Eskiden hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun yeri ve zamanı gelince doğruları yazmaktan kaçınmayan, iktidar gücünden korkmayan, iktidarın sunduğu rantiye nimetlerine sırtını dönen ve bedeli ne kadar ağır olursa olsun "doğru"ları yazmaktan geri durmayan hakiki "gazeteciler" vardı.
Şimdi yok mu?
Elbette var.
16 yıldır oluşturulan algı imparatorluğunun tüm baskılarına rağmen doğruları yazmaktan kaçınmayan gazetecilerimiz de var çok şükür.
***
İşte bu gazetecilerden birisi de Necati Doğru...
Adam soyadı gibi dosdoğru bir adam!
Yıllardır gazete köşelerinde yazar bay Doğru.
Son olarak da Sözcü gazetesinin bir köşesini vermiş Necati abiye, yazıyor adam sağolsun doğruları...
Necati Doğru, 14 Ocak 2018 tarihinde köşesinde yine tarihi bir doğruyu yazmış...
Yazısının başlığı, BAHÇELİ, İKİNCİ FETHULLAH OLUR MU!?
Adam soruyor!
Doğruları yazan adam bu soruyu sorduktan sonra yazısının girişinde neden sorduğunu da açıklıyor.
Şüphe!
Evet, Doğru abi şüpheci bir abi.
"Şüphe sağlıktır" dese de kendisi uzmanlar öyle demiyor.
Bazıları şüpheciliğin bir hastalık olduğunu söylüyor.
Bazıları daha da ileri gidip "ölümcül bir hastalıktır" demiş.
***
Biraz araştırdım ben de bu şüphe meselesini.
Şüphecilik normal bir insan yaşamında gerçekten ölümcül sonuçlar doğurabiliyormuş.
Mesela bir çok kadın cinayetinin sebebi bu şüphe denilen illetten kaynaklanıyormuş.
Adam kıskanç!
Kıskançlık ve şüphe bir araya gelince kadının sonu ölüm oluyormuş.
Hatta bazen kıskanç ve şüpheci koca karısının kafasına sıktıktan sonra kendi kafasına da sıkabiliyormuş.
Bu vakalar hep yaşanmış.
İnsan evlatlarına özgü bir özellik olan şüphe sadece istihbaratçılarda sağlıklı bir şekilde yaşanabiliyormuş.
Hatta istihbarat elemanlarına ilk olarak "şüphecilik" öğretilirmiş.
Doğru abinin dediği gibi normal hayatta şüphecilik çok da sağlıklı değilmiş.
Günahını almayalım adamın.
Adam belki de istihbaratçıdır, bilemeyiz!
Evet bilemeyiz ama şüphe edebiliriz!
***
Necati Doğru abimiz yazısında Fethullah'ın yıllar boyunca iktidarı kandırmasından yola çıkarak, terörle mücadele konusunda hükümete tam destek veren MHP lideri Devlet BAHÇELİ'nin de AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kandırıyor olabileceği şüphesine kapılmış.
Sonuçta şüphedir bu!
İlle de böyledir demiyor adam!
"Şüpheleniyorum aga!" diyor yazısında.
Biz şimdi bu adama her ne kadar "Bay Doğru abi şüphelenmene gerek yok, ne Devlet Bahçeli, ne de MHP vatan haini Fethullah ve avanesi gibi sinsi ve hain değildir. Atatürk ilkeleri ve Başbuğ'un 9 Işık'ının aydınlattığı yolda Cumhuriyet'in bekçileridirler" desek de fayda etmez.
Adam rahatsız!
Ben demiyorum uzmanlar diyor.
"Şüphecilik bir hastalıktır"
***
Necati Doğru, yakalandığı bu şüphecilik hastalığının sonucunda 14 Ocak 2018'de yazdığı yazısında azcık zırvalamış.
Hiç önemi yok!
"Serhoşun metktubu okunmaz" misali adam hasta!
Hasta adamın, hastalığından kaynaklanan kusurlarını da görmemek lazım!
Fakat sözkonusu yazısında öyle bir şey yazmış "Ulen helal olsun adama, hasta haliyle bile doğruları yazabiliyor!" dedirtecek cinsten.
Ne demiş peki bay Doğru abi!?
Aynen aktarayım efendim:
"Devletin kadrolarına, orduya, polise, yargıya,derneklere, vakıflara kendi partilisini, kendi yandaşını yerleştirmek konusunda bu iki lider arasında kanlı bıçaklı olma durumu çıkmayacağının garantisi var mı!?"
Bay doğru abi bu şüphesini de dile getirdikten sonra asıl bombayı patlatıyor. O koca köşede parantez içine saklanmış şu cümle tarihi bir itiraf gibidir aslında.
Doğru abi parantez açarak devam ediyor:
"(Devlet Bahçeli'nin hocası, rahmetli Alparslan Türkeş de milli cephe koalisyonlarına küçük ortak olarak girer, büyük ortak olarak çıkardı)"
***
İşte asıl mesele parantez içine saklanmış bu cümlededir!
Necati abi, en doğruyu parantez içine saklamış ki zarar gelmesin doğruya!
Özellikle 7 Haziran seçimlerinden bu yana devam eden Devlet Bahçeli ve MHP düşmanlığının kronik bir hal alması ve bu düşmanlığın zaferle sonuçlanması için yapılan saldırıların altında yatan gerçek budur!
Alayı MHP'den korkuyor!
Alayı Devlet Bahçeli'den korkuyor.
Alayı Türk Milliyetçileri'nden korkuyor!
Alayı Anadolu toprakları üzerinde doğan her çocuğun sonsuza kadar "Ne Mutlu Türküm Diyene!" diye haykırmasından korkmaktadır!
Asıl mesele budur!
Vatan ve Millet düşmanlarının, Türklük düşmanlarının oyunlarına alet olan içimizdeki hainlerin düştüğü oyun da budur!
***
Şüphecilik hastalığına yakalanan Necati Doğru'nun parantez içine sakladığı bu gerçeği davasına, liderine, ülküdaşına küsen daha da ileri giderek ihanet eden herkes görmeli ve iyi anlamalıdır!
Görmek istemeyenleri, biz hiç görmek istemeyiz!
Anlamak istemeyenleri biz hiç anlamak istemeyiz!
Lidere sadakatten nasiplenmeyenler, gitsinler Anadolu'da Türk Varlığı'nı sonlandırmak isteyenlerin kurdukları tezgahlarda ruhlarını üç paraya satsınlar!
Biz buradayız!
Kızıl Elma Ülkümüzün,
Türk - İslam Ülküsünün
Turan Ülküsünün
Hoca Ahmet Yesevi, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Başbuğ Alparslan Türkeş'in ilkeleriyle aydınlattıkları yolun sonunda olduğu gerçeğine inanan Türk Milleti olarak Lider Devlet Bahçeli'nin emrinde bu kutlu yolun sonundaki zafer meşalesine ulaşacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder