18 Kasım 2017 Cumartesi

Devlet BAHÇELİ ve "DEVLET"

"Tayyip gitsin de ne olursa olsun!"
Evet sonlarda Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı bu noktaya geldi.
Bu noktaya gelinmesinde AKP ve Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın payı elbette oldukça önemli ölçüdedir.
Ancak bir önemli pay da Recep Tayyip Erdoğan karşısında siyasi başarı gösteremeyen siyasetçiler ve siyasi partilere aittir.
Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.
Türk milleti demokrasiyi özümsemiş bir millettir.
Ve Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Türk Milleti için en tehlikeli durum "Tayyip gitsin de nasıl giderse gitsin, ne olursa olsun" düşüncesinin bu toplumda derinlemesine bir ağırlık kazanmasıdır.
***
Bu düşünce tarzının toplum içinde oldukça güçlendiği kanısına varan Türkiye düşmanları 15 Temmuz günü ülkemizi bir iç savaşın eşiğine getirmiş, ancak bu aziz millet, sağcısıyla AKP ve R. Tayyip Erdoğan'ı seveniyle sevmeyeniyle tamamı bizim bir bedevi devleti ve bedevi milleti olmadığımızı bu düşmanlara açık bir şekilde göstermiştir.
Dikkat edersek, Türkiye'deki 15 Temmuz iç savaş denemesi öncesinde Arap dünyasında bunun çok başarılı provaları yapıldı.
"Saddam gitsin de ne olursa olsun" diyerek Saddam Hüseyin'e karşı ayaklanan Arapların bugünkü durumu ortada.
Ülke bir iç savaşın içinde.
Irak bölünme noktasına geldi.
Saddam döneminde refah düzeyi oldukça yüksek olan Irak halkı bugün açlıkla mücadele ediyor.
Hemen yanı başındaki Suriye'de de aynı oyun oynandı.
"Esad gitsin de ne olursa olsun" zihniyetiyle ayaklanan Suriye halkı şimdi ülkelerinden kaçmak için ölümü bile göze alabiliyorlar.
Bir başka örnek de Libya!
Libya'da Kaddafi döneminde dünyanın en müreffeh ülkelerinden birinde yaşamanın keyfini süren Libyalılar, "Kaddafi gitsin de nasıl giderse gitsin, ne olursa olsun" zihniyetiyle isyan çıkardılar. Kaddafi'yi öldürüp sokaklarda ölüsünü gezdirdiler.
Şimdi durum nedir Libya'da!?
Açlık, sefalet ve çetelerin iç savaşı!!!
***
Müslüman ülkelerde çıkardıkları iç savaşlar ile bir karmaşa ortamı yaratıp, bu ülkelerin tüm yer altı ve yer üstü zenginliklerini zapteden emperyalist güçler aynı oyunu ülkemizde de oynamaya kalkıştılar.
10 yıllık AKP iktidarı döneminde yürütülen politikalarla milletimizin, ayrıştığını, düşmanlaştığını ve en önemlisi Araplaştığını zanneden bu emperyal güçler 15 Temmuz'da harekete geçtiler ve ülkeyi iç savaşa sokmak için sözde bir darbe girişiminde bulundular.
Evet 15 Temmuz olayı bir darbe girişimi değil, ülkemizi iç savaş ortamına sokma girişimi idi!
Olmadı başaramadılar!
Çünkü bu ülkede yaşayanların sadece Müslüman olmadığını aynı zamanda TÜRK milleti olduğunu unuttular!
Lazıyla, Kürdüyle, Acemiyle, Çerkeziyle, Rumuyla, Ermenisiyle, Türkmeniyle, Alevisiyle, Sünnisiyle Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyeti kurarken söylediği "Ne mutlu TÜRKÜM diyene!" sözünün altında birleştiğini bilemediler!
 15 Temmuz günü bir millet emperyalistlere bir kere daha Türk'ün tokatını vurdu!
***
15 Temmuz'da çok şey değişti.
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu değişim ise en önemlisidir.
Yıllardır birlikte hareket ederek ülkeyi bir uçurumun eşiğine getirdikleri yol arkadaşları bölücü ve dinci kesimin aslında bir vatan haini ve millet düşmanı olduklarını anladılar.
Bu iç savaş girişiminin karşısında dimdik duran MHP, Ülkü Ocakları ve Türk Milleti'nin lideri Devlet BAHÇELİ'nin de nasıl büyük bir devlet adamı olduğunu anladılar.
CHP Lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katılımıyla gerçekleştirilen Yenikapı mitingi Türk Milleti'nin emperyalist güçlere vurduğu bir şamar olmuştur.
"Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun" düşüncesinin Arap toplumlarında olduğu kadar kolayca Türk Milleti'nin içine yerleşemeyeceğini gösterdik.
***
İşte bu noktadan sonra bir Devlet BAHÇELİ gerçeği ortaya çıkmıştır.
Devlet BAHÇELİ o dönemde yaptığı siyasi konuşmalarında bir "Türkiye gerçeği" vurgusu yapıyordu.
"Türkiye gerçeklerini gözardı etmeden siyaset yapmaktan" bahsediyordu.
Neydi bu Türkiye gerçeği!?
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan sandıktan tek başına iktidar olarak çıkmıştır.
Bir diğer gerçek ise, bu iktidar olasılığının karşısında duracak olan kesimin içinde hemen seçimler sonrasında "Pkk bizim arka bahçemizdir" diyerek bölücülüğünü tescilleyen HDP vardır. Ve MHP'nin bu bloğun içinde olması söz konusu dahi edilemez!
Bu "Türkiye gerçekleri"ni göz ardı etmeden, "Anadolu'da Türk varlığının bekası için" yürünecek tek demokratik yol AKP ve Recep Tayyip Erdoğan ile bu ülkenin Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bir şekilde ülkemizin yönetimine katkıda bulunmaktır.
MHP ve Devlet BAHÇELİ de bunu yapmıştır ve bugün ne kadar başarılı olduğunu da bütün milletimiz görmektedir.
***
Bu ortamda CHP ne yapmıştır!?
Atatürk'ün kurduğu ülkenin, Atatürk'ün kurduğu partisini yönetenler ne yapmıştır!?
Kurtuluş Savaşı sırasında çeşitli isyanlarla Atatürk'e karşı savaşan Kürt Teali Cemiyeti'nin bugünkü uzantısı olan Pkk'yı arka bahçesi olarak görenlerle birlikte olmuştur.
Terörist cenazelerine sahip çıkmıştır.
Türk milletini CHP'ye oy vermeye ikna edecek tek bir politika geliştirememiş ve bunun acısını da CHP'ye oy vermeyenleri koyun sürü olmakla itham ederek çıkarmıştır.
CHP'nin iktidar olmasının tek yolu AKP'ye oy atanların CHP'ye oy atmaya ikna edilmesidir ve CHP'liler bunu "AKP'ye oy atanlar koyun sürüsüdür" diyerek başaracaklarını zannedecek kadar politik yetersizdirler şu anda.
CHP siyasi yetersizliğini kendi seçmeni üzerinde "Tayyip gitsin de ne olursa olsun" noktasına da getirmektedir.
***
CHP'den yana umudumu yitirmedim ben henüz.
Tanıdığım bir çok genç arkadaşım var.
Atatürk'ü anlamış, Atatürk'ün ilke ve inkılaplarını yaşam tarzı olarak seçmiş CHP gençliği halkı ikna edecek bir politik gelişimi mutlaka gösterecektir ve Atatürk'ün kurduğu CHP yeniden "Atatürk'ün kurduğu parti" olma noktasına gelecektir.
MHP'de de benzer durum vardır.
İç çekişmelerden arınmış bir MHP, bu ülkede AKP'nin tek alternatifi olacaktır.
MHP'nin CHP'ye oranla en büyük şansı Devlet BAHÇELİ gibi bir liderinin olmasıdır.
Devlet BAHÇELİ, popülist bir siyasetçi değil ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu bir devlet adamıdır.
Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş gibi liderlerden sonra ülkemiz genelde popülist siyasetçilerin yönetiminde kalmıştır.
"Devlet'in ve Millet'in bekası" bir yana bırakılmış, partinin ve partililerin varlığı ön plana çıkmıştır yeni lider profiliyle birlikte.
Devlet BAHÇELİ, yeniden devlet adamı profilinde bir lider olarak milletimizin teveccühünü kazanmış önemli bir şahsiyettir ve ülkemizin son yıllardaki en büyük kazancıdır.

ÖNEMLİ NOT:
Yorumların hakaret ve küfür içermeden yapılmasını rica ediyorum.
Aksi durumdaki tüm yorumlar silinmektedir.
Eğer düşünceye düşünce ile karşılık verirseniz memnuniyetle yayınlarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder