21 Nisan 2015 Salı

AKP, YENİ ÖCÜYÜ YARATTI: KOALİSYON!

Kölelik düzeni ve ekonomik sıkıntı içinde kıvranan milletimiz yavaş yavaş AKP'nin ülkemizi götürdüğü uçurumu farketmeye başladı. Bunun sonucu olarak da daha çok dini söylemler içine girdi ve halkımızı koalisyon ile korkutma yoluna geçti. Çünkü muhtemelen 7 Haziran da çıkacak sonuç bir koalisyonu işaret ediyor.
***
Mutlak surette her parti seçime tek başına iktidar hedefi ile girer ancak kamuoyu araştırmaları da artık ülkemizde bir gerçek. Bu araştırmalar da koalisyonu işaret ediyor şu anki verilere göre.
***
AKP bu durumu gördü ve hem Cumhurbaşkanı hem de parti olarak koalisyonların ülkemiz için en büyük tehlike olacağını söylemeye başladı. Geçmiş koalisyon hükümetlerini kötülemek ve milletimizi "yeni o günlere mi dönmek istiyorsunuz" diyerek korkutuyor.
***
Geçmişe baktığımız zaman ülkemiz tarihinde çok az koalisyon dönemi var. 1923'ten 1961'e kadar ülke tek başına iktidar olan hükümetler tarafından yönetilmiş. Atatürk'ün sağlığında oldukça önemli sanayi yatırımları, tarımsal reformlar yapılmış ekonomi ve sanayi sağlam temeller üzerine oturtulmuş, Türkiye yabancı ülkelere uçak satar hale gelmişti. İsmet İnönü döneminde ise ilk iş bu uçak fabrikası kapatıldı. "Benim milletim açken ben fabrika çalıştırmam" zihniyeti belkide bugün çektiğimiz sıkıntıların en önemli sebeplerinden biridir.
***
Demokrat Parti ve Adnan Menderes döneminde de ünlü Marshall Yardımı ile ülkemizde sanayi yatırımları durdu. ABD'den daha ucuza getirilen ürünler Türk Sanayii'ne vurulmuş en büyük darbelerden biriydi. Hem İnönü hem de Menderes dönemlerinde sanayi ve ekonomi bir kenara itilmiş milletimiz Türkçe Ezan meselesiyle meşgul idi.
***
Darbe sonrasında yine tek başına yönetilen ülkemiz, 1961 ile 1965 yılları arasında koalisyon hükümetleri tarafından yönetildi. Bu yıllarda sanayi yatırımları ve tarımsal gelişmeler yeniden başlatıldı. 1965'ten 1971'e kadar ülkemiz yeniden tek başına iktidarlar tarafından yönetildi. 1971'den 1974'e kadar ülkemiz bir kez daha darbe hükümetleri tarafından yönetildi. Tabii bu hükümetler de tek başına iktidar idi.
***
1974 yılında ise, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milli Selamet Partisi koalisyon hükümeti kuruldu. Merhum Ecevit ve Merhum Erbakan'ın bu dönemlerdeki en büyük talihsizlikleri ise, Kıbrıs Barış harekatı oldu. Ülkemiz için oldukça stratejik önem taşıyan Kıbrıs'ın Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine oradaki Türkleri korumak ve adaya barış götürmek maksadıyla başarılı bir operasyon yapılmış ve Kıbrıs'taki Türk Devleti'nin yaşaması sağlanmıştı. Bugün ver-kurtul zihniyeti ile bölücülere her türlü tavizi veren AKP hükümetinin aksine oldukça önemli bir başarı sağlanmış ve KKTC'nin kurulması ve ilelebet adada varlığını sürdürmesi sağlanmıştı.
***
Kıbrıs Barış Harekatı'nın faturası ülkemize çok ağır oldu. Yıllarca haçlı zihniyetindeki ülkelerin ambargosu ile mücadele edildi. Dış güçlerin iç karışıklık çıkarmak için oynadıkları oyunlara bir de karaborsacılar eklenince 70'li yıllar kuyruklar ve yokluklar dönemi haline geldi. Yapılan askeri darbenin sonrasında da gördüğümüz gibi o yıllarda yaşanan yokluklar bir gecede sona ermiş ve bunun nasıl büyük bir oyun olduğu ortaya çıkmıştı. Bunca sıkıntının arasında yatırımlar da durmamıştı. Barajlar, fabrikalar, yollar yapılıyor sanayi üretimi arttırılıyordu. O yıllarda Türkiye tarım üretiminde kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biriydi. 

***
1980 Darbecilerinin Cunta Hükümeti tarafından 1983 yılına kadar yönetilen ülkemizde yeniden tek başına iktidar dönemi başlamıştı. Anavatan Partisi döneminde bölücülere ilk tavizler de verilmeye başlandı. O dönemlerde yaşanan yolsuzluklar, banker dolandırıcılıkları, zenginin daha zengin fakirin daha fakir olması halen zihinlerimizde taze taze duruyor. Özellikle Özal ailesinin ve yakın çevresinin nasıl birden bire zenginleştiğini, Papatyalar ve prenslerini hepimiz çok iyi biliyoruz, anımsıyoruz.
***
Anavatan Partisi (ANAP) saltanatı sona erdi ve milletimiz yeniden koalisyon dedi. ANAP döneminde yaşanan yolsuzluk ve özellikle banker dolandırıcılıklarının faturasını ödemek de bu kaolisyon hükümetlerine kalmıştı. Yapılan özelleştirmeler ile ortaya çıkan bütçe açıkları yeni vergiler ile kapatılmaya çalışıldı. ANAP döneminde yolsuzluk ve dolandırıcılık amacıyla kurulan birçok banka battı. Halk bu batıkların faturasını çok kısa dönem görev yapan koalisyon hükümetlerine kesti. 1983'ten 1991 yılına kadar tek başına iktidar tarafından yönetilen ülkemiz 1991'den 2002'ye kadar koalisyon hükümetleri tarafından yönetildi. 

***
2002 yılından bu yana da yine tek başına iktidar var ülkemizde.
Sonuç olarak baktığımızda ülkemizin 92 yıllık tarihinde 22 yıl koalisyon 70 yıl da tek başına iktidar var. Atatürk döneminde yapılan yatırımlar ortada. Diğer yatırımlara baktığınız vakit ise, bu yatırımların büyük bir çoğunluğunun koalisyon hükümetleri döneminde yapıldığını görebiliriz. Atatürk'ten sonraki döneme baktığımız vakit sanayi, kalkınma ve ekonomi kimsenin umurunda değil. Bir kesim "Aman Şeriat gelecek" korkusu, diğer bir kesim ise, "Aman din elden gidecek" korkusu ile siyaset yapmış oy toplamış iktidar olmuşlar.
***
Bizden sonra çok büyük bir savaşa giren Avrupa ülkeleri 20-25 yıllık bir sıkıntı çekerek süper devlet konumuna gelmişken biz halen KÖLE İŞÇİLERİN bulunduğu bir ülke durumundayız. Şimdi iyice bakmak lazım.
Düşünmek lazım.
Biraz elimizi vicdanımıza koymak lazım.
Acaba korkulması gereken koalisyon hükümetleri mi yoksa, dini ya da laikliği kendine kalkan yaparak sömürü düzenine hizmet eden, kölelik düzenini halka sevdiren tek başına iktidarlar mıdır!?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder