10 Mart 2015 Salı

İRİ, DİRİ, BİR OLALIM, ZALİME DÜNYAYI DAR EDELİM....

Bugün, birlik olma günüdür...
Bugün, güçlü olma günüdür...
Bugün, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ olma günüdür...
2002 yılından bu yana yaşanan gelişmeleri yakınen hepimiz takip ediyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin teslimiyetçi, aciz ve ver-kurtulcu polilikaları sonucunda geldiğimiz nokta ortadadır.

TÜRK BAYRAĞI TAHRİK UNSURU SAYILIYOR!...
TÜRKÜM DEMEK KABAHAT GİBİ GÖRÜLÜYOR!...
İNSANLIK TARİHİNİN EN İNSANCIL MİLLETİ OLAN TÜRKLER IRKÇI GİBİ GÖSTERİLİYOR!...
AKP iktidarında Türklükle büyük bir mücadele yapılıyor...
***
Kuşkusuz bu mücadeleyi ve sonuçlarını hepimiz görüyoruz.
Hangi siyasi parti çatısı altında olursak olalım, kendimizi TÜRK olarak görebiliyorsak, bu durumdan hepimiz büyük bir rahatsızlık duyuyoruz şüphesiz.
Aslına bakarsanız, Türklükle yapılan bu mücadele 12 yıldır değil, Bozkurt Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden bu yana sürmektedir.
Sizlerle çok ilginç bir konuyu paylaşacağım.
İçinde bulunduğumuz durumu çok net ve en çarpıcı bir şekilde anlatabilmek için bu olayı sizlere aktarmak istiyorum.
Tüm Ülkücü camia Nazım Hikmet'i çok iyi tanır ve hakkında çok da iyi şeyler düşünmeyiz.
Sol görüşlüdür.

Yazdığı düşüncelerinden dolayı sürgün edildiği yıllarda Budapeşte Radyosu'nda Türk Milleti'ne seslenir.
1954 Yılında yapmış olduğu bu konuşmanın kaydı internet ortamında bulunmaktadır.
Nazım Hikmet bu konuşmasında, Demokrat Parti iktidarına ağır eleştirilerde bulunur ve eleştirilerinin merkezinde Türk Milleti vardır. Nazım Hikmet Türkiye'de yaşananların "Türk Milleti'ni yok etme harekatı olduğunu" ısrarla söylemektedir bu konuşmasında ve şöyle seslenir: "Türk Milleti'ni tarihin sayfalarından silmek istiyorlar ama başaramayacaklar Türk Milleti'ni yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir!"

Bugün bir çoğumuzun Türk Milliyetçiliği karşıtı olarak gördüğümüz Nazım Hikmet böyle haykırıyordu o yıllarda. Bugün her fırsatta DP geleneğinin devamı olduğunu söyleyen AKP artık işi çok ileri boyutlara götürdü.
***
Peki bu durumdan nasıl kurtulacağız!?
Aslında bu sorunun cevabını atalarımız yüzyıllar önce vermişler...
"Gelin canlar bir olalım" demişler...
"İri, Diri, Bir olalım" demişler...
Bugün farklı siyasi partilerin çatısı altında siyaset yapanlar, bu partilere gönül vermiş Türk Milliyetçileri artık atalarının sözünü dinlemeli ve BİR olmanın, İRİ olmanın, DİRİ olmanın vaktinin çoktan geldiğini anlamalıdırlar.
Bugün bizim düşüncemizi taşıyan en güçlü parti Milliyetçi Hareket Partisi'dir.
Barajı dahi geçemeyen küçük partilere gönül veren, çeşitli sebeplerden dolayı iktidar partisi olan AKP'ye oy atan ya da orada siyaset yapan tüm gönül dostlarının bugün memleketimizin ve Türklüğün geleceği için çok önemli bir karar vermeli ve Türklüğün yok edilmesi için verilen mücadeleye karşı en büyük taarruzu Haziran 2015 seçimlerinde gerçekleştirmelidirler...
***
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'yi beğenmeyebilirsiniz...
İzlediği politikaları, kişiliğini sevmeyebilirsiniz...
Ancak hepimiz de şunu biliyoruz ki; Devlet Bahçeli bugün ülkemizin en dürüst liderlerinden biridir.
Hiçbir zaman hiçbir Ülkücü'nün başını öne eğecek bir davranış içinde olmamıştır.
Parti içinde yolsuzlukla adı geçenleri kendi elleriyle Yüce Divan ve Mahkemelere sevkettirmiştir.
Milletvekili maaşı almamaktadır.
Yetim hakkı yememektedir.
Mevcut liderler arasında serveti azalan tek liderdir.
"Bahçeli olmasa" diye başlayan cümlelerin tamamı bugün Devlet Bahçeli'nin dirayetli yönetimi sayesinde tarihinde ilk defa iki kez üst üste baraj ya da ittifak sorunu yaşamadan TBMM çatısı altına giren MHP'den duyulan korkunun bir eseridir.
***
Türk Milleti'ni Devlet Bahçeli ve MHP etrafında birleşmekten alıkoymak için yapılan algı yönetimidir "Bahçeli olmasa" ile başlayan her cümle...
Özellikle Büyük Birlik Partisi ve HEPAR'a gönül vermiş Bozkurtlar;
Türk Milleti'nin selameti için,
Türk varlığının sonsuza kadar sürmesi için,
Bağımsız Türk vatana Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğü için,
Şimdi birlik olma zamadır...
Unutmayınız ki; gönül verdiğiniz partilere vereceğiniz her oy, MHP'nin milletvekili sayısını azaltıp AKP'ninkini çoğaltmaktadır.
12 Eylül Darbe Yönetimi'nin seçim yasası sayesinde attığınız her oy ne yazık ki, AKP'ye gitmektedir.
Partinize ve Liderinize gönülden bağlılığınız ve samimiyetiniz hakkında zerre şüphemiz yoktur.
Ancak 1970'li yıllarda Vatan, Millet, Bayrak ve Ezan için mücadele veren Ülkücüleri idam sehpalarında sallandıran 12 Eylül Darbe yasaları sayesinde partilerinize vereceğiniz her oy yine AKP'ye gidecektir.
***
Saadet Partisi'ne gönül veren kardeşlerimiz için de aynı durum geçerlidir.
AKP'nin dini istismar eden iki yüzlü politikaları karşısında SP'nin varlığını koruyabilmesi için bu partiye gönül vermiş kardeşlerimiz de bu seçimde MHP'yi tercih etmelidirler.
AKP + HDP ittifakı ile TBMM çatısında 400 milletvekilinin bulunması halinde Saadet Partisi'de siyasi yaşamını tamamlayacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Başkanlık ve Federatif yapı ile Türkiye 2 partili bir sisteme geçecek ve AKP'nin karşısında ya CHP ya da MHP kalacak.
Ancak bunun tersi durumda, bu sayıyı yakalayamazlarsa MHP çok daha güçlü bir şekilde TBMM çatısı altında yer alırsa sadece Saadet Partisi değil bugün yaşamını sürdüren tüm siyasi partiler varlığını sürdürecek, demokratik parlamenter sistem sürecektir.
***
Bu bölümde yazacaklarıma belki çoğunuz tepki gösterecek ve şaşıracaksınız.
Ancak ülkemizdeki en büyük hakikati yazacağım.
Haziran 2015 seçimlerinde MHP'ye oy vermesi gereken en büyük kitle Kürtlerdir..
Evet Kürtler...
Bugün milliyetçilik ve din karşıtı Marksist - Leninist düşünce doğrultusunda siyaset yapan HDP ile din eksenli siyaset yapan AKP tarafından yıllardır sömürülen Kürt vatandaşlarımız Ortadoğu batağındaki pisliğin içine çekilmemek ve bu pislikte boğulmamak için oylarını MHP'ye vermelidirler.
Kürtler ve Türkler 1000 yıldan bu yana aynı coğrafya üzerinde yaşamaktadır.
Türklere ırkçı, faşist gibi akıl almaz sıfatlar yakıştırarak Kürtleri asimile ettiğimizi söyleyenlere sormak lazım:
"Eğer Türkler söylediğiniz gibi ırkçı, faşist olsalardı, 1000 yıldan bu yana birlikte yaşadığımız Kürtler bugün Kürtçe mi konuşurdu Türkçe mi?"
Bırakın Türklerin bir kültür emperyalizmi içine girerek Kürtçe'yi yok etme çabasını, bugün bile Kürt halkının içinde yaşayan Türkmen aşiretleri Kürtçe konuşmaktadır. Bu nasıl ırkçılıktır? Bu nasıl faşistliktir?
Sizleri kandırıyorlar ey Kürt kardeşlerimiz!
40 yıldır sürdürülen bu oyunlara kanmayın, 1000 yıldır yaşadığınız gerçeklerle hareket edin ve gelecekte bu coğrafyada huzur ve barış içinde yaşamak için oylarınızı MHP'ye verin...
***
Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan tüm halkımızı kastederek seleniyorum, Ey Türk Milleti; artık aklımızı başımıza alalım. Bölünmez bütünlük kaygılarımız öncesinde son çıkış Haziran 2015 seçimleridir. Bu seçimler hepimiz için büyük vebal taşımaktadır. Elimizi vicdanımıza koyup, oylarımızı birlik ve beraberliğimiz için MHP'ye atalım...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder