Kolay değil...
Çok zor.
Passolig uygulaması başladığından bu yana bir karşı duruş sergileyip;
Bugün, bu duruştan vazgeçmek.
En büyük vazgeçişler, büyük aşklar uğrunadır.
Biz yüreğimizde öylesine büyük bir aşk besledik ki, senelerdir uğruna ne vazgeçmelerimiz olmuştur...
Bir arkadaşımın bir vazgeçmesini hiç unutamam...
Askerden gelmişti.
Aylardır onun hasretiyle yolunu gözleyen sevgilisiyle özlem gidermek yerine o Ankara'ya Eskişehirspor'un maçına yani en büyük aşkına koşmuştu.
Sevgilisinden vazgeçmişti...
Bunu duyunca sevgilisi de ondan vazgeçmişti...
***
Savaş oyununu düşmanın kurallarına göre oynamak bizi asla onursuzlaştırmaz.
Savaş bir strateji oyunudur.
Ve bazen bu oyunu onların kurallarına göre oynamak zorunda kalırız.
Bu asla onursuzluk değildir.
Şu an bizler, yani Passolig karşıtları büyük bir mücadelenin içindeyiz.
Yüreklerimizdeki en büyük aşkı iktidarın ve emperyalist güçlerin rant ve fişleme aracı yapmalarına direniyoruz...
Bu direnişimiz kutlu bir direniş halini almış ve bu güne kadar da büyük bir başarı ile devam etmiştir.
Ancak diğer tarafta da aşkımız var...
***
Mağlubiyetlerinden bile onur duyduğumuz,
Yenince bile gözyaşı döktüğümüz büyük aşkımız...
Eskişehirspor'umuz...
Eskişehirspor düşüyor...
Beceriksiz bir yönetim ve bu camiadaki Eskişehirspor düşmanlarının çabaları ile düşüyor sevdamız...
Biz olsaydık durum farklı mı olurdu acaba?
Bu soru yıllarca beynimizi kemirecek.
Hele bir de bu takım düşerse belki büyük bir vicdan azabına dönüşecek.
Biz orada olsaydık bugün ne olurdu bilemeyiz ama şunu çok iyi biliyoruz.
Biz bu takımın 12 numaralı formasını giydiğimiz vakit çok maçlar kazandık, çok büyük zaferlere imza attık.
Bu ligde bir çok takımın sahip olmayı hayal bile edemediği önemli bir gücüz biz tribünlerde.
***
Onurumuzla düşelim diyoruz bazen.
Ama düşersek hepten mağlup olmuş olmayacak mıyız?
Bizi bu savaş arenasından hepten silmiş olmayacaklar mı?
Dillere destan tribün şovlarımızla takımımıza destek olup, takımın ligde kalmasını sağlayabilirsek, belki sadece bir reklam arası vermiş olacağız. Yenilmiş sayılmayacağız. Onurumuzu kaybetmiş sayılmayacağız. Ama mücadelemizi sürdürebilmek için bu savaş alanında kalmış olacağız...
Bu takım onuruyla küme düşerse biz kiminle neyin mücadelesini yapacağız?
Onurlu takımlardan kurulu bir lig mi var yoksa?
Varsa sadece onurlu takımların bulunduğu bir lig eyvallah o lige gidelim, o ligde şampiyon olalım.
***
Gün destan yazma günüdür...
Tıpkı yıllar önce olduğu gibi bugün bir seferberlik başlatma günüdür.
Büyüklerimiz anlatır.
Futbolcuların formasını evde kadınlar yıkar ütüler, armalar kadınlarımız tarafından formalara dikilir.
Bütün kent...
Kadın, erkek, çoluk, çocuk, genç, yaşlı...
Yediden yetmişe herkes gücünün yettiğince, aklının erdiğince Eskişehirspor için emek verir ve bu emek sahadaki mücadeleye büyük bir onur ve kutsiyet kazandırırdı.
Eskişehirspor bu kutlu emek ve kutlu sevdalar sebebiyle yaşayan bir efsane oldu...
Şimdi biz bu kervana katılmaktan geri mi duracağız.
***
İnanın şu satırları yazarken bile içim burkuluyor.
Bir direnişin, zulme karşı duruşun vazgeçme noktasına geldiğini söylerken, yazarken bile belki kendime de kızıyorum.
Ama hakikat budur!
Hakikatlerden kaçamayız.
Şu ana kadar bizler Yüksek Eskişehirsporluluk Bilinci dahilinde büyük bir direniş gösterdik.
Şimdi strateji geliştirip, bu direnişi büyük bir mücadeleye dönüştürme zamanıdır.
Sevdaya karşı direnmek zordur.
Gün geçtikçe erir biter bu direniş.
Direnç de biter, bir çok arkadaşımız teslim bayrağını çeker.
En azından direnç bitmeden, dirençler kırılmadan direnişi, mücadeleye çevirme noktasına geçelim.
***
Tribünlerde hem ARMA aşkı ile takımımıza destek olalım, hem de bozuk düzene karşı mücadele edelim.
Futboldaki emperyalist güçlere karşı;
Simitlerimizi bölüşmeye devam edelim,
Son sigaramızı, 1 değil 3 arkadaşımızla paylaşalım,
Tanımadığımız insanlarla sarılıp gol sevinçleri yaşayalım,
O tribünlerin basamaklarına yine gözyaşlarımızı akıtalım mağlubiyetlerimizde...
***
Bu noktadan sonra hiçbirimizin bir diğer arkadaşımızı kırmaya hakkı yoktur.
Özellikle tribün liderlerimizden ve camiamızın kanaat önderlerinden ricam, keskin dil kullanmayı bırakıp, sevgi ve hoşgörü diliyle şu an boykotta olan bütün kardeşlerimizi tribünlere davet edelim.
Artık kucaklaşma vakti geldi geçiyor.
Birbirimize hakaret ederek, suçlayarak sadece ve sadece Eskişehirspor'a zarar verdiğimiz gerçeğini görelim.
Gerek Eskişehirspor aşkıyla boykotta olan gerekse Eskişehirspor aşkıyla her şeye rağmen tribünlere giren bütün kardeşlerime, büyüklerime, arkadaşlarıma, dostlarıma sesleniyorum...
ESKİŞEHİRSPOR'U SEVEBİLDİĞİMİZ KADAR SAHİP ÇIKABİLİRSEK inanın Eskişehirspor'un onurunu kimse lekeleyemez...
Eskişehirspor yönetimini yürüttükleri süslü kampanya ve Halil Ünal karşıtlığı ile ele geçiren Önce Güven ekibi başta olmak üzere birçok kesim bu sorunun cevabını arar gibi Eskişehirspor sevdalılarının sabır sınırlarını zorlamaya devam ediyorlar.
Biz Eskişehirspor sevdalıları bir direnişin, bir başkaldırının içine doğduk.
Kaderimizdir bizim, direniş ve başkaldırı...
1965'ten bu yana bunun örneklerini Türk Futbol camiası zaman zaman görmüştür.
Hatta öyle bir zaman gelmiştir ki; birbirlerine "Ezeli Rakip" diyen üç İstanbul takımının başkanları taraftarlarına "Eskişehirspor taraftarına karşı birleşme" çağrısında bile bulunmuştur.
***
Belki şunu anlamamış olabilirler.
Eskişehirspor bizim sevdamız.
Ve sevdamız da bizim namusumuz.
Namus belasına yapamayacağımız şey yoktur.
Bir anda bütün küskünlükler, dargınlıklar bitiverir,
Omuz omuza görüverirsiniz karşınızda.
Bir anda;
Sağcısı, solcusu,
A partilisi, B partilisi
Dindarı, ateisti,
Milliyetçisi, komünisti
Alevisi, sünnisi
TEK VÜCUT OLUP, DİKİLİVERİRLER KARŞINIZA...
Sevdamız Namusumuzdur, Namusumuza Leke Sürdürmeyiz, bunu bilesiniz...
***
Muhtemelen birileri bu Passolig belası yüzünden tribünlerin boş kalmasından cesaret alıyorlar.
"Eskişehirspor taraftarı bölündü, güçleri kalmadı" diye ellerini ovuşturuyorlar belki bir kenarda.
Yıllar sonra layık olduğu yerlere gelip, hem şampiyonluk yarışına ortak olan hem de yavaş yavaş adından Avrupa'da bahsettirmeye başlayan Eskişehirspor'un bu yükselişi birilerini rahatsız etmişe benziyor. Oynanan oyunların farkındayız.
Ve bu oyunları bozacağız arkadaş!
Merak etmeyin.
"Eskişehirspor taraftarı Eskişehirspor için neler yapabilir" diye kafanızı tırmalayan o sorunun cevabını, geçmişte olduğu gibi en unutulmaz şekilde verecektir sizlere bu taraftar.
***
Şimdi önümüzde bir Passolig belası var.
Hükümetin, toplumsal bir direnç noktası olan tribün kültürünü bitirmek ve arma aşkını ranta çevirerek zengini daha zengin yapma girişimi olan bu Passolig belası ülke genelinde kısmen başarıya ulaşmış durumda.
Eskişehir'de önemli bir direniş sürüyor.
Başta ben olmak üzere bu uygulama başladığından bu yana, "Sevdamızı zenginin daha zengin olması için rant aracı yaptırmayacağız" diyerek direniyoruz. Son derece haklı ve kutsal bir direniş. Kutsaldır çünkü bir haksızlığa karşı direniyoruz. Ortada bir zulüm var ve biz bu zulme karşı direniyoruz, bu zulmün ortadan kalkması için çaba sarfediyoruz.
***
Geldiğimiz nokta ne yazık ki meydanı boş bırakma noktasıdır.
İkili bir oyun var burada.
Passolig uygulaması ile hem toplumun son direnç noktalarından biri olan taraftarı staddan uzaklaştırdılar hem de arma aşkı ile her şeye rağmen tribünlere giren taraftarı bir rant kapısı haline getirdiler.
Bizler de onlar da çok iyi biliyorlardı ki; bu ülkede taraftarı ile en çok maç kazanan takım Eskişehirspor'dur.
Atatürk Stadı'nda maça çıkan pek çok rakip futbolcunun henüz maç başlamadan bile dizlerinin bağının çözüldüğünü hepimiz çok iyi biliriz.
Eskişehirspor sevdalıları gerçek anlamda takımının 12. oyuncusudur.
***
Belki bir yol ayrımına geldik.
Hem takımın bütün değerlerini satıp savuran ve takımı küme düşme potasına kadar getiren yönetime hem de yapılan bariz hakem hatalarıyla 12 - 15 puan kaybetmemize yol açan TFF'ye karşı yapmamız gereken tarihi bir görev vardır.
Yol ayrımına geldik...
Burada tarihi bir seçim yapacağız...
Ya Passolig belasına karşı direnişimizi sürdürüp, Eskişehirspor'un yeniden alt liglere geri dönüşünü, belki de hiç dönmemek üzere diplere doğru düşüşünü "Dik Durmak", "Duruşumuzu Bozmamak" adına dışardan izleyeceğiz;
Ya da, bizi bir şekilde o tribünlerden uzak tutmaya çalışan, bozuk düzene karşı direncimizi pasifize etmeye çalışan, bizi "Sevdamız ile bozuk düzene karşı direniş" arasına sıkıştıranlara karşı "Yeter ulan, biz direnişimizi gösterdik, ama artık biz de buradayız" deyip 12. Adam formasını giyeceğiz...
***
Bazı şeyleri söylemek, yazmak çok zordur.
Bu durum da onlardan biridir benim için.
Günlerdir, bu satırları yazabilmek için kendi kendimle tartıştım.
Arkadaşlarımın görüşlerini aldım.
Özellikle genç arkadaşlarımın bu direnci sürdürme noktasındaki tavırları beni ülkemin geleceği adına umutlandırdı, gururlandırdı.
Ancak biz de 50 yıllık hayat tecrübemizden edindiğimiz birikimle bazen hayatta hiç istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda olduğumuzu öğrendik. Hayat bize bunu öğretti.
Eskişehirspor'un düşüsünde küçücük bir etken dahi olacaksa benim direnişim, bu direnişe yeter deme zamanının geldiğini bilecek olgunluğa eriştirdi hayat bizi.
***
Artık bir şeyler yapma vakti geldi.
Yeniden omuz omuza olma vakti geldi.
Artık tek yürek, tek vücut olma vakti geldi.
NEFER'in şehri maç havasına sokan o muhteşem yürüyüşleri, tribünleri ayağa kaldıran o muhteşem besteleri yeniden bizleri coşturmalı...
Problem Tayfa'nın gündem yaratan o pankartları yeniden stadımızı süslemeli....
Şunu unutmayalım ki;
Biz orada yokken bu takım küme düşerse,
Vicdanlarımıza "Bu takım düşerken sen neredeydin?" sorusunu yükleyeceğiz kendimiz.
ALLAH BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ BOZMASIN!
Kahrola kahrola geldik biz buralara
Kahrolmaya razıydık
"İlk aşkım ESES'im" derken
Yenilsek bile sevinmeyi bildik
Üçüncü liglerde de olsak
Hep "Şampiyon" bizdik
Sıfırdan başlayıp zirveye çıktık
Beceriksiz yöneticiler sayesinde
Yeniden sıfırlara indik
Yine sevdik
Yine seveceğiz...
***
Bize güvenin, "Önce Güven" dediniz
Size kanıp güvenenler çokluktaydı
Oturdunuz koltuklarınıza
Güvenenlerin dağlarına karlar yağdı kısa zamanda
Elde avuçta ne varsa sattınız savdınız...
Şampiyonluk hayalleri kuran ESES sevdalılarına
Güven masalları okudunuz
Olmadı
Tutmadı
Takımı yeniden kabuslara soktunuz
***
Evdeki hesabınız neydi bilemiyoruz ama;
Çarşı'daki hesapla denk olmadığı göründü
Taraftarı yok saydınız...
Passolig zulmüne sessiz kaldınız
Kötü gidişe isyan edenleri çapulcu ilan ettiniz
Koltuğa oturunca kendinizi Eskişehirspor'un sahibi zannettiniz
Unutmayın!
Burada kravatlılar geçici, atkılılar kalıcıdır...
***
Halil Ünal'ı kötülemekten başka bir şey yapmadınız
Bu taraftarı Halil Ünal'ı arar hale getirdiniz
Hırsız dediniz,
Dansöz dediniz,
Pancarcı dediniz,
Ama onun Avrupa'ya götürdüğü takımı,
Sizler yeniden alt liglere doğru götürüyorsunuz...
Elinizi vicdanınıza koyun eğer varsa
Yol yakınken dönün yanlış yola girdi sizin kılavuz...
***
Üyelikleri açacağız dediniz bize güvenin...
Halil Ünal'ın kotası yetmedi bir de giriş ücreti koydunuz
Bunun için mi "Önce Güven" dediniz?...
Sevdaya konulan kotaları kaldıracağız derken,
Kota'nın yanına bir de aşılmaz engeller koydunuz
Kahrettiniz bizleri kahrettiniz
***
Günler hızla akıp gidiyor
Henüz dönülmez yola girmeden
Bir erdem gösterin, düşün Eskişehirspor'un yakasından
Son sözüm sizedir,
Yönetim içinde olup da samimiyetlerinden
Eskişehirspor sevdalarından zerre şüphemiz olmayanlar
Artık anlaşıldı, Mesut Hoşcan;
"İnadım inat bırakmam" diyor
Sizler bari gösterin samimiyetiniz,
Verin istifa dilekçelerinizi...