10 Ekim 2013 Perşembe

Anadilde eğitim, Anadolu kardeşliğinin temeline konulmuş bir dinamittir...

İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa demişler ya atalarımız;
Boşa dememişler bu lafı...
Atasözlerimizin her biri bir derya...
Bu atasözü de o deryadan bir damla...
İnsanlar konuşa konuşa anlaşacak...
Bu biz insanlara Allah'ın bir lütfu...
Hiçbir canlıya bahşedilmeyen büyük bir lütuf...
Ve insanı yaratan Tanrı, konuşarak anlaşabilmemizi sağlamak için de dilleri yaratmış...
Millet olgusunu ihsan etmiş ve her millete de bir dil bahşetmiş yüce Yaradan...
"Siz bu millettensiniz, bu da sizin diliniz konuşa konuşa anlaşın birbirinizle" demiş

***
İlk zamanlar her kavim, belli bir bölgede bir arada yaşamışlar...
Ve her kavim yaşadığı bölgede kendi dilini konuşup, kendi yurdunda yaşamış...
Zaman ilerledikçe, icatlar olmuş, keşifler olmuş...
İnsanoğlu yine hiçbir yaratığa bahşedilmeyen zekasıyla öncelikle yaşamını kolaylaştırmak için icatlar yapmış...
Sonra yaşam alanlarını genişletmek için keşifler yapmış...
Bu arada da ölmeyi ve öldürmeyi de ihmal etmemiş...
Türlü sebeplerden dolayı hır çıkarıp birbirleriyle savaşmışlar ve katliamlar yapmışlar...
Keşifler bitince, dünyada başka yaşam alanı kalmadığını öğrenen insanoğlu, bu kez diğer insanların topraklarına göz dikmiş...
Yani fetihler dönemi başlamış...
Birilerini kendi yaşam alanında öldürmek ve oraya sahip çıkmak tarih kitaplarına da görkemli cümlelerle süslenerek aktarılmış...
Birilerinin yurdundan vatanından kovulması, öldürülmesi birileri için büyük övünç kaynağı olmuş...
***
İktidar kavgaları başlamış...
İcatlar devam etmiş...
İnsanoğlunun en büyük icatları da insanları öldürmek üzerine yapılmış...
Anlayacağınız insanoğlu Allah'ın verdiği nimetlere şükredip mutlu ve huzurlu yaşamak yerine savaşmayı, ötekileri öldürmeyi, yok etmeyi tercih etmiş...
Azmış kudurmuşuz...
Bugünlere geldiğimiz de bu azgınlık ve kudurmuşluk daha da artmış...
Kendilerine önder denilen üstün vasıflı insanlar kendisine tabi olanlara öldürmeyi ve ölmeyi emretmiş her daim...
Bunu da mutlu ve huzurlu yaşamak için yapmak zorunda olduğumuza inandırmışlar bizi...
***
Bugün yaşadığımız ülke Anadolu topraklarında 1000 yıl önce kurulan Anadolu Selçuklu Devleti'nin son varisi...
Türkiye Cumhuriyeti...
Selçuklu ve Osmanlı'da olduğu gibi bu genç Cumhuriyet'in kurucu iradesi de Türkler...
***
Bin yıllık bir kültürel gelenekten kaynaklanan alışkanlıklar var....
Bunlardan birisi de dilimiz Türkçe'dir...
Anadolu topraklarında 1000 yıldır bir arada yaşayan bir çok milletten insanın ortak dili haline gelmiş bir Türkçe...
Uzun süre Arap alfabesi ile yazılıp okunan Türkiye Cumhuriyeti ile de latin alfabesine geçen bir dil Türkçe...
Şu an bu topraklarda yaşayan her birey Türkçe konuşabiliyor, yazabiliyor ve okuyabiliyor...
Ne büyük bir nimet...
Ermeni, Rum, Kürt, Türk, Çerkez, Abhaza, Tatar, Arnavut, Gürcü, Laz, Arap, Çingene, Acem...
Hepsi ayrı bir millet, ayrı bir boy, ayrı bir kavim...
Ama hepsi 1000 yıldır ortak bir dil olan Türkçe'yi konuşarak anlaşabiliyorlar ve bu sayede 1000 yıldır bu topraklarda Türk egemenliği korunabiliyor...
Çevremizde bulunan coğrafyada nice devletler, nice egemenlikler el değiştirdi bu zaman sürecinde...
Sadece Anadolu topraklarında 1000 yıldır bu egemenlik bozulmadı...
Çünkü biz ortak bir dil ile konuşup anlaşabiliyoruz...
***
Dilimiz bizi birbirimize yakınlaştırıyor...
Akrabalık bağları kurmamızı kolaylaştırıyor...
Dostluk bağlarımızı güçlendiriyor...
Eğer ortak bir dilimiz olmasaydı, Aydın'dan Diyarbakır'a gelin gider miydi?
Muş'tan bir kızımız Edirneli bir kızancıkla evlenip akraba olabilir miydik?
Karadeniz'den Temel, Hatay'dan Hatice ile evlenip akraba olabilir miydi Arap ile Laz?
Bu ülkenin her bölgesinde yaşayan her etnik kimlikten birileri bir diğer etnik kimlikten birileriyle akraba olmadı mı?
Hepimiz akrabalık bağları ile birbirimize bağlanmadık mı?
Bu bağlılıkta ortak dilimiz Türkçe'nin etkisi ne kadar büyüktür bilmiyor muyuz hepimiz?
Şimdi 12 Eylül cuntacılarının hazırladığı zeminde yıllardır terör belası ile bu ülkeyi bölüp parçalamak isteyenlerin en büyük emeli olan dil birliğimizin ortadan kaldırılması  "Ana dilde eğitim" zırvasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır.
Daha bir kaç ay evvel anadilde eğitim bu ülkeyi böler diyen başbakan da ne yazık ki bu teröristlerin isteğine boyun eğmiş görünmektedir.
***
Anadilde eğitim olmalıdır.
Ama bu anaokulunda değil ana kucağında başlamalıdır.
Bu topraklarda yaşayan her milletten vatandaşımız ana dilini öğrenmeli, ana babadan alınan eğitim yetmiyorsa devletin himayesinde bu eğitime deste verilmelidir. Ancak topyekun okullarda Türkçe'nin dışında bir eğitim dilinin olması dil birliğinin bozulması demektir ve bu da 1000 yıldır süren kardeşliğin temeline konulan dinamit anlamına gelmektedir.
Evet Allah'ın bizlere lütfettiği bütün diller özgür olmalıdır.
Ancak bu coğrafyadaki 1000 yıllık kardeşliğin bozulmaması için de ortak dilimiz Türkçe resmi eğitim dili olarak muhafaza edilmelidir.
Hep "yaşayıp göreceğiz" deniliyor...
"Ne olursa olsun bu ülke bölünmez" deniliyor.
Bir kere de yaşamadan görelim.
Bu ülke adım adım bölünmeye doğru gidiyor...
Aklımızı başımıza alıp, bu ülkede 1000 yıldır huzur içinde yaşamamızın en büyük etkeni olan Türkçemize sahip çıkalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder