Gezi Direnişi sırasında çok işe yaramıştı.
Memlekette ortalık karışmış, ülkenin her yerinde gösteriler, eylemler yapılıyor, halk polisle çatışıyor ve memleketin başbakanı böylesine kritik bir ortamda bir yurt dışı gezisine çıkıyordu. Kimsenin aklı almamıştı bu yurt dışı gezisini.
Ülkemizin her ilinde Gezi Eylemleri yapılırken başbakanın Gezi sevdasının sebebi dönüşünde anlaşılmıştı. Bindirilmiş kıtalarla yapılan seri karşılama törenleri bir gövde gösterisine dönüştürüldü. "Milyonları evde zor tutuyorum" sözleri bu seri karşılama törenlerinin gazıyla söylendi.
***
Başbakan Gezi'de kaybettiği itibar ve oylarını gezi dönüşünde yaptığı gösterilerle geri çevirmeye çalışmış ve büyük ölçüde de başarılı olmuştu. Elbette bu başarıda yandaş medyanın katkısı gözardı edilemez. Başbakanın yol güzergahı üzerinde bulunan her yerleşim yerinde bir karşılama töreni hazırlanmış ve penguenci tv kanalları bu temaşaların hepsini canlı yayınla izlettirmişti ülkemize.
Başbakan yine sıkıştı.
Bu sefer Gezi eylemlerinden daha fena bir hal var.
4 Bakanın adının karıştığı yolsuzluk operasyonları yapıldı ülkemizde.
Onlarca insan yapılan operasyonlarla gözaltına alındı, birçoğu tutuklandı.
"Cemaat" olarak adlandırılan ve 2002'den bu yana hükümete koltuk değneği vazifesi gören Fethullah Gülen ve müritlerinin hükümete karşı operasyon yaptığı söylentileri ayyuka çıktı.
Polis teşkilatı Gülen Cemaatinin eline geçmiş.
Onlarca üst düzey polis görevden alındı.
Karşılıklı hamleler yapıldı.
Kılıçlar çekildi, beddualar okundu...
***
Başbakan yine sıkıştı...
Ne yapmak lazım!?
Hemen bir yurt dışı gezisi ve ardından dönüşte görkemli karşılama törenleri.
Aynen öyle oldu.
Başbakan Pakistan'a gitti.
Seyahat uzun sürmedi.
Başbakan ülkemize döndü ve beklenen görkemli karşılama yapıldı.
Tamamen mağduriyet edebiyatı ve dini motiflerle süslü konuşmasıyla başbakan halkımızı kandırmayı yine başardı.
Onu karşılayanlar çılgınlar gibi alkışladı onu her cümlesinin ardından.
Eminim başbakanın ne dediğini bile anlamadı o alkış tutanlar.
Hele ki, CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu hakkında söyledikleri.
Tılıçdaroğlu'nun genel müdürlük yaptığı dönemde kurumu zarara uğrattığı gerekçesiyle açılan davaya atıfta bulunarak "Rahşan affı ile dışarda gezenler bize hesap soramaz!" dedi.
Haklıydı.
Kılıçdaroğlu hakkında açılan yolsuzluk dosyasından Rahşan Affı ile kurtulmuştu.
Peki ya bu sözleri halka söyleyen ve o halk tarafından çılgınlar gibi alkışlanan Recep Tayyip Erdoğan?
Hani derler ya;
"Dinime söven hıristiyan bari olsa"
Bu laf tam bu mevzu için söylenmiş.
Kılıçdaroğlu'nu Rahşan affından dolayı yerin dibine soktuğunu halka empoze eden başbakan kendisi kaç dosyadan Rahşan Affı ile kurtuldu acaba?
O halk bunu hiç düşünmedi!
Düşünemez çünkü Recep Tayyip Erdoğan dini bir afyon olarak kullanıyor ve bir kaç dini içerikli söz söyleyerek halkın bunu düşünmesine izin vermiyor.
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendisi hakkında açılan 100'e yakın davanın büyük bir kısmından zaman aşımı sayesinde kurtuldu.
Bazılarından da Rahşan Affı sayesinde kurtuldu.
Ben başbakanın Rahşan Affı sayesinde kurtulduğu iki dosyayı sizlerle paylaşıyorum.
Kılıçdaroğlu 1 dosya...
Başbakan 2 dosya...
Haydi gözünüzün içine baka baka sizi kandıran başbakanı alkışlamaya devam edin...
METRO YOLSUZLUĞU
İstanbul Metrosu'nun elektro-mekanik ihalesinde yapılan yolsuzluklardır. İstanbul Metrosu inşaatına Nurettin Sözen döneminde başlanmıştı. Kazı işleri devam ederken Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildi.
Sözen, metronun elektro-mekanik ihalesini de yapmış ancak zarfların açılma işini yeni başkana bırakmıştı. Tayyip Erdoğan zarfları açtı ve fiyatları pahalı buldu, tekrar ihale düzenlendi.
İhaleyi Siemens- Simko- Garanti-Koza konsorsiyumu kazandı, ancak Tayyip Erdoğan 7 ay sonra sudan sebeplerle bu ihaleyi de iptal etti. Bu olaya tepki gösteren Almanlar Tayyip Erdoğan'ın bu ihaleyi yakınlarına vermek için iptal ettiğini açık açık söylediler. İhale üçüncü kez yapıldı ve ihale Tayyip Erdoğan'ın yakını Albayraklar'ın ortak olduğu konsorsiyuma kaldı.
Tayyip Erdoğan dönemi İstanbul Belediyesi bürokratlarının Metro ihalesindeki yolsuzluklar nedeniyle İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaları sürüyor. Tayyip Erdoğan'ın da bu olayda "görevde yetkisini kötüye kullandığı" tespit edildiyse de, suç tarihi 23 Nisan 1999'dan önce olduğu için "Rahşan affı" olarak bilinen erteleme yasasından faydalanarak yargıdan yakasını kurtardı."
***
KİRALIK ARAÇ YOLSUZLUĞU
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve BİT'lerde araç kiralama işlerinde yapılan yolsuzluklardır.
Tayyip Erdoğan, binek araçlarını kiralama yöntemiyle temin ederek yeni bir uygulama başlattı. Kiralamaların yandaş şirketlerden yapılabilmesi için her türlü tedbir alındı.
Örneğin, İstanbul Belediyesi araba kiralama ilanını Milli Gazete'nin İzmir baskısına verdi, işi eski MSP'li Bakan Hasan Aksay'ın oğlu Mehmet Emin Aksay'ın Ankara firması aldı.
Belediye İstanbul'da, ilan İzmir'de, işi alan firma Ankara'da !..
Ayrıca Kiralamalarda fahiş fiyatlar uygulandı. Örneğin sıfır kilometre Renault Spring'în fiyatı 330 milyon TL iken, araba için bir yılık kiralama bedeli olarak peşin para 312 milyon TL kira bedeli ödendi !.. 18 milyon daha ödeseler araba belediyenin olacaktı !..
Tayyip Erdoğan bu konuda da yargıdan yakasını "Rahşan Affı" sayesinde kurtardı.
***
Her Allah diyeni evliya zannetmeyin.
Unutmayın Hz. Osman'ı katledenler de "Ya Allah, Bismillah" demişlerdi O mübarek insanın kafasını gövdesinden ayırırken...
Hz. Ali'yi katledenler...
Hz. Hasan'ı katledenler...
Hz. Hüseyin'i katledenler...
Ve Kerbela'da Hz. Peygamber'in soyundan gelen bebeleri bile kılıçtan geçirenler de Allah deyip namaz kılıyorlardı...
Bu noktada Peygamber Efendimiz'in şu hadisi şerifini bir kez daha hatırlamakta fayda vardır:
"Kişilerin ibadetleri sözleri kandırmasın, kişiler hakkında fikir sahibi olmak için onların para ile olan ilişkilerine bakınız!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder