8 Haziran 2020 Pazartesi

Şehit Öğretmen Yusuf İmamoğlu

Öğretmen olacaktı...
Bu kutsal mesleği kutlu neferlerinden biri olabilmek için İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nde büyük bir mücadele veriyordu.
Bir yandan üniversite okumanın maddi zorlukları bir yandan da eğitim hakkını elinden almak isteyen SSCB yandaşı komünist örgüt ve militanların baskı ve zulümleri Yusuf İmamoğlu gibi bir çok Ülkücü gencin öğrenim haklarını ellerinden almak için her türlü şiddet ve zulmü uyguluyorlardı.
***
Filistin'deki kamplarda terör eğitimi alan sol gruplar memleketimizin tüm üniversitelerinde örgütlenmiş ve vatansever Türk Milliyetçisi öğrencileri okullara sokmamak için her türlü zorbalığı yapıyorlardı.
Cumhuriyetimizin kurcusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Ne mutlu Türküm diyene!'' sözünü kendilerine bayrak edinen milliyetçi gençler üniversite eğitimlerini tamamlayarak Atatürk'ün açtığı kutlu yoldan ilerlemek ve memleketimizi aydınlığa kavuşturacak birer ışık olmak istiyorlardı.
Diğer tarafta ise, SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği)'nin orak çekiçli bayrağını Türkiye'de dalgalandırmaya ve ülkemizin geleceğini karanlığa gömmeye çalışan komünist örgütler ise Ülkücü gençleri okullara sokmamak için ülkemizi adeta bir savaş alanına dönüştürmeye çalışıyorlardı.
***
Yusuf İmamoğlu da böylesine zorlu bir ortamda okuyup, öğretmen olma hayalleriyle Coğrafya Bölümü'nde son sınıfa kadar gelmişti. Artık mezun olup, kutsal öğretmenlik mesleğini icra ederek, Türkiye'yi Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine taşımak için mücadele edecekti.
Olmadı.
Türkiye'nin geleceğine kurşun sıkan eller yine kahpe kurşunlarını sıktılar bir memleket sevdalısının iman dolu bedenine.
***
8 Haziran 1970
Karnelerini imzalatmak için Edebiyat Fakültesi'ne gelen Yüksek Öğretmen Okulu öğrencileri komünist militanlar tarafından okul binasına alınmıyor ve öğrenciler de karnelerini imzalatamıyordu. Aynı okulda okuyan Yusuf İmamoğlu tüm Ülkücü öğrencilerin karnelerini alarak hocalara imzalatmak için fakülte binasına girdi.
Bu davranış büyük bir cesaret işiydi.
Belki hem oradaki öğrenciler hem de kendisi komünist militanların kurşunlarına hedef olacağını biliyorlardı.
***
Yusuf İmamoğlu 339 numaralı odada karneleri öğretmenlere imzalattı.
Bunun mutluluğu ile odadan çıktı.
Dışarda kahpe eller pusudaydı.
Komünist militanların silahlarından çıkan kurşunlar bir anda yere yığmıştı gencecik bir yiğidi.
Yusuf İmamoğlu 23 dakika boyunca kanlar içinde yerde yattı.
Ona kurşun sıkanlar ölmesi için başında beklediler.
Yardım etmeye çalışan bazı hocalar silahla tehdit edildi ve dövüldü.
Komünist militanlar bir gencin ölümünü izlemenin vahşice zevkini çıkartırken, Yusuf İmamoğlu şehadet şerbetini son damlasına kadar kana kana içmişti.
***
Okula gelen ambulansı durdurup, müdahale ettirmeyecek kadar vahşice işlenen bu cinayete polis de müdahale etmedi. Polis olay yerine tam 1.5 saat sonra geldi.
Sıradan bir cinayet değildi.
Kahpece ve vahşice işlenmiş bir cinayet...
Hayatının baharında komünistlerin kurşunlarıyla şehadete eren Yusuf İmamoğlu Bulgaristan göçmeni bir ailenin evladı olarak Bursa-İnegöl'de yaşıyordu.
Adli tıp raporunda yazan ''3 gündür hiç bir şey yememiş'' ibaresi ve cebinden çıkan 35 kuruş şehit Yusuf'un hangi zorluklar içinde memleketine faydalı bir insan olabilmek için nasıl bir mücadele verdiğinin en açık göstergesiydi.
***
Cebindeki 35 kuruş ve 3 gündür aç olan midesiyle vatan mücadelesi veriyordu.
Tıpkı Çanakkale'deki 18'likler gibi.
Yemen'deki türküler gibiydi aldığı her nefes.
Ergenekon'dan başlayan ''Türk'ün mutluluk ülküsü''nü sonsuza kadar yaşatma mücadelesinin kutlu bir neferi olan Yusuf İmamoğlu Antep'te Fransız kurşunlarına siper olan 14 yaşındaki Şehit Kamil gibi şehitler kervanında saf tutuyordu.
Şehadet yolunda bir Yusuf olabilmek...
Şehitler safında saf tutabilmek...
En çok da sana yakıştı Yusuf İmamoğlu...
***
35 Kuruş...
Bugün Türk Milliyetçiliği davası güden hiç kimse bu 35 kuruşu aklından çıkartmamalıdır.
Şehadet şerbetini içtiği vakit cebinden 35 kuruş çıkan şehitlerin bugünlere taşıdığı Ülkücülük, bir geçim kapısı olarak görülmemeli. Ülkücülük, bir dava hareketidir. Bu dava hareketinde siyasi ve ekonomik menfaat umanlar 35 kuruşu unutmasınlar.
Şehitler safına katıldığında 3 gündür aç olan Yusuf İmamoğlu'nu unutmasınlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder