28 Aralık 2020 Pazartesi

Eskişehirspor'u sevmek ve 10 Kasım'da ağlayabilmek...


Başkanlığını yürüttüğüm Boğazın Kırmızı Şimşekleri Derneği'nin Mutluluk Ülküsü adı altında yürüttüğü evsiz vatandaşlara yemek ikramları sırasında yaşadığımız öyle güzel ve yürek burkan öyküler var ki, her biri ayrı bir ibret vesikası gibi. Bu yazımda sizlerle bu dönemde, aynı gün yaşadığım ve iliklerime kadar işleyen iki güzel anımı paylaşmak istedim.
***
Evsiz vatandaşlarımıza sabah erken saatlerde poğaça dağıtımı için Tarlabaşı Bulvarı üzerinde bulunan bir börekçiye sipariş verdim. Börekçide çalışan Musa ve Abdurrahim adlı2 delikanlı sabah erkenden poğaçaları dağıtacaklar, daha sonra da 10 Kasım törenlerinin yapıldığı Taksim Meydanı'nda birlikte törenlere katılıp, saygı duruşunda bulunacağız.
Sabah erken saatlerde Abdurrahim dağıtımı tamamlamış ve fotoğrafları bana iletti. Ancak patron izin vermediği için Taksim Meydanı'ndaki törenlere gelemeyeceğini de yazdı.
Ben de saygı duruşunda onunla birlikte olmak için ''Tamam o zaman ben de gitmem, sizin dükkanda poğaçamı yer, saygı duruşunu beraber yaparız'' dedim. Abdurrahim kardeşim de buna çok sevindi.
***
Lise son sınıfta okuyan Abdurrahim Mardinli, Musa da Diyarbakırlı.
Hem okuyorlar hem de kendi ihtiyaçlarını okul saatleri dışında ve yaz aylarında bu börekçide çalışarak kazanıyorlar. Her ikisi de çok beyfendi gençler.
Sabah börekçi dükkanında, her zaman olduğu gibi kaşarlı poğaça ve çay ile kahvaltı faslını tamamladım ve saygı duruşu için 09:05'i beklemeye başladık. 
Sirenler çalmaya başladı ve Abdurrahim ile yan yana saygı duruşuna geçtik.
10-15 saniye sonra farkettim ki, Abdurrahim ağlıyor.
Göz pınarlarından süzülen yaşlar, gönül deryamıza bir mücevher gibi akıyordu.
Sevgi en güzel gözyaşlarıyla anlatılabilirdi ve genç Abdurrahim Atatürk'e olan sevgisini en güzel haliyle dile getiriyordu.
***
Şaşkınlık içindeydim.
Nice genç saygı duruşunda burmaya bile üşenirken Abdurrahim ağlıyordu.
O an saygı duruşunu bırakıp bu delikanlıya sarılıp, ağlamak geldi içimden.
O an bir kere daha anladım ki, hangi fitne yuvasından ne çeşit fitne çıkarsa çıksın Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'i yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecek.
Bu memlekette Atatürk için gözyaşı dökebilen bu gençler olduğu sürece, bu vatanı bölmeye kimsenin gücü yetmeyecek.
***
Saygı duruşu bitti.
Ben yerime oturdum, Abdurrahim ise müşteriye bakmak için gitti yanımdan.
Bir süre sonra yanıma geldi.
''Abi kusura bakma, müşteriye bakmam lazım, patronlar bozuk atmasın'' dedi.
Ben de cebimden derneğimizin kartını çıkarıp verdim.
''Paydos'ta yanıma gel konuşalım biraz'' dedim.
Derneğimizle börekçi dükkanı arası 4-5 dakikalık bir mesafe.
Abdurrahim karta bir süre baktıktan sonra;
''Abi şu berberin karşısındaki yer mi?, hani ESES bayrağı olan yer?'' dedi şaşkınlık ve sevinç karışımı bir edayla.
''Evet tam da orası'' dedim.
''Tamam abi! Akşam mutlaka geleceğiz'' dedi ve yanımdan ayrıldı.
***
Akşam vakti Abdurrahim ve Musa derneğimize geldiler.
İkisi de çok heyecanlı ve sevinçliydiler.
Abdurrahim anlatmaya başladı:
''Abi biz internetten ESES'i hep takip ediyoruz. O taraftarın hastasıyız. Hiçbir ligde öyle bir taraftar yok. Youtube'dan sürekli taraftar videolarını izliyoruz, maçları da hep takip ediyoruz. Biz bu bayrağı gördük sokaktan geçerken, kaç kere buraya gelmek istedik ama bir türlü cesaret edip giremedik.''
Saygı duruşundaki şoku atlatamadan ikinci bir şok yaşattı Abdurrahim ve Musa.
Eskişehirspor'dan bahsederken yüzlerindeki mutluluğu ve heyecanı tarif etmem mümkün değil.
''Derneğe girmeye cesaret edemedik'' sözüne çok yabancı değilim. Ben de Eskişehirli olmadığım için onların yaşlarındayken İnönü stadında Eskişehirspor tribünlerine girmeye cesaret edememiştim. Şimdi bu duygu çok komik gelse de öyleydi...
***
Abdurrahim ve Musa ile uzun uzun sohbet ettik.
Sonra kendilerine birer tane Eskişehirspor forması armağan ettim.
O an ki mutlulukları gönül dünyamızı ısıtıyordu.
1972 yılında ben Eskişehirspor'a sevdalandığımda o dönemin en büyük kupası olan Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kazanmıştı.
Peki, bu gençler Eskişehirspor'u neden bu kadar sevmişlerdi?
İşte beyinleri tırmalayan soru bu!
Her ikisi de farklı takımları tutuyorlar ama her ikisi de Eskişehirspor'u çok seviyorlar.
Çok acayip değil mi!?
***
BİZ;
''ESKİŞEHİRSPOR AŞKTIR'' derken
BİZ;
''TÜRKİYE'DE BİR TAKIM TUTULUR BİR DE ESKİŞEHİRSPOR'A AŞIK OLUNUR'' derken bu kafa tırmalayan sorunun cevabı veriyorduk.
BİZ;
''Hiçbir kupa, hiçbir şampiyonluk, hiçbir galibiyet beni Eskişehirsporlu olmak kadar mutlu edemez'' derken nice Abdurrahimlerin, nice Musaların hislerine tercüman oluyorduk...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder