21 Mart 2014 Cuma

İsrail, Suriye'yi vuruyor, İsrail düşmanı dindarlar nerede?

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)'nin son perdesi sahnelenmeye başlanıyor.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o günlerde büyük bir gurur "Eşbaşkan" olduğunu söylemesinin ardında köprünün altından çok sular geçti.
Bölgedeki Müslümanların topraklarını satın almak suretiyle kurulan İsrail Devleti artık bölgenin tek hakimi olma yolunda büyük bir hızla ilerliyor. Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten kaçınmayan Yahudiler sinsi planlarıyla Müslümanları birbirine kırdırıp kendi egemenliklerini "Vaadedilmiş Topraklar" sınırlarına genişletmek için adım adım ilerliyorlar.
***
Irak'ın Amerikan askerleri tarafından işgali ile başlayan süreçte, bölgedeki Müslüman ülkelerde bir kargaşa ortamının tesis edilmesi için muhalif örgütler kuruldu. Adalet ve Kalkınma Hareketi adıyla bölgedeki ve İsrail için tehdit oluşturabilecek Libya gibi ülkelerde kurulan bu örgütlerin sembolleri de gaz lambası idi. 2001 yılında ülkemizde kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sembolü ise ampul oldu. Sanırım siyonistler bizim ülkemizin biraz daha gelişmiş olmasından bu sembolü uygun gördüler.
BOP sürecinde Arap ülkelerinde yaşanan Arap Baharı rüzgarını hepimiz iyi biliyoruz. Bahsettiğim AKH'lerin halkı kışkırtması sonucunda başlayan isyan rüzgarları dalga dalga bütün Arap ülkelerine yayıldı ve İsrail için tehdit oluşturabilecek tüm Arap ülkeleri zayıflatıldı. Bunların içinde en önemlisi de Irak ve Libya idi.
***
İsrail'in "Vaadedilmiş Topraklar" ı kendi sınırlarına katması için önünde kendisi için tehdit oluşturan 4 büyük devlet vardı. 1. Türkiye, 2. İran, 3. Irak, 4. Libya
Bu ülkelerden ilk olarak Irak düşürüldü.
Zalim Irak diktatörü Saddam Hüseyin'in arkasında halk desteği olmadığı için en zayıf halka olarak görülüyordu ve öyle de oldu. ABD askerleri Müslüman kadınlara tecavüz ederek, camilerimizi pis ayaklarıyla çiğnediler ve Irak'ı teslim alarak kukla yöneticilere bıraktılar. Ve tam da bu günlerde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan "Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönebilmeleri için dua ediyorum" diyerek bu işgale verdiği desteği beyan ediyordu.
***
Irak'tan sonra sıra Libya'ya gelmişti.
Libya lideri Muammer Kaddafi'nin yok edilmesi Saddam'dan daha zor olmuştu.
Ancak Haçlı Ordusu ve Türkiye'nin büyük desteği ile Libya'da kısa sürede bir iç karışıklık çıkartılmış ve sivil haçlı askerlerinin desteğiyle iç savaş bir anda inanılmaz boyutlara ulaşlımış, Muammer kaddafi insanlık dışı bir şekilde öldürülmüştü.
İsrail'in Vaadedilmiş Topraklar'a kavuşması için en önemli 4 engelden 2'si kısa sürede bertaraf edilmişti.
Sırada Türkiye vardı.
Türkiye diğer Müslüman ülkeler gibi iç savaş ile bitirilecek bir ülke değildi.
1970'li yıllardan bu yana oynanan tüm oyunlara rağmen Türkiye bir kardeş kavgasının, bir iç savaşın içine düşürülememişti.
***
Tek çare bir tiyatro oyunu sergilemekti.
Oyunun ana teması TC Başbakanı İsrail ile sürekli kavga edecek ama saman altından su yürüterek İsrail'in çıkarlarına hizmet edecekti.
Bir Van Minüt vakası ile başladı her şey.
Başbakan Davos'taki görüşmeler esnasında İsrail başbakanına "Van Minüt" dedi.
Her ne kadar 5 dakika sonra özür dilemiş olsa da ülkemizde kahraman ilan edildi.
En büyük İsrail düşmanı ve İsrail'e posta koyan adam olarak ilan edildi yandaş medya tarafından.
Ve bir anda karşımıza İsrail ile sürekli ağız dalaşı yapan bir başbakan çıkıverdi.
Ne gariptir ki; aynı başbakan 2004 yılında aynı İsrail'in bir kuruluşundan "Üstün Cesaret Madalyası" almıştı.
***
Van Minüt vakıasının ardından bir Mavi Marmara katlimı yaşadık.
Ülkemizin 9 evladı göz göre göre TC Hükümeti tarafından ölümün kucağına itildiler.
Bebekleri dahi öldürmekten kaçınmayan deyyusların o gemideki insanları tek tek öldüreceğini bile bile o gemi oraya gönderildi.
Dikkat ediniz sayın okurlarım!
Aynı anda oraya bir de İran yardım gemisi gitti.
İsrail askerlerinin "öldüreceğiz" diye ikaz etmeleri üzerine İran Cumhurbaşkanı gemidekileri arayarak hemen bölgeden uzaklaşmalarını emretti.
Bizim hükümetimiz ise, o insanları İsrail'in ölüm kusan mermilerinden uzaklaştırmak için hiçbir şey yapmadı!
***
Mavi Marmara'da insanlarımızın katledilmesinden sonra da başbakan kahraman ilan edildi.
"İsrail bizden özür dileyecek" denilerek aylarca Türk milleti uyutuldu.
Peki bu arada ne oldu?
Türkiye bu süreçte Suriye'deki muhalif güçleri destekledi.
Bir kardeş kavgasında taraf olarak tüm imkanlarıyla o tarafın güçlenmesini sağladı.
Ülkemiz topraklarına İran'ın İsrail'e yönelik bir füze saldırısını engellemek için füze kalkanı rampaları yerleştirildi.
Malatya'ya yerleştirilen bu füze kalkanı rampaları İran'ın saldırılarını engellemek için kullanılacağını artık sokaktaki çocuklar bile biliyor.
Ülkemizin güney sınırına da Patriot füzeleri yerleştirildi.
Tüm bunlar İsrail'in hiçbir şekilde oyuna getiremediği İran'ın İsrail'e karşı taarruz gücünü yok etmeye yönelik girişimlerdir.
***
Ülkemizde AKP yandaşı milyonlarca insan Esad'ın zulmüne karşı muhalif güçleri destekledi.
Suriye her geçen gün zayıfladı, zayıflamaya devam ediyor.
İşte tam bu noktada İsrail zayıflatılan Suriye'ye karşı askeri darbeleri vurmaya başladı.
Son üç gündür saldırılar yapılıyor.
Bir tarafta Müslüman Suriye askerleri, diğer tarafta ise İsrail...
Şimdi hem kendime, hem de İsrail düşmanı AKP seçmenine soruyorum:
Bugüne kadar en büyük İsrail düşmanı olarak gördüğünüz sayın Başbakan İsrail'in bu saldırıları karşısında neden sessiz kalıyor.
Sizler İsrail'in bu saldırıları karşısında neden sessiz kalıyorsunuz!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder