Mister Hoşcan marifetiyle başlayan düşüş serüvenimiz en alt seviyeye kadar geldi. Bundan sonrası yok oluş sürecine girer. Yani bir diğer deyişle bu sezon Eskişehirspor için olmak ya da olmamak sezonu olacak. Böylesi hızlı bir düşüş süreci yaşamış olmamıza rağmen bir çok kent takımı gibi kapımıza kilit asılmadı, yönetimsiz kalmadık, Eskişehirspor gerçek sahipleri olan taraftarlarımız yönetim oluşturarak varolma mücadelemizi başarıyla sürdürdüler.
***
20 Yıl önce Hacıbaba çay bahçesinde Altes tribün grubunun lideri olarak sohbet ettiğim bıyıkları yeni terlemiş bir delikanlı olan Erkan Koca bugün kulübümüzün başkanlık görevini üstlenmiş ve ekibiyle birlikte bu varoluş mücadelesine devam ediyor. Yine Eskişehirspor'un gerçek sahipleri olan taraftarlarımızı temsilen Eskişehirspor Taraftarlar Birliği başkanı sevgili Murat Diri de bizleri temsilen bu mücadeleye yönetimle birlikte çalışarak destek veriyor.
***
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki kulüp başkanlığı her şeyden evvel ekonomik güç ister.
Hele ki geçmiş dönemlerdeki yönetimler tarafından borç batağına itilmiş ve kaderine terkedilmiş bir Eskişehirspor'un hem başkanı hem de yönetimi ekonomik olarak çok güçlü olmalı.
Fakat yine hepimiz çok iyi biliyoruz ki, ekonomik olarak güçlü olan hiç bir Eskişehirli bu göreve talip olmadı. Bazı isimlere taraftar yoğun baskı yaptı yine de talip olan çıkmadı.
Eski başkanlar, eski yöneticiler talip olmadı.
Siyasetçiler, tesislere baklava tepsisi taşımaktan, maçlarda kaşkol sallamaktan öteye gitmedi.
Durum böyle olunca da taraftar liderleri ''ESKİŞEHİRSPOR YAŞAYACAK!'' diyerek göreve talip oldu.
***
Yeniden ümitlendiğimiz Göztepe vakası sonrasında oluşan ve taraftar ağırlıklı olan yönetimler dönemin4e baktığımız vakit belki sportif anlamda çok büyük başarılar göremedik fakat Eskişehirspor'un yaşaması adına çok büyük bir başarı elde edilmiştir. Kulübümüzün sırtına yüklenen borç yükü kur farkı dışında yükselmemiş, kur farkına rağmen azaltılmış belki de bizim gibi olan kulüpler arasında en ödenebilir durumda tutulan borç miktarı bizim borcumuz olmuş. Taraftarın kulübe üyeliği üzerindeki kota uygulaması kaldırılmış, kulüp kongre salonlarına alınmayan taraftar yeri geldi kulübün divan başkanlığını yaptı, yerine geldi kulüp başkanlığını yaptı. Artık Eskişehirspor kulübü birilerinin rantiye alanı olmaktan çıktı, gerçek Eskişehirspor'luların yönettiği bir kulüp haline geldi.
***
Şimdi yepyeni bir döneme başlayacağız.
Olmak ya da olmamak...
1965'ten bu yana bozuk düzene karşı verdiğimiz mücadele bugün bir kez daha yeniden başlıyor.
Ve bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için şu an ihtiyacımız olan tek şey bütün kentin birlik ve beraberlik içinde bu mücadeleye destek olmasıdır.
Birbirimize karşı olan dargınlıklarımızı küskünlüklerimizi bir yana bırakarak, ihanet boyutuna varmayan hatalarımızı birbirimizi kırmadan dökmeden bizzat dile getirerek, eleştirilerimizi yerin dibine sokma amacıyla değil de yapıcı olmak amacıyla dile getirerek bu birlik ve beraberlik iklimini bizler yaratabiliriz.
***
Tıpkı 1965'te olduğu gibi.
Bir seferberlik ruhu ile.
Bir imece ruhu ile biz bu yükün altından kalkarız.
Eskişehirspor'u gerçekten sevenler, birbirlerini de Eskişehirspor'u sever gibi severse Eskişehirspor yeniden Bizans dükalığının korkulu rüyası olmaya devam edecektir.
Şahsi hesaplaşmalarımızı kulüp üzerinden sürdürürsek, fitne kazanını kaynatan ateşin karşısında erirsek, fitne kazanının başındaki kepçecilerin lakırdılarına boyun eğersek, Eskişehirspor'u kendi ellerimizle tarihin tozlu sayfalarına gömeriz.
***
Ben Selahattin Erdoğan...
1972 yılından bu yana Eskişehirspor'a Eskişehirspor'a aşığım.
Eskişehirspor için döktüğüm ilk gözyaşımı anımsıyorum.
Lise çağlarındaydım.
Eskişehirspor olaylı BJK maçından sonra ilk kez 2. lige düşmüş ve İstanbul Vefa Stadı'nda maçı vardı.
Eskişehirspor maça çıkarken bir rüzgar esti ve toprak sahadan kalkan toz bulutu oyuncularımızın üzerine çullandı.
O an gözümden yaşlar akıverdi.
Türkiye'nin en iyi çim sahalarından birine sahip olan Eskişehirspor şimdi toz toprak içinde maç yapıyordu. Öylesine zoruma gitmişti ki, hıçkıra hıçkıra ağlamıştım.
***
Gelin bu büyük sevdayı öldürmeyelim.
Türk futbolunun yaşayan efsanesini kendi ellerimizle yok etmeyelim.
Aziz Bolel'in, Yalçın Kılıçoğlu'nun ve daha nicelerinin kemiklerini sızlatmayalım.
Onların bizlere bıraktığı bu kutlu mirasa sahip çıkalım.
Ölümcül hastalığın pençesinde yaşam mücadelesi verirken bile tek düşüncesi Eskişehirspor olan merhum Necdet Yıldırım'ın, mezar taşına ESKİŞEHİRSPOR yazdıran merhum Abdullah Gegiç'in kemiklerini sızlatmayalım.
Aldığı astronomik transfer tekliflerini elinin tersiyle itip sadece Eskişehirspor forması giyen İsmail Arca'nın 17 yıl boyunca şerefle taşıdığı formayı layık olduğu yere taşıyalım. İsimlerini tek tek saymakla bitiremeyeceğim efsane futbolcularımızın, Eskişehirspor'u ANADOLU YILDIZI ünvanıyla taçlandıran futbolcularımızın emeklerine ihanet etmeyelim.
***
Eskişehirli olmayan, Eskişehir ile uzaktan yakından bir bağı olmadan Eskişehirspor'a aşk ile bağlanan binlerce Eskişehirspor sevdalısı olarak bütün Eskişehir halkına sesleniyorum.
ANADOLU YILDIZI'nı söndürmeyin!
Hayat ışığımızı karartmayın!
Şampiyonluk hayallerimizi yıkmayın!
Çalınan şampiyonluklarımızın intikamının alınacağı umutlarımızı bitirmeyin!
Bir olalım Birlik olalım, sevelim sevilelim, Eskişehirspor'u tahtına oturtmadan ölmeyelim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder