Osman GÜR'ü tanımayanlar böyle diyorlar...
"Osman GÜR de kim oluyormuş!?"
Şaşkın ördekler!..
Anketler yaptırıyorlar, yayınlayamıyorlar...
Çünkü kendi yaptırdıkları anketlerde bile MHP adayı Osman GÜR almış başını gidiyor.
"Olamaz yahu! Bu Osman GÜR de kim oluyormuş!?" diye hayıflanıyorlar...
Çünkü onlar Osman GÜR'ü tanımıyorlar...
Çünkü onlar Beyoğlu'nda yaşamıyorlar.
Beyoğlu'nda yaşasalardı Osman GÜR'ü tanırlardı...
Osman GÜR'ü tanısaydılar;
"Kaybedeceğimiz seçime girmeyelim" deyip aday olmazlar ve kendilerini böyle heder etmezlerdi.
***
Evet MHP Beyoğlu Belediye Başkan adayı Osman GÜR seçime 1 ay kadar bir zaman kala bütün tahminleri alt üst ediyor.
Yayınlanamayan anketlerde MHP oyları her geçen gün artıyor.
Osman GÜR ile göz göze gelen her vatandaşımız;
Kararsızlar safından çıkıp, Osman GÜR safına geçiyor.
Çünkü halk Osman GÜR'ün gözlerinde kendisini görüyor.
Hayatını Beyoğlu'na adamış, bir Beyoğlu sevdalısı görüyor halkımız Osman GÜR'ün gözlerinde.
Osman GÜR ile tokalaşıp selamlaşan her vatandaşımız;
"Osman GÜR kazanırsa ben kazanacağım" diyebiliyor...
***
Beyoğlu'nu tanımayanlar Osman GÜR'ü de tanımazlar elbet...
Beyoğlu'nda yaşamayanlar Osman GÜR'ü de tanımazlar elbet...
Rant lobisinin ve medya lobisinin adayları Osman GÜR'ü tanıyamazlar elbet...
Çünkü Osman GÜR, Beyoğlu'nda yaşıyor,
Çünkü Osman GÜR, Beyoğlu'nu iyi tanıyor,
Çünkü Osman GÜR, ne rant lobisini, ne de medya lobisini tanır;
Osman GÜR sadece MİLLETİNİ TANIR!
***
Beyoğlu halkı Osman GÜR'ü tanır...
Osman GÜR;
Beyoğlu halkı ile aynı manavdan portakal alıyor,
aynı fırından ekmek alıyor,
aynı kasaptan kıyma alıyor,
aynı marketten çay şeker alıyor,
aynı bakkaldan püskevit, çikolata alıyor,
aynı mağazadan pantolon gömlek alıyor,
aynı pastaneden poğaça börek alıyor,
aynı lokantadan çorba içiyor,
aynı sokakta esnaflık yapıyor...
Siz bunu anlayamazsınız...
Beyoğlu'nda yaşamak, Beyoğlu halkı olmak nedir siz bunu bilemezsiniz, çünkü siz yönetmeye talip olduğunuz, yollardır yönettiğiniz Beyoğlu'nu yaşamaya değer bir yer olarak görmüyor ve Beyoğlu dışında yaşıyorsunuz...
***
Merak ediyorum;
Mesela CHP adayı ve AKP adayı,
Kurdela Sokak'taki melemenci İsmail ustadan kaç kere kurufasulye-pilav yemiştir?
Kızılay Meydanı'ndaki Eskişehir Çibörekçisi'nden kaç kere çibörek yemişlerdir?
Marla Pastanesi Hür Usta'dan kaç kere Mutluluk Topu almışlar?
Arma Altı Meydanı'ndaki çay ocağından kaç kere çay içmişlerdir...
Mesela;
CHP ve AKP adayları Türk Sinemasının emektar figüranları ile kaç kere kucaklaşmışlardır?
Kelleci Muammer Usta'nın tezgahına kaç kere konuk olmuşlardır acaba?
Tophane'de Karabaş Camii'nin önünde tabirelerde halkımızla oturup kaç bardak çay yudumlamışlardır acaba?
Seçim dönemlerini kastetmiyorum tabii ki!
Şimdi bunlar sadece seçim döneminde gidiyorlar ya buralara.
Hemen fırlamasınlar yerlerinden
"Ben üç kere gittim",
"Ben iki kere gittim" diyerek...
***
"Osman GÜR de kimmiş!?" diyerek;
Şaşkın ördek moduna girenler, siz bilmeseniz de olur...
Beyoğlu halkı çok iyi biliyor MHP adayı Osman GÜR'ün kim olduğunu...
Siz artık Beyoğlu Belediye Başkanı Osman GÜR'ü tanımanın hazırlıklarına başlayın bence...
26 Şubat 2014 Çarşamba
25 Şubat 2014 Salı
Devlet Bahçeli ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki fark?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 30 Mart yerel seçimleri öncesinde kendisine en büyük rakip olarak gördüğü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yüklenmeye devam ediyor.
Ne diyor başbakan?
Devlet Bahçeli'nin nesini eleştiriyor?
Devlet Bahçeli'nin hangi yolsuzluk dosyasını ortaya koyabiliyor?
Bu soruların cevabını vermek mümkün değil.
"Bunlar Fatiha okumasanı bile bilmezler" diye bağırıyor seçim kürsülerinden...
"Bunlar" diye kastettiği MHP ve Devlet Bahçeli...
Bu eleştiri midir!?
Düpedüz iftira...
Hem de insanın imanını zedeleyecek bir iftira...
Başka ne diyor başbakan?
"Bu zatın (Devlet Bahçeli) çoluk çocuğu yok, ne anlar o çocuk sevgisinden, aile sevgisinden"
Bu nedir?
Bu sözlerden kim ne anlar...
Bu sözlerin memleketin geleceği açısından ne ehemmiyeti vardır?
***
Ahlaksızca, utanmadan söylenmiş sözler!
Miting meydanlarında söylenecek sözler midir bunlar?
Bir Müslüman'a bir insanın kaderiyle alay etmek yakışır mı?
Bir Müslüman'ı çocuğunun olmamasını seçim meydanlarında seçim malzemesi yapmak hangi vicdana sığar?
Başka bir eleştiri konusu bulamıyor?
Halk koşar adım MHP'ye gidiyor...
Bunu durdurmak için Devlet Bahçeli ve MHP'yi eleştirmesi lazım...
Akını durdurması lazım ama nasıl?
Bir dürüstlük abidesi olan Devlet Bahçeli karşısında aciz...
Acziyet içinde nereye saldıracağını bilemiyor...
"Bunun çocuğu bile yok!" diyebiliyor.
Bu kadar aciz bir başbakan ile yönetiliyoruz...
***
Millet tüm medyanın karartmasına rağmen artık gerçekleri görmeye başladı.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin aslında Aldatma ve Kandırma Partisi olduğunu halkımız görüyor artık.
Devlet Bahçeli ile başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki farkı anlamaya başladı bu millet...
Peki aralarında ne fark var?
Şöyle bir bakalım...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kasımpaşa'da fakir bir ailenin evladı iken siyasete girdikten sonra korkunç bir şekilde zenginleşti ve bugün dünyanın en zengin ilk 10 başbakanı arasına girdi.
Devlet Bahçeli ise;
Çukurova'da varlıklı bir ailenin evladı...
Siyasete girdikten sonra yaşayan liderler arasında serveti azalan tek lider olma özelliğine sahip.
Birisi siyasete girdikten sonra zenginleşiyor, diğeri ise siyasete girdikten sonra serveti azalıyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkı olan Milletvekili maaşını almıyor.
Devlet Bahçeli maaşını şehit ailelerine bağışlıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, tüm ödeneklerini kuruşu kuruşuna alıyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli;
Seçim rüşveti olmasın diye bir cami için vadettiği parayı seçimden önce vermiyor. O köyden MHP oy alamıyor ve hemen ertesi sabah Devlet Bahçeli seçim sonucunu bile sormadan o köye söz verdiği parayı gönderiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; devletin imkanlarıyla yardımlar dağıtıyor ve bunları tam seçim öncesinde yapıyor. Gazetelerde televizyonlarda boy boy haber yaptırıyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli milletine, halkına; "Efendim" diye hitap ediyor...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; "Ulan" diye hitap ediyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Bisküvi'ye Püskevit diyor;
Başbakan ise, şehide kelle, Apo itine sayın diyor...
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli partisine mensup bir bakan hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları karşısında hemen o bakanı çağırıp "Efendim derhal partimizden ve milletvekilliğinden istifa ediniz, Yüce Divan'da aklanıp partimize tekrar dönünüz" talimatı veriyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya atılan Adana BB Başkanı'nı da derhal partiden istifa etmeye ve mahkemelerde yargılanmaya davet ediyor ve yargılanması için elinden geleni yapıyor. Aytaç Durak halen yargılanıyor. Yargı süreci bitmediği için partiden aday gösterilmiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; bakanları ve belediye başkanları hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları karşısında bu iddiaları ortaya atanları cezalandırıyor. Yolsuzluk soruşturmalarını başlatan savcılar, polisler sürgün ediliyor. Bu yolsuzluk iddiaları sonrasında 10 bin civarında devlet görevlisinin yerleri değiştiriliyor, yani sürgün ediliyor.
***
Fark var efendim.
Hem de çok fark var.
Sayabildiğimiz kadarını saydık.
Bu kadarlık fark bile Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP lideri Devlet Bahçeli'den neden bu kadar çekindiğini açıkça göstermektedir.
Karşısında halkı oy deposu olarak değil, bir Millet olarak gören bir lider var...
Ne diyor başbakan?
Devlet Bahçeli'nin nesini eleştiriyor?
Devlet Bahçeli'nin hangi yolsuzluk dosyasını ortaya koyabiliyor?
Bu soruların cevabını vermek mümkün değil.
"Bunlar Fatiha okumasanı bile bilmezler" diye bağırıyor seçim kürsülerinden...
"Bunlar" diye kastettiği MHP ve Devlet Bahçeli...
Bu eleştiri midir!?
Düpedüz iftira...
Hem de insanın imanını zedeleyecek bir iftira...
Başka ne diyor başbakan?
"Bu zatın (Devlet Bahçeli) çoluk çocuğu yok, ne anlar o çocuk sevgisinden, aile sevgisinden"
Bu nedir?
Bu sözlerden kim ne anlar...
Bu sözlerin memleketin geleceği açısından ne ehemmiyeti vardır?
***
Ahlaksızca, utanmadan söylenmiş sözler!
Miting meydanlarında söylenecek sözler midir bunlar?
Bir Müslüman'a bir insanın kaderiyle alay etmek yakışır mı?
Bir Müslüman'ı çocuğunun olmamasını seçim meydanlarında seçim malzemesi yapmak hangi vicdana sığar?
Başka bir eleştiri konusu bulamıyor?
Halk koşar adım MHP'ye gidiyor...
Bunu durdurmak için Devlet Bahçeli ve MHP'yi eleştirmesi lazım...
Akını durdurması lazım ama nasıl?
Bir dürüstlük abidesi olan Devlet Bahçeli karşısında aciz...
Acziyet içinde nereye saldıracağını bilemiyor...
"Bunun çocuğu bile yok!" diyebiliyor.
Bu kadar aciz bir başbakan ile yönetiliyoruz...
***
Millet tüm medyanın karartmasına rağmen artık gerçekleri görmeye başladı.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin aslında Aldatma ve Kandırma Partisi olduğunu halkımız görüyor artık.
Devlet Bahçeli ile başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki farkı anlamaya başladı bu millet...
Peki aralarında ne fark var?
Şöyle bir bakalım...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kasımpaşa'da fakir bir ailenin evladı iken siyasete girdikten sonra korkunç bir şekilde zenginleşti ve bugün dünyanın en zengin ilk 10 başbakanı arasına girdi.
Devlet Bahçeli ise;
Çukurova'da varlıklı bir ailenin evladı...
Siyasete girdikten sonra yaşayan liderler arasında serveti azalan tek lider olma özelliğine sahip.
Birisi siyasete girdikten sonra zenginleşiyor, diğeri ise siyasete girdikten sonra serveti azalıyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkı olan Milletvekili maaşını almıyor.
Devlet Bahçeli maaşını şehit ailelerine bağışlıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, tüm ödeneklerini kuruşu kuruşuna alıyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli;
Seçim rüşveti olmasın diye bir cami için vadettiği parayı seçimden önce vermiyor. O köyden MHP oy alamıyor ve hemen ertesi sabah Devlet Bahçeli seçim sonucunu bile sormadan o köye söz verdiği parayı gönderiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; devletin imkanlarıyla yardımlar dağıtıyor ve bunları tam seçim öncesinde yapıyor. Gazetelerde televizyonlarda boy boy haber yaptırıyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli milletine, halkına; "Efendim" diye hitap ediyor...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; "Ulan" diye hitap ediyor.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Bisküvi'ye Püskevit diyor;
Başbakan ise, şehide kelle, Apo itine sayın diyor...
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli partisine mensup bir bakan hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları karşısında hemen o bakanı çağırıp "Efendim derhal partimizden ve milletvekilliğinden istifa ediniz, Yüce Divan'da aklanıp partimize tekrar dönünüz" talimatı veriyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya atılan Adana BB Başkanı'nı da derhal partiden istifa etmeye ve mahkemelerde yargılanmaya davet ediyor ve yargılanması için elinden geleni yapıyor. Aytaç Durak halen yargılanıyor. Yargı süreci bitmediği için partiden aday gösterilmiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; bakanları ve belediye başkanları hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları karşısında bu iddiaları ortaya atanları cezalandırıyor. Yolsuzluk soruşturmalarını başlatan savcılar, polisler sürgün ediliyor. Bu yolsuzluk iddiaları sonrasında 10 bin civarında devlet görevlisinin yerleri değiştiriliyor, yani sürgün ediliyor.
***
Fark var efendim.
Hem de çok fark var.
Sayabildiğimiz kadarını saydık.
Bu kadarlık fark bile Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP lideri Devlet Bahçeli'den neden bu kadar çekindiğini açıkça göstermektedir.
Karşısında halkı oy deposu olarak değil, bir Millet olarak gören bir lider var...
20 Şubat 2014 Perşembe
MHP, Beyoğlu'nda demokrasi dersi veriyor!
(Efendim öncelikle Eskişehirspor ve Kasımpaşa yazılarımızın müdavim okurlarının şikayetlerini dile getirmek isterim. Özellikle son bir aydır içine girdiğimiz seçim atmosferi sebebiyle bir süredir, sevdamız Eskişehirspor ve yine vazgeçilmez aşkımız Kasımpaşa ile ilgili yazılarımıza biraz ara vermek zorunda kaldık. Beyoğlu'nda zorlu bir yarışa girdik. Bu nedenle bütün enerjimizi Beyoğlu'nda "İyi Bir Adam"ın seçimi kazanması ve Beyoğlu'nun makus talihinin değişmesine bir katkıda bulunmak amacıyla yazılarımızı Beyoğlu siyaseti üzerine yoğunlaştırdık. Bu zorunlu durumdan dolayı tüm Eskişehirsporlu okurlarımdan ve Kasımpaşalı dostlarımdan özür diliyorum. En kısa zamanda ortak sevdalarımızla birlikte olacağız.)
Efendim gelelim mevzumuza...
Bu demokrasi denen meret nasıl bir şeyse;
Herkese göre bir tanımı var ama;
İcraata gelince türlü türlü huyları ortaya çıkıyor.
Demokrasi özgürlüktür.
Demokrasi fikir hürriyetidir derler ama;
Kendilerini eleştiren bir öğrenciyi palas pandıras kodese atarlar...
Küçücük bir çocuğun başında, Bozkurt işareti yapmasın diye nöbet tutarlar...
Buna da ileri demokrasi derler...
***
Baktık!
Sözlüklerden bir tanım aldık.
"Demokrasi tüm üye veya vatandaşların organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. "
Özetle demokrasinin ortak tanımı bu.
Ne kadar güzel bir tanımlama değil mi!?
Bütün vatandaşlar eşit özgürlüğe sahip.
Devlet yönetiminde söz sahibiyiz hepimiz.
Dernek, sendika, vakıf gibi Sivil toplum Kuruluşları'nda da aynı şekilde söz sahibiyiz...
Elbette siyasi partilerin yönetiminde de...
Tanım çok güzel.
Çok doğru.
Peki ya icraat!?
***
Bir de icraata bakalım dedik.
Kendi çevremi düşündüm.
Önümüzde bir yerel seçim var.
Adaylar bir bir açıklandı.
Önce belediye başkan adayları ardından da encümen adayları...
Kendi yaşam alanım olan Beyoğlu ilçesinde de adaylar aynı silsile yoluyla açıklandı.
Adayını ilk açıklayan parti MHP oldu.
Osman GÜR.
Teşkilatı benimsemiş.
Seçmeni benimsemiş,
Beyoğlu halkı benimsemiş...
Yani adayın belirlenmesi noktasında demokratik yollar tamamen uygulanmış.
Vatandaş kendisini yönetmeye talip olan aday Osman GÜR'ün belirlenmesi noktasında söz sahibi olmuş.
***
Peki ya diğerleri?
2 dönemdir Beyoğlu'nu yöneten Ahmet Misbah Demircan!
Kendi seçmeninin dahi istemediği bir aday.
Beyoğlu halkının büyük bir bölümünün illallah ettiği bir aday.
Yine aday.
Neden aday?
Çünkü halk istemese de lider istedi.
Buna ileri demokrasi diyorlar.
Halk istemiyor ama lider istiyor.
Yani "sizi yine bu adam yönetecek, siz de bu adamı seçmek zorundasınız" deniliyor vatandaşa.
Tabii ki ileri demokrasi gereği.
***
Madalyonun diğer yüzünde de CHP var.
Uzun süre adayını açıklamayamadı.
Söylentilere göre bir adayın açıklanması aşamasına gelindiğinde tepkiler kav gürültü boyutuna gelmiş ve açıklamaktan vazgeçmişler.
Çok sayıda aday adayı var.
Halkın içinden gelenler,
Halkın ve CHP seçmeninin büyük bir bölümünün desteği alarak aday adayı olanlar var.
Yıllardır partisinin çeşitli kademelerinde hizmet etmiş ve bundan böyle belediye başkanı olarak hizmete devam etmek isteyenler var.
Ama aslında bunlar yok!
CHP'nin halkçı yönetimi bu insanları yok saydı.
Tepeden inme birini; bir medya gülünü patlatıverdi Taksim Meydanı'nda...
O da aynı AKP gibi yaptı.
Hani "en halkçı" onlar ya!
Halkın sesine kulak tıkayıp medya patronlarının istediği adayı gösteriverdiler CHP seçmenine.
***
Belediye başkan adaylarının durumu bu.
Peki burada bitiyor mu iş?
Elbette bitmiyor.
Daha Belediye Meclisi Üyesi adayları var.
Yani encümen adayları.
Beyoğlu'nda yaşayan insanlar kendilerine vekil tayin edecekler sandıkta.
Belediye Meclisi için de halkın içinden bir çok vatandaş demokrasi kuralları gereği aday oldular.
CHP yine halkı yok sayan bir halkçı parti kimliğinde.
Belediye Meclisi Adayları tepeden inme!
Halkın temsilcileri yok!
AKP?
O da aynı ruh ikizi CHP gibi...
Halkı yok sayan, dikta rejiminin icadı ileri demokrasinin ürünü bir aday belirleme metodu ile tepeden inme adaylar Beyoğlu'nu yönetmek için aday gösterildiler.
***
MHP ise, Belediye Meclis Üyesi adaylıkları noktasında da halkın değerlerini ön planda tutuyor.
Her kesimin bir temsilcisinin bulunması için ince eleyip sık dokuyor.
Beyoğlu'nun her mahallesinden adaylar belirliyor.
Titizlikle hazırlanmış bir encümen listesi ile seçimlere giriyor MHP...
Demokrasinin tanımını tam olarak uygulayan tek parti olarak karşımızda duruyor MHP...
MHP bu noktada bir ilki de gerçekleştiriyor.
Halka sadece belediye başkan adayının tanıtımını yapmıyorlar!
Peki başka kimi tanıtıyorlar ki!?
Belediye Meclis Üyeleri...
Yani halkın meclisinde halkı temsil edecek olan vekiller...
TBMM'nin ilçe bazındaki karşılığı yani...
Belediye Meclisi...
MHP Beyoğlu'nda tüm belediye meclisi adaylarını broşürlerle, kartvizitlerle, afiş ve pankartlarla halkına tanıtıyor.
Diğer sözde demokrat partilerde böyle bir uygulama yok!
Çünkü onlar demokrasiyi sadece söylemde kullanırlar.
MHP ise lafını bile etmez; sadece uygular...
***
MHP Beyoğlu'nda 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde gerçekten bir demokrasi dersi veriyor.
Artık halkımız da bu gerçekleri görmeli.
Takım tutar gibi parti tutmayı bırakmalıyız.
Bir tarafta din sömürücüleri, bir tarafta demokrasi ve laiklik sömürücüleri.
Sözde hepsi demokrat...
Ama icraata gelince en demokratik parti MHP...
demokrasi halkın yönetime direkt olarak katılması ise;
Neden "Bu sefer MHP" diyemiyorsunuz?
Bırakın atalarınızdan miras kalmış sömürgeci partileri, gelin gerçek demokrasi ile yönetilen ve yöneten parti MHP saflarına katılın sizlerde...
Efendim gelelim mevzumuza...
Bu demokrasi denen meret nasıl bir şeyse;
Herkese göre bir tanımı var ama;
İcraata gelince türlü türlü huyları ortaya çıkıyor.
Demokrasi özgürlüktür.
Demokrasi fikir hürriyetidir derler ama;
Kendilerini eleştiren bir öğrenciyi palas pandıras kodese atarlar...
Küçücük bir çocuğun başında, Bozkurt işareti yapmasın diye nöbet tutarlar...
Buna da ileri demokrasi derler...
***
Baktık!
Sözlüklerden bir tanım aldık.
"Demokrasi tüm üye veya vatandaşların organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. "
Özetle demokrasinin ortak tanımı bu.
Ne kadar güzel bir tanımlama değil mi!?
Bütün vatandaşlar eşit özgürlüğe sahip.
Devlet yönetiminde söz sahibiyiz hepimiz.
Dernek, sendika, vakıf gibi Sivil toplum Kuruluşları'nda da aynı şekilde söz sahibiyiz...
Elbette siyasi partilerin yönetiminde de...
Tanım çok güzel.
Çok doğru.
Peki ya icraat!?
***
Bir de icraata bakalım dedik.
Kendi çevremi düşündüm.
Önümüzde bir yerel seçim var.
Adaylar bir bir açıklandı.
Önce belediye başkan adayları ardından da encümen adayları...
Kendi yaşam alanım olan Beyoğlu ilçesinde de adaylar aynı silsile yoluyla açıklandı.
Adayını ilk açıklayan parti MHP oldu.
Osman GÜR.
Teşkilatı benimsemiş.
Seçmeni benimsemiş,
Beyoğlu halkı benimsemiş...
Yani adayın belirlenmesi noktasında demokratik yollar tamamen uygulanmış.
Vatandaş kendisini yönetmeye talip olan aday Osman GÜR'ün belirlenmesi noktasında söz sahibi olmuş.
***
Peki ya diğerleri?
2 dönemdir Beyoğlu'nu yöneten Ahmet Misbah Demircan!
Kendi seçmeninin dahi istemediği bir aday.
Beyoğlu halkının büyük bir bölümünün illallah ettiği bir aday.
Yine aday.
Neden aday?
Çünkü halk istemese de lider istedi.
Buna ileri demokrasi diyorlar.
Halk istemiyor ama lider istiyor.
Yani "sizi yine bu adam yönetecek, siz de bu adamı seçmek zorundasınız" deniliyor vatandaşa.
Tabii ki ileri demokrasi gereği.
***
Madalyonun diğer yüzünde de CHP var.
Uzun süre adayını açıklamayamadı.
Söylentilere göre bir adayın açıklanması aşamasına gelindiğinde tepkiler kav gürültü boyutuna gelmiş ve açıklamaktan vazgeçmişler.
Çok sayıda aday adayı var.
Halkın içinden gelenler,
Halkın ve CHP seçmeninin büyük bir bölümünün desteği alarak aday adayı olanlar var.
Yıllardır partisinin çeşitli kademelerinde hizmet etmiş ve bundan böyle belediye başkanı olarak hizmete devam etmek isteyenler var.
Ama aslında bunlar yok!
CHP'nin halkçı yönetimi bu insanları yok saydı.
Tepeden inme birini; bir medya gülünü patlatıverdi Taksim Meydanı'nda...
O da aynı AKP gibi yaptı.
Hani "en halkçı" onlar ya!
Halkın sesine kulak tıkayıp medya patronlarının istediği adayı gösteriverdiler CHP seçmenine.
***
Belediye başkan adaylarının durumu bu.
Peki burada bitiyor mu iş?
Elbette bitmiyor.
Daha Belediye Meclisi Üyesi adayları var.
Yani encümen adayları.
Beyoğlu'nda yaşayan insanlar kendilerine vekil tayin edecekler sandıkta.
Belediye Meclisi için de halkın içinden bir çok vatandaş demokrasi kuralları gereği aday oldular.
CHP yine halkı yok sayan bir halkçı parti kimliğinde.
Belediye Meclisi Adayları tepeden inme!
Halkın temsilcileri yok!
AKP?
O da aynı ruh ikizi CHP gibi...
Halkı yok sayan, dikta rejiminin icadı ileri demokrasinin ürünü bir aday belirleme metodu ile tepeden inme adaylar Beyoğlu'nu yönetmek için aday gösterildiler.
***
MHP ise, Belediye Meclis Üyesi adaylıkları noktasında da halkın değerlerini ön planda tutuyor.
Her kesimin bir temsilcisinin bulunması için ince eleyip sık dokuyor.
Beyoğlu'nun her mahallesinden adaylar belirliyor.
Titizlikle hazırlanmış bir encümen listesi ile seçimlere giriyor MHP...
Demokrasinin tanımını tam olarak uygulayan tek parti olarak karşımızda duruyor MHP...
MHP bu noktada bir ilki de gerçekleştiriyor.
Halka sadece belediye başkan adayının tanıtımını yapmıyorlar!
Peki başka kimi tanıtıyorlar ki!?
Belediye Meclis Üyeleri...
Yani halkın meclisinde halkı temsil edecek olan vekiller...
TBMM'nin ilçe bazındaki karşılığı yani...
Belediye Meclisi...
MHP Beyoğlu'nda tüm belediye meclisi adaylarını broşürlerle, kartvizitlerle, afiş ve pankartlarla halkına tanıtıyor.
Diğer sözde demokrat partilerde böyle bir uygulama yok!
Çünkü onlar demokrasiyi sadece söylemde kullanırlar.
MHP ise lafını bile etmez; sadece uygular...
***
MHP Beyoğlu'nda 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde gerçekten bir demokrasi dersi veriyor.
Artık halkımız da bu gerçekleri görmeli.
Takım tutar gibi parti tutmayı bırakmalıyız.
Bir tarafta din sömürücüleri, bir tarafta demokrasi ve laiklik sömürücüleri.
Sözde hepsi demokrat...
Ama icraata gelince en demokratik parti MHP...
demokrasi halkın yönetime direkt olarak katılması ise;
Neden "Bu sefer MHP" diyemiyorsunuz?
Bırakın atalarınızdan miras kalmış sömürgeci partileri, gelin gerçek demokrasi ile yönetilen ve yöneten parti MHP saflarına katılın sizlerde...
16 Şubat 2014 Pazar
MHP'nin Beyoğlu'ndaki Dev Projesi: KASIMPAŞA TÜRK KÜLTÜR PARK
Eyvallah...
Peki bugün belediyeler ne yapıyorlar?
Resmen ticaret yapıyorlar...
Milletin malını, zengin zümreye peşkeş çekiyorlar.
Halk onlar için sadece oy deposu...
Küçücük hediyelerle halkı kandırıp oylarını almak ve 5 yıl boyunca sadece Rant Lobisi'ne hizmet etmek tadar kolay bir şey yok artık ülkemizde.
Beyoğlu'nda yaşıyorum ve Beyoğlu'nu düşünüyorum...
Mevcut iktidar bu güne kadar bana dair ne yaptı?
Bol bol kaldırım ve yol kazdı, yeniden yaptı...
Bir daha kazdı, bir daha yaptı...
Seçim zamanı yaklaştı yolları cilalamaya başladı...
***
Beyoğlu halkının sağlık sorunları için en önemli hastane olan Taksim İlk Yardım Hastanesi'ni kapattı...
Beyoğlu halkının en elzem ihtiyaçlarından biri olan Evlendirme Salonu'nu kapattı...
Hem sağlık ihtiyaçlarımız için hem de nikah törenlerimiz için artık başka ilçelerin kapısında sürünür hale geldik.
Başka ne yaptılar?
Rantsal Dönüşüm...
Başka?
Beyoğlu'nun Haliç'e olan tüm sahil şeridini rant lobisinin emrine sundular...
Başka?
Kaldırımları beton ve demir babalarla donatıp kaval kemiklerimizin anasını ağlattılar...
Trafik keşmekeşi sürüyor...
Başka?
Bilmiyorum, başka ne yaptılar...
Pardon birde yolları süpürüyorlar...
Malum 35 sene önce yollar süpürülmüyordu...
En çok da övündükleri bu.
"Biz çöpleri topluyoruz, yolları süpürüyoruz" diyorlar...
Ama 35 sene önce olmayan çöp vergisini de alıyoruz demiyorlar...
Emekçileri açlık sınırın altında bir ücretle taşeronlara sömürtüyoruz da demiyorlar...
***
Vaziyet bu...
Halkı düşünen yok.
Ana muhalefet partisi CHP'nin de Beyoğlu'ndaki hali içler acısı...
Halkçıyız diyorlar ama halktan ne kadar uzak olduklarını görmüyorlar...
Yıllardır halkın içinden bir aday göstermek yerine ya medya dünyasından ya da sinema/tv dünyasından ünlü bir adayla halkın karşısına çıkıp halkın oylarını heder ediyorlar.
CHP'nin tüm İstanbul ve Türkiye genelinde olduğu gibi Beyoğlu'nda da aday belirleme kriterleri belli...
Öncelikle ünlü olması gerekli...
Sonra Baykalcı olmaması gerekli...
Sonra Kılıçdaroğlu'nun benimsemesi gerekli...
En önemlisi de Sarıgül'e gönülden bağlı olması gerekli...
Halk mı!?
Halkçı bir partide halkın ne önemi var ki!..
***
MHP ise Osman GÜR ile çıktı yola...
Halkın adayı, halkın içinden biri...
Tabii ki Beyoğlu'nun sorunlarını da halkın içinden biri olarak en iyi bilen kişi...
Çözüm yolları da zadece halkın faydası gözönünde bulundurularak hazırlanıyor elbette...
Dün Osman GÜR Beyoğlu için hazırladığı en büyük projesini halka açıkladı...
Medya gelmedi...
Çünkü medyanın umurunda bile değil halk...
Medya kendi güllerini sulamakla meşgul...
Biri "yayında mıyız!?" diyor;
Diğeri, Sarıgül'e olan biatını açıklıyor...
Halkı düşünen Osman GÜR'ün halk için hazırladığı projeden onlara ne ki....
KASIMPAŞA TÜRK KÜLTÜR PARK
Osman GÜR'ün projesinin adı bu...
Dev bir kompleks...
Göğü delercesine yükselen ve rant lobisinin cebini ısıtan türden binalar yok...
Tamamen Selçuklu Mimarisi üzerine kurgulanmış bir proje...
Kasımpaşa silüetine en ufak bir zarar vermiyor...
Türkiye'nin ilk LEED sertifakalı kompleksi olacak bir proje...
Enerjisini kendisi üretiyor...
Kendi ihtiyacının üzerindeki enerjisini de yakın çevresine satabilecek bir kompleks...
***
Peki neler var bu projenin içinde?
Buyrun Osman GÜR'ün proje tanıtım kataloğunda ilgili bölüme birlikte bir göz atalım...
1) Türk-İslam Kültür Merkezi
- Öğrenci Yurdu
- Kütüphane
- Etüd Merkezi
2) Evlendirme Sarayı
- 500 kişi kapasiteli,
yüksek tavanlı, doğal havalandırma sistemleriyle ve yüksek teknolojiyle
donatılmış.
- 35 bin yatak
kapasiteli Beyoğlu ilçemizde aynı zamanda turizm sektöründe faaliyet gösteren
yüzlerce seçkin restaurant bulunmaktadır. Beyoğlu Türkiyemizin turizm merkezi
olmasına rağmen bugüne kadar hiçbir belediye yönetimi bu konuda gençlerimizi
meslek edindirme ve istihdam etmeye yönlendirilmemiştir. ve bu konuda
Beyoğlu'nde temaslarda bulunduğumuz işletme sahiplerinin nitelikli eleman
ihtiyaçlarının had safhada olduğunu gördük. Yani Beyoğlu'nda iş var ancak
yetişmiş eleman yok! Konunun uzmanları tarafından 6 ve 12 aylık eğitimlerle
gençlerimiz otellerde, ve turizmin diğer mecralarında rahatlıkla istihdam edilebilecekler.
İşte Turizm Meslek Edindirme Merkezini bu amaçla kuruyoruz. Burada hem servis
alanında eğitim verilecek hem de mutfak ve aşçılık alanında eğitim verilecek.
Mutfak alanında aşçılık eğitimi görecek gençlerimiz aynı zamanda merkezimizin
arka bölümünde yapacağımız aşevinin yiyecek ihtiyacını karşılayacak.
-TeknolojiEğitim Merkezinde
Beyoğlu gençleri için bilgisayar sertifika programları, yeni teknolojiler
eğitim seminerleri, teknoloji tanıtım programları düzenleyeceğiz. 3 ve 6 aylık kurslarla iş bulma olanaklarını
arttıracağız. Bu konuda teknoloji üreten firmalarla yaptığımız ön görüşmelerde
son derece olumlu geri dönüşler aldık, bizimle işbirliğine hazır olduklarını
belirttiler.
- Kasımpaşa Kent Müzesi:
Tarihimizin en eski yerleşimlerinden birisi olan Kasımpaşamızın tarihi önemini
genç kuşaklara aktarmak için bir kent müzesi oluşturuyoruz.
- Semt Hastahanesi: Taksim
İlkyardım Hastanesinin de kapatılmasından sonra semtimizde yaşayan insanların sağlık
ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, acil hastalarını hızla ulaştırabileceği bir
hastanemiz yok. Bu ihtiyacı karşılamak üzere bir semt hastanesi açmak bizim en
önemli gayelerimizdendir.
5) Semt Kültür ve Sosyal Etkinlik Evi
- Çok Amaçlı Salon: Konferans,
anma, toplu yemek ve hanımlar için özel toplantı etkinliklerinde kullanılacak
alan.
- Sanatsal ve Kültürel Üretim
Evi: Ebru, Hat, Resim ve Geleneksel El Sanatlarımızın üretimi ve sergisi
yapılacak alan.
- Kermes Alanı: Semtimizdeki
hayır kurumlarının kermes ve yardımlaşma faaliyetlerini gerçekleştirecekleri
bölüm.
- İdari birim (Yönetim bölümü)
- Forum Alanı: Ramazan ayı,
Cumhuriyet Bayramı gibi Milli ve Dini günlerimizde semt sakinlerimizin kutlama
ve programlarını yapabilecekleri alanımız.
Minik yeteneklerimizi uzman spor hocalarımız tarafından keşfedileceği, yetiştireleceği spor alanlarımız. Bu spor alanlarımızı İlçemizin amatör kulüplerine yeni yıldızlar kazandırmak, çocuklarımızı ve gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için oluşturduğuk ve üretken belediyecilik anlayışımızla son derece önem verdiğimiz alanlarımızdır.
***
Beyoğlu halkı, halk için çalıştıklarını söyleyip medya ve rant lobisinin hizmetkarı olanlarla gerçekten kendi bağrından çıkmış ve sadece halkı düşünen, halkın sorunlarını en iyi bilen ve en iyi çözümler getiren Osman GÜR arasındaki tercihini şimdi daha da netleştirecektir...
14 Şubat 2014 Cuma
Beyoğlu'nda Osman GÜR, Devlet ile Milleti Buluşturuyor...
Devlet ile Milleti Buluşturan Belediyecilik...
MHP'nin "ÜRETKEN BELEDİYECİLİK" ilkelerinden birisi...
-Efendim devlet ile millet birbirinden ayrımı ki, MHP buluşturacak...
Yüzeysel baktığınız vakit her zaman devlet - millet birarada...
Ancak işin özüne indiğimiz de devlet ile millet arasında ne kadar büyük bir uçurum meydana geldiğini göreceksiniz...
Efendim bildiğiniz üzere belediyecilik hizmet kapısıdır.
Ne yapar belediyeler?
Milletten kendi payına düşen vergileri toplar...
Çöp vergisi, emlak vergisi, eğlence vergisi, tabela vergisi, vs vs...
Harç bedelleri...
Sosyal yardım bağışları...
Ve daha nice gelirler...
Bu gelirlerin tek kaynağı da millettir...
Yani BİZ...
Yani SEN...
Yani kapı komşunuz...
***
Bir de belediyelerin arazileri, binaları var...
Beyoğlu ilçe sınırları içinde de gerek Beyoğlu Belediye'sinin, gerekse İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kontrolü altında olan çok kıymetli araziler var. Bu araziler bir yerde milletin arazileri...
Devletin malı, milletin malıdır...
Peki bu milletin malı olan arazilere neler yapılıyor, neler yapılacak!?
AKP projelerini açıklıyor...
Ne yapacaklarmış bakalım...
Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, Beyoğlu'nun Haliç'e olan kıyı şeridinin tamamını halka kapatıyor.
Ne yapıyor peki!?
Beyoğlu sınırlarında göremediğimiz yat sahiplerine marina yapıyor...
Sosyeteye eğlence mekanları yapıyor...
Bizim Beyoğlu'nun insanı olsa olsa buralarda, kapıcı ya da garson olacak en iyi ihtimalle...
AKP'nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı A.Misbah Demircan da proöe açıklıyor...
"Kasımpaşa'ya Dev Proje" diyorlar...
Merak ediyoruz bakıyoruz...
Kasımpaşa Stadı'nın 4 katı büyüklüğünde bir alan...
Fişekhanederesi Caddesi ile Bahriye Caddesi arasında kalan geniş arazi...
İnebolu Pazarı dediğimiz Organik Pazarın kurulduğu yer...
Burası milletin arazisi...
Daha doğrusu devletin arazisi...
***
AKP'li Beyoğlu Belediyesi burayla ilgili projesini açıklamış internet sitesinde...
Neler yapacaklar neler...
İki tane gökdelen plaza...
Satıp para kazanacaklar...
AVMler...
Satacaklar, kiralayacaklar para kazanacaklar...
Sinema salonları,
Eğlence merkezleri...
Satacaklar, kiralayacaklar...
Para kazanacaklar...
Para, para, para...
Napolyon'un torunu olsalar bu kadar para demezler...
Dinleri imanları para olmuş...
Sen Osmanlı torunusun efendi,
Sen Selçuklu torunusun efendi...
Sen Hz. Muhammed'in ümmetisin efendi...
Var mı öyle milletin malını zengine peşkeş çekip, para kazanmak!?
***
Halka hizmet hakka hizmet dediler ama halka hizmet etmediler bir türlü...
Halka biraz yiyecek, biraz giyecek, biraz yakacak yeter!
Arada bir cenaze namazlarında poz ver, facebookta paylaş ki; millet "çalıyorsa çalsın en azından namaz kılıyor" desin!
Sadece iki örnek verdim.
Devlet nerede?
Zenginin yanında.
Rant lobisinin emrinde...
Devletin/Milletin malı rant lobisinin daha çok kazanması için peşkeş çekiliyor...
Peki millet nerede?
Uçurumun dibinde?
Millet nereye giderse gitsin...
Ne yaparsa yapsın...
Memleket gelişiyor(!)...
Memleket dönüşüyor...
İnsanlarımız dönüşüyor...
Zirvede rant lobisine rantiye sağlayan devletin belediyesi, millet ise uçurumun dibinde...
İşte devlet ile millet arasında böylesi bir ayrılık var...
***
MHP'nin "Devleti Milletle Buluşturan Belediyecilik" ilkesi Allah'ın izniyle 31 Mart sabahı Beyoğlu semalarında güneş gibi doğacak...
Osman GÜR yarın (15 Şubat 2014 Cumartesi) projelerini açıklayacak...
Osman GÜR öyle projelerle geliyor ki; tam bir tam bir vuslat şöleni...
Devletin milletiyle buluşma şöleni...
Her vatandaşımızın eşit şekilde fayda sağlayacağı, sadece parası olanın değil, her vatandaşın günün her saatinde faydalanabileceği bir hizmet kervanı ile geliyor Osman GÜR...
Burada anlatamayacağım...
İnşallah çok kısa bir zaman içinde Osman GÜR'ün bu projeleriyle huzurunuza yeniden geleceğim...
MHP'nin "ÜRETKEN BELEDİYECİLİK" ilkelerinden birisi...
-Efendim devlet ile millet birbirinden ayrımı ki, MHP buluşturacak...
Yüzeysel baktığınız vakit her zaman devlet - millet birarada...
Ancak işin özüne indiğimiz de devlet ile millet arasında ne kadar büyük bir uçurum meydana geldiğini göreceksiniz...
Efendim bildiğiniz üzere belediyecilik hizmet kapısıdır.
Ne yapar belediyeler?
Milletten kendi payına düşen vergileri toplar...
Çöp vergisi, emlak vergisi, eğlence vergisi, tabela vergisi, vs vs...
Harç bedelleri...
Sosyal yardım bağışları...
Ve daha nice gelirler...
Bu gelirlerin tek kaynağı da millettir...
Yani BİZ...
Yani SEN...
Yani kapı komşunuz...
***
Bir de belediyelerin arazileri, binaları var...
Beyoğlu ilçe sınırları içinde de gerek Beyoğlu Belediye'sinin, gerekse İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kontrolü altında olan çok kıymetli araziler var. Bu araziler bir yerde milletin arazileri...
Devletin malı, milletin malıdır...
Peki bu milletin malı olan arazilere neler yapılıyor, neler yapılacak!?
AKP projelerini açıklıyor...
Ne yapacaklarmış bakalım...
Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, Beyoğlu'nun Haliç'e olan kıyı şeridinin tamamını halka kapatıyor.
Ne yapıyor peki!?
Beyoğlu sınırlarında göremediğimiz yat sahiplerine marina yapıyor...
Sosyeteye eğlence mekanları yapıyor...
Bizim Beyoğlu'nun insanı olsa olsa buralarda, kapıcı ya da garson olacak en iyi ihtimalle...
AKP'nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı A.Misbah Demircan da proöe açıklıyor...
"Kasımpaşa'ya Dev Proje" diyorlar...
Merak ediyoruz bakıyoruz...
Kasımpaşa Stadı'nın 4 katı büyüklüğünde bir alan...
Fişekhanederesi Caddesi ile Bahriye Caddesi arasında kalan geniş arazi...
İnebolu Pazarı dediğimiz Organik Pazarın kurulduğu yer...
Burası milletin arazisi...
Daha doğrusu devletin arazisi...
***
AKP'li Beyoğlu Belediyesi burayla ilgili projesini açıklamış internet sitesinde...
Neler yapacaklar neler...
İki tane gökdelen plaza...
Satıp para kazanacaklar...
AVMler...
Satacaklar, kiralayacaklar para kazanacaklar...
Sinema salonları,
Eğlence merkezleri...
Satacaklar, kiralayacaklar...
Para kazanacaklar...
Para, para, para...
Napolyon'un torunu olsalar bu kadar para demezler...
Dinleri imanları para olmuş...
Sen Osmanlı torunusun efendi,
Sen Selçuklu torunusun efendi...
Sen Hz. Muhammed'in ümmetisin efendi...
Var mı öyle milletin malını zengine peşkeş çekip, para kazanmak!?
***
Halka hizmet hakka hizmet dediler ama halka hizmet etmediler bir türlü...
Halka biraz yiyecek, biraz giyecek, biraz yakacak yeter!
Arada bir cenaze namazlarında poz ver, facebookta paylaş ki; millet "çalıyorsa çalsın en azından namaz kılıyor" desin!
Sadece iki örnek verdim.
Devlet nerede?
Zenginin yanında.
Rant lobisinin emrinde...
Devletin/Milletin malı rant lobisinin daha çok kazanması için peşkeş çekiliyor...
Peki millet nerede?
Uçurumun dibinde?
Millet nereye giderse gitsin...
Ne yaparsa yapsın...
Memleket gelişiyor(!)...
Memleket dönüşüyor...
İnsanlarımız dönüşüyor...
Zirvede rant lobisine rantiye sağlayan devletin belediyesi, millet ise uçurumun dibinde...
İşte devlet ile millet arasında böylesi bir ayrılık var...
***
MHP'nin "Devleti Milletle Buluşturan Belediyecilik" ilkesi Allah'ın izniyle 31 Mart sabahı Beyoğlu semalarında güneş gibi doğacak...
Osman GÜR yarın (15 Şubat 2014 Cumartesi) projelerini açıklayacak...
Osman GÜR öyle projelerle geliyor ki; tam bir tam bir vuslat şöleni...
Devletin milletiyle buluşma şöleni...
Her vatandaşımızın eşit şekilde fayda sağlayacağı, sadece parası olanın değil, her vatandaşın günün her saatinde faydalanabileceği bir hizmet kervanı ile geliyor Osman GÜR...
Burada anlatamayacağım...
İnşallah çok kısa bir zaman içinde Osman GÜR'ün bu projeleriyle huzurunuza yeniden geleceğim...
12 Şubat 2014 Çarşamba
Halkın adayı, Halkçı Aday Osman GÜR...
Beyoğlu'nda 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerin 3 aday arasında geçeceği görülmektedir.
Adayını ilk açıklayan parti MHP oldu.
CHP ve AKP ise, oldukça sıkıntılı günler geçirdikten sonra adaylarını açıklayabildiler.
AKP, tabanın tamamen karşı çıktığı Ahmet Misbah Demircan ile yola devam etmeyi uygun görürken, CHP ise uzun tartışmalar neticesinde Mustafa Sarıgül'ün eski eşi Aylin Kotil'i aday gösterdi.
Her iki parti için de son derece sıkıntılı bir süreç yaşandı.
İstanbul'da kendini tek adam ilan eden Mustafa Sarıgül ilçe belediye başkan adayları ve encümen adaylarına müdahil oluyor. CHP örgütü bu durumdan son derece rahatsız. Kendilerini yok sayılmış hissediyorlar.
Aylin Kotil hem eski eşinin hem de medya patronlarının desteğini alarak aday olmayı başardı.
CHP'de halkın desteklediği Ali Gençel gibi isimler ise, gündeme bile alınmadı.
Halkın partisi, Halkçı parti gibi söylemlere sahip .bir partinin halkı yok sayan bu tavrı CHP'li seçmeni adeta isyana sürükledi.
***
Şimdi bir vatandaş olarak şöyle bir düşünüyorum:
AKP adayı: Ahmet Misbah Demircan...
10 yıldan beri Beyoğlu'nda iktidar olan bir isim.
Son olarak kendisine yapılacak bir yolsuzluk operasyonu başbakanın anında müdahalesi ile durduruldu.
Halk arasında rüşvet ve ayrımcılık söylentileri ayyuka çıkmış.
10 yıldan beri yönettiği Beyoğlu'nu yaşanacak bir kent olarak görmeyip lüks bir semtte ikamet eden bir aday.
Halktan uzak.
Halka karşı kibirli.
Halkı sadece 2 aylık seçim sürecinde anımsayan biri.
4 yıl 10 ay boyunca sadece zengin AKP'lilerin cenazelerinde görebildiğimiz Demircan'ı son iki ayda bütün cenazelerde görebiliyoruz.
Sadece zenginlerin düğünlerine katılır.
Sadece AKP'lilerin hakim olduğu derneklere gider.
Artık kendi seçmeninin bile "Yeter artık düş yakamızdan" dediği bir aday.
Seçim irtibat bürolarını dahi kendi posterleri yerine başbakanın posterleriyle donatacak kadar kendine güvenemeyen biri.
Bütün inşaatlara asılan devasa Tayyip Erdoğan posterlerinin gölgesinde seçimlere katılabilen bir belediye başkanı.
***
Gelelim seçimlerin diğer güçlü adayı Aylin Kotil'e.
Beyoğlu CHP örgütünde hiçbir faaliyeti yok.
Malum kendileri bir gazeteci.
Öncelikle kendisine bırakılan en büyük siyasi miras olan soyadı ile sahne aldı siyaset arenasında.
Sonra mensubu bulunduğu medya dünyasının baskın desteğini aldı arkasına.
Son olarak da eski eşinin adeta nafaka olarak verdiği destekle çıktı bu yola.
Halk nerede?
CHP örgütü nerede?
CHP delegesinin desteği nerede?
Şeytan aldı götürdü.
Egemen güçlerin desteğini aldıysanız gerisi laf-ı güzaftır ülkemizde.
Medya destekliyor.
Sarıgül destekliyor.
Kılıçdaroğlu mecburen destekliyor...
En son sıra halka geliyor.
Egemen güçlerin gösterdiği adayı eli mahkum destekleyecek halk.
***
Milli İrade'yi yok sayan iki zihniyetin iki adayı.
Muhtemelen ikincilik ve üçüncülük için kıyasıya yarışacaklar.
Aslında onlar yarışmayacaklar bu arenada.
Ahmet Misbah Demircan adına; Recep Tayyip Erdoğan ve Kadir Topbaş ikilisi, Aylin Kotil adına da Mustafa Sarıgül ve Kemal Kılıcdaroğlu ikilisi yarışacaklar rakipleriyle.
Aylin Kotil'in henüz ele avuca gelir bir projesi yok.
MHP'li Osman GÜR'ün BEYKART projesini kopyalayıp tvde anlatıyor.
Ahmet Misbah Demircan'ın projeleri ise, tamamen ranta hizmet eden, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Başbakanlık destekli projeler.
Kamu malı olan araziler üzerine Gökdelenler, plazalar, yat limanları, marinalar dikip zenginlere hizmet eden projeler.
***
Gelelim üçüncü isim MHP'li Osman GÜR'e...
Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde esnaf...
40 yıldır Beyoğlu'nda yaşıyor...
Aslen Erzincanlı...
Dr. Tevfik Sağlam İlkokulu'nda ve Kasımpaşa Lisesi'nde okumuş...
Halen Sütlüce Mahallesi'nde ikamet ediyor...
Sıkı bir Beyoğlu sevdalısı...
Tophane, Cihangir, Çıksalın, Kasımpaşa, Okmeydanı, Kulaksız...
MHP İlçe Başkanı olarak görev yaptığı 8 yıl içinde girmediği cadde sokak kalmamış.
Hiçbir ayrım yapmadan Beyoğlu halkının her sorununda yanlarında olmuş...
Düğün, kına, nişan, doğum günü, cenaze, asker uğurlaması...
Halkını hiç bir zaman yalnız bırakmamış.
Davet edildiği her yere koşmuş gitmiş...
Yetişebildiği kadar tüm cenazelere katılmış halkının acılarını paylaşmış...
Okul, hastane, karakol, belediye, kaymakamlık...
Kimin nerede bir sıkıntısı varsa Osman GÜR, Hızır olup yetişmiş...
Ömrünü "Kimsesizlerin Kimsesi" olmaya adamış bir halk adamı...
***
Aday olurken sadece halkına ve Rabbine güvenmiş...
Arkasında medya desteği yok...
Arkasında patronların desteği yok...
Arkasında başbakanın desteği yok...
Arkasında İBB başkanının desteği yok...
Arkasında faiz lobisinin desteği yok...
Arkasında rant lobisinin desteği yok...
Sadece Beyoğlu halkı var...
Biz varız sadece...
Her konuşmasının başında "Bu yola çıkarken bir tek Rabbime ve sizlere güvenerek, ateşten bir gömlek giyerek ilk adımı attım" diyen bir Osman GÜR var karşımızda...
Şimdi Beyoğlu'nda yaşayan tüm Beyoğlu halkı onu konuşuyor...
Rizeli, Aksekili, Diyarbakırlı, Kastamonulu, Gümüşhaneli, Batmanlı, Mardinli, Samsunlu, Ordulu, Tokatlı, Giresunlu...
Nereli olursa olsun halkımız artık gerçekleri görüyor ve kendi bağrından çıkan, Beyoğlu'nu kendileriyle paylaşan, her sıkıntılarında, her sevinçlerinde yanlarında olan halkın adamı, halkçı aday MHP'li Osman GÜR'ü konuşuyor milletimiz her yerde...
***
Halkı artık kandıramıyorlar..
Halk artık gerçekleri görüyor...
MHP'nin "artık yeter şimdi söz sırası sende" çağrısına kulak veren Beyoğlu halkı akın akın Osman GÜR'e destek için koşuyor. Daha dün Osman GÜR'ün adaylığgını ciddiye almayanlar bugün Osman GÜR'ün projelerini aşırmanın peşine düştüler...
Osman GÜR'ün pankartlarına saldırıyorlar...
Osman GÜR'ün seçim irtibat bürolarına saldırılar yapılıyor...
Bir telaş içindeler...
Bir panik içindeler...
Rant lobisinin bütün inşaatlarını halkın paralarıyla yaptırılan devasa Tayyip Erdoğan posterleriyle donatıyorlar...
Korkunun ecele faydası yok...
Halkın adayı, halkçı aday Osman GÜR gümbür gümbür geliyor...
***
Son sözüm;
SP adayı Mustafa Kaya'ya haksızlık etmeyelim.
Halkın desteğiyle emin adımlarla ilerliyor.
2.'lik, 3.'lük yarışında CHP ve AKP'yi zorlayacak gibi görünüyor...
Adayını ilk açıklayan parti MHP oldu.
CHP ve AKP ise, oldukça sıkıntılı günler geçirdikten sonra adaylarını açıklayabildiler.
AKP, tabanın tamamen karşı çıktığı Ahmet Misbah Demircan ile yola devam etmeyi uygun görürken, CHP ise uzun tartışmalar neticesinde Mustafa Sarıgül'ün eski eşi Aylin Kotil'i aday gösterdi.
Her iki parti için de son derece sıkıntılı bir süreç yaşandı.
İstanbul'da kendini tek adam ilan eden Mustafa Sarıgül ilçe belediye başkan adayları ve encümen adaylarına müdahil oluyor. CHP örgütü bu durumdan son derece rahatsız. Kendilerini yok sayılmış hissediyorlar.
Aylin Kotil hem eski eşinin hem de medya patronlarının desteğini alarak aday olmayı başardı.
CHP'de halkın desteklediği Ali Gençel gibi isimler ise, gündeme bile alınmadı.
Halkın partisi, Halkçı parti gibi söylemlere sahip .bir partinin halkı yok sayan bu tavrı CHP'li seçmeni adeta isyana sürükledi.
***
Şimdi bir vatandaş olarak şöyle bir düşünüyorum:
AKP adayı: Ahmet Misbah Demircan...
10 yıldan beri Beyoğlu'nda iktidar olan bir isim.
Son olarak kendisine yapılacak bir yolsuzluk operasyonu başbakanın anında müdahalesi ile durduruldu.
Halk arasında rüşvet ve ayrımcılık söylentileri ayyuka çıkmış.
10 yıldan beri yönettiği Beyoğlu'nu yaşanacak bir kent olarak görmeyip lüks bir semtte ikamet eden bir aday.
Halktan uzak.
Halka karşı kibirli.
Halkı sadece 2 aylık seçim sürecinde anımsayan biri.
4 yıl 10 ay boyunca sadece zengin AKP'lilerin cenazelerinde görebildiğimiz Demircan'ı son iki ayda bütün cenazelerde görebiliyoruz.
Sadece zenginlerin düğünlerine katılır.
Sadece AKP'lilerin hakim olduğu derneklere gider.
Artık kendi seçmeninin bile "Yeter artık düş yakamızdan" dediği bir aday.
Seçim irtibat bürolarını dahi kendi posterleri yerine başbakanın posterleriyle donatacak kadar kendine güvenemeyen biri.
Bütün inşaatlara asılan devasa Tayyip Erdoğan posterlerinin gölgesinde seçimlere katılabilen bir belediye başkanı.
***
Gelelim seçimlerin diğer güçlü adayı Aylin Kotil'e.
Beyoğlu CHP örgütünde hiçbir faaliyeti yok.
Malum kendileri bir gazeteci.
Öncelikle kendisine bırakılan en büyük siyasi miras olan soyadı ile sahne aldı siyaset arenasında.
Sonra mensubu bulunduğu medya dünyasının baskın desteğini aldı arkasına.
Son olarak da eski eşinin adeta nafaka olarak verdiği destekle çıktı bu yola.
Halk nerede?
CHP örgütü nerede?
CHP delegesinin desteği nerede?
Şeytan aldı götürdü.
Egemen güçlerin desteğini aldıysanız gerisi laf-ı güzaftır ülkemizde.
Medya destekliyor.
Sarıgül destekliyor.
Kılıçdaroğlu mecburen destekliyor...
En son sıra halka geliyor.
Egemen güçlerin gösterdiği adayı eli mahkum destekleyecek halk.
***
Milli İrade'yi yok sayan iki zihniyetin iki adayı.
Muhtemelen ikincilik ve üçüncülük için kıyasıya yarışacaklar.
Aslında onlar yarışmayacaklar bu arenada.
Ahmet Misbah Demircan adına; Recep Tayyip Erdoğan ve Kadir Topbaş ikilisi, Aylin Kotil adına da Mustafa Sarıgül ve Kemal Kılıcdaroğlu ikilisi yarışacaklar rakipleriyle.
Aylin Kotil'in henüz ele avuca gelir bir projesi yok.
MHP'li Osman GÜR'ün BEYKART projesini kopyalayıp tvde anlatıyor.
Ahmet Misbah Demircan'ın projeleri ise, tamamen ranta hizmet eden, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Başbakanlık destekli projeler.
Kamu malı olan araziler üzerine Gökdelenler, plazalar, yat limanları, marinalar dikip zenginlere hizmet eden projeler.
***
Gelelim üçüncü isim MHP'li Osman GÜR'e...
Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde esnaf...
40 yıldır Beyoğlu'nda yaşıyor...
Aslen Erzincanlı...
Dr. Tevfik Sağlam İlkokulu'nda ve Kasımpaşa Lisesi'nde okumuş...
Halen Sütlüce Mahallesi'nde ikamet ediyor...
Sıkı bir Beyoğlu sevdalısı...
Tophane, Cihangir, Çıksalın, Kasımpaşa, Okmeydanı, Kulaksız...
MHP İlçe Başkanı olarak görev yaptığı 8 yıl içinde girmediği cadde sokak kalmamış.
Hiçbir ayrım yapmadan Beyoğlu halkının her sorununda yanlarında olmuş...
Düğün, kına, nişan, doğum günü, cenaze, asker uğurlaması...
Halkını hiç bir zaman yalnız bırakmamış.
Davet edildiği her yere koşmuş gitmiş...
Yetişebildiği kadar tüm cenazelere katılmış halkının acılarını paylaşmış...
Okul, hastane, karakol, belediye, kaymakamlık...
Kimin nerede bir sıkıntısı varsa Osman GÜR, Hızır olup yetişmiş...
Ömrünü "Kimsesizlerin Kimsesi" olmaya adamış bir halk adamı...
***
Aday olurken sadece halkına ve Rabbine güvenmiş...
Arkasında medya desteği yok...
Arkasında patronların desteği yok...
Arkasında başbakanın desteği yok...
Arkasında İBB başkanının desteği yok...
Arkasında faiz lobisinin desteği yok...
Arkasında rant lobisinin desteği yok...
Sadece Beyoğlu halkı var...
Biz varız sadece...
Her konuşmasının başında "Bu yola çıkarken bir tek Rabbime ve sizlere güvenerek, ateşten bir gömlek giyerek ilk adımı attım" diyen bir Osman GÜR var karşımızda...
Şimdi Beyoğlu'nda yaşayan tüm Beyoğlu halkı onu konuşuyor...
Rizeli, Aksekili, Diyarbakırlı, Kastamonulu, Gümüşhaneli, Batmanlı, Mardinli, Samsunlu, Ordulu, Tokatlı, Giresunlu...
Nereli olursa olsun halkımız artık gerçekleri görüyor ve kendi bağrından çıkan, Beyoğlu'nu kendileriyle paylaşan, her sıkıntılarında, her sevinçlerinde yanlarında olan halkın adamı, halkçı aday MHP'li Osman GÜR'ü konuşuyor milletimiz her yerde...
***
Halkı artık kandıramıyorlar..
Halk artık gerçekleri görüyor...
MHP'nin "artık yeter şimdi söz sırası sende" çağrısına kulak veren Beyoğlu halkı akın akın Osman GÜR'e destek için koşuyor. Daha dün Osman GÜR'ün adaylığgını ciddiye almayanlar bugün Osman GÜR'ün projelerini aşırmanın peşine düştüler...
Osman GÜR'ün pankartlarına saldırıyorlar...
Osman GÜR'ün seçim irtibat bürolarına saldırılar yapılıyor...
Bir telaş içindeler...
Bir panik içindeler...
Rant lobisinin bütün inşaatlarını halkın paralarıyla yaptırılan devasa Tayyip Erdoğan posterleriyle donatıyorlar...
Korkunun ecele faydası yok...
Halkın adayı, halkçı aday Osman GÜR gümbür gümbür geliyor...
***
Son sözüm;
SP adayı Mustafa Kaya'ya haksızlık etmeyelim.
Halkın desteğiyle emin adımlarla ilerliyor.
2.'lik, 3.'lük yarışında CHP ve AKP'yi zorlayacak gibi görünüyor...
7 Şubat 2014 Cuma
Osman GÜR gelecek; Beyoğlu Gülecek...
Beyoğlu, 31 Mart sabahında yeni bir döneme merhaba demek için adım adım ilerliyor.
Beyoğlu, Ankara'dan değil, Beyoğlu'ndan yönetilmek için artık gün sayıyor.
Beyoğlu'ndan doğacak güneşi, artık bütün ülke bekliyor.
Spot ampulleriyle aydınlatılmış, gizlenmiş karanlıklardan kurtulmak için "Güneş Beyoğlu'ndan Doğacak" diyen MHP Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Osman GÜR, "Osman GÜR iyi adam ama kazanamaz" diyerek halkımızı umutsuzluk dehlizlerine itip, önünü kesmek isteyenlere inat gönüllere girmeye devam ediyor.
Kendi tabanın bile istemediği bir adayı dayatan;
Seçimlere çok az bir zaman kalmasına rağmen halen adayını bile açıklayamayan;
AKP ve CHP'den umudunu kesen Beyoğlu halkı Osman GÜR ile kucaklaşıyor.
***
MHP Genel Merkez yönetimi, halkın istediği aday olan Osman GÜR'ün ismini açıklamakta hiç tereddüt etmedi. Beyoğlu'nda adayını ilk açıklayan parti oldu. AKP, kendi seçmen kitlesinin istememesine rağmen yeniden mevcut belediye başkanını aday göstererek, AKP'ye oy veren vatandaşlarımızı yok saydı. Seçimin bir başka iddialı partisi olan CHP ise, onlarca aday adayı arasından halen bir aday tespit edip açıklayamadı.
Bir yanda kendi seçmenini bile yok sayan iktidar ve ana muhalefet partisi;
Bir yanda halkın bağrından çıkan adayını açıklamakta bir an bile tereddüt etmeyen Milliyetçi Hareket Partisi...
Söyleyin şimdi hangisi halkın partisi...
Halkın partisi, halkın sesine ulak veren partidir.
Halkın partisi halkın beklentilerini, isteklerini göz ardı etmeyen, halkın hizmetkarı olan partidir.
Beyoğlu'nda bunu yapabilen tek partidir MHP.
***
Bu seçimde Beyoğlu'nda bir tarih yazılacak.
Bu tarihin yazılmasını engellemek için yapılanlar halkımız tarafından görülmektedir.
Halkımız artık yapılan kara propagandalara kanmamaktadır.
Osman GÜR'ün aday gösterilmesinden duyulan endişe gün gibi ortadır.
Dindar AKP seçmeni üzerinde "Osman GÜR'e oy verirseniz biz de kazanamayız, Osman GÜR de kazanamaz ve CHP kazanır. Siz de bundan dolayı günaha girersiniz" şeklindeki kara propagandanın tutmadığını görenler, şimdilerde "MHP Beyoğlu'nu yönetecek kadroya sahip değil, MHP'nin projesi bile yok" diyerek kendi başarısızlıklarının üstünü örtmeye ve MHP adayı Osman GÜR'ün yükselişine engel olmaya çalışıyorlar.
MHP adayı Osman GÜR, bu iddialara gülüp geçiyor.
Katıldığı toplantılarda bunlara cevap vermeye dahi gerek görmüyor.
Çünkü MHP ve Osman GÜR, halkın huzuruna boş teneke gürültüsü ile çıkmıyor.
MHP adayı Osman GÜR, halkın özlediği, halkın beklediği projeleriyle çıkıyor Beyoğlulu hemşehrilerinin huzuruna.
***
"Bizi bekleyenler var" diyerek çıkılan bu yolda, Osman GÜR henüz yolun başındayken, henüz ilk adımlarını atmışken bile bazı çevrelere korku saldı. İlk başlarda Onu ciddiye almayanlar şimdi EYVAH EYVAH filminin en yeni versiyonlarını çekmekle meşguller.
Evek "Bizi bekleyenler var" demişti Osman GÜR...
Şimdi vuslat vakti...
Şimdi halkın ve haklının kazanma vakti.
Şimdi Adalet vakti...
Şimdi rantın ve ihale lobisinin tükeniş vakti...
Şimdi güneşin doğma vakti...
Beyoğlu, Ankara'dan değil, Beyoğlu'ndan yönetilmek için artık gün sayıyor.
Beyoğlu'ndan doğacak güneşi, artık bütün ülke bekliyor.
Spot ampulleriyle aydınlatılmış, gizlenmiş karanlıklardan kurtulmak için "Güneş Beyoğlu'ndan Doğacak" diyen MHP Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Osman GÜR, "Osman GÜR iyi adam ama kazanamaz" diyerek halkımızı umutsuzluk dehlizlerine itip, önünü kesmek isteyenlere inat gönüllere girmeye devam ediyor.
Kendi tabanın bile istemediği bir adayı dayatan;
Seçimlere çok az bir zaman kalmasına rağmen halen adayını bile açıklayamayan;
AKP ve CHP'den umudunu kesen Beyoğlu halkı Osman GÜR ile kucaklaşıyor.
***
MHP Genel Merkez yönetimi, halkın istediği aday olan Osman GÜR'ün ismini açıklamakta hiç tereddüt etmedi. Beyoğlu'nda adayını ilk açıklayan parti oldu. AKP, kendi seçmen kitlesinin istememesine rağmen yeniden mevcut belediye başkanını aday göstererek, AKP'ye oy veren vatandaşlarımızı yok saydı. Seçimin bir başka iddialı partisi olan CHP ise, onlarca aday adayı arasından halen bir aday tespit edip açıklayamadı.
Bir yanda kendi seçmenini bile yok sayan iktidar ve ana muhalefet partisi;
Bir yanda halkın bağrından çıkan adayını açıklamakta bir an bile tereddüt etmeyen Milliyetçi Hareket Partisi...
Söyleyin şimdi hangisi halkın partisi...
Halkın partisi, halkın sesine ulak veren partidir.
Halkın partisi halkın beklentilerini, isteklerini göz ardı etmeyen, halkın hizmetkarı olan partidir.
Beyoğlu'nda bunu yapabilen tek partidir MHP.
***
Bu seçimde Beyoğlu'nda bir tarih yazılacak.
Bu tarihin yazılmasını engellemek için yapılanlar halkımız tarafından görülmektedir.
Halkımız artık yapılan kara propagandalara kanmamaktadır.
Osman GÜR'ün aday gösterilmesinden duyulan endişe gün gibi ortadır.
Dindar AKP seçmeni üzerinde "Osman GÜR'e oy verirseniz biz de kazanamayız, Osman GÜR de kazanamaz ve CHP kazanır. Siz de bundan dolayı günaha girersiniz" şeklindeki kara propagandanın tutmadığını görenler, şimdilerde "MHP Beyoğlu'nu yönetecek kadroya sahip değil, MHP'nin projesi bile yok" diyerek kendi başarısızlıklarının üstünü örtmeye ve MHP adayı Osman GÜR'ün yükselişine engel olmaya çalışıyorlar.
MHP adayı Osman GÜR, bu iddialara gülüp geçiyor.
Katıldığı toplantılarda bunlara cevap vermeye dahi gerek görmüyor.
Çünkü MHP ve Osman GÜR, halkın huzuruna boş teneke gürültüsü ile çıkmıyor.
MHP adayı Osman GÜR, halkın özlediği, halkın beklediği projeleriyle çıkıyor Beyoğlulu hemşehrilerinin huzuruna.
***
"Bizi bekleyenler var" diyerek çıkılan bu yolda, Osman GÜR henüz yolun başındayken, henüz ilk adımlarını atmışken bile bazı çevrelere korku saldı. İlk başlarda Onu ciddiye almayanlar şimdi EYVAH EYVAH filminin en yeni versiyonlarını çekmekle meşguller.
Evek "Bizi bekleyenler var" demişti Osman GÜR...
Şimdi vuslat vakti...
Şimdi halkın ve haklının kazanma vakti.
Şimdi Adalet vakti...
Şimdi rantın ve ihale lobisinin tükeniş vakti...
Şimdi güneşin doğma vakti...
5 Şubat 2014 Çarşamba
Kasımpaşa AKP'ye sarı kart gösterdi...
Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Kasımpaşalı olması nedeniyle Kasımpaşa ve Beyoğlu AKP'nin kalesi olarak bilindi yıllardır. Ancak geçen yıllarla birlikte Başbakan'ın Kasımpaşa'ya olan bağları da giderek zayıfladı. Babasının mezarını dahi Kasımpaşa Kulaksız mezarlığından taşıttırması sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın Kasımpaşa ile olan tüm bağlarını koparması anlamını taşıyordu Kasımpaşalılar için. Evini Üsküdar'a taşımasına "eyvallah" diyen Kasımpaşalılar, babasının kemiklerini bile Kasımpaşa topraklarına layık görmemesi tüm Kasımpaşalıları üzmüş ve kendisine Kasımpaşalılık ortak paydası sebebiyle duyulan sevgi büyük ölçüde azalmıştı.
***
Kentsel dönüşüm çerçevesinde başlatılan çalışma ve projeler de Kasımpaşalıları son derece rahatsız etmeye başlamıştı. Bir sahil semti olan Kasımpaşa'da vatandaşların faydanalanabileceği 100 metre dahi bir sahil şeridinin kalmaması, bu sahil şeridinin tamamen zengin zümreye hizmet etmek için yat limanları ve eğlence merkezlerine ayrılmış olması Kasımpaşa halkının AKP'ye karşı tutumunu gün geçtikçe ters yönde değiştirmişti. Yıllardır rakip partilerin adaylarına geçer not vermeyen Kasımpaşa halkı 30 Mart 2014'te yapılacak olan yerel seçimler öncesinde tıpkı başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi kendi bağırlarından çıkan bir adaya tam destek vermeye başladı. MHP'nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı Osman GÜR yıllardır partili partisiz tüm Beyoğlu halkını kucaklayan, tüm Beyoğlu halkının yardımına koşan ve halk tarafından sevilen bir aday olarak Kasımpaşalıların tam desteğini aldı. Bu durumu gören ve rahatsız olan AKP kurmayları kendi tabanından dahi destek alamayan Beyoğlu Belediye Başkanı'na destek olabilmek için farklı yollara başvurmaya başladı.
***
İlk olarak Başbakanı uyduruk bir tapu dağıtım töreni için Sütlüce'ye getirdiler. İstanbul'un çeşitli yerlerinden getirilen bindirilmiş kıtalarla salonu doldurdular ancak Kasımpaşa ve Okmeydanı halkının salon dışında protesto eylemi yapmalarına engel olamadılar. Arkasından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı "Kasımpaşa'nın abisi" sloganıyla Kasımpaşa'ya getirdiler. Günlerce duyurular, anonslar yapıldı. Kızılay Meydanı'nda yapılacak olan mitinge Kasımpaşalılar davet edildi. Kızılay Meydanı'na dev bir çadır kuruldu. Mobil büfeler, gezici seçim otobüsleri, onlarca insan Kasımpaşa halkını o çadırın altına toplanmaya çalıştı. Ancak olmadı. Kasımpaşa halkı tepkisini çok sert bir şekilde gösterdi. Yoldan gelip geçenler dahi meydana gitmedi. Kadir Topbaş uzun süre miting alanına gelmedi. Belirtilen saatten yaklaşık 1 saat sonra geldi ve gördüğü manzara karşısında moralinin ne kadar bozulduğunu yüzünden okumak çok da zor değildi.
***
Kasımpaşa halkı AKP'ye sarı kartı göstermişti. Kızılay Meydanı'nın yarısı bile dolmamıştı. Kadir Topbaş bu meydana Beyoğlu'na yapılan yatırımları anlatmaya gelmişti ancak, yaşadığı hayal kırıklığı ile bunu bile yapamadı. Klasik AKP söylemi olan "Buraların çok eski hallerini hatırlarsınız, çöp dolu sokaklarımı istersiniz, yoksa bugünkü gibi temiz sokakları mı!?" diye sordu vatandaşlara. Böylesi söylemlere artık oradakiler bile gülüp geçiyordu. Nerdeyse "60 yıl önce ülkemizde ekmek karneyle alınıyordu, ama bakın biz karneyi kaldırdık" diyecekler. Ülkemizin duayen siyasetçilerinden Süleyman Demirel'in mitinglerle ilgili söylediği bir söz vardır: "Miting alanına toplananların hal ve davranışları önemli değildir, önemli olan o miting alanının etrafından geçenlerin ve miting alanına girmeyenlerin hal, hareket ve düşünceleri önemlidir" Demirel'in bu sözlerine çok önem veririm ve her miting ve siyasi toplantıda alanın çevresinden geçenlere kulak misafiri olmak için çabalarım. Dün de öyle yaptım. Kızılay Meydanı'nın etrafında birbirleriyle neler konuştuklarını dinledim.
***
Kızılay Meydanı'nın etrafından geçenler şöyle bir gözlerinin ucuyla meydana bakıp gülümsüyorlar. Bir vatandaşımız kendine kendine söylendi: "Yıllardır bizi uyuttunuz, artık yeter anasını satim, hayvan terli yemezler"
Bir başka vatandaşımız yanındaki arkadaşına: "Görüyon mu bak usta, kimse yok Osman GÜR'ün adını duyan bir daha bunların yüzüne bile bakmıyor"
Bir hanım yanındaki yaşlı teyzeye "Abla dün bize de geldiler mitinge katılır mısınız diyerek, bizim adam da yok kardeşim AKP'ye artık oy moy yok deyip kapıyı kapattı"
Üç - dört genç kardeşimiz bir köşe başında toplanmışlar meydanı seyredip aralarında konuşuyorlar:
- Yok oğlum lan bunlar bitti artık burda.
- Yok ya millet yine bunlara oy verir başka kime verecekler
- Osman GÜR var aga artık, herkes Osman GÜR'ü konuşuyor, bizimkiler bile bugüne kadar hep AKP'ye verdiler ama bu seçim Osman GÜR'e verecekler...
***
Artık her yerde Osman GÜR konuşuluyor.
Gençler, kadınlar, yaşlılar, esnaf...
Artık herkes Osman GÜR'ün bu seçimi kazanacağından bahsediyor.
Kızılay Meydanı'nda da bunu net bir şekilde gördük.
AKP'nin kalesi olarak bilinen Kasımpaşa'da Kasımpaşa halkı AKP'ye sarı kartı gösterdi.
Kırmızı kartı görmeleri çok yakındır.
Muhtemelen önümüzdeki günler de Osman GÜR'ün bu önlenemez yükselişini durdurmak için Başbakan sayın Recep Tayip Erdoğan'ı da getireceklerdir Kasımpaşa sokaklarına...
Kasımpaşa ve Beyoğlu halkının gönlündeki Osman GÜR sevgisini yıkabilecek bir güç var mı yok mu zaman içinde göreceğiz...
***
Kentsel dönüşüm çerçevesinde başlatılan çalışma ve projeler de Kasımpaşalıları son derece rahatsız etmeye başlamıştı. Bir sahil semti olan Kasımpaşa'da vatandaşların faydanalanabileceği 100 metre dahi bir sahil şeridinin kalmaması, bu sahil şeridinin tamamen zengin zümreye hizmet etmek için yat limanları ve eğlence merkezlerine ayrılmış olması Kasımpaşa halkının AKP'ye karşı tutumunu gün geçtikçe ters yönde değiştirmişti. Yıllardır rakip partilerin adaylarına geçer not vermeyen Kasımpaşa halkı 30 Mart 2014'te yapılacak olan yerel seçimler öncesinde tıpkı başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi kendi bağırlarından çıkan bir adaya tam destek vermeye başladı. MHP'nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı Osman GÜR yıllardır partili partisiz tüm Beyoğlu halkını kucaklayan, tüm Beyoğlu halkının yardımına koşan ve halk tarafından sevilen bir aday olarak Kasımpaşalıların tam desteğini aldı. Bu durumu gören ve rahatsız olan AKP kurmayları kendi tabanından dahi destek alamayan Beyoğlu Belediye Başkanı'na destek olabilmek için farklı yollara başvurmaya başladı.
***
İlk olarak Başbakanı uyduruk bir tapu dağıtım töreni için Sütlüce'ye getirdiler. İstanbul'un çeşitli yerlerinden getirilen bindirilmiş kıtalarla salonu doldurdular ancak Kasımpaşa ve Okmeydanı halkının salon dışında protesto eylemi yapmalarına engel olamadılar. Arkasından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı "Kasımpaşa'nın abisi" sloganıyla Kasımpaşa'ya getirdiler. Günlerce duyurular, anonslar yapıldı. Kızılay Meydanı'nda yapılacak olan mitinge Kasımpaşalılar davet edildi. Kızılay Meydanı'na dev bir çadır kuruldu. Mobil büfeler, gezici seçim otobüsleri, onlarca insan Kasımpaşa halkını o çadırın altına toplanmaya çalıştı. Ancak olmadı. Kasımpaşa halkı tepkisini çok sert bir şekilde gösterdi. Yoldan gelip geçenler dahi meydana gitmedi. Kadir Topbaş uzun süre miting alanına gelmedi. Belirtilen saatten yaklaşık 1 saat sonra geldi ve gördüğü manzara karşısında moralinin ne kadar bozulduğunu yüzünden okumak çok da zor değildi.
***
Kasımpaşa halkı AKP'ye sarı kartı göstermişti. Kızılay Meydanı'nın yarısı bile dolmamıştı. Kadir Topbaş bu meydana Beyoğlu'na yapılan yatırımları anlatmaya gelmişti ancak, yaşadığı hayal kırıklığı ile bunu bile yapamadı. Klasik AKP söylemi olan "Buraların çok eski hallerini hatırlarsınız, çöp dolu sokaklarımı istersiniz, yoksa bugünkü gibi temiz sokakları mı!?" diye sordu vatandaşlara. Böylesi söylemlere artık oradakiler bile gülüp geçiyordu. Nerdeyse "60 yıl önce ülkemizde ekmek karneyle alınıyordu, ama bakın biz karneyi kaldırdık" diyecekler. Ülkemizin duayen siyasetçilerinden Süleyman Demirel'in mitinglerle ilgili söylediği bir söz vardır: "Miting alanına toplananların hal ve davranışları önemli değildir, önemli olan o miting alanının etrafından geçenlerin ve miting alanına girmeyenlerin hal, hareket ve düşünceleri önemlidir" Demirel'in bu sözlerine çok önem veririm ve her miting ve siyasi toplantıda alanın çevresinden geçenlere kulak misafiri olmak için çabalarım. Dün de öyle yaptım. Kızılay Meydanı'nın etrafında birbirleriyle neler konuştuklarını dinledim.
***
Kızılay Meydanı'nın etrafından geçenler şöyle bir gözlerinin ucuyla meydana bakıp gülümsüyorlar. Bir vatandaşımız kendine kendine söylendi: "Yıllardır bizi uyuttunuz, artık yeter anasını satim, hayvan terli yemezler"
Bir başka vatandaşımız yanındaki arkadaşına: "Görüyon mu bak usta, kimse yok Osman GÜR'ün adını duyan bir daha bunların yüzüne bile bakmıyor"
Bir hanım yanındaki yaşlı teyzeye "Abla dün bize de geldiler mitinge katılır mısınız diyerek, bizim adam da yok kardeşim AKP'ye artık oy moy yok deyip kapıyı kapattı"
Üç - dört genç kardeşimiz bir köşe başında toplanmışlar meydanı seyredip aralarında konuşuyorlar:
- Yok oğlum lan bunlar bitti artık burda.
- Yok ya millet yine bunlara oy verir başka kime verecekler
- Osman GÜR var aga artık, herkes Osman GÜR'ü konuşuyor, bizimkiler bile bugüne kadar hep AKP'ye verdiler ama bu seçim Osman GÜR'e verecekler...
***
Artık her yerde Osman GÜR konuşuluyor.
Gençler, kadınlar, yaşlılar, esnaf...
Artık herkes Osman GÜR'ün bu seçimi kazanacağından bahsediyor.
Kızılay Meydanı'nda da bunu net bir şekilde gördük.
AKP'nin kalesi olarak bilinen Kasımpaşa'da Kasımpaşa halkı AKP'ye sarı kartı gösterdi.
Kırmızı kartı görmeleri çok yakındır.
Muhtemelen önümüzdeki günler de Osman GÜR'ün bu önlenemez yükselişini durdurmak için Başbakan sayın Recep Tayip Erdoğan'ı da getireceklerdir Kasımpaşa sokaklarına...
Kasımpaşa ve Beyoğlu halkının gönlündeki Osman GÜR sevgisini yıkabilecek bir güç var mı yok mu zaman içinde göreceğiz...
4 Şubat 2014 Salı
Beyoğlu'nda iktidarı sallayan isim: Osman GÜR
30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler için adayını ilk açıklayan parti MHP olmuştu.
MHP'nin bir önceki seçimlerde yüzde 10 barajının altında bir oy aldığını biliyoruz.
Bu nedenle siyasi çevreler MHP'nin Beyoğlu'nda ciddi bir alternatif olabileceğini düşünmüyorlardı.
Bu düşünceye sahip olanların başında da iktidar partisi AKP vardı elbette.
Fakat hiç kimse Osman GÜR faktörünü hesaba katmamıştı. Osman GÜR'ün aday olabileceğine ihtimal vermeyenler seçim yarışının geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi AKP ile CHP arasında geçeceği üzerine hesapyar yapıyorlar ve AKP'nin geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine seçimlerin galibi olacağı düşünülüyordu.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Beyoğlu Belediye Başkanlığı adayı olarak eski İlçe Başkanı Osman GÜR'ün ismini açıkladığı anda özellikle iktidar partisi cenahında br şaşkınlık ve panik havası oluştu.
***
AKP, Beyoğlu halkı tarafından çok sevilen , tanınan ve büyük bir destek gören Osman GÜR'ün adaylığından büyük bir rahatsızlık duydu. Hemen kara propagandaya başladılar. Kendi tabanları üzerinde etkili bir kara propaganda yürütmek için ev ev dükkan dükkan dolaşıp halkımızın kafasını bulandırmaya çalıştılar. "Osman GÜR çok iyi bir adam, biz de onu çok severiz fakat, seçimi kazanma ihtimali yok, ona oy verirseniz CHP kazanır!" diyerek Osman GÜR'e yönelen oyları geri döndürmeye çalıştılar. Bu kara propaganda çalışmaları tutmadı. Milleti aptal yerine koyanlara milletimiz bir Osmanlı Şamarı daha patlattı. OsmanĞÜR'ün adaylığının açıklanmasıyla birlikte anketlerde MHP'nin oyları hızla yükselmeye başladı. MHP'nin oylarının yüzde 17'lere kadar yükseldiğini görenler Osman GÜR'ün pankartlarına saldırılar yapmaya başladılar. Bir çok yerde MHP pankartlarındaki Osman GÜR fotoğrafları ve MHP logosu kesildi. Bir çok yerde de pankartlar yerinden sökülüp, çöp kamyonlarına atıldı. Halkın MHP'yi ve Osman GÜR'ü görmesine mani olmaya çalışıyorlar, akıllarınca Beyoğlu halkı ile Osman GÜR arasına bir duvar örmeye çalışütılar.
***
Olmadı...
Yaptıkları hiçbir oyun tutmadı.
Onlar oyun ve hile yaptıkça MHP'li Osman GÜR'ün oyları hızla yükseliyordu.
Kendi yaptırdıkları anketlerde MHP oylarının yüzde 20 bandını geçtiğini gördüler.
Bütün Beyoğlu'nu sayın Başbakan'ın devasa pankartları ile kapladılar.
AKP Beyoğlu'nda kendi adayından umudunu kesmişti.
Çünkü Beyoğlu'ndaki AKP seçmeni dahi mevcut adayı desteklemiyordu. Kendi seçmenini yok sayıp halkın istemediği bir adayı yeniden halkın karşısına çıkardılar.
Açtıkları seçim irtibat bürolarına bile kendi belediye başkan adaylarının, kendi encümen adaylarının fotoğraflarını koymak yerine sadece sayın Başbakan'ın fotoğraflarını koydular.
Beyoğlu halkının bağrından çıkardığı Osman GÜR'ün karşısına eski bir Kasımpaşalı olan başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı çıkarmaktan başka çareleri kalmamıştı.
İstanbul'un her yerinden otobüslerle vatandaşları getirmek suretiyle doldurdukları salonda uyduruk bir Tapu Dağıtım töreni yaptılar. Salonun dışında ise, kentsel dönüşüm, daha doğrusu rantsal dönüşüm sebebiyle mağdur olan Beyoğlu halkı protesto gösterisi yapıyordu.
***
Osman GÜR ile yola çıkan MHP'nin önlenemeyen yükselişi karşısında AKP en güçlü silahlarını Beyoğlu'na kanalize ediyor. Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra bugün de yine eski bir Kasımpaşalı olarak lanse edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı sayın Kadir Topbaş Kasımpaşa'da bir miting yapıyor. Osman GÜR'ün karşısına çıkarılan ikinci aday da Kadir Topbaş oldu. Kadir Topbaş bugün Kasımpaşa'ya yaptıkları yatırımları anlatacakmış Kasımpaşa halkına. Fakat asıl maksadın Osman GÜR'ün önlenemez yükselişine engel olmak olduğunu artık AKP tabanı bile biliyor. MHP adayı Osman GÜR şimdi yüzde 25 bandını zorluyor. Gittiği her mahallede oyları daha da artıyor. Osman GÜR'ün samimiyeti, mütevaziliği, candan davranışları halkın gönlünü fethediyor. Osman GÜR gönülleri fethediyor. Osman GÜR rantiye çevrelerinin değil, halkın adayı olarak çıktığı bu yolda Beyoğlu halkı tarafından büyük bir sevgi ve coşkuyla bağırlara basılıyor.
***
Osman GÜR'ün önünü kesmek için oynanan oyunlardan birisi de iktidar güdümlü anket firmalarının yaptıkları anketler. İktidar partisi Beyoğlu'nda sürekli olarak anket yaptırıyor, ancak bir türlü sonuçlar açıklanmıyor. Bunun sebebi ise, oldukça açık. Osman GÜR ile MHP oyları aldı başını gidiyor. Her ankette hızlı bir yükseliş var. Anketörlerin anketler sırasında halkı açık bir şekilde yönlendirmesine rağmen bu yükseliş önlenemiyor. Bir dostumuz bizzat şahit olmuş. Beyoğlumuzun kalabalık bir noktasında anket yapan bir anketör, "Hangi partiye oy vereceksiniz?" sorusunua "MHP" şeklinde cevap veren başörtülü bayanlara "MHP diyorsunuz ama MHP 4.5. sıralarda, oyunuz boşa gitmez mi!?" şeklinde karşılık verebiliyor.
Bütün bu oyunlara rağmen, Beyoğlu halkı kendi bağrından çıkan Osman GÜR'e destek olmaya devam ediyor. MHP, Osman GÜR ile sadece AKP tabanından oy almıyor. CHP tabanından da büyük bir kesim Osman GÜR'e yönelmiş durumda. Seçimlere 2 aydan az bir zaman kalmış olmasına rağmen halen adayını açıklayamayan CHP'nin tabanı bu durumdan büyük bir rahatsızlık duyuyor ve MHP'li Osman GÜR'e destek oluyor.
***
Beyoğlu seçmeni artık bir takım ayak oyunlarına gelmiyor. Dinin istismar edilmesine, dinin siyasete alet edilmesine tepki veriyor. Atatürk ilkelerinin siyasi zırh olarak kullanılmasında rahatsızlık duyuyor artık Beyoğlu seçmeni. Hiçbir milli ve manevi değeri istismar etmeyen, dini siyasete alet etmekten kaçınan "AYRIŞTIRAN DEĞİL; BİRLEŞTİREN BELEDİYECİLİK" sloganıyla MHP adayı Osman GÜR, halkın tek umudu olarak yükselişini sürdürüyor. Osman GÜR gücünü halktan ve haktan alıyor. İnanıyorum ki, halkın ve Hakk'ın gücü karşısında hiçbir Büyük Güç ayakta kalamayacaktır...
MHP'nin bir önceki seçimlerde yüzde 10 barajının altında bir oy aldığını biliyoruz.
Bu nedenle siyasi çevreler MHP'nin Beyoğlu'nda ciddi bir alternatif olabileceğini düşünmüyorlardı.
Bu düşünceye sahip olanların başında da iktidar partisi AKP vardı elbette.
Fakat hiç kimse Osman GÜR faktörünü hesaba katmamıştı. Osman GÜR'ün aday olabileceğine ihtimal vermeyenler seçim yarışının geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi AKP ile CHP arasında geçeceği üzerine hesapyar yapıyorlar ve AKP'nin geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine seçimlerin galibi olacağı düşünülüyordu.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Beyoğlu Belediye Başkanlığı adayı olarak eski İlçe Başkanı Osman GÜR'ün ismini açıkladığı anda özellikle iktidar partisi cenahında br şaşkınlık ve panik havası oluştu.
***
AKP, Beyoğlu halkı tarafından çok sevilen , tanınan ve büyük bir destek gören Osman GÜR'ün adaylığından büyük bir rahatsızlık duydu. Hemen kara propagandaya başladılar. Kendi tabanları üzerinde etkili bir kara propaganda yürütmek için ev ev dükkan dükkan dolaşıp halkımızın kafasını bulandırmaya çalıştılar. "Osman GÜR çok iyi bir adam, biz de onu çok severiz fakat, seçimi kazanma ihtimali yok, ona oy verirseniz CHP kazanır!" diyerek Osman GÜR'e yönelen oyları geri döndürmeye çalıştılar. Bu kara propaganda çalışmaları tutmadı. Milleti aptal yerine koyanlara milletimiz bir Osmanlı Şamarı daha patlattı. OsmanĞÜR'ün adaylığının açıklanmasıyla birlikte anketlerde MHP'nin oyları hızla yükselmeye başladı. MHP'nin oylarının yüzde 17'lere kadar yükseldiğini görenler Osman GÜR'ün pankartlarına saldırılar yapmaya başladılar. Bir çok yerde MHP pankartlarındaki Osman GÜR fotoğrafları ve MHP logosu kesildi. Bir çok yerde de pankartlar yerinden sökülüp, çöp kamyonlarına atıldı. Halkın MHP'yi ve Osman GÜR'ü görmesine mani olmaya çalışıyorlar, akıllarınca Beyoğlu halkı ile Osman GÜR arasına bir duvar örmeye çalışütılar.
***
Olmadı...
Yaptıkları hiçbir oyun tutmadı.
Onlar oyun ve hile yaptıkça MHP'li Osman GÜR'ün oyları hızla yükseliyordu.
Kendi yaptırdıkları anketlerde MHP oylarının yüzde 20 bandını geçtiğini gördüler.
Bütün Beyoğlu'nu sayın Başbakan'ın devasa pankartları ile kapladılar.
AKP Beyoğlu'nda kendi adayından umudunu kesmişti.
Çünkü Beyoğlu'ndaki AKP seçmeni dahi mevcut adayı desteklemiyordu. Kendi seçmenini yok sayıp halkın istemediği bir adayı yeniden halkın karşısına çıkardılar.
Açtıkları seçim irtibat bürolarına bile kendi belediye başkan adaylarının, kendi encümen adaylarının fotoğraflarını koymak yerine sadece sayın Başbakan'ın fotoğraflarını koydular.
Beyoğlu halkının bağrından çıkardığı Osman GÜR'ün karşısına eski bir Kasımpaşalı olan başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı çıkarmaktan başka çareleri kalmamıştı.
İstanbul'un her yerinden otobüslerle vatandaşları getirmek suretiyle doldurdukları salonda uyduruk bir Tapu Dağıtım töreni yaptılar. Salonun dışında ise, kentsel dönüşüm, daha doğrusu rantsal dönüşüm sebebiyle mağdur olan Beyoğlu halkı protesto gösterisi yapıyordu.
***
Osman GÜR ile yola çıkan MHP'nin önlenemeyen yükselişi karşısında AKP en güçlü silahlarını Beyoğlu'na kanalize ediyor. Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra bugün de yine eski bir Kasımpaşalı olarak lanse edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı sayın Kadir Topbaş Kasımpaşa'da bir miting yapıyor. Osman GÜR'ün karşısına çıkarılan ikinci aday da Kadir Topbaş oldu. Kadir Topbaş bugün Kasımpaşa'ya yaptıkları yatırımları anlatacakmış Kasımpaşa halkına. Fakat asıl maksadın Osman GÜR'ün önlenemez yükselişine engel olmak olduğunu artık AKP tabanı bile biliyor. MHP adayı Osman GÜR şimdi yüzde 25 bandını zorluyor. Gittiği her mahallede oyları daha da artıyor. Osman GÜR'ün samimiyeti, mütevaziliği, candan davranışları halkın gönlünü fethediyor. Osman GÜR gönülleri fethediyor. Osman GÜR rantiye çevrelerinin değil, halkın adayı olarak çıktığı bu yolda Beyoğlu halkı tarafından büyük bir sevgi ve coşkuyla bağırlara basılıyor.
***
Osman GÜR'ün önünü kesmek için oynanan oyunlardan birisi de iktidar güdümlü anket firmalarının yaptıkları anketler. İktidar partisi Beyoğlu'nda sürekli olarak anket yaptırıyor, ancak bir türlü sonuçlar açıklanmıyor. Bunun sebebi ise, oldukça açık. Osman GÜR ile MHP oyları aldı başını gidiyor. Her ankette hızlı bir yükseliş var. Anketörlerin anketler sırasında halkı açık bir şekilde yönlendirmesine rağmen bu yükseliş önlenemiyor. Bir dostumuz bizzat şahit olmuş. Beyoğlumuzun kalabalık bir noktasında anket yapan bir anketör, "Hangi partiye oy vereceksiniz?" sorusunua "MHP" şeklinde cevap veren başörtülü bayanlara "MHP diyorsunuz ama MHP 4.5. sıralarda, oyunuz boşa gitmez mi!?" şeklinde karşılık verebiliyor.
Bütün bu oyunlara rağmen, Beyoğlu halkı kendi bağrından çıkan Osman GÜR'e destek olmaya devam ediyor. MHP, Osman GÜR ile sadece AKP tabanından oy almıyor. CHP tabanından da büyük bir kesim Osman GÜR'e yönelmiş durumda. Seçimlere 2 aydan az bir zaman kalmış olmasına rağmen halen adayını açıklayamayan CHP'nin tabanı bu durumdan büyük bir rahatsızlık duyuyor ve MHP'li Osman GÜR'e destek oluyor.
***
Beyoğlu seçmeni artık bir takım ayak oyunlarına gelmiyor. Dinin istismar edilmesine, dinin siyasete alet edilmesine tepki veriyor. Atatürk ilkelerinin siyasi zırh olarak kullanılmasında rahatsızlık duyuyor artık Beyoğlu seçmeni. Hiçbir milli ve manevi değeri istismar etmeyen, dini siyasete alet etmekten kaçınan "AYRIŞTIRAN DEĞİL; BİRLEŞTİREN BELEDİYECİLİK" sloganıyla MHP adayı Osman GÜR, halkın tek umudu olarak yükselişini sürdürüyor. Osman GÜR gücünü halktan ve haktan alıyor. İnanıyorum ki, halkın ve Hakk'ın gücü karşısında hiçbir Büyük Güç ayakta kalamayacaktır...
1 Şubat 2014 Cumartesi
Naylon darbeciler!
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) seçmeni uyutma konusunda ustalık dönemini yaşıyor.
Adaletsiz ve Kalkınmasız geçen yılları ancak bu enfes uyutma taktikleri ile geçiştirebileceklerini çok iyi bildiklerinden bu konuda ihtisas sahibi oldular.
Göreve geldikleri günden bu yana;
Özelleştirme (Milletin malını birilerine peşkeş çekme),
Balyoz ve Ergenekon gibi sözde darbe girişimcilerini hapse tıkma,
Cemaatlere ve terör örgütü ile sempatizanlarına özgürlük kazandırma,
Kapalı bulunan Kilise, Havra ve Sinegogları yeniden hayata geçirme gibi sözde demokratik girişimlerin dışında hiçbir gündem maddesi bulunmayan AKP, her seçim döneminde bir mağduriyet edebiyatı yaparak halkımızın zayıf noktasından girip seçimlerde başarı kazanmayı büyük bir maharetle gerçekleştirmektedir.
***
Gezi eylemlerinden bu yana bir sivil darbe girişimidir aldı başını gidiyor.
Kim hükümete muhalefet ediyorsa sayın başbakan halkın huzuruna çıkıp "Bize darbe girişiminde bulundular" diyerek feveran ediyor.
Milletimiz de öyle bir düzeye geldi ki;
Başbakan çıkıp bir erkek deveye "ey halkım bakın bu bir dişi devedir" dese milletimiz "Evet o bir dişi devedir" diyecek ve söylenen tüm yalanlara inanacak.
AKP ülkemizde iktidara geldiğinden bu yana sayın başbakanın en güzel yaptığı iş birileriyle kavga etmek.
Irak'ın işgali noktasında Saddam ile cebelleşip, Müslüman kadınlara tecavüz eden, camilere işeyen ABD askerleri için dua etti.
"Kardeşim" deyip sarıp sarmaladığı, özel tayyare ile aile ziyareti yaptığı Suriye lideri Esad'ı birkaç ay sonra düşman ilan etti ve sık sık ülkemizde AKP'ye karşı bir darbe girişimini desteklemekle suçladığı batı dünyasının yanında yer aldı.
"Nato askerlerinin Libya'da ne işi var" diyerek atarlanan başbakan birkaç gün sonra Libya'ya karşı düzenlenen operasyonda İzmir'in Nato harekat merkezi olarak kullanılmasına müsaade etti.
Davos'ta "Van minut" diyerek kafa tuttuğu(!) İsrail'in İran'a karşı savunması için Malatya'ya füze kalkanı rampalarının yerleştirilmesine müsaade etti.
***
Başbakan'ın dışardaki "mevzu"ları saymakla bitmez.
İçerde de değişen bir durum yok.
Kim başbakana muhalifse başbakan onunla kavga eder.
Hatta bir ara muhalefet liderleri için "Ben onlara küstüm onlarla bir daha konuşmayacağım" diyerek bu tavrını net bir şekilde ortaya koydu.
Abdüllatif Şener gibi bir yol arkadaşıyla kavga etti ve onunla bir daha konuşmadı.
Diğer yol arkadaşları da sayın Şener'in akıbetine uğramamak için hep alttan aldılar.
"Ağamsın, paşamsın" diyerek iktidar nimetlerinden kopmamanın hazzını yaşadılar.
Başbakan son olarak birkaç ay önce "Okyanus ötesine de selam olsun" diyerek selamladığı Fethullah Gülen Hocaefendi ile dövüştü.
Bu kavganın sebebi nedir bilemiyoruz.
Ama şunu kesinlikle biliyoruz ki; Fethullah Gülen Hocaefendi diğerleri gibi "ağamsın, paşamsın" çekmedi başbakana.
Etrafındaki dalkavukların çokluğundan dolayı kendisini bir padişah, bir büyük güç olarak gören başbakan "Bu Hocaefendi de kim oluyormuş ki, yüzde 2 bile oyları yok bunların" diyerek kendisine biat etmeyen Hocaefendi ile de kavgaya tutuştu.
***
Daha evvelinde de Gezi Eylemcileri var.
Dış güçlerin desteklediği bu sokak darbecileri(!) ellerindeki kaldırım taşları ile bir darbe girişiminde bulunmuşlar.
Dış destek olarak da mesela Brezilya'dan pizza desteği verilmiş.
Mesela bir TV kanalı canlı yayın yaparak lojistik destek sağlamış bu darbe girişimine...
Meğerse, Gülen Cemaati de devlet içinde devlet olup, darbe girişiminde bulunmuş.
11 yıllık iktidarları sırasında cemaatlere her istediklerini vermekle övünen bir muktedir güç şimdi o cemaatlerden birini darbeci olmakla itham edebiliyor.
İyi de arkadaş sen besledin bu darbecileri.
Sen devletin içinde paralel devlet kurulurken neredeydin.
Yavru Muhalefet değildin herhalde.
Tek başına iktidar sendin.
Büyük güç sendin.
Neden engel olmadın bu darbecilere!
***
Kim bu darbeciler efendi!
Hani darbe girişiminde bulundular,
Evde otururken darbe yapmayı düşündüler,
Uyurken rüyalarında darbe yaptıklarını gördüler gibi ucuz ve basit gerekçelerle ordumuzun en üst subaylarını, komutanlarını sabahın bir saatinde evlerinden apar topar alıp hapse tıkmaya gücün yetiyor da, sokak darbecilerine, cemaat darbecilerine mi gücün yetmiyor.
Darbeciler darbeciler diye feryadı figan ettiğin bu darbeciler kimler?
Gezi Eylemlerine katılanlar mı?
O halde ver talimatı savcılara darbecilikten yargılasın bunları.
Kaç tane Gezi Eylemcisi şu an darbe girişiminden dolayı yargılanıyor?
Ya diğer darbeciler?
Hani şu devlet içinde paralel devlet oluşturup hükümeti devirmeyi amaçlayan cemaatçiler?
Onlardan kaç tanesini darbecilikten gözaltına alıp, hapse attırabildiniz?
Yoksa bu çapulcular ordunun üst düzey generallerinden daha mı kudretliler?
Dokunamıyor musunuz?
O halde çıkın millete bunu anlatın.
"Bunlar bize darbe yapacaklar ama biz bunlara dokunamıyoruz" diyerek şikayet edin millete.
***
Milleti uyutamıyorsunuz artık...
Millet şu gerçeği görüyor artık...
AKP'nin bu güne kadar kavga etmediği bir tek Pkk var.
Pkk ile kavga etmiyorlar.
Bilakis açılım üstüne açılım gerçekleştirip Pkk'nın tüm isteklerini yerine getiriyorlar.
Onbinlerce insanımızın katili olan bu eli kanlı terör örgütünün bugüne kadar isteyip de alamadığı ne var AKP hükümetinden...
Bir düşün ey halkım!
Pkk, AKP'den en istedi de alamadı.
Son marifetlerinden bari bir ders alın.
Ne yaptı AKP hükümeti?
Terör örgütüne yardım ve yataklıktan tutukla bulunan tüm BDP milletvekillerini serbest bıraktı.
Apo denen bebek katilini ülkemize getiren cesur yürekli komutan, MHP Milletvekili Engin Aylan ise şu an tutuklu tek milletvekili olarak hapiste yatıyor.
Engin Alan bebek katillerinden daha ağır nasıl bir suç işlemiştir sorarım sizlere?
***
AKP, naylon darbecilerle bu seçimde de milletimizi kandırmayı amaçlıyor.
Darbeyi kim yapmış belli değil.
Darbe ne zaman yapılmış belli değil.
Darbecilere kimler destek vermiş belli değil.
Hepsi naylon...
Naylon fatura gibi naylon darbeciler...
Bildiğimiz bir tek şey var.
Hükümet üyeleri ve yandaşlarına karşı başlatılan tüm yolsuzluk operasyonları akla hayale gelmedik metodlarla önleniyor.
İşin garip tarafı da dindar AKP seçmeni bu yolsuzluk operasyonlarının engellenmesini zafer naralarıyla kutluyor...
Ne diyelim Allah hakkımızda hayırlısını versin...
Adaletsiz ve Kalkınmasız geçen yılları ancak bu enfes uyutma taktikleri ile geçiştirebileceklerini çok iyi bildiklerinden bu konuda ihtisas sahibi oldular.
Göreve geldikleri günden bu yana;
Özelleştirme (Milletin malını birilerine peşkeş çekme),
Balyoz ve Ergenekon gibi sözde darbe girişimcilerini hapse tıkma,
Cemaatlere ve terör örgütü ile sempatizanlarına özgürlük kazandırma,
Kapalı bulunan Kilise, Havra ve Sinegogları yeniden hayata geçirme gibi sözde demokratik girişimlerin dışında hiçbir gündem maddesi bulunmayan AKP, her seçim döneminde bir mağduriyet edebiyatı yaparak halkımızın zayıf noktasından girip seçimlerde başarı kazanmayı büyük bir maharetle gerçekleştirmektedir.
***
Gezi eylemlerinden bu yana bir sivil darbe girişimidir aldı başını gidiyor.
Kim hükümete muhalefet ediyorsa sayın başbakan halkın huzuruna çıkıp "Bize darbe girişiminde bulundular" diyerek feveran ediyor.
Milletimiz de öyle bir düzeye geldi ki;
Başbakan çıkıp bir erkek deveye "ey halkım bakın bu bir dişi devedir" dese milletimiz "Evet o bir dişi devedir" diyecek ve söylenen tüm yalanlara inanacak.
AKP ülkemizde iktidara geldiğinden bu yana sayın başbakanın en güzel yaptığı iş birileriyle kavga etmek.
Irak'ın işgali noktasında Saddam ile cebelleşip, Müslüman kadınlara tecavüz eden, camilere işeyen ABD askerleri için dua etti.
"Kardeşim" deyip sarıp sarmaladığı, özel tayyare ile aile ziyareti yaptığı Suriye lideri Esad'ı birkaç ay sonra düşman ilan etti ve sık sık ülkemizde AKP'ye karşı bir darbe girişimini desteklemekle suçladığı batı dünyasının yanında yer aldı.
"Nato askerlerinin Libya'da ne işi var" diyerek atarlanan başbakan birkaç gün sonra Libya'ya karşı düzenlenen operasyonda İzmir'in Nato harekat merkezi olarak kullanılmasına müsaade etti.
Davos'ta "Van minut" diyerek kafa tuttuğu(!) İsrail'in İran'a karşı savunması için Malatya'ya füze kalkanı rampalarının yerleştirilmesine müsaade etti.
***
Başbakan'ın dışardaki "mevzu"ları saymakla bitmez.
İçerde de değişen bir durum yok.
Kim başbakana muhalifse başbakan onunla kavga eder.
Hatta bir ara muhalefet liderleri için "Ben onlara küstüm onlarla bir daha konuşmayacağım" diyerek bu tavrını net bir şekilde ortaya koydu.
Abdüllatif Şener gibi bir yol arkadaşıyla kavga etti ve onunla bir daha konuşmadı.
Diğer yol arkadaşları da sayın Şener'in akıbetine uğramamak için hep alttan aldılar.
"Ağamsın, paşamsın" diyerek iktidar nimetlerinden kopmamanın hazzını yaşadılar.
Başbakan son olarak birkaç ay önce "Okyanus ötesine de selam olsun" diyerek selamladığı Fethullah Gülen Hocaefendi ile dövüştü.
Bu kavganın sebebi nedir bilemiyoruz.
Ama şunu kesinlikle biliyoruz ki; Fethullah Gülen Hocaefendi diğerleri gibi "ağamsın, paşamsın" çekmedi başbakana.
Etrafındaki dalkavukların çokluğundan dolayı kendisini bir padişah, bir büyük güç olarak gören başbakan "Bu Hocaefendi de kim oluyormuş ki, yüzde 2 bile oyları yok bunların" diyerek kendisine biat etmeyen Hocaefendi ile de kavgaya tutuştu.
***
Daha evvelinde de Gezi Eylemcileri var.
Dış güçlerin desteklediği bu sokak darbecileri(!) ellerindeki kaldırım taşları ile bir darbe girişiminde bulunmuşlar.
Dış destek olarak da mesela Brezilya'dan pizza desteği verilmiş.
Mesela bir TV kanalı canlı yayın yaparak lojistik destek sağlamış bu darbe girişimine...
Meğerse, Gülen Cemaati de devlet içinde devlet olup, darbe girişiminde bulunmuş.
11 yıllık iktidarları sırasında cemaatlere her istediklerini vermekle övünen bir muktedir güç şimdi o cemaatlerden birini darbeci olmakla itham edebiliyor.
İyi de arkadaş sen besledin bu darbecileri.
Sen devletin içinde paralel devlet kurulurken neredeydin.
Yavru Muhalefet değildin herhalde.
Tek başına iktidar sendin.
Büyük güç sendin.
Neden engel olmadın bu darbecilere!
***
Kim bu darbeciler efendi!
Hani darbe girişiminde bulundular,
Evde otururken darbe yapmayı düşündüler,
Uyurken rüyalarında darbe yaptıklarını gördüler gibi ucuz ve basit gerekçelerle ordumuzun en üst subaylarını, komutanlarını sabahın bir saatinde evlerinden apar topar alıp hapse tıkmaya gücün yetiyor da, sokak darbecilerine, cemaat darbecilerine mi gücün yetmiyor.
Darbeciler darbeciler diye feryadı figan ettiğin bu darbeciler kimler?
Gezi Eylemlerine katılanlar mı?
O halde ver talimatı savcılara darbecilikten yargılasın bunları.
Kaç tane Gezi Eylemcisi şu an darbe girişiminden dolayı yargılanıyor?
Ya diğer darbeciler?
Hani şu devlet içinde paralel devlet oluşturup hükümeti devirmeyi amaçlayan cemaatçiler?
Onlardan kaç tanesini darbecilikten gözaltına alıp, hapse attırabildiniz?
Yoksa bu çapulcular ordunun üst düzey generallerinden daha mı kudretliler?
Dokunamıyor musunuz?
O halde çıkın millete bunu anlatın.
"Bunlar bize darbe yapacaklar ama biz bunlara dokunamıyoruz" diyerek şikayet edin millete.
***
Milleti uyutamıyorsunuz artık...
Millet şu gerçeği görüyor artık...
AKP'nin bu güne kadar kavga etmediği bir tek Pkk var.
Pkk ile kavga etmiyorlar.
Bilakis açılım üstüne açılım gerçekleştirip Pkk'nın tüm isteklerini yerine getiriyorlar.
Onbinlerce insanımızın katili olan bu eli kanlı terör örgütünün bugüne kadar isteyip de alamadığı ne var AKP hükümetinden...
Bir düşün ey halkım!
Pkk, AKP'den en istedi de alamadı.
Son marifetlerinden bari bir ders alın.
Ne yaptı AKP hükümeti?
Terör örgütüne yardım ve yataklıktan tutukla bulunan tüm BDP milletvekillerini serbest bıraktı.
Apo denen bebek katilini ülkemize getiren cesur yürekli komutan, MHP Milletvekili Engin Aylan ise şu an tutuklu tek milletvekili olarak hapiste yatıyor.
Engin Alan bebek katillerinden daha ağır nasıl bir suç işlemiştir sorarım sizlere?
***
AKP, naylon darbecilerle bu seçimde de milletimizi kandırmayı amaçlıyor.
Darbeyi kim yapmış belli değil.
Darbe ne zaman yapılmış belli değil.
Darbecilere kimler destek vermiş belli değil.
Hepsi naylon...
Naylon fatura gibi naylon darbeciler...
Bildiğimiz bir tek şey var.
Hükümet üyeleri ve yandaşlarına karşı başlatılan tüm yolsuzluk operasyonları akla hayale gelmedik metodlarla önleniyor.
İşin garip tarafı da dindar AKP seçmeni bu yolsuzluk operasyonlarının engellenmesini zafer naralarıyla kutluyor...
Ne diyelim Allah hakkımızda hayırlısını versin...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)