Bu hükümet döneminde şunu anladık ki, hükümetin "YAPACAĞIM!" dediği işin yapılıp yapılamayacağını tartışmak son derece anlamsız. Çünkü mevcut hükümet yüzde 50 civarındaki halk desteği ile geriye kalan yüzde 50'yi yok saymakta ve istediği her şeyi "Ben yaptım oldu" mantığıyla yapmaktadır. İleri demokrasi nidaları arasında tam bir dikta rejiminin hüküm sürdüğü bu dönemde halkımıza özellikle de AKP'ye oy veren vatandaşlarımıza önemli görevler düşmektedir.
Yapılacak işlerin doğru ya da yanlış olması konusundaki düşüncelerinin hiçbir öneminin olmadığı şu dönemde en azından halkımız yapılan işlerin sonuçlarını takip etmeli ve en azından sandık başında vicdanları ile baş başa kaldıklarında doğru kararı verebilmelidirler. Bu takibi yapamazsak, yapılan işlerin sonuçlarını takip edip, "memleketimizin ve bizlerin faydasına mı oldu yoksa zararına mı oldu" sorusunu kendi vicdanlarımıza sorup doğru cevabı ve kararı veremezsek bugün yaşamış olduğumuz güzelliklerin tamamını kaybedebiliriz.
Bugünlerde ülkemizde bedelli askerlik konusu gündemi meşgul ediyor. Son genel seçimler öncesinde miting meydanlarında bedelli askerlik için "Yok öyle yağma, zengin parasnı verip askerlik yapmayacak gariban Ayşe teyzenin oğlu parası yok diye askerlik yapacak. Bu adaletsizliğe müsaade etmeyeceğiz" diyerek fakir fukaranın gönlünü okşayan ve oylarını çalanlar şimdi "bedelli askerlik en önemli ve acil konudur bizim için" diyerek alel acele bu kanunu çıkarma gayreti içindeler. Muhalefet ise, bu konu karşısında net bir tavır sergileyemiyor. 200 bin kişi söz konusu. Bunları etkileyebilecekleri yakın akrabalarının oyları ile birleştirirsek nerden baksanız 1 milyon oy yapar. Bu da siyasi yapı içinde oldukça önemli bir rakamdır. CHP bu konuda sessiz kalıp, bedelli askerliği onaylayacak gibi görünüyor. MHP ise, her ne kadar muhalif bir duruş sergilese de gerek basın kuruluşlarının ilgisiz kalması gerekse söylemlerinin yetersiz kalması ile bu konuda halka yeteri kadar ulaşamamaktadır. Halkımız sadece MHP'nin cılız kalan muhalefeti sayesinde bedelli askerliğin sonuçlarını anlamaya çalışıyor. Öyle görünüyor ki, bunu anlamaya çalışanlar da sadece MHP seçmenleri. Hal böyle olunca bedellinin toplumumuzda açacağı yaraları ve bunun sonuçlarını kavrayamayan halkımız hükümetin bu oldu bittisine de boyun eğecek.
Sivil dikta rejiminin tüm icraatları gibi bunu da sinemize çekeceğiz. Fakat sinemize çekemeyeceğimiz bir konu var. Bedelli askerlikten yaklaşık 200 bin kişi yararlanacak. Bu 200 bin kişiden elde edilecek gelir ise, oldukça önemli bir miktar. Açıklanan rakamlara göre bedelli askerlikten elde edilecek gelir 2.5 milyar AVRO. Kişisel olarak bu rakamı ilk duyduğum vakit aklıma Çukurca şehitlerinde Sakaryalı Piyade Çavuş Birol Elmas geldi. Birol Elmas terhisine 120 gün kala hain bir saldırı sonucu şehit düşmüştü. Şehidimizin üzüntüsü onun hikayesini öğrenince katlanarak arttı. Gazeteler şehit Birol Elmas'ın Sakarya'da biri engelli üç çocuğu ile birlikte yaşadığı evinin elektriğinin borçtan dolayı kesik olduğu haberini geçmişlerdi. Birol Cavuş'un şehadet haberi gelir gelmez ilgili kurum elektriği açmış ve aslan gibi oğlunun şehadeti sayesinde annesi Mübyen Elmas ve çocukları elektriğe kavuşmuşlardı.
Aslında sadece Birol Çavuş değil, şehit olan ve şehit olması olası olan bütün askerlerimizin durumu ondan farksız değil. Kiminin elektriği kesiliyor, kiminin, suyu, kiminin telefonu... Kimi evine kömür alamıyor, kimi ekmek parasına muhtaç. Anlayacağınız fukara milletin fukara askerleri onlar. Zenginler için bedelli bedelsiz farketmiyor onlar bir yolunu bulup evlatlarını ŞEHİT ya da GAZİ olmaktan koruyorlar(!). Çürük raporu alıyorlar, yurtdışına eğitime gidiyorlar, bir üniversiteyi bitirip bir diğerine başlıyorlar, vs vs...
Şehit Çavuş Birol Elmas'ı anımsadıktan sonra 2.5 milyar AVRO tutarında bedelli gelirini de düşününce neden olmasın diye soruyorum kendime. Evet neden olmasın!? Bedelli askerlikten elde edilecek gelir askerlik görevini yan gelip yatmadan (!) kelle (!) koltukta yapan ve ailesinin maddi durumu kötü olan Mehmetçiklerimizin evlerindeki elektrik, doğalgaz, telefon ve su paralarının karşılanması için kullanılsa olmaz mı sizce!? Muhtarlıklar ve Kaymakamlıkların ortak çalışmaları ile geçim sıkıntısı çeken asker ailelerinin en azından hayati önem taşıyan bu dört ihtiyaçları bedelli askerlik sayesinde toplanacak paralarla karşılansa, askerlik süresince müstakbel şehit ve gazilerimizin evlerinde, "Elektriğimiz kesilecek mi, suyumuz, doğalgazımız, telefonumuz kesilecek mi, sobamıza kömür alabilecek miyiz!?" tarzındaki endişeleri o insanlara yaşatmasak, bedelli askerliğe kim karşı çıkar!?
Bu önerimin kabul görmeyeceğinden gündeme dahi gelmeyeceğinden adım gibi eminim. Yine yazmak söylemek gerek. TBMM'de en azından konunun milletin kürsüsünden dile getirilmesi için de gerekli girişimleri yapacağım. Umudumuz o dur ki, evlatlarını dünyanın en iyi okullarında okutan, onlara gemicikler alan Başbakanımız bu önerimizi duyar, insafa gelir ve doğru bir karar verir...
Abi,
YanıtlaSilBedelli askerlik parası olanın vatana parasını vermesi, parası olmayanın vatan için canını vermesidir. Bana kimse bunun böyle olmadığını izah edemez. Bedelli askerlik toplumsal bir ihtiyaç değildir. Bu olsa olsa toplumsal bir yozlaşmadır...
Ayrıca evlenen, çoluk çocuğa karışan, işi gücü eline alanlar da bunları bahane edeceğine bu duruma nasıl geldiklerini sorgulasın. Hele ki bunlar içinde milliyetçiliğe dünya görüşlerinde yer vermiş olanlar...
Bir şey tartışılacaksa bu, askerlik hizmetinin tümüyle nasıl, ne kadar olacağı olmalıdır. İlla gelir isteniyorsa, askerlik angarya deniyorsa borçluya kamu hizmeti yaptırılsın...
Ayrıca ne içi ölüyoruz diye düşünenler var. Kısmen hak veriyorum. Hükümetin politikası neyse ona bağlı sayıda askerimiz gazi ve şehit oluyor. Sonuç da hep aynı yerde saymak ve hatta taviz vermek olunca insanlar boşa ölmek yerine bedelli veya vicdani ret tercihi yapabiliyor. Bence ne için ölüyoruz ve askerlik yapanlar gerçekte ne hizmeti yapıyor, bunlar tartışılıp çözülmeli...
Saygılar, sevgiler...