Gezi eylemleri, bizlere büyük acılar yaşatmasına rağmen büyük bir umut oldu.
5 gencimiz öldürüldü.
1 Polis memuru hayatını kaybetti...
14 kişi gözünü kaybetti...
Halen tedavi gören ağır yaralılar var...
Ve binlerce hayati tehlikesi bulunmayan yaralı...
Ve tabii büyük maddi kayıplar...
Bu bilanço hepimize büyük acılar yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor...
Ancak bu acıların ardından bir umut ışığı doğdu...
10 yılı aşkın zamandır, halktan aldığı gücü halka karşı kullanan AKP iktidarının çok kolay bir şekilde sona erdirilebileceği umudu...
Halkın yüzde 40'ından aldığı gücü geri kalan yüzde 60'a bir baskı unsuru olarak kullanan AKP iktidarı Gezi Ruhu'nun önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlere kadar sürmesi durumunda sona erecektir.
***
Hükümet, bu gerçeği gördüğü için başından beri eylemleri itibarsızlaştırma girişimlerini fütursuzca sürdürüyor...
AKP'de fütursuzca iftiraların en usta kişisi olan Melih Gökçek başta olmak üzere tüm yandaş medya elbirliğiyle halkın nazarında Gezi eylemlerini itibarsızlaştırmak için olmadık yollara başvuruyorlar.
Başbakanın kendisi bile dayanaksız söylemler ile bu eylemleri kendi tabanı nazarında itibarsızlaştırmak için elinden geleni ardına koymadı...
"Camide içki içtiler ve seks yaptılar" sözlerinin görüntülerini yayınlayacaklarını söylediler yalan çıktı?
Bir bira kutusunu eylemciler çıktıktan sonra farklı yerlere koyup fotoğraflarını çekmek ve insanları kandırmaya çalışmak ne derece etiktir bilemiyoruz...
Ha bir de bir adamın kız arkadaşını ya da karısını teselli etmek, korkmaması gerektiğini söylemek amacıyla öpmesi de camide seks yapmak anlamına geliyorsa onu da bilemiyoruz...
Demek ki, seks kavramına bakış açısı önemli...
Başbakan bir de kendisi tv ekranlarına zıkıp "Benim başörtülü bacıma linç girişiminde bulundular, üstelik kucağında 6 aylık bebeği vardı ve 70-100 kişilik bir gurup bu bacıma linç girişiminde bulundular, bunun da görüntüleri var bir kaç güne kadar yayınlayacağız" dedi...
Fakat haftalar geçti halen görüntüler yok...
Bu örneklerden de çok iyi anlıyoruz ki, hükümet Gezi eylemlerinden fena korkmuş durumda...
***
Hükümet korkmakta haksız değil....
Çünkü ülkemizde belki de ilk defa böylesine büyük bir halk hareketi gerçekleşti...
Bazı küçük siyasi gurupları gözardı edersek, bu eylemlere destek veren, bizzat katılan vatandaşlar siyasi görüşlerini bir kenara bırakarak tamamen hükümetin ayrıştırıcı, bölücü ve baskıcı politikalarına karşı sokaklara çıktı...
Üstelik bu çapulcuların büyük bir çoğunluğu mevcut siyasi oluşumları yeterli bulmayarak sandık başına gitmeyen ve sayıları 10-14 milyon arasında olduğu belirtilen kişilerden oluşuyor...
Bu kişilerin sandığa gitmeye karar vermesi elbette sadece ve sadece iktidar partisi AKP'yi sıkıntıya sokacaktır...
Kime oy verecekleri belli olmayabilir ama kime oy vermeyecekleri kesinlikle bellidir...
Bu nedenledir AKP'nin korkusu ve bu telaşı...
AKP bu eylemlerden gerekli mesajı almıştır...
Olayların hemen başlangıcında Bülent Arınç ve Abdullah Gül tarafından ortaya konulan "mesaj alınmıştır" tutumu da bunu açıkça ortaya koymaktadır.
***
Şimdi önemli olan AKP dışında iktidara en yakın olan iki partinin, yani MHP ve CHP'nin bu mesajı alıp almadığı konusudur...
Mart 2014'te Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birine tanıklık edecek.
MHP ve CHP de bu seçimin en önemli unsurları olarak karşımızda durmaktadırlar.
Her iki partimizin de halkımızın umudu olup olamadığını halen anlayabilmiş değiliz...
Gezi eylemlerinde iktidar partisine isyan ederek sokaklara dökülen halkın AKP'yi istemediği çok açık...
Fakat AKP'nin alternatifi olarak hangi partiyi görüyorlar o henüz belirgin değil...
Eylemler sonrasında yapılan anketlerin büyük bir çoğunluğunda mevcut siyasi tablo büyük bir değişikliğe uğramamış görünüyor...
Hemen hemen tamamında AKP bir oy kaybına uğramış gibi görünse de, bu baskıcı iktidarın net bir şekilde oy kaybı görünmüyor...
Bunun sebebi AKP'nin yürüttüğü din eksenli politika olmakla beraber muhalefetin sokaktaki vatandaşı ve özellikle de sandığa gitmemeyi tercih edenleri sandığa çekecek ve kendilerine oy vermelerini sağlayacak icraatları ortaya koyamamış olmalarından kaynaklanmaktadır.
Seçimlere az bir zaman kalmış olmasına rağmen, her iki muhalefet partisinde de bir seçim havası hissedemiyor vatandaş...
***
Partilerin kendilerine göre bir seçim takvimi var ve bu takvime göre hareket edecekler elbette...
Ancak sokaktaki vatandaşın takvimi yok...
Halk her iki partiden de bir an önce harekete geçmelerini bekliyor...
Halkımız öncelikle bu partilerden bir birlik ve beraberlik gösterisi istiyor...
Halkımız her iki parti içinde geçerli olan "iç çekişmelerin" sona erdiğini ve artık sadece vatandaşın sorunlarıyla, ülkenin sorunlarıyla ilgileneceklerini görmek istiyor...
Halk yerel seçimlerde kendi arzu ettiği adaylara oy vermek istiyor...
Halk artık parti genel başkanlarının değil, kendi istedikleri adaylara oy vermek istiyor...
Partiler bu uzun süreçte en azından adayları belirleme konusunda bir halk yoklaması yapabilirler...
Belediye başkan adaylarına aday oldukları kent için gerekli projeleri hazırlamak için gerekli zaman verilmelidir.
Özellikle CHP'nin kazanması muhtemel olan İstanbul ile MHP'nin kazanması muhtemel olan Ankara'da halkın arzu ettiği adayların halen belirsizliğini koruması her iki parti için de bir handikaptır...
Aslında ülkemiz için bir handikaptır...
***
Artık hem CHP hem de MHP "Gezi eylemlerinin verdiği mesajı aldık" demeleri ve bunun gereğini yapmaları gerekmektedir...
Gezi eylemleri büyük acılarla bezenmiş kutlu bir fidana benzemektedir...
Bu fidan halk tarafından ekilmiş, yeşertilmiş ve meyve vermeye hazır hale getirilmiştir...
Bu ağacın meyvelerinin toplanma zamanı da 2014 Mart'ı...
Bu tarihe kadar size emanet edilen bu fidanı ya büyütüp geliştirip meyvelerini toplayacaksınız;
Ya da gereken ilgi ve alakayı göstermeyip kurutacaksınız...
Artık tercih bu iki parti yönetiminindir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder