAN OLDUNUZ TEŞEKKÜR EDERİM,
YanıtlaSil