12 Mayıs 2016 Perşembe

Bir ÜLKÜ Şehidimiz: Sitemkar Başboğa

Çukurova'nın düzlüklerinde doğmuştu...
Adana'nın Karataş ilçesinde dünyaya gelen bir Bozkurt, bir mazlum ailenin umudu olmuştu.
Sitemkardı anası babası...
Yoksulluğa, dertlere, tasalara, gamlara...
Onları bu hallere koyan düzene sitemkardılar....
Sitemkar verdiler çocuklarının adını.
Kimseye sitem edemediler belki böyle haykırmak istediler, söyleyemediklerini...
***
Yıllar yılları kovaladı.
İçinde bulundukları yoksulluk Sitemkar'ın okumasına izin vermedi.
Pamuk tarlalarında çalıştı.
Ailesine destek olabilmek için gecesini gündüzüne kattı.
Ancak bu da yetmiyordu.
Neredeyse evlenme yaşına gelmişti.
O da bir yuva kurmak, o da çocuklarına sarılmak koklamak istiyordu....
Vatan, millet, ezan, Ülkü sevdası ile dolu yüreğinde bir de evlat sevgisi beslemek istiyordu.
İstiyordu istemesine amma yetmiyordu pamuk tarlalarında mevsimlik kazandığı üç kuruş para...
***
"Taşı toprağı altın" diyorlardı.
Tahta bavulunu eline alan İstanbul'un yolunu tutuyordu.
O da heveslendi.
Hem çalışıp bir yuva kurabilmek için para biriktirmek, hem de yüreğinde yaşattığı Türklük davasına hizmet edebilmek için İstanbul'un yolunu tuttu genç  Bozkurt Sitemkar BAŞBOĞA...
Bilmiyordu şehadete kanat açıp uçtuğunu...
Hayallerini zihnine doldurup, uykusuz gecelerini geride bırakıp, adeta uçarak varmak istiyordu İstanbul'a...
Bir kutlu makama koşuyordu.
Melekler onu bir kutlu makama götürmek için ona eşlik ediyorlardı...
***
İstanbul'da hayallerine kavuşacaktı.
İstanbul'da davası için mücadele edecekti.
Gündüzleri çalışıp, geceleri kendisine verilen ne görev varsa dava aşkıyla üstesinden gelecekti...
Öyle de oldu...
26 Yaşındaydı...
Sırma gibi saçları, kara kaşları Yusuf yüzünü süslüyordu...
Yusuf yüzlüydü...
Hamza gibi yürekli, Ali gibi cesur ve kuvvetli...
****
Bir akşam vaktiydi.
Ülkücü arkadaşlarıyla birlikte İstanbul sokaklarının karanlığında davasını anlatan afişler yapıştırıyordu duvarlara...
Sokaklar karanlıktı.
Karanlığa pusu atmıştı kahpe kurşunlar...
Tetiğe bastıkça kahpe eller, karanlık inliyordu ihanetin çığlıklarıyla....
Bir elinde fırçası, bir elinde kovası...
Düştü malta taşlı sokağın orta yerine Sitemkar'ın görkemli bedeni...
7 Mayıs 1976...
Umudun tükendiği, sitemlerin isyana dönüştüğü gündü Adana'nın Karataş ilçesinde....
Sitemkar'ın yolunu gözleyen sevdikleri, gelen şehadet haberiyle kahpe düzene isyan ediyorlardı....
***
Şehitler kervanı artık bir fazlaydı.
Sitemkar Başboğa da onuruyla şehadet şerbetini içip, cennet yolcularının arasına katılmıştı...
Şehadetiniz mübarek olsun, mekanınız cennet olsun ey bir kutlu ÜLKÜ davası uğruna canlarını vermekten kaçınmayan Ülkü Şehitleri....
Tüm Ülkücü şehitlerimiz ve Sitemkar Başboğa'nın ruhlarına El-Fatiha!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder