15 Kasım 2013 Cuma

Çile bahçesinin gülleri...

İnsanlar için iki dünya vaadedilmiştir...
Birisi şu an itibariyle yaşadığımız dünya...
Belki de uyuduğumuz dünya demeli...
Bir diğeri ise, öte dünya...
Yani sonsuzluk dünyası...
Daldığımız derin uykudan uyanıp sonsuz bir yaşam süreceğimiz ebedi dünya...
Cennet ve cehennem vardır bir de...
Hem o dünyada hem bu dünyada
Her iki dünyanın cennet ve cehennemleri farklıdır ama benzerler birbirlerine...
Her iki dünyanın sahibi ve alemlerin Tanrısı Allah-ü Teala öyle bir düzen kurmuştur ki, anlayan uyurken değil; uyandıktan sonra yaşar cennetin güzelliklerini...
Bu dünya, yani fani dünyada yaşadığımız her şey bir rüya gibidir...
***
Derin bir uykuya dalmışızdır ve bu uykuda rüyalara dalarız.
Allah'ın biçtiği süre tükenince, uyanma vakti gelince asıl ve sonsuz yaşama gözlerimizi açarız...
Kimileri daldıkları bu derin rüyada cenneti yaşadıklarını zannederler...
Her şeye sahiptir onlar.
Ev

Araba
Yat
Kat
Mücevherler

Uşaklar
Köleler
Cariyeler
Daha neler neler...
Yedikçe doymazlar...
İstedikçe isterler, bitmez istekleri...
Güya cennetin tadını çıkarırlar...
Hem "bir daha mı gelecekler dünyaya" !?

***
Kimileri de vardır,
Daldıkları bu derin uykuda bir çile bahçesinde bulurlar kendilerini...
Öylesine çile çekerler ki,
Dokundukları en güzel çiçeklerin bile dikenleri batar ellerine,
İçtikleri su bile zehir olur, cayır cayır yakar içlerini...
Onlar da doymazlar çileye...
Verdikçe yaratan "Şükür Ya Rabbi!" derler...
"Verdiklerine şükürler olsun!"
Çünkü onlar bilirler burası ne cennettir ne de cehennem...
Peygamberlerin bile çile çektiği bir çile bahçesidir burası...
Allah'ın bahşettiği o çilelere dayanabilenler, o çileleri Allah'ın bir lütfu olarak görüp şükredenler;
İşte onlar daldıkları bu derin uykudan uyandıkları vakit cennetin, sonsuz cennetin kapıları ardına kadar açılacak onlara...
***
Şu fotoğrafa baktığım vakit işte o çile bahçesinin güllerini görüyorum ben...
Şu gülen yüzler, ne çileler çekti bu fani dünyada...
Her seferinde böyle gülüp geçtiler.
Çok ağladılar ama sonunda gülerek şükrettiler.
Fatma teyzeme bakıyorum.
Annemden sonra en büyükleri o.
Hayatın en güzel anlarını da yaşadı en kötü anlarını da...
Bu dünyada tadılabilecek ne kadar güzellik ve çile varsa tattı.
Üç evlat yetiştirdi, torunlarını evlendirmeye başladı.
Bizleri de unutmadı hiç bir zaman...
Evlatlarının başını okşadığı ellerini bizim de başımızdan eksik etmedi hiç bir zaman.
Anamızın kucağından birazcık uzak kalsak, o sarıp sarmaladı bizi....
***
Fatma teyzemden sonra dayım gelir...
Ondan sonra da Türkan teyzem...
Hz. Fatıma'yı sever gibi sevdiğim Türkan teyzem...
Çileler anası Türkan teyzem.
Allah ona analığı nasip etmedi, bir evlat vermedi ama o anasına bile analık eden koca yürekli bir kadın...
Yalanı hiç sevmedi,
Doğruluktan hiç şaşmadı...
Hz. Fatıma gibidir benim teyzem...
Yumuşacık bir yüreği vardır ama, haksızlık karşısında da hiç susmaz...
Neyse korkmadan çekinmeden söyler, konuşur...
O hiç bir zaman haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmadı...
Çile bahçesinin en güzel gülüdür o.
Yüzünde açar güller her zaman...
Hiç solmayan gülleri vardır onun...
Kokusu çok uzaklardan bile hissedilir...
Gözleri görmeyenler bile görür o gülleri...
Gül yüzlü teyzem...
Hastalığında bile, herkesi bir araya toplayıp neşe katan teyzem benim....
***
Türkan teyzemin küçüğü...
Beş kardeşin en küçüğü...
Anası babası pek kıymet vermişler de adını da Gümüş koymuşlar...
Gümüş teyzem...
Bu kadın benim ömrümü yedi vallahi...
Beraberce yemekli bir toplantıya gittik.
İnsanlarla tanıştırmaya bile zaman kalmadan, etraftan sormaya başladılar:
"Hocam kardeşiniz mi!?"
"Maşallah kardeşiniz de pek gençmiş!"
Vay arkadaş ya bu kadın ihtiyarlamayacak mı!?
Benden bilmem kaç yaş büyük...
Benim teyzem yahu!
Kardeşin mi diye soruyorlar.
Ölür müsün öldürür müsün?
Şaka bir yana; bu Gümüş teyzem de tam romanlık bir kadındır...
Hayatım Roman tadında, hayatın bütün zorluklarıyla savaşmış ve kazanmış mitolojik bir efsane gibidir benim gözümde her daim...
Babalarını çok genç yaşta kaybettiler...
Kimisi hiç hatırlamaz bile...
Gencecik yaşta annelerini de kaybettiler...
Allah ikisinden de razı olsun, annem annelik etti, babam da babalık etti, hem Türkan teyzeme hem de Gümüş teyzeme...
Anasız babasız yetişti, çok fakirlik çekti, çok zorluklar yaşadı ama...
Kadın Amerikalar da tatil yaptı be kardeşim...
Türkiye'nin en güzel yerlerini geziyor...
Hayır, hayır çok zengin olmadı...
Diğerlerinden bir farkı yok ama Allah çektiği çilelerin belki de hediyesi olarak ona öyle bir kapı açtı ki, değmeyin keyfine...
Onu bunu bilmem vallahi, ama bence her insanın bir Gümüş teyzesi olmalı...
***
Şermin...
Kardeşim, evladım, arkadaşım, dostum...
Hepsi var vallahi...
Efendim Şermin yeğenim olur...
Dayımızın kızı...
Ama aslında bizim kızımız...
Kızkardeşimiz desek yeridir...
Onu anlatmak çok uzun sürecek...
Çektiği çileler, verdiği mücadeleler dizi yapılsa "Yaprak Dökümü" bile solda sıfır kalır...
Rahmetli babaannesi analık etti ona...
Kasımpaşa'da o ev senin bu ev benim dolaştı durdu....
Çocukluk yaşayamadı, genç kızlık yaşayamadı...
Ama o hep savaştı...
Ve kazandı...
Şimdi Antalya'da...
Onur'u ve Şeyda'sı ile mütevazi ama mutlu bir yaşam sürüyor...
Geçmişte yaşadığı tüm zorluklar onu tam bir hanımefendi yapmış...
Koca bir insanlık abidesi olmuş...
Canım kardeşim benim, abin sana kurban olsun...
***
Fotoğraftakilerden biri de anamın Hacer gelini...
Onur'un parsellediği kadın...
Anamın Hacer gelini...
Büyük Ağabeyimin eşi...
Hacer yengemiz...
Onun da teyzemlerden zerre farkı yoktur bizim için...
Ailemize girdiği günden bu yana bize ablalık etti...
"Şu fani dünyada bir ablamız bile yok" dedirtmedi bize hiçbir zaman...
Bazen yenge demek gelmiyor içimden ama işte dilimiz alışmış...
Ailemizdeki her sıkıntıda ilk başımızda olan o oldu...
Türkan teyzemin hastalığında da İstanbul'dan Antalya'ya uçtu gitti...
Her şey için sağolasın yengem. Allah senden razı olsun...
***
Fotoğrafta bir de Onurumuz var...
Hepimizin Onur'u...
Şermin kardeşim ve eşi Hüseyin'in biricik evlatları...
Şeyda...
Şeydacık yok fotoğrafta ama nerelerde acaba?
Hay Allah fotoğrafı çeken Şeyda değil mi yahu!
Şeyda kızımız da Şermin'in diğer evlatçığı...
Allah ikisine de uzun ömürler versin...
***
İşte böyle değerli dostlar...
Günlerdir hastanede tedavi görmekte olan Türkan teyzemin hastaneden taburcu olduktan sonra ki bu fotoğrafını sizlerle paylaşmak istedim.
Bu fotoğrafa bakınca neler gördüğümü, neler hissettiğimi sizlerin de bilmesini istedim....
Çile bahçesinin güllerini siz de tanıyın istedim...
Zaman ayırıp okuyan, Teyzem için dualarını esirgemeyen tüm dostlarıma sonsuz teşekkürler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder