3 Şubat 2015 Salı

Kara&Kızıl Sevdalılar ESES için nelen yapabilir!?

Eskişehirspor yönetimini yürüttükleri süslü kampanya ve Halil Ünal karşıtlığı ile ele geçiren Önce Güven ekibi başta olmak üzere birçok kesim bu sorunun cevabını arar gibi Eskişehirspor sevdalılarının sabır sınırlarını zorlamaya devam ediyorlar.
Biz Eskişehirspor sevdalıları bir direnişin, bir başkaldırının içine doğduk.
Kaderimizdir bizim, direniş ve başkaldırı...
1965'ten bu yana bunun örneklerini Türk Futbol camiası zaman zaman görmüştür.
Hatta öyle bir zaman gelmiştir ki; birbirlerine "Ezeli Rakip" diyen üç İstanbul takımının başkanları taraftarlarına "Eskişehirspor taraftarına karşı birleşme" çağrısında bile bulunmuştur.
***
Belki şunu anlamamış olabilirler.
Eskişehirspor bizim sevdamız.
Ve sevdamız da bizim namusumuz.
Namus belasına yapamayacağımız şey yoktur.
Bir anda bütün küskünlükler, dargınlıklar bitiverir,
Omuz omuza görüverirsiniz karşınızda.
Bir anda;
Sağcısı, solcusu,
A partilisi, B partilisi
Dindarı, ateisti,
Milliyetçisi, komünisti
Alevisi, sünnisi
TEK VÜCUT OLUP, DİKİLİVERİRLER KARŞINIZA...
Sevdamız Namusumuzdur, Namusumuza Leke Sürdürmeyiz, bunu bilesiniz...
***
Muhtemelen birileri bu Passolig belası yüzünden tribünlerin boş kalmasından cesaret alıyorlar.
"Eskişehirspor taraftarı bölündü, güçleri kalmadı" diye ellerini ovuşturuyorlar belki bir kenarda.
Yıllar sonra layık olduğu yerlere gelip, hem şampiyonluk yarışına ortak olan hem de yavaş yavaş adından Avrupa'da bahsettirmeye başlayan Eskişehirspor'un bu yükselişi birilerini rahatsız etmişe benziyor. Oynanan oyunların farkındayız.
Ve bu oyunları bozacağız arkadaş!
Merak etmeyin.
"Eskişehirspor taraftarı Eskişehirspor için neler yapabilir" diye kafanızı tırmalayan o sorunun cevabını, geçmişte olduğu gibi en unutulmaz şekilde verecektir sizlere bu taraftar.
***
Şimdi önümüzde bir Passolig belası var.
Hükümetin, toplumsal bir direnç noktası olan tribün kültürünü bitirmek ve arma aşkını ranta çevirerek zengini daha zengin yapma girişimi olan bu Passolig belası ülke genelinde kısmen başarıya ulaşmış durumda.
Eskişehir'de önemli bir direniş sürüyor.
Başta ben olmak üzere bu uygulama başladığından bu yana, "Sevdamızı zenginin daha zengin olması için rant aracı yaptırmayacağız" diyerek direniyoruz. Son derece haklı ve kutsal bir direniş. Kutsaldır çünkü bir haksızlığa karşı direniyoruz. Ortada bir zulüm var ve biz bu zulme karşı direniyoruz, bu zulmün ortadan kalkması için çaba sarfediyoruz.
***
Geldiğimiz nokta ne yazık ki meydanı boş bırakma noktasıdır.
İkili bir oyun var burada.
Passolig uygulaması ile hem toplumun son direnç noktalarından biri olan taraftarı staddan uzaklaştırdılar hem de arma aşkı ile her şeye rağmen tribünlere giren taraftarı bir rant kapısı haline getirdiler.
Bizler de onlar da çok iyi biliyorlardı ki; bu ülkede taraftarı ile en çok maç kazanan takım Eskişehirspor'dur.
Atatürk Stadı'nda maça çıkan pek çok rakip futbolcunun henüz maç başlamadan bile dizlerinin bağının çözüldüğünü hepimiz çok iyi biliriz.
Eskişehirspor sevdalıları gerçek anlamda takımının 12. oyuncusudur.
***
Belki bir yol ayrımına geldik.
Hem takımın bütün değerlerini satıp savuran ve takımı küme düşme potasına kadar getiren yönetime hem de yapılan bariz hakem hatalarıyla 12 - 15 puan kaybetmemize yol açan TFF'ye karşı yapmamız gereken tarihi bir görev vardır.
Yol ayrımına geldik...
Burada tarihi bir seçim yapacağız...
Ya Passolig belasına karşı direnişimizi sürdürüp, Eskişehirspor'un yeniden alt liglere geri dönüşünü, belki de hiç dönmemek üzere diplere doğru düşüşünü "Dik Durmak", "Duruşumuzu Bozmamak" adına dışardan izleyeceğiz;
Ya da, bizi bir şekilde o tribünlerden uzak tutmaya çalışan, bozuk düzene karşı direncimizi pasifize etmeye çalışan, bizi "Sevdamız ile bozuk düzene karşı direniş" arasına sıkıştıranlara karşı "Yeter ulan, biz direnişimizi gösterdik, ama artık biz de buradayız" deyip 12. Adam formasını giyeceğiz...
***
Bazı şeyleri söylemek, yazmak çok zordur.
Bu durum da onlardan biridir benim için.
Günlerdir, bu satırları yazabilmek için kendi kendimle tartıştım.
Arkadaşlarımın görüşlerini aldım.
Özellikle genç arkadaşlarımın bu direnci sürdürme noktasındaki tavırları beni ülkemin geleceği adına umutlandırdı, gururlandırdı.
Ancak biz de 50 yıllık hayat tecrübemizden edindiğimiz birikimle bazen hayatta hiç istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda olduğumuzu öğrendik. Hayat bize bunu öğretti.
Eskişehirspor'un düşüsünde küçücük bir etken dahi olacaksa benim direnişim, bu direnişe yeter deme zamanının geldiğini bilecek olgunluğa eriştirdi hayat bizi.
***
Artık bir şeyler yapma vakti geldi.
Yeniden omuz omuza olma vakti geldi.
Artık tek yürek, tek vücut olma vakti geldi.
NEFER'in şehri maç havasına sokan o muhteşem yürüyüşleri, tribünleri ayağa kaldıran o muhteşem besteleri yeniden bizleri coşturmalı...
Problem Tayfa'nın gündem yaratan o pankartları yeniden stadımızı süslemeli....
Şunu unutmayalım ki;
Biz orada yokken bu takım küme düşerse,
Vicdanlarımıza "Bu takım düşerken sen neredeydin?" sorusunu yükleyeceğiz kendimiz.
ALLAH BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ BOZMASIN!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder