31 Ekim 2013 Perşembe

Başörtüsü, Faiz ve Samimiyet...

İsteseniz de istemeseniz de bazı gündem maddelerinin içinde bulabiliyorsunuz kendinizi...
Oldum olası bu Başörtüsü/Türban meselesine girmek istememişimdir...
Çünkü benim sorunum değil bu.

Tamamen kadınların meselesidir.
Bir kadın "ben inancım gereği saçlarımı örtmek istiyorum" diyorsa bu beni hiç mi hiç ilgilendirmez...
İnsanlar nasıl inanıyorsa öyle yaşama özgürlüğüne sahiptirler.

Konunun dini tarafını bir yana bırakıp insani açıdan baktığımız vakit mesele bu kadar nettir.
Bir kadın çarşaf giymek istiyorsa çarşaf giymeli, başörtüsü takmak istiyorsa takmalı, bikini giyip denize girmek istiyorsa girmeli...
Çağdaş devlet anlayışı da hem tesettürün, hem de dekoltenin güvencesi olmalıdır.
***
Ancak ülkemizde bu bir türlü olamadı.
Darbeci "laik" kesimin iktidarında türban kamusal alanda yasaklandı.
Genç kızlarımız başları örtülü olduğu için okullara alınmadılar...
Rencide edildiler...
Sözlü ve fiili tacizlere maruz bırakıldılar...
Tam bir zulüm dönemi yaşandı...
Şimdilerde bu dönem bitiyor gibi görünüyor.
Ancak zulüm pek bitecek gibi görünmüyor...
Bu kez intikam hırsıyla dolu dindar kesim geçmişte yaşananların öcünü alma peşinde..
Alenen tesettürlü olmayanlara karşı bir yasaklama getirme cesareti henüz hasıl olmamış olsa bile, bir bakanın bir tv spikerinin dekoltesini eleştiren sözleri sonrasında o spiker bayan hemen işten atılabiliyor.
Örtülü bir yasaklama dönemindeyiz...
Yaşananlardan edindiğimiz tecrübe bize bu yasaklamanın da zamanı geldiğinde uygulamaya konulacağını gösteriyor.
***
Bugün TBMM'de başörtüsü şovu yaşanacak...
AKP'nin başı açık 4 vekili bugün başları örtülü olarak meclise girecekler.
CHP'nin milletvekilleri de İç Tüzük'e aykırı olduğu gerekçesiyle onlara karşı çıkacak.
Ortam Gezi Eylemleri'nden sonra bir kez daha gerilecek...
Aslına bakarsanız her iki partinin de samimi bir şekilde dertlerinin başörtüsü olduğunu sanmıyorum.
AKP yaklaşan yerel seçimler öncesinde dindar seçmene mesaj verme çabası içinde.
CHP de AKP'nin bu hamlesine karşı kendi tabanına mesaj verme derdinde.
BDP "terör örgütü lideri Apo'ya bile özgürlük isterken başörtüsüne karşı çıkmamız ayıp olur" edasıyla başörtüsüne destek verecek.
MHP ise, yıllardır söylediğini söylüyor "Milletin inançlarıyla oynamayın, milletin inançlarını siyasi malzeme yapmayın!"
Sonuç olarak CHP ve AKP'nin tutumu sayesinde halk yine bir gerginliğin içinde bulacak kendini.
***
Her iki tarafta da samimiyet arıyoruz.
Engelli CHP milletvekilinin zorunluluk sebebiyle dahi olsa pantolon giymesine rıza göstermeyen AKP başörtüsü için mücadele veriyor. Kendi milletvekilinin pantolon giyebilmesi için mücadele eden CHP de türbana karşı mücadele ediyor şimdi.
CHP'lilerin bir korkusu da bunun türban ile kalmayacağı.
Yarın bir gün birisi "Ben inancım gereği çarşaf giyeceğim, en az 1 karış sakal bırakacağım, Şalvar giyeceğim, cübbe giyeceğim, sarık takacağım 

ya da şort giyeceğim, bikini giyeceğim, dekolte giyeceğim
ya da ben geleneksel inançlarım gereği yöresel kıyafetlerimle geleceğim" derse ne olacak? sorusunu ortaya atıyor CHP...
Haklılar mı bu soruları sormakta?

Evet haklılar...
Bu sebepledir ki, acilen bir anayasal düzenleme gerekmektedir.
TBMM'de şov yapmak yerine,
Yeni anayasayı beklemek yerine,
Toplumu bu denli germek yerine,
Acilen bir anayasal düzenleme yapılmalı.
Eğer başörtüsü bu ülkenin bir gerçeği ise, bu gerçekten kimse kaçmamalı.
Mevcut kılık kıyafet düzenlemesinde "Bayan milletvekilleri şu şekilde olmak kaydıyla saçlarını örtebilir ve pantolon giyebilir" anlamına gelen bir düzenleme kaçınılmazdır.
Mecliz iç tüzüğüne hem pantolon hem de başörtüsü açık ve net ifadelerle konulmalıdır ve başörtüsü siyasi rant sebebi olmaktan kurtarılmalıdır.
***
Her kesimden samimiyet bekliyoruz.
Yıllardır başörtüsünü İslam'ın en temel ilkesi haline getirenlere sormak lazım.
Hepiniz biliyorsunuz ki, başörtüsü konusu Kur'an-ı Kerim'de açık ve net olarak ifade bulmuyor. Örtünme var ancak saçların bugünkü şekliyle, yani bir tek telinin dahi görünmeyecek şekilde örtülmesiyle ilgili açık bir ayet yok.
Buna karşılık faiz ile ilgili çok net ve açık ifadeler yer almaktadır Kur'an-ı Kerim'de.
Alan da veren de lanetlenmiştir.
Ancak bu güne kadar hiç bir Allah'ın kulu bu faiz belası hakkında başörtüsü kadar hassasiyet göstermedi.
Bilakis faiz'i "kar payı" ilan ederek legal hale getirdiniz.
Başlarınız örtülü, çarşaflı, sakallı bir şekilde bankalardan otomobil kredileri, ev kredileri aldınız, kredi kartları kullandınız, faizli taksitli alışverişlere girdiniz bunları Kur'an-ı Kerim'de açıkça yasaklanmış olmasına rağmen hiç sorun etmediniz de bir TBMM'de başörtülü oturamamayı mı sorun ediyorsunuz?
***
Diğer tarafta kadın haklarından bahseden laik kesim var samimiyet sınavında.
Kadına özgürlük deniliyor ama kadının inanç özgürlüğü yok sayılıyor.
Kur'an-ı Kerim'de böyle bir emir olmasa dahi bir kadın "Ben böyle inanıyorum ve başımı örtmek istiyorum" diyorsa bu o kadının hakkı değil midir?
Siz açık giyinmeyi özgürlük sayıyorsanız, kapanmak isteyen kadınlar için de tesettüre girmek bir hak değil midir?
Yıllarca siz tesettürle kadınları "köle" olarak tanımlamadınız mı?
Darbecilerin yasaklarına siz de destek vermediniz mi?

Polis tarafından okul önlerinde darp edilen genç kızları tv ekranlarından izlerken "oh olsun" demediniz mi?
Bu nasıl bir özgürlük anlayışıdır?
***
Sonuç olarak geldiğimiz nokta şudur:
Bu ülkede halen kadınların sorunlarının çözümü erkeklerin insiyatifindedir.
Bu ülkede halen birbirimize tahammül edemiyoruz
Bu ülkede halen dindar/laik ayrımı net bir şekilde her yerde yapılıyor.
Bu ülkede halen devlet intikam hırsıyla yönetiliyor
Bu ülkede halen inançlar siyasi malzeme olarak kullanılıyor
Bu ülkede halen halkımız siyasilerin kendilerinin zeka seviyesiyle alay eden tutumunu çılgınlar gibi alkışlıyor...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder