2011 yılında Ankara Ticaret Odası (ATO)'da bir toplantı...
Toplantının onur konuğu başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan...
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Başbakan sıfatıyla toplantıda ticaret erbabının sorunlarıyla ilgili açıklamalarda bulunacak!
Fakat öyle olmuyor...
Seçim arefesinde olduğu için seçime yönelik söylemlere devam ediyor...
Toplumun tüm direnç noktalarına "korku salmak" için gereken yapılıyor!
Başbakan bu toplantıda da orada bulunan büyük tüccarlara gözdağı verecek ya!
Konuyu "Ergenekon Davası"na getiriyor...
***
"Biz geldiğimizde ayağa kalkamayanların halini de görüyorsunuz. Biz geldik ayağa kalkmadılar gereği yapıldı"
Bu sözlerde adı zikredilmeyen kişi Korgeneral Engin Alan...
O dönemde MHP milletvekili adayı...
MHP'nin yükselişini önlemek için bütün şer odakları işbaşında...
Bunlar yetmiyor...
Başbakan Korku İmparatorluğu'nun mekanizmalarını çalıştırıyor ve bu sözlerle orada bulunanlara "Siz de ayağınızı denk alın" mesajını veriyor...
Sadece bu vakıa değil elbette başbakan ve AKP hükümetinin korku salan sözleri ve icraatları...
Son 4-5 senedir bu korku imparatorluğunu iliklerimize kadar hissediyoruz...
Şurada yazdığımız kıçı kırık bir iki yazı için bile sağdan soldan eş dost sürekli uyarıyor...
"Aman hoca dikkat et çok ileri gitme, ne olacağı bilinmez"
Artık böyle bir hale geldik...
***
Neyse dönelim konumuza...
Başbakan ATO toplantısında kendi ağzıyla Engin Alan'ın mahkumiyetinin asıl sebebini ikrar etti...
Ergenekon bahane asıl mesele intikam duygusu...
Sırf ayağa kalkmadığı için "gereken yapılmış" ve Engin Alan içeri tıkılmış...
Bunu biz söylemedik AKP Hükümetinin başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan 2011 yılında ATO toplantısında söyledi bunu. Daha sonra seçim mitinglerinde de halka hitaben "Biz geldiğimiz vakit ayağa kalkmayanların halini de görüyorsunuz işte!" diyerek halka da gözdağı vermeyi ihmal etmedi.
Bu sözler toplumun bütün kesimlerine uygulanan psikolojik bir işkencedir...
Korku imparatorluğunun temel taşlarıdır...
***
Aynı başbakan bugün çıkıyor ve Ergenekon sürecinde yaşananların "Yenilir yutulur cinsten" olmadığını söylüyor...
Paşaların yok yere tutuklanmasının büyük bir üzüntü kaynağı olduğunu söylüyor...
Yargı sürecinin bu kadar uzamasının kabul edilemez olduğunu söylüyor...
Şimdi hem kendime;
Hem AKP'ye oy verenlere;
Hem de Başbakan'ı neredeyse ikinci peygamber ilan edecek olanlara soruyorum:
Biz hangi başbakana inanacağız!?
Siz hangi başbakana inandınız da onu bu kadar yücelttiniz!?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder