7 Haziran - 1 Kasım arasında yaşananlar Türk siyasi tarihinin dönüm noktalarındandır.
Ne yazık ki bu süreçte Türk milleti tarihin en ağır algı operasyonuna yenik düştü.
Küresel güçlerin ortaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olarak ortaya çıkan AKP ve Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran - 1 Kasım arasında yürüttükleri algı operasyonu ile hem AKP'deki çöküşü durdurdular hem de kendileri için en büyük tehlike olan MHP'yi Devlet BAHÇELİ üzerine oynadıkları oyunlarla etkisiz hale getirdiler.
***
O günleri bir anımsayalım.
7 Haziran seçimleri sonuçlarında MHP'nin AKP tabanından aldığı oylar sayesinde AKP'nin çöküşü başlamış ve bu çöküşün hızlanması için gerekli adımlar atılmalıydı.
Hiç kimsenin inkar edemediği bir gerçek vardı.
AKP içinde bir çatlak vardı ve bu çatlak hızla büyüyordu.
Rahmetli Necmeddin Erbakan'ın tabiriyle, pansuman tedavilerle bu çatlak giderilmeye çalışılıyordu.
AKP iktidarı ve RTE Saltanatının tek alternatifi olan MHP'nin lideri Devlet BAHÇELİ AKP'deki bu çöküşün hızlandırılması için çalışmalara başlamıştı.
***
Hatırlarsınız MHP lideri Bahçeli seçim sonuçlarının açıklandığı gecenin sonlarında bir açıklama yapmış ve bu açıklamasında muhtemel bir erken seçimi işaret etmişti.
Bunu söylemesinin sebebi MHP'nin hiçbir koalisyon içinde olmak istememesi değil, aynı saatler RTE yandaşı Yeni Şafak ve AKİT gazetelerinin "ERKEN SEÇİM" sür manşeti ile baskıya girmiş olmalarıydı.
Bu gazetelerin manşetleri RTE'nin sözleridir, düşünceleridir.
RTE, planlanan algı operasyonunu devreye sokacak ve erken seçime götürecekti ülkeyi.
Muhalefet partileri ne yaparlarsa yapsınlar küresel güçler erken seçim demişlerdi.
Bunu gören MHP lideri de erken seçim demiş ve daha ilk günden teşkilatlarını bu yönde çalışmaları için uyarmıştı.
***
Muhalefet partilerinin önünde koalisyon meselesi ve TBMM başkanlık seçimleri vardı.
MHP net bir şekilde HDP'nin içinde olacağı bir koalisyon hükümetinde yer almayacağını açıkladı.
Çünkü bu konuda yaşanmış acı tecrübeler vardı.
İçinde Pkk sempatizanı milletvekillerinin bulunduğu SHP - DYP koalisyonuna güvenoyu verilmesi sonucunda MHP bölünmüş ve partinin en önemli isimleri Türkeş'i ihanetle suçlayarak MHP'den ayrılmışlardı.
Bu acı tecrübenin ardından merhum Bülent Ecevit ile yapılan koalisyon var. Bu koalisyonun sonunda da yüzde 18 olan MHP oyları yüzde 8'e düşmüştü. Her ne kadar memleketin bekası için yapılmış olsa da MHP tabanı bu tür birlikteliklere sıcak bakmıyor ve çok sert tepkiler veriyordu.
Bu yüzden MHP, HDP ile ilintili olan hiçbir koalisyonun içinde olmayacağını açıkladı.
***
Bir taraftan koalisyon görüşmeleri sürerken bir taraftan da TBMM başkanlık seçimleri için hazırlıklar sürdürülüyordu.
CHP'nin ihaneti işte bu noktada başladı.
MHP lideri önemli bir hamle yapmış ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu milletvekili yaparak TBMM başkanlığına aday göstermişti.
Devlet Bahçeli'nin RTE'ye ilk önemli yenilgisini tattırma planıydı aslında Ekmeleddin İhsanoğlu.
İlk bakışta CHP'nin itiraz edemeyeceği seve seve kabulleneceği bir aday olarak görünüyordu.
En önemlisi de İslami referansı da göz önünde bulundurulduğunda AKP içindeki RTE karşıtlarının da destekleyebileceği bir adaydı.
Öyle de olacaktı.
CHP, İhsanoğlu'na desteğini açıklamış olsaydı AKP'de başını Davutoğlu'nun çektiği 110 kadar milletvekili de Ekmeleddin İhsanoğlu'nu destekleyecek ve RTE'nin adayları Baykal ve Demirtaş yerine Ekmeleddin İhsanoğlu TBMM başkanı olacaktı.
Aynı zamanda bugün patlak veren Davutoğlu krizi o günlerde başlamış olacaktı ve yapılacak erken seçimde MHP dahada güçlenecekti.
***
Olmadı.
CHP, RTE ile gizli görüşme yaptıktan sonra adaylığını açıklayan Deniz Baykal'ı destekledi.
Bu destek aynı zamanda RTE'ye de açık bir destekti.
Seks kaseti nedeniyle partinin genel başkanlığına bile layık görülmeyen birini TBMM başkanlığına layık görmek mantıkla açıklanacak bir durum değildir.
Bunun tek bir adı vardır RTE destekçiliğidir.
Birileri çıkıp Selahattin Demirtaş RTE'nin adayı değildir diyebilir.
Eğer bunu diyebiliyorlarsa o kişiler çıkıp, o süreçte HDP milletvekili eski CHP'li Celal Doğan'ın RTE ile yaptığı gizli görüşmenin içeriğini açıklamak zorundadır.
Bunu açıklayamıyorsanız çok net bir şekilde ben de Demirtaş RTE'nin adayıdır derim.
***
Bugün AKP'de ortaya çıkan Ahmet Davutoğlu krizi aslında o günlerde başlamıştı.
Bugüne kadar örtülen bu kriz bugün su yüzüne çıktı.
Çünkü artık Davutoğlu RTE'nin saltanat projesine hizmet etmekten sıkıldı.
Devlet BAHÇELİ'nin Ekmeleddin İhsanoğlu projesi CHP'nin ihaneti ile sonlanmasaydı, bugün siyasi manzara çok daha farklı olacaktı.
Küresel güçlerin AKP'yi ve RTE'yi iktidarda tutabilmek için kullandıkları TOPLUM MÜHENDİSLERİ, Türk Milleti üzerinde uyguladıkları algı operasyonlarını başarıyla sürdürdüler ve büyük bir ihanet içinde bulunn CHP ile HDP'yi bir kenara bırakarak RTE saltanatının çöküşü için en güçlü projeyi uygulamaya koyan MHP ve Devlet Bahçeli'yi günah keçisi haline getirdiler.
İşin asıl vahim tarafı da bu algı operasyonuna Bahçeli düşmanı bir çok MHP'linin de yenik düşmesi oldu.
Celal Doğan ve Deniz Baykal vasıtasıyla RTE ile gizli görüşmeler yaparak RTE'den talimatlar alan ve onun sözünden çıkmayan HDP ve CHP'yi bir kenara bırakıp, RTE saltanatını yıkmak için en mükemmel planı uygulamaya koyan Devlet Bahçeli'ye saldıran MHP'lilerin de bu vebalda payları büyüktür....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder