12 Şubat 2019 Salı

Keşke ''Tanzim Satış'' olsa

Sanırım ilkokul son sınıftaydım.
Kasımpaşa - Kızılay Meydanı'ndaki büyük Tanzim Satış mağazasının önünde Sana Yağı kuyruğundayım.
Mahşeri bir kalabalık var.
1 Paket Sana Yağı alabilmek için saatlerdir bekliyordu yüzlerce insan.
Bakkallarda karaborsaya düşen margarin yağını büyük bir hasretle bekliyorduk.
Benim gibi henüz çocuk yaşta olanlar, dedeler, nineler...
Yüzlerce insan...
Birden bir uğultu kopma.
Bağırışlar çığırışlar...
Sana Yağı kamyonu gelmişti.
Sıra beklemekten bunalan millet kamyona hücum etmişti.
***
O dönemlerin ''Çevik Kuvvet''i olan beyaz miğferli Toplum Polisleri duruma müdahale etmiş ve kamyona saldıran ahaliyi dağıtmak için ellerindeki copları rastgele kalabalığa sallıyorlardı.
Sallamak derken öyle ''Dağılın! Dağılmazsanız vururum'' tarzında değil, Allah ne verdiyse olanca güçleriyle kafa göz, çoluk çocuk, genç yaşlı ayırt etmeden vuruyorlardı.
Ben de hayatımın ilk polis copunu orada yemiştim.
Belediye fiyatları tanzim etmeye çalışırken oluşan yağma düzenini de polis bu şekilde tanzim ediyordu.
Yağ ve şeker gibi ürünlerde böyle çileler çeksek de o yıllarda Tanzim Satışlar fakir fukaranın can simidiydi.
***
İşte bu tanzim satışlar Bülent Ecevit döneminde açılmış ilk olarak.
CHP'li İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak tarafından 1973 yılında açılan Tanzim Satışlar kısa zamanda Türkiye genelinde bir çok belediye tarafından açılmış ve Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ABD tarafından uygulanan ambargoyu fırsata çeviren karaborsacılara karşı savaş açılmıştı.
Çok da iyi olmuştu.
Her ne kadar yüksek fiyat ve karaborsacıların önü tam olarak kesilmemiş olsa da milletin bir çok ihtiyacını çok ucuza temin etme imkanı doğmuştu.
***
CHP'li belediyeler tarafından başlatılan bu Tanzim Satış uygulaması 12 Eylül sonrasında ortaya çıkan siyasi iradenin ''Serbest Piyasa Ekonomisi'' uygulamasına geçmesiyle sona erdi.
Tanzim Satışlar önce bir şirket bünyesine toplandı. Marketler zinciri oluştu daha sonra da özelleştirilerek tamamen ortadan kalktı.
12 Eylül öncesinde milletin arkasında hep devlet vardı.
12 Eylül darbesi ile başlayan dönemde ise devlet hep zenginlerin ve güçlülerin yanında oldu.
Millet sadece seçim dönemlerindeki ucuz ''yardım'' kolileri ile hatırlandı.
***
12 Eylül darbesinin en belirgin zulmü zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu kapitalist sistemi toplum hayatına zorla da olsa kabul ettirmek olmuştur.
ANAP iktidarı ile başlayan ''Zenginin daha da zenginleşmesi'' sistemi AKP iktidarı döneminde zirveye ulaştı. Çağdaş kölelik düzeni olan taşeron sistemi ile iyice fakirleşen millet holdinglerin kölesi olmuş adeta karın tokluğuna gece gündüz çalışır hale gelmiştir bu dönemlerde.
Şimdi bu düzenin en önemli baş rol oyuncularından biri olan AKP, başarılı bir CHP projesi olan Tanzim Satışları yeniden hayata geçiriyor.
Kötü mü yapıyor?
Hayır!
Çok da iyi yapıyor!
Fakat asıl önemli olan şudur; bu uygulama bir pansuman tedavi midir, yoksa kalıcı bir tedavi yöntemi olarak mı hayatımıza yeniden girecek?
***
Sadece meyve sebze mi!?
Elektrik, doğal gaz, su ve telefon faturalarındaki soygun da bu tanzim satış mantığına dahil edilecek mi!?
Passolig uygulamasındaki soyguna dur denilecek mi!?
Hasılı kelam holding patronlarının millete yaptıkları tüm zulümlere dur denilecek mi!?
İşte bütün mesele burada!!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder