Ülkemizde insanlarımızı kandırmak çok kolay.
Hele ki dini referans göstererek kandırmak çok daha kolay.
İlk kez halk oylaması ile seçilecek olan Cumhurbaşkanlığı için AKP henüz aday göstermemişken başta MHP ve CHP olmak üzere bir çok muhalefet partisi tek isim üzerinde birleşerek ortak bir aday gösterdiler...
Ekmeleddin İhsanoğlu...
Dindar bir ailenin dindar bir evladı...
Geçmişi tamamen İslam'a hizmet ile dolu.
AKP böyle bir aday beklemiyordu.
Hele ki CHP gibi bir partinin böyle bir adaya destek vermesini hiç beklemiyordu.
Muhalefet partilerinin bir aday üzerinde uzlaşmamaları için de elinden geleni yapmıştı.
Ancak toplumsal mutabakat sağlandı ve halkın değerlerine saygılı, halkın inançları doğrultusunda bir aday üzerinde mutabakat sağlandı.
Milli İrade tecelli buldu...
***
AKP kurmayları bu noktada ne yapacaklarını şaşırmış durumda kaldı.
Bir nevi sert bir yumrukla yere düşen ve hakem tarafından sayılan bir boksör gibi kaldı....
Bir türlü bir eleştiri ekseni oluşturulamadı.
İlk telaşla adıyla alay etmeyi seçtiler.
Bu tutmadı.
Ardından Mısır doğumlu olmasını öne sürdüler, bu da tutmadı...
Mısır'da doğmasına rağmen nüfus kaydının Yozgat'ta bulunması bu tezi de çürüttü...
Dış güçlerin adayı dediler...
Fakat bu hiç olmadı.
Çünkü Ekmeleddin İhsanoğlu onlarca Müslüman ülkeden devlet nişanı almış, İslam adına yaptığı çalışmalar nedeniyle yine birçok İslam ülkesinden ödüller ve nişanlar almış.
AKP'nin muhtemel adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın ise, aldığı belki de tek ödül ABD'de faaliyet gösteren bir Yahudi Düşünce Kuruluşu'ndan alınmış olan bir Üstün Cesaret Madalyası var...
***
Son olarak AKP yandaşı medya yalakları ortaya en ciddi eleştirel argümanı koydular. Buna AKP yöneticileri de destek verdi. Her yerde artık bunu konuşuyorlar.
"Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası 1924 yılında Mehmed Akif ile birlikte CHP zulmünden Mısır'a kaçtı. Oğlu da şimdi CHP adayı oldu!"
Alın size tarihi bir yalan!
Hele ki Mehmed Akif Ersoy'un kaçtığı tamamen bir yalandır.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası Yozgatlı Müderris İhsan Efendi, o zamanların en büyük üniversitelerinden biri olan El-Ezher'de okumak için Mısır'a gitmiştir. Bu bir kaçma değildir.
Mehmed Akif Ersoy'un ise gidiş sebebi altında Halk Fırkası ve TBMM'nin devrim yasalarına olan muhalefeti vardır. Her ne kadar birileri çıkıp "sürekli takip ediliyordu, kara listeye alınmıştı ve öldürülmekten korktuğu için Mısır'a kaçtı" şeklinde sözler etse de, 1924 yılı ortalarında Mısır'a kaçan (!) birine aynı parti ve aynı meclis tarafından "Kur'an-ı Kerim'i tercüme etme vazifesi nasıl verilebilirdi?
Düşünün;
Arada belki 1 yıl bile olmayabilir.
Büyük bir zulüm altında inleyen bir adam bu zulümden kaçıyor Mısır'a...
Ve bu adama bu zulmü yapan TC Meclisi ya da hükümeti 1 yıl sonra bu adama TBMM kararıyla Kur'an-ı Kerim'i tercüme vazifesi veriyor, bu adam bu vazifeyi kabul ediyor ve 1000 Lira da avans alıyor.
Bu nasıl bir zulumdür?
Bu nasıl bir zalimdir?
Bu nasıl bir mazlumdur?
Bu nasıl bir kaçıştır?
***
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası Müderris İhsan Efendi'nin de şapka giyme zorunluluğuna karşı çıktığı için kaçtığı söylense de şapka kanunun Müderris İhsan Efendi'nin Mısır'a gitmesinden 1 sene sonra çıktığı da tarihi bir gerçektir. Türkiye'de olmasa da Müderris İhsan Efendi'nin şapka kanununa muhalefet etmesi de çok doğaldır bunu da belirteyim.
AKP taraftarlarınca bu yalan çok tuttu.
Yalan olduğunu bilseler bile iyi bir yalan olarak görülüyor ve her yerde konuşuluyor.
Nasılsa halk muhalif medyayı takip etmiyor.
Etseler bile "onlar zaten şeytan" zihniyeti var.
Biz bu gerçekleri ortaya koyarken çok zorlanmadık.
Ancak bu gerçekleri görenler inanmakta zorluk çekiyorlar ne hikmetse...
***
Sonuç olarak AKP Ekmeleddin İhsanoğlu'nun dini kimliği ve geçmişi karşısında ezildiği çok açık bir gerçek.
Henüz dişe dokunur bir eleştiri merkezi oluşturamadılar.
CHP ile MHP'nin ortak aday göstermiş olması şu an için en önemli eleştiri noktaları.
MHP seçmenini "Siz CHP ile nasıl bir arada olabilirsiniz?" sorusuyla kandırmaya çalışıyorlar.
Ancak Ekmeleddin İhsanoğlu'nun zamanında merhum Alparslan Türkeş'in danışmanlığını yaptığı gerçeği de ortaya çıkınca bu saçmalık da kuru bir gürültü olarak ortada kaldı.
Siyaset dürüstçe yapılmalı.
Yalanlar siyaset yaparsanız, çürük bir bina inşa etmiş olursunuz ve o bina er geç çöker...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder