4 Mayıs 2016 Çarşamba

Oynanan oyunun farkındayız...

Herkes görmek istediğini görüyor.
Herkes duymak istediğini duyuyor.
Herkes bilmek istediğini biliyor.
Herkes kendi durumunu göz önünde bulundurarak hareket ediyor.
Herkes kendi hesapları için mücadele ediyor.
Herkes davayı "yenmek - yenilmek" ikilemine sığdırıyor.
Çekilen çileler hak getire.
Şehitler hak getire.
Gaziler hak getire.
Kimsenin umurunda bile değil.
Bir taraf koltuk kapmanın derdinde, bir taraf koltukları kaptırmamanın derdinde.
***
Birileri fırtına sonrasında kendine iyi bir yer bulabilme derdinde.
Birileri bulunduğu mevkiden terfi edebilmenin hesapları içinde.
Birileri kartvizitindeki ünvanı daha üst seviyelere çekebilmenin derdine düştü.
Birileri ince hesaplar yaparak saman altından su yürütme derdinde.
Birileri ikircikli yaşam tarzlarını bu fırtına esnasında da sürdürüp, rüzgar ne yana dönerse o yana dönmenin telaşı içinde.
***
Ve birileri de var, davanın derdinde.
Hangi tarafta olduğu önemli değil bu dava adamlarının.
Duyguları samimi.
Sevdaları hakiki.
Tek dertleri var "Türk Milliyetçiliği Davası tükenmesin"
Kazana düşüp fitne çorbasına malzeme olanlar ile samimi dava adamlarının mücadelesidir aslında bu durum.
Kazanın başındaki kepçeciler öyle bir hale getirdi ki bizi artık sonuç ne olursa olsun TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ kalesinin surlarında onarılması çok zor bir gedik açtılar.
Bunun sevinci ve mutluluğu içindeler.
Yıllardır içlerinde büyüttükleri ve irin kokulu fitne ve fesat malzemelerini bir bir atıyorlar kartlar sofrasına.
Kimi BOZKURT dalıyor bu sofraya kimisi de temkini elden bırakmıyor.
***
Düşmeyecektik bu fitne kazanına.
Bugün düşmedik zaten.
Yıllar önce düştük ne yazık ki bu kazanın içine.
Ve en yakın dava arkadaşları terketmişti Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ'i...
Ders almadık bu olaydan.
Her geçen gün fitne kazanının ateşini körüklediler.
Biz de sürekli daldık bu kazanın içine başındaki kepçecilere aldırmadan.
Bir yandan ateşi körüklediler, bir yandan kepçeyi salladılar.
Karıştırdıkça karıştırdılar, böldükçe böldüler...
Onlar karıştırdı, biz de karıştık.
Onlar böldü biz de bölündük.
Hiç geri durmadık.
Ne karışmaktan sakındık, ne de bölünmekten.
***
Meselenin bir LİDERE BİAT etmek değil, bölünmemek, parçalanmamak, karıştırılmamak olduğunu çözemedik.
Önce bu davanın kurucusu Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ'e isyan ettik, şimdi de bu davanın LİDERİ Devlet bahçeli'ye isyan ediyoruz.
Edelim.
Daha beter vaziyetlerde isyan edelim ki, TÜRK DÜŞMANLARI kıs kıs gülsünler halimize.
Savaş meydanlarında 1000 yıllık egemenliğimizi yıkamayıp Bizans Oyunları ile bizi yıkmaya çalışanların oyunlarına gelip, daha çok isyan edelim.
Ahlaksız laflar edelim birbirimize.
Olmadı vuruşalım, dövüşelim ki; daha çok sevindirdelim şehitlerimizin katillerini.
Birbirimize daha çok düşmanlaşalım ki; o şehitlerimizin;
Anaları
Babaları
Yavukluları
Kız kardeşleri
Hanımları
Evlatları
Arkadaşları
Dostları
Sevenleri
"Yazık, yazık, yazık siz böyle yapasınız diye mi şehit oldu bizim şehidimiz" diyerek daha çok kahrolsunlar.
***
Şehidi düşünen kim?
Davayı düşünen kim?
Başbuğ'u düşünen kim?
Tek derdimiz paradigmaları alt üst edip, diğerleri gibi olup, iktidar olmak ve iktidarın nimetlerinden faydalanmak.
"Benim oğlum neden torpille müdür olmasın"
"Benim kızım neden torpille öğretmen olmasın"
"Ben neden iktidar olan partimin ihalelerini almayayım"
Ve daha niceleri.
Davanın değerleri batsın!
Bir an evvel değiştirelim bu değerleri.
Halkın istediği değerleri koyalım ortaya ve iktidar olalım.
Nedir halkın istediği değerler diye soracak olursanız 14 yıldır tek başına iktidar olan zihniyete bakınız!
***
Oynanan oyunun farkındayız dedik.
Farkında olmakta yetmiyor bir noktaya geldikten sonra.
Oyunun sonuçlarını düşünüp yürek yangınlarına düşmekten başka bir işe yaramıyor.
Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ'ten bu yana ÜLKÜCÜLER neden BİR  olamıyor?
Bu kadar mı zor?
Bu kadar mı azap veriyor bize bir olmak, birlik olmak?
Başbuğ'a isyan eden, Bahçeli'ye isyan eden KİME İSYAN ETMEYECEK!?
Konu Bahçeli ya da Ahmet / Mehmet meselesi değil!
Mesele LİDER ve LİDERE SADAKAT meselesidir!
Ve biz bu davanın en büyük lideri BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ'e bile isyan etmedik mi?
Şimdi ondan daha BÜYÜK BİR LİDER Mİ gelecek?
Sözümüz samimi Ülkücüleredir.
Şundan emin olunuz ki, yukarılardan bu karışıklığı körükleyenlerin derdi ne TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ'nin iktidarıdır, ne de Devlet BAHÇELİ'nin başarısızlığı.
Hangi tarafta olurlarsa olsunlar tek dertleri KOLTUK!
Desteğimiz Devlet BAHÇELİ'ye değil, bu davanın bugünkü liderinedir.
Çünkü biz oyunun farkındayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder