Daha dün gibi.
Biz öyle bir millettik ki;
Ülke sınırları içinde ezeli rakip olduğumuz takımların, ecnebi takımlarla oynadığı maçlarda hepimiz o takımlı olurduk.
Tribünde yaşatırdık renklerin kardeşliğini.
Antalya'da sevinirdik yenerse bir takımımız bir ecnebi takımını
Yenilirsek bir "Gavur" takımına Trabzon'da üzülürdük.
Ağrı'da sokaklara sığmazdık,
Fener, Fransız takımına Fransa'da üç attığında.
Sevilla, ESES'e 3 golle boyun eğip, Porsuk'un sularına gömüldüğünde,
Bütün Türkiye tek yürek olup sevinirdik...
Gassaray, Xamax'a 5 atıp elediğinde, Erzurum'da yer yerinden oynar, Şanlıurfa'da zılgıtlar göklere değerdi..
Al Bayrağımız ellerimizden düşmezdi.
Ağrı'da, Mardin'de, Diyarbakır'da, Adıyaman'da...
Türkiye, Türkiye, Türkiye diye bağırırdık kol kola girip...
Öyle bir ruha bürünürdük ki;
Sanki bulunduğumuz her yer Conk Bayırı...
Ve sanki karşımızdakiler yurdumuzu istila etmeye çalışan 7 Düvel askerleri...
Öylesine coşkuluyduk,
Öylesine gönül birliği içindeydik...
Her birimiz bugün Çanakkale Şehitlikleri'nde bir gurur abidesi gibi duran,
Diyarbakırlı Celal,
Manisalı Adnan,
Adanalı Halil,
İstanbullu Hristo,
Hataylı Rıdvan,
Rizeli Temel,
Artvinli Hasan,
Samsunlu Hidayet,
Ankaralı Salih,
Ercişli Hacı İlyas gibiydik...
13-14 senede biz tribünlerde böyle bir milletken,
Bugün nasıl ayrı ayrı milletler haline geldik.
Beşiktaş'ın mağlubiyetine üzülüp, Trabzon'un galibiyetine sevinen bir milletken,
Şimdi nasıl oldu da, kendi takımlarımızın rakiplerinin galibiyeti için dua eder olduk?
Ne çabuk unuttuk Göztepe Avrupa takımlarını bir bir dize getirirken sevinç gözyaşları döktüğümüz günleri?
Bizi önce tribünde böldüler.
Futbol'un gücünü ne yazık ki; bizi bölmek için kullandılar.
Biz böyle değildik.
Bu kadar kolay kendimize düşman olmamalıydık.
Bu kadar kolay böl-parçala-yut taktiğinin kurbanı olmamalıydık.
Hiç unutamam!
Bir keresinde, BJK ile ESES maçı vardı.
Yarım kalan maç sonunda ESES küme düşmüştü tarihinde ilk kez...
Ve o gün ben, gözyaşı döken onbinlerce ESES sevdalısının yanısıra "Olur mu ulan, olur mu!? ESES küme düşer mi? diye kendi kendine söylenerek gözyaşı döken Beşiktaşlı abileri gördüm...
Biz böyle bir milletken, şimdi bizi Türk takımına karşı ecnebi takımları destekleyen bir millet haline getirdiler.
Türkiye topraklarında, Misak-ı Milli sınırları dahilinde "Ne mutlu Türküm diyene" sözünün çatısı altında kardeşçe bir millet olabilmiş bizleri bölebilmek için oynanan bu oyuna yenildik. Üzerimizdeki bu ihanet planına mağlup olduk. Sonunda Türk, Türk'e düşman oldu...
Geri dönemez miyiz?
Tribünlerde yeniden bir millet olamaz mıyız?
Belki çok önemsemiyoruz bu durumu,
Belki "Ne alakası var" deyip geçebilirsiniz söylediklerime,
Belki "Avrupa'da da oluyor böyle şeyler" diyerek geçiştirebilir, yapılan ihanet projesini savunabilirsiniz...
Yine de bir düşünelim,
Birbirimize düşman olmanın ne faydası var bizlere millet olarak,
Birbirimizi sevmenin, bayrağımızı sevmenin, milletimizi sevmenin ne faydası var?
Bir terazide tartalım ve ona göre karar verelim.
Mesela önümüzdeki Avrupa Kupası maçlarında oynayacak takımlarımızın taraftarları maçlara kendi takımlarının bayraklarıyla değil de sadece TÜRK Bayraklarıyla gitseler...
Evlerimizde,
Kıraathanelerde,
Birahanelerde,
Çay ocaklarında,
Lokantalarda,
Her nerede bulunuyorsak,
Maçın oynanacağı gün ve saatte yanımızda bir TÜRK bayrağı bulundursak,
Yenince bayraklarımızı sallayarak sevinsek,
Yenilirsek de başımızı eğip, bayrağımızı dik tutarak üzülsek...
Ne kaybederiz?
Ne kazanırız?
Biz bunu başarabiliriz.
Bizi bölmek için türlü oyunlar çeviren Haçlı Ordusu'nun bu psikolojik oyunlarına karşı ancak ve ancak YENİDEN BİR MİLLET OLARAK karşı koyabilir ve bu oyunu oynamaya çalışanları çimlere gömebiliriz...
Ne dersiniz?
Çok mu hayalperestim sizce?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder