25 Haziran 2021 Cuma

Trabzonsporlu Rafet...


Rafet Ünal...
Can dostum, kardeşim, arkadaşım...
Henüz 32 yaşında, yakalandığı amansız hastalığın pençesinden kurtulamayarak bizleri erkenden bırakıp giden gardaşım...
Rafet, cüce olmasa da boyu oldukça kısa bir arkadaşımdı.
Doğuştan ellerinin baş parmakları yoktu.
Esmer tenli, omuzlarına kadar inen simsiyah saçları ve kömür karası gözleri...
Yüzü çokça gülse de gözlerindeki hüznü ben bilirdim, ben görürdüm.
***
Giyim kuşamı pek severdi.
Beyaz kunduraları, beyaz pantolonu pek namlıydı.
Güneş gözlüklerini takıp, bir Yeşilçam jönü edasıyla ve dört parmağıyla saçlarını arkaya doğru sıvazlaması ise çok canlar yakardı...
Filinta gibi delikanlının kısa boylusuydu Rafetim...
***
Hayatta en çok sevdiği birlikte yaptığımız sohbetlerdi.
Etrafındakiler, dostları, arkadaşları onun hep neşeli, dirayetli yanlarını bilirdi.
Bense hüzünlerini, aciz kaldığı hallerini dinlerdim ondan.
Haysiyyetsiz adam, herkesi güldürür, beni de bolca ağlatırdı.
Onunla ağlamak da gülmek de ayrı bir güzeldi.
Menfaatsiz, çıkarsız, tertemiz bir dostluk, tertemiz bir arkadaşlık.
***
İkimizin de ilginç bir özelliği vardı.
İkimiz de Antalya - Aksekili olmamıza rağmen, ben Eskişehirspor sevdalısıydım, Rafet de Trabzonsporluydu.
Birlikte bir mahalle takımı kurmuştuk.
Adını Bademli Enderspor koyduk.
Bademli köyümüzün adıydı.
Ender de Eskişehirspor'un formasını yıllarca şerefle taşımış olan Ender Konca abimizin adı.
Bir yandan da Enderspor'un kısaltması ES oluyordu. Hem Ender abiye hem de Eskişehirspor'a atıfta bulunuyorduk.
Sıra renklere gelince ben hemen ''Siyah - Kırmızı olsun'' demiştim.
Rafet ''Abi o zaman ESES'in Kırmızısı Trabzon'un da mavisi olsun, Kırmızı - Mavi yapalım'' demişti.
Bu konuda biraz çakallık yapmadım değil hani.
Kırmızı - Mavi olursa nerdeyse Trabzonspor'un renkleri olacaktı.
Bir şekilde Rafet'i kandırıp Lacivert Kırmızı renkler üzerinde mutabık kaldık.
***
Bademli Enderspor yıllarca oldukça başarılı maçlar oynadı.
Gayrifedere bir takım olmamıza rağmen İstanbulspor ve BJK takımlarının altyapı hocaları bizim takımın namını duymuş ve bizimle antrenman maçları oynatmışlardı altyapı takımlarını.
Aradan yıllar geçti.
Rafetim o kötü hastalığın pençesine düştü.
Eriyip, gitmiş gözlerinin feri sönmüştü.
Yapılan son tahlillerini aldım ve Çapa'da bir doktor arkadaşıma gösterdim.
1 hafta 10 günlük bir ömrü kaldığını söylediler.
Üzerime bir dağ yıkılmıştı adeta.
***
Kendimi toparlayıp, yanına gittim.
''Arkadaş hadi yine iyisin. Tahlillerin iyi çıktı yine kefeni yırtacaksın herhalde'' dedim gülümseyerek.
Bu cümleyi ona söyledikten tam 7 gün sonra göçüp gitti bu alemden...
Bana güvenirdi.
Yalan söylemeyeceğimi bilir, hep inanırdı bana.
Yine inanmıştı ama gün geçtikçe kötüleştiğinin de farkındaydı.
Aynı gün akşamı geç saatlere kadar hastanede yanında kaldım.
Bir ara elimi tuttu.
''Abi be keşke formaların rengini Siyah Kırmızı yapsaydık'' deyiverdi.
Anlamazdan geldim, ''Boşver oldu bitti, Bordo Mavi de güzel olurdu ama Lacivert Kırmızı da fena değildi'' dedim gülüştük.
***
''Biliyor musun abi, ben Trabzonspor'u sevmeyi bile senden öğrendim''
Bazen cümleyi tamamlamaya bile gücü yetmiyordu.
Bense konuşmaktan korkuyordum, konuşursam ağlayacağımı biliyordum.
O biraz soluklandıktan sonra devam etti:
''Sen Eskişehirspor'u o kadar güzel seviyordun ki, ben de senin gibi 3 takımdan birini tutmak yerine o dönemlerde şampiyonluklar yaşayan Trabzonspor'u tutmayı, Trabzonspor'u sevmeyi senin sayende başardım.''
''Ben olmasam da sen Trabzonspor'u tutardın, çünkü Trabzonspor bizim yarım bıraktığımız işi tamamladı. Anadolu insanının en büyük özlemini giderdi'' dedim.
Yorulmuştu.
Uyuklamaya başladı, vakitte geç olmuştu yanından ayrıldım.
***
Trabzonspor meselesi onunla son konuşmamızdı.
Ertesi gün doktorlar ''Yapacağımız bir şey kalmadı, evine götürün'' demiş.
Ve 1 hafta sonra soğuk bir kış gününde Rafetimi toprağa verdik.
Aradan yıllar geçti ve Eskişehirspor bugün Trabzonspor'un vereceği bir imza ile yaşama tutunacak ya da yok olup gidecek.
Trabzonspor camiası muhtemelen ne Rafet'i bilir ne de beni.
Ama ülkemizde Trabzonspor'u Trabzonlulardan daha farklı bir tutku ile seven o kadar çok Anadolu insanı var ki, hepsi Türk futbolunda Anadolu ihtilalini başlatan Eskişehirspor için verecekleri imzayı bekliyor.
Belki arkadaşım Rafet bile yattığı yerde daha huzurlu olacak bu imza karşılığında.
Her şey kupa, başarı, yenmek, yenilmek değil.
Trabzonspor camiası şunu çok iyi bilmelidir ki, Eskişehirspor'un yok olmasına sevinecek olanların çoğu Trabzonspor'un da bir an evvel yok olması için çabalıyorlar. Yıllar önce ''Eskişehirspor bizim için büyük tehlike ve hepimiz Eskişehirspor'a karşı birleşmeliyiz'' diyenlerin bizi bize kırdırmalarına müsaade etmeyin.
İmza vermeyerek Eskişehirspor'un yok olmasında katkı sahibi olmanız size hiç bir şey kazandırmayacak ama bir imza vererek Eskişehirspor'un yaşamasında pay sahibi olmanız size çok büyük manevi değerler kazandıracak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder