18 Temmuz 2012 Çarşamba

Allah adına 'Ramazan'ı katledenler....

İslam dinini gerçek manada anlamaya, ulu tanrımız Allah (CC)'ı gerçek manada tanımaya başladığım günden bu yana içimdeki en büyük yaradır Ramazan ayı. Başörtüsünü bayrak yapan "dinci" kesimin İslam dinini yozlaştırma gayretlerinin en büyük başarısı Ramazan ayıdır. Ulu tanrımızın bizlere lütfettiği en büyük nimetlerden biri olan Ramazan ayı ve Oruç ibadeti ne yazık ki, tamamen aslından uzaklaşmış, gerçek manasının tam aksine bir gösteriş ve ziyafet çılgınlığına dönüşmüştür.
***
Dinci kokanaların ve takkeli liboşların lüks otel salonlarında kralların bile özeneceğin şatafatlı sofralarda kuş sütünün bile "adam" yerine konulmadığı çeşitlilikte geberene kadar karınlarını şişirip, "Hadi şu sosyete hocasına da bir dua ettirelim" deyip sofra dualarıyla sonlandırdıkları iftar ve sahur yemeklerini bir kenara bırakıp, orta direk tabir edilen vatandaşlarımızın yaptıklarına bir göz atalım kısaca...
***
Efendim kalabalık aile efradı henüz Ramazan başlamadan bir sıra çetelesi tutuyor. 1. gün  baldız Ayşe, 2. gün Teyze kızı Fadime, 3. gün halamlar, 4 gün amca uşakları, 5. gün bütün kardeşler bir araya gelelim, 6. gün Çocuklak arkadaşım Rızaları, 7. gün asker arkadaşım Mehmet Alileri.... Liste böyle devam eder gider. Sonra davetlere de icap etmek zorundadırlar. Gidilmezse küsülür. Gelinmezse küsülür. Listeyi sonuna kadar takip edersiniz ama "Fukara"nın adına rastlayamazsınız. Bir de bu ehli keyif Ramazan Müslümanları TV karşısına geçip başta Nihat Hatipoğlu olmak üzere diğer kanallarda yer alan hocaefendileri dinlerler. Onların Peygamber Efendimiz (SAV) ve ashabının hayatından Ramazan, Oruç ve İftar ile ilgili anlattıkları "acıklı" anıları dinleyip belki de gözyaşı dökerler. TV'deki hocaefendi sesi titreyerek ve gözleri buğulanarak anlatır; "Allah'ın habibi o gün iftar sofrasında 7 tane hurma ile karnını doyuracaktır, fakat o 7 hurmanın 4 tanesini aç karnına oruç tutan komşusu filanca kişiye götürüp verir" Hocaefendi'nin sesi iyiden iyiye titrer, konuklardan ağlayabilenler ekrana zom edilir. Evde saray sofralarını kıskandıracak iftar sofrasında tıka basa karnını doyuracak olan dinci vatandaş belki de hıçkıra hıçkıra ağlıyor... Ağlamasının tek sebebi anlatılanların acıklı olmasıdır. O anlatılanlar Peygamber Efendimiz(SAV)'in hayatından bir anı olmasa da İspanyol Katolik Cictor'un hayatından bir anı da olsa ağlanır... Eğer ki Peygamber Efendimiz(SAV)'in davranışından etkilenmiş ve ders alınmış bir halin gözyaşları olsaydı o akanlar, yapılacak ilk iş o saray sofrasındaki yemeklerden utanılır ve bir fukara sofrasına götürülürlerdi...
***
Mekanı cennet olsun, Kasımpaşa'nın meşhur bir Deli Zeki'si vardı. Bir gün bir sohbetimizde bu tür dinciler için "Bu deyyuslar hazineyi saraydan çıkarmıyorlar, akrabalarıyla halleşene kadar biz fukaraya sıra gelmiyor ve Ramazan geçip gidiyor" demişti. Ne kadar da güzel söylemişti Zeki Abi. Ruhun şad olsun Deli Zeki. Buralarda değişen bir şey yok. Hazine saraydan halen çıkmış değil...
***
Efendim bir de "Ben oruçluyum ulan" durumu var. Bu durumu sergileyen dinci kesim Allah (CC)'ın emrettiği sabrı sanırlar ki, sadece açlık için sergileyeceğiz. Ha bir de yolda karıya kıza bakmayacağız. Kızmak, bağırmak, çağırmak, vurmak, kırmak serbest. Hele ki "kalp kırmak" nerdeyse dinci kesimin uyduruk "oruç ibadeti"nin en önemli bölümü (Haşa!)... Evde sofraya oturur zat-ı muhterem. Çorbadan bir kaşık alır, aman Allahım o da ne!? Çorbanın tuzu eksik. Yerinden pörtleyen gözlerle karısına dehşet saçar bakışlarını yöneltir ve açar ağzını: "Ulan karı bu sıcakta oruç tutuyoruz, eve geldiğimizde ağız tadıyla bir iftar yemeği yiyemeyecek miyiz lan. Niye bunun tuzunu az attın, (ya da) çok attın... Ekmeği niye filanca fırından almadın!? vs vs" Bazıları bağırmakla kalmaz tokadı yapıştırır. Hani erkek adam ya! Hani oruç tutuyor ya!?
***
Oruç ibadetinin özü sağlık, sabır ve yardımlaşmaktır. Senede bir ay olsun midemizi dinlendirmek ve sağlığını korumak için tanrımız Allah (CC) bize Oruç ibadetini lütfetmiştir. Her türlü bela ve musibet karşısında sabırlı olmamız, sabrı hayatımız boyunca yaşantımızın her alanında uygulayabilmemiz için adeta bir antrenman gibi Ramazan ayını bize lütfetmiştir.  Fakire fukaraya daha çok yardım yapılması, zengin ile fakirin aynı sofrada buluşması için iftar ve sahurlar bize lütfedilmiştir.
***
Evet Ramazan ayı ve oruç ibadeti bir lütuftur. Bu lütfu iyi değerlendirelim. Yozlaştırılan bu lütfu dinci yobazların elinden kurtaralım. Güzelliklerle dolu Ramazan ayını iyi anlayalım, iyi yaşayalım, KATLETMEYELİM....
Bu vesile ile Ramazan ayınızı kutluyor, tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyorum... 
Ulu Tanrımız, bu mübarek günlerde dermansız hastalıklara düşenlere sağlık ve sıhhat versin inşaallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder