25 Eylül 2011 Pazar

Bir yanımda Arap Baharı, bir yanımda Okyanus Ötesi meltemi, umurumda mı şehit anasının feryadı...


Sayın Başbakan günlerdir memlekette yoklar. Arap Baharı’nı teneffüs etmek üzere çıktığı önemli gezi Okyanus Ötesi’nde meltem rüzgarlarının ferahlığı ile devam etti. Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan muzaffer kumandan edasıyla çıktığı gezide Arap ülkelerinde kahraman gibi karşılandı. Bu karşılama törenlerini gördüğümüz vakit sanki AKP’li vatandaşlarımız Arap ülkelerine gitmişler gibiydi. Her yerde binlerce insan karşıladı kendisini. Aslında doğrusu da buydu. Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi ile aynı yıllarda kurulan Adalet ve Kalkınma Hareketi adlı illegal örgütlenme bu ülkelerde yıllar süren mücadele sonrasında ABD, NATO ve Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin destekleri ile isyan başlatmış ve binlerce insanın katledildiği iç savaşlara dönüşen bu isyan hareketlerinin sonunda mevcut iktidarlar devrilerek Adalet ve Kalkınma Hareketi liderleri iş başına geçmişti. Doğal olarak bölgedeki tek legal hareket olan Adalet ve Kalkınma Partisi lideri de bu ülkelerdeki başarılarını kutlamak üzere bu geziye çıkmıştı. Daha önce de belirttiğimiz üzere Adalet ve Kalkınma Hareketi ile ülkemizdeki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin birçok benzerlikleri var. İsimlerindeki benzerliğin yanı sıra aynı yıl kurulmuş olmaları, amblemlerinin Türkiye’deki AKP’nin ampul diğer ülkelerdeki AKH’nin ise gaz lambası olması önemli ortak özellikler arasında... Bir diğer ortak özellik ise, AKP ve AKH’nin ılımlı İslam rejimini destekliyor olmaları.

Hafızalarımızı biraz zorlayacak olursak Arap Baharı isyanları başlamadan önce de Başbakanımız bazı gezilere çıkmıştı bu ülkelere. Ve gittiği her ülkede ziyaretinin birkaç gün sonrasında isyan hareketleri başlamıştı. Tabii ki, bu yazdıklarımızın tamamı tesadüf (!) ve tartışmaya değer konular değildir. Eğer ki, tartışmaya değer konular olsaydı hem ülkemizdeki muhalefet partileri hem de ülkemizin aydınları bu konuları tartışmaya açarlardı!..

Başbakanımız Arap Baharı havasını teneffüs ettikten sonra bir de Okyanus Ötesi meltemlerini teneffüs etmek istedi ve doğruca ABD’ye gitti. Burada kankası Barack Hüseyin Obama ile yaptığı görüşmede bacak bacak üstüne atarak ülkemizin onurunu kurtardı(!)… BM toplantısında yine atarlı giderli konuşarak ülkemizdeki AKP seçmenini etkiledi. Filistin’e sahip çıktı. İsrail’e gider yaptı… Savaş gemilerimizin Doğu Akdeniz’de turlayacağı sinyallerini verdi. İsrail’in gözünü korkuttu…

Pekala bu arada sayın Başbakan’ın görev yeri olan Türkiye’de neler oluyordu!? Ülkemizde olanlar hepimizin malumu... Göreve geldiklerinde terörün büyük ölçüde tükendiğini, şehit sayımızın sıfırlandığını hepimiz anımsıyoruz. AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte başlatılan demokratik açılım ve Ergenekon rüzgarı ile teröristlerin korkulu rüyası olan Özel Harekat birlikleri dağıtılmış, terörist ile onların anlayacağı dilden mücadele yürüten ve terörü sıfır noktasına çeken rütbeli rütbesiz askerlerimiz bir bir cezaevine konulmuş ve geçen zaman içinde şehit sayımız yılda ortalama 70-80 civarına çıkmıştır. Bu durum bu yıl seçimlere kadar terör örgütü ile yapılan mutabakat sonucunda durmuş gibi görünmesine rağmen seçimler sonrasında terör örgütünün eylemleri yeniden başlamış ve hemen hemen her gün bölgeden şehit haberleri gelmeye başlamıştı. Terör örgütü asker ve polislerin yanı sıra sivil vatandaşlarımızı da katletmekten geri durmuyordu. Yıllardır terör olaylarını gündeme getiren muhalefeti “şehit kanı üzerinden siyaset yapıyorlar” zırvalığı ile susturan iktidar partisi bu süreçte şehit haberlerinin sansürlenmesinden, şehit cenazelerinde slogan atılmasına kadar birçok üstü kapalı yasaklamalarla halkımızın şehit haberleri karşısında sessiz kalmasını hedeflemiş ve bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur. Bugün baktığımız vakit şehit haberleri karşısında, “vah vah yazık, Allah anasına babasına sabır versin” demekten öteye geçmiyor ve kanal değiştirip eğlence programı izlemeye devam ediyor. Göreve geldikleri günden itibaren şehit askerlerimizin Ergenekon (Yandaş bir TV kanalına göre “Erkenkondu”) terör örgütü (!) tarafından şehit edildiklerini söyleyen AKP’liler, bunlardan sorumlu tuttukları onlarca generali ve değişik rütbelerde asker ve polisi içeri attıktan sonra şehit haberlerinin artarak devam etmesi üzerine “bazı güçler”i ortaya attılar ve AKP’nin tamda barış ortamını sağlayacağı bir sırada terör olaylarının arttırıldığını söylüyorlar. Aslında geçtiğimiz yıllara baktığımız vakit terör olayları bu yıl artmış değil. Geçtiğimiz yıllarla aynı paralelde devam ediyor. Sadece taktik değişti. Seçim ya da referandum öncesinde duruyorlar daha sonra vuruyorlar. Karşılarında profesyonel terörle mücadele ekipleri olmadığı içinde tüm eylemlerinde emellerine ulaşıyorlar. Hükümet de sanki izledikleri demokratik açılım projesi bir dönem başarıya ulaşmışta “bazı güçler” bundan rahatsız oluyormuş gibi bir hava estirmeye devam ediyorlar.

Son olarak, dün akşam saatlerinde 5 askerimizin şehit düşmesi sonucunda sayın Başbakanımız açıklama yapıyor. “Terör örgütü işini yapıyor, biz de işimizi yapacağız.” anlamındaki bu sözlerden ne anlıyoruz? Daha önceki şehit haberleri sonrasında da aynı söylemler yok muydu? Dünyayı başlarına yıkmayacak mıydık. Sonucu meçhul olan hava harekatı sonrasında kara harekatı yapılarak bunların kökü kazınmayacak mıydı? Kara harekatı için ne bekleniyor? Kuzey Irak’ta konuşlanmış olan terör örgütünün tamamen bölgeyi terk edip başka bir yerde konuşlanması mı bekleniyor?

“Biz de görevimizi yapacağız” deniliyor ama ne yapacağımızı bir türlü kestiremiyoruz. Görünen o ki, tek çare bu hükümetin gelir gelmez dağıttığı ve hapse tıktığı Özel Harekat birlikleri yeniden göreve çağırılacak. Madem yeniden bu sistem getirilecek ve terör ile mücadelede en etkili yöntem buydu neden dağıttınız. Onlarca yiğidimizin şehit olmasına neden göz yumdunuz?

Evet sayın Başkanımız Arap Baharı ve Okyanus Ötesi meltemi ile ferahlarken Türkiye’de terör artık her gün can almaya devam ediyor. Bunun yanı sıra ekonomi de allak bullak oluyor. Dolar büyük bir hızla yükseliyor, döviz mağdurları yeniden meydanlarda boy gösteriyorlar…

Bir de füze kalkanı meselesi var tabii. Hani sayın Başbakanımızın sürekli gider yaptığı İsrail’in korkulu rüyası olan İran füzelerine karşı yıllardır ülkemiz topraklarına yerleştirmeyi düşündüğü ve bir türlü yerleştiremediği füze kalkanı rampaları… %99’u Müslüman olan bir ülkede bu rampaların konuşlandırılmasının ne kadar zor olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. İslam inancına göre lanetlenmiş olan Yahudilerin, bir Müslüman ülke olan İran’a karşı bu füze kalkanı rampasını ülkemiz topraklarına yerleştirmesi durumunu hiç kimse Türk Milleti’ne kabul ettiremezdi. Fakat “Van Minut” vakası ile başlayan senaryo sessiz sedasız füze kalkanı rampasının ülkemiz topraklarına yerleştirilmesi kararını çıkardı. Van Minut yetmiyordu tabii. Arkasından Gazze meselesi çıktı. Mavi Marmara gemisi yola çıkarıldı ve 9 insanımızın Yahudi canilerce katledilmesine adeta göz yumuldu. O gemideki insanların Yahudi cellatlar tarafından katledilmesini önlemek isteyen bir hükümet o gemi ile bağlantı kurar ve İsrail askerlerinin her türlü vahşeti yapmaktan geri durmayacaklarını söyleyerek son anda o gemiyi geri çekebilrdi. Tıpkı İran hükümetinin yaptığı gibi…

İsrail ile ilişkilerimiz görünürde iyice gerilmiş ve elçiliklerin geri çekilmesi gündeme gelmişti. İsrail’den katlettikleri 9 vatandaşımız için özür dilemesini ve tazminat ödemesini istedik. İsrail üzüldüğünü ancak özür dilemeyeceğini çünkü bunun bir iç güvenlik meselesi olduğunu söyledi. Özür meselesi halen devam ediyor. Derken birden Filistin’in BM’ye üyeliği gündeme getirildi. Bu aralar bu konu gündemdeki yerini koruyor… Aynı günlerde Kıbrıs meselesi de gündeme geldi. Aylar önce Dışişleri bakanımız 2012’de Kıbrıs Devleti’nin geleceğini müjdelerken, bugün Kıbrıs Rum Kesimi ile atarlı giderli konuşmaya başladık. Muhtemelen bu atarlı giderli konuşmalarda Dışişleri Bakanımızın müjdelediği Kıbrıs Devleti’nin bir altyapısı olmalı. KKTC bitecek Rumlarla birlikte Kıbrıs Devleti kurulacak…

İşte sayın Başbakanımız Arap ülkeleri ve ABD gezisini sürdürürken ülkemizde olanları böylece özetledik. Şehitlerimizin aziz ruhlarını saygıyla anıyor, Allah (CC)’tan yakınlarına sabırlar ihsan etmesini diliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder