16 Eylül 2018 Pazar

Gözyaşlarımıza ''ATEŞ'' düştü...

Ciğerimiz  yandı...
Yüreğimiz kanadı...
Göz pınarlarımızdan düşen yaşlara ateş düştü...
Ve bir parça daha koptu içimizden.
Bir tırnağımız daha söküldü etimizden.
Bir sevdalı yürek daha umutsuz aşklar kabristanına gömüldü.
Yakalandığı amansız hastalığın pençesinden kurtulamayan Ateş Ülker ağabeyimizi kaybettik...
***
Bir adam düşünün ki;
3 ay sonra öleceğini bilen bir adam!
Gözlerinden bir iki damla yaş akarken;
- Selahattin üzülme! Ben ağır bir hastalığa yakalandım ve bu hastalığın sonunda sizlerden ayrılabilirim. Ailemin üzülmesini istemiyorum. Mümkün olduğunca geç öğrenmeleri için çaba sarfedeceğim. Fakat sana söylemeliyim. Ben akciğer kanserine yakalandım.
Gözümden akan yaşlara engel olamadım.
Elimi tuttu yine tekrarladı;
- Üzülme, biz güzel yaşadık! İyilikten ve dürüstlükten asla taviz vermedik. Sen çok güzel işler yaptın. İstanbul'da birbirinden habersiz olarak Eskişehirspor'u seven insanları bir araya getirdin. Benim çok güzel insanlar tanımama sebep oldun. Bu hastalığımı sadece sana söylememin sebebi de budur. Bu güzel aileyi sen ortaya çıkardın, bu ailenin büyüğü sensin, sana söylemeliyim ki, sen diğer arkadaşlarımızın üzülmemesini sağlamalısın.
Düşünün yahu!
Öleceğini bilen bir adam, bu süreçte kendisini sevenlerin üzülmemesi için çaba sarfediyor!
Sen nasıl güzel bir yüreğe sahipsin be adam!!!
***
O dağ gibi vücut bu amansız hastalığın pençesinde erimeye başlayınca çaresiz yatırıldı hastaneye.
Halbuki, tedaviyi kabul etmeyeceğini söylemişti.
Muhterem eşine ve bana sıkı sıkı tenbih etti.
Kesinlikle ziyaretçi kabul etmiyordu.
Çok ısrar etmeme rağmen benim dahi kendisini görmeme razı olmadı.
Kendisini hem dimdik ayakta gördüğümüz haliyle anımsamamızı arzuluyordu.
Ateş ağabeyi iyi tanıdığım için çok ısrar etmedim.
Ağzından çıkan her sözü ölçüp biçen Ateş ağabeyim elbette bu konuda da en iyisini düşünmüştür dedik.
Zaman zaman aşırı ısrarcı olanlara kızıyordu!
Muhterem eşi de kendisini görmek isteyenlere hak veriyordu, ancak Ateş ağabey belki de en güzelini yapmıştı yine.
Onu sevenler onu hep o ihtişamlı haliyle anımsayacaklar...
***
Ateş Ülker 1 Mayıs 1948 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiş, aslen Bartınlı olan bir güzel yürekli adamdır. İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Tıp Fakültesi mezunudur.
Eskişehir ile uzaktan yakından hiç bir bağı yoktur.
Fakat öylesine muazzam bir Eskişehirspor aşkı vardır ki yüreğinde çevresindeki herkes onu Eskişehirli olarak bilir.
Ben de Eskişehirli olmayan bir Eskişehirspor sevdalısı olarak bu yönden de daha bir farklı severdim kendisini.
Yıllar önce tanıştığımızda Eskişehirspor ile ilk tanışmasını anlatmıştı.
1965 Yılında Eskişehirspor kurulmuş ve henüz ilk maçlarında bile tüm Türkiye Eskişehirspor'dan bahseder olmuş.
Ateş ağabeyin İzmir'de bulunduğu bir gün Eskişehirspor'un Karşıyaka ile maç yapacağını duyar.
Çok merak ettiği Eskişehirspor'u izlemek için stada gider Ateş ağabey.
Şu sözleri halen kulaklarımdadır:
- Maçın 65. dakikasında kendi kendime dedim ki; Ateş Ülker sana Eskişehirspor'u tutmak yakışır!
Ne güzel demişsin be Ateş ağabey!
Eskişehirspor'a sevdalanmak bir insana bu kadar mı yakışırdı!
***
- Neden size Eskişehirsporlu olmak yakışırdı Ateş ağabeyim. Ne gördünüz ki, o takımda!?
Diye sormadan edemedim.
İşte bir muhteşem Ateş Ülker cevabı daha!
- Futbolcuların hepsi sakal traşlarını olmuş, saçları muntazam taranmış, formaları ütülenmiş, formalarını şortlarının içine sokmuşlar ve hakeme itirazları bile müthiş bir saygı içinde yapıyorlardı Selahattin.
Şimdi söyleyin bakalım şu yeryüzünde sahada maça çıkan futbolculara kim bu gözle bakar?
Futbolcuların birbirlerine seslenişleri, hakem ile konuşmaları bile Ateş ağabeyin dikkatinden kaçmıyor.
Böylesine ayrıntılı bir aşktı Ateş Ülker'in Eskişehirspor'a olan aşkı.
***
2B liginde şampiyonluk maçına gidememiştik.
Kasımpaşa'da bir kafede birlikte takip ettik.
Takımımız şampiyonluğu kazandı fakat ikimizde sevinemedik.
Bütün Eskişehir şampiyonluk kutlamaları yapıyordu.
Stadda bulunanların coşkusu görülmeye değerdi.
Biz ise, Eskişehirspor'un daha güzel yerlerde olması gerektiğini konuşarak, Tepebaşı Yokuşu'nu tırmanıyorduk.
Bir ara Ateş ağabeyin ağladığını farkettim.
- Ağabey hayırdır bir şey mi oldu. Dedim
- Hayır. Fakat Eskişehirspor taraftarının 2B şampiyonluğuna bu kadar sevinmesi zoruma gitti Selahattin. Biz 1. Ligde şampiyon olmadığımız için ağlamalıyız.
İşte bir muhteşem Ateş Ülker cevabı daha.
Ne yapalım şimdi biz!?
Ateş Ülker için ağlamayalım mı!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder