16 Mayıs 2014 Cuma

Tek sorumlu Tanrı (!)

SOMA KATLİAMI'nın 4. günündeyiz.
4 Yıl öncesine kadar kahvaltımı yaparken gazete okumak benim için bir alışkanlıktı. 4 Yıldan bu yana gazete okumuyorum. Sebebi samimiyetsizlik, yağcılık, taraf olma hastalığı vs vs...
Bir süre KV ekranlarından izledim haberleri.
Ordanda bıktım.
Kağıt üzerindeki basın camın arkasında da aynı riyakarlığa devam ediyor...
Sosyal Medya'ya yöneldik.
En azından kendi düşüncelerimizi insanlara aktarabiliyoruz.
Kağıt ve Cam basınına nazaran daha özgür bir medya alanı sosyal medya...
Bu sosyal medyada da zaman içinde Türkiye'nin genel yapısına büründü.
İki taraf artık ülkemizde...
1. Ne pahasına olursa olsun RTE'yi savunanlar
2. Ne pahasına olursa olsun RTE'yi elextiren ve gitmesini isteyenler...
***
Biz Hakkı ve haklıyı savunanlar ne yazık ki bu iki guruba mensup olanlar tarafından mutlak surette bir tarafa çekiliyoruz. Ya AKP/RTE yanlısı olacaksınız ya da karşıtı. Ama ne pahasına olursa olsun...
Uydurma haber, farklı fotolara farklı haber, asılsız iddialar, yalan dolan vs vs...
Yeter ki, ya RTE savunulsun, ya da eleştirilsin...
Artık sosyal medya da bitmiştir.
Kimse hakkı, hukuku, adaleti düşünmüyor...
Yüzlerce insanımız şehit oldu.
Bir evladımız, kardeşimiz devletin ambulansı kirlenmesin diye çizmelerini çıkarmak isterken, bir başka evlat ise, ambulansa elinde odunlarla saldırıyor.
Başbakanımız takdiri ilahi deyip geçiyor, bakanlarımız sadece bakıyor...
Birileri adam dövüyor...
Birileri birilerini akla hayale gelmeyecek komplolarla suçluyor...
***
Babalar öldü,
Amcalar öldü...
Oğullar öldü...
Kardeşler, ağabeyler öldü...
Damatlar öldü...
Yavuklular öldü...
Kocalar öldü...
Kimin umurunda...
Bizim umurumuzda olan ya RTE'yi bitirmek ya da kurtarmak...
***
Afyonkarahisar Katliamı vardı...
Unuttuk hepimiz...
En yakın olanını söyledim.
Daha unuttuğumuz nice acılarımız var bizim.
Bunu da unutacağız.
Çok sürmez belki 1 ay, belki 2 ay...
Yeni bir gündem maddesi gelir ve unuturuz...
Ama yetim kalan çocuklar asla unutmayacaklar.
Herkes kendini aklamaya çalışıyor.
Sorumlu yok ortada.

Tek sorumlu Tanrı...
***
Tanrımız Allah-ü Teala ve Kadere imanımız tamdır.
Her canlı kendisine biçilen ömrü yaşayacaktır.
Ne bir saniye fazla, ne de bir saniye eksik...
Buna inancımız tamdır.
Ama kaderci olmadı insanoğlu...

Tedbir almaya çalıştı hep.
Çünkü Allah akıl vermişti bizlere...
Hastalıklara çare bulmaya çalıştı insanoğlu milyonlarca yıldan bu yana...
Mesela sayın başbakan hastalandığı vakit "Takdiri İlahi" deyip doktora gitmeyecek mi?
"Allah bir ömür vermiş ondan fazlasını yaşayamayız" deyip tedavi yollarını aramayacak mı?
Elbette arayacak...
***
Kaza da öyledir.
Elbette yaşadığımız her salise takdiri ilahidir...
Yani Tanrı'nın İsteği...
O istemezse yaprak bile kıpırdamaz...
O isterse kayalar bile dile gelir konuşur...
Ama yine de trafik kazalarına karşı tedbir alırız...
Hastalıklara karşı derman ararız...
Mesela sayın başbakan kendisine yönelik saldırılara karşı bir ordu ile geziyor nerdeyse...
Neden;
"Allah'ın verdiği canı Allah'tan başkası alamaz" diyerek bu koruma ordusunu başından defetmiyor...
Neden başbakanın bir saldırıya uğramaması için milyon dolarlar harcanıyor da; bir maden işçisi için üçyüz beşyüz milyar harcanmaz?
Maden işçisine Takdiri ilahi, peki başbakana?
***
Neyse diyeceğim o ki,
Samimiyetsiz insanlar topluluğu oluyoruz yavaş yavaş...
Hatta olduk gitti bile...
Ölen öldüğüyle kalacak.
Geride kalan yakınları bile kendilerine sunulan imkanlar sayesinde biraz daha kolay unutacaklar acılarını.
Birileri zenginleştikçe zenginleşmeye, birileri onlar zenginleşsinler diye ölmeye ve biz samimiyetsiz insanlar olarak birbirimizi yemeye devam edeceğiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder