Dile kolay...
Bir ömür...
Bir kutlu dava uğruna heba edilen bir ömür...
1 Ocak 1948 yılında başlayan ve bugünlere kadar devam eden ''dümdüz'' bir hayat çizgisiyle Türk Milleti'nin gönlünü fetheden bir devlet adamı...
1967 yılında okuduğu Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde Ülkü Ocakları'nın kuruculuğu ve yöneticiliği ile başlayan davaya hizmet kervanında ''tek rugan ayakkabı giyen Ülkücü'' olarak çıktığı yolda tek zikzak yapmayan bir gönül adamı...
Devlet BAHÇELİ...
***
Çukurova'nın toprak ağası olan ailesinin servetiyle sürebileceği şaşalı bir ömür varken, ''Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk'ün kurduğu çizgiden uzaklaşmasaydı biz bu partiyi kurmazdık'' sözleriyle MHP'yi kuran ve Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emaneti olan ''Anadolu'da Türklüğün Bekası'' davasının önderliğini yapan Başbuğ Alparslan Türkeş'in yanında çileli bir hayatı tercih eden büyük dava adamı Devlet BAHÇELİ...
Bir akademisyen olarak servetine servet katabilirdi!
Bir iş adamı olarak servetine servet katabilirdi!
Bir toprak ağası olarak servetine servet katabilirdi!
Bir popülist siyasetçi olarak, namına nam, şanına şan, servetine servet katabilirdi!
Ama O, ''Devlet'' olmayı tercih etti!
Servetini devleti ve milleti için harcamayı tercih etti...
***
Yaşıtları gibi ''Bir pantalon bir gömlek, neşeli gençleriz biz'' deyip, İspanyol paça pantalon, renkli dar kesim, uzun yakalı gömlekler giyip keyfine bakabilirdi.
Ama O, ''Benim aklım hep Türkiye'dir'' diyerek, memleketine adadı ömrünü...
Sevdasını feda etti davası uğruna...
Ferdi Tayfur'un şarkılarında,
Neşet Ertaş'ın türkülerinde yaşadı sadece imkansız sevdasını ve hep bir kutlu davanın neferi olabilmenin mücadelesini verdi...
***
Siyasi ikbal ve menfaat düşünmeden davanın Lideri Başbuğ Alparslan Türkeş'in emrine bir ömür verdi.
Hep sustu.
Hep çalıştı.
Başbuğ'un yanından, dizinin dibinden ayrılmadı.
İlk fırsatta Başbuğ'a eleştiriler yönelten,
Başbuğ'a karşı isyan bayrağı açan,
Başbuğ'a ihanet eden,
Başbuğ'u yarı yolda bırakanlara aldırış etmeden,
''LİDERE SADAKAT, DAVAYA SADAKATTİR'' diyerek, davaya adadığı ömür çizgisinde zikzakların oluşmasına izin vermedi...
***
Rengârenk değildi hayatı...
Son derece sıradan,
Son derece basit...
Bir ömür ve kutlu bir dava...
Devlet BAHÇELİ ve Anadol'da Türklüğün Bekası...
Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ'in Emr-i Hakk ile Yaradana dönmesi ve ''Rugan ayakkabılı genç Ülkücü'' Devlet Bahçeli'nin Türk Milliyetçileri'nin son kalesi MHP'ye lider oluşu...
Başbuğ'un ''Evladım'' dedikleri tarafından uğradığı ihanet sarmalı Devlet BAHÇELİ'nin de peşini bırakmadı...
Önce evlat Türkeş ve ardından daha niceleri...
Makam ve koltuk sevdalılarının saldırıları, ihanetleri, tezviratları, Bizans oyunları...
Ve tüm oyunları bozan adam;
Lider Devlet BAHÇELİ...
***
Siyaseti kazanmak - kaybetmek olarak görenlere karşı verilen kutlu mücadele.
''MHP'nin başında girdiği hiçbir seçimi kazanamadı, artık gitsin!'' diyenlere karşı ''Türk Milliyetçiliği'nin rakamlarla işi olmaz. Türk Milliyetçiliği kaybetmez, her zaman kazanır'' sözleriyle Türk Milliyetçiliği davasının bir seçim kazanma ya da kaybetme meselesi olmadığını anlatmaya çalışsa da anlamak istemeyenlere anlatmanın da imkansız olduğunu da bilen adamdır Devlet BAHÇELİ...
Birileri pusuda bekleyip, ''Yaşasın yine yenildi'' dedikçe o kazanıyordu...
Türk Milliyetçiliği davası kazanıyordu.
Oynanan oyunları tek tek bozarken aklında hep Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ'in '' Sandıktan bize tek bir oy çıkmasa dahi; İslam'dan, İnsaniyetçilikten ve Türkçülük'ten asla vazgeçmeyiz. Biz politikacı değil; bir Dava'nın takipçileriyiz'' sözleri vardı.
Vazgeçmedi...
Baraj altında da kalsa vazgeçmedi.
***
Yeri geldi yedi düvele karşı satranç oynadı.
Yeri geldi sırtındaki hançerlerin acısından yüzünde tebessümün izi kalmadı.
Yeri geldi yeniden varettiği tükenmişlerin, hurdaların ihanetine uğradı.
Yeri geldi, çöplüklerden çekip alarak parlattığı yıldızların hain pusularına düştü...
Düştü...
Hançerleri bir bir yedikçe düştü...
Ama yıkılmadı...
Her defasında ayağa kalktı.
Yesevi erenlerinin himmetiyle, Kınalı Kuzular'ın cesaretiyle, Ülkücü Şehitler'in selalarıyla uyandı, güçlendi ve dümdüz ömür çizgisini zikzaklara izin vermeden yine devam ettirdi...
***
Pusuya pusu attı!
Oyunlara oyun kurdu!
Zalimlere korku saldı!
Hainlere ecel oldu!
Ve bin yıllık Anadolu Türklüğü'ne bir kere daha umut oldu...
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kazma kürekle yendiği, Başbuğ'un sokaklarda ezdiği Türk düşmanlarını siyasette, masabaşında bir bir hüsrana uğrattı...
Türk Milliyetçiliği davasını rakamlara ve yüzdelik hesaplara mahkum etmek isteyenlere her seferinde Türk'ün şamarını vurdu.
Yenildikçe kazanan adam oldu!
Her cümlesinin ardında Türklüğün Bekası ile ilgili bir sır saklayan Lider Devlet Bahçeli, vakti gelince o sırların bir bir ortaya çıkmasını sağladı ve Anadolu'da Türklüğün sonsuza kadar egemen olacağını bir kez daha yedi düvele haykırdı...
***
21 Yıldır Türk Milliyetçiliği Davası'nın liderliğini yapan Türkmen Beyi Devlet BAHÇELİ'ye ulu Tanrımız Allah-ü Teala uzun ömürler versin.
Bizlere de liderine ''Bila kaydu şart'' itaat edenlerden olmayı nasip etsin...
ÜLKÜCÜLÜK;
ÜLKÜ OCAKLARINDA BAŞLAR,
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ'NDE DEVAM EDER,
MUSALLADA SONA ERER...
ELHAMDULİLLAH!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder