Ankaragücü sevdalısı Eren Açıkgöz ve Mert Turgut Çakır'ın Antalyaspor deplasmanı dönüşü meydana gelen trafik kazasında genç yaşta hayatlarını kaybetmesiyle birlikte ülke genelindeki tüm futbol taraftarlarında bir uyanış başladı.
Bu uyanış ''SİZ UYUDUNUZ, BİZ UYANDIK'' sloganıyla tribünlere taşındı.
Evet bu genç kardeşlerimizin elim bir trafik kazası sonucunda hayatlarını kaybetmeleri ülkemiz futbol taraftarları arasında yaşanan tüm husumetleri bitirdi ve ''Futbol dostluk ve kardeşliktir'' ilkesini hayata geçirdi.
***
Memleketimizin dört bir yanında oynanan maçlarda bu kardeşlerimiz için saygı duruşu yapıldı. Pankartlar açıldı, besteler söylendi...
Eskişehirspor Taraftar Birliği başkanı Murat Diri'nin basın toplantısında ''Bu kardeşlerimizin acısıyla birlikte bizim hiçbir takım taraftarıyla husumetimiz kalmamıştır'' açıklamasının sonrasında benzer açıklamalar ardı sıra geldi.
Futbolu dünyanın en büyük kumar aracı haline getiren emperyalist güçlerin milletimizin arasına ektiği nifak tohumları bu genç kardeşlerimizin toprağa düşmesiyle birlikte çürüdü, yok olup gitti.
Şimdi dostluk ve kardeşlik zamanı.
Ülkemizin en büyük dinamik gücü olan futbol taraftarı artık uyandı!
***
Biz şimdi;
TRİBÜNDE REKABET, DIŞARDA KARDEŞLİK diyoruz...
Milyonlarca insanı arkasından sürükleyen futbol oyununun en vazgeçilmez unsuru olan futbol taraftarı artık kendisini müşteri olarak gören zihniyete karşı uyandı ve gerekeni yapmak için harekete geçti.
Yıllardır savunduğumuz gibi futbol taraftarı futboldan elde edilen ve belli bir zümre tarafından paylaşılan devasa sermayenin hesabını sorma noktasına gelmiştir.
Futbol taraftarına dayatılan tüm dayatmaların hesabını sorma vakti gelmiştir.
Passolig soygunundan tutun da stad önlerinde terörist muamelesi yapılmasına kadar tüm haksızlıklara dur deme vakti gelmiştir.
***
Futbol oyununda ballı pastayı yiyenler belli.
Ve bu ballı pastayı yiyenleri koruyan kollayan, onların rantiyesini her türlü garanti altına alan yasal düzenlemelere rağmen bu ballı pastanın tüm maliyetini sırtına yüklenen futbol taraftarının haklarını savunacak bir tek yasal düzenlemenin olmadığını hepimiz biliyoruz.
Futbol taraftarına yönelik tüm yasal düzenlemeler 'CEZA' odaklıdır.
Passolig parası,
Maç bileti parası,
İdda ve bahis kupon parası,
Lisanslı ürün parası
Kulübüne yardım parası adı altında sürekli olarak para veren karşılığında sadece sportif başarı umut eden futbol taraftarı ne yazık ki, futbolu yönetenler tarafından (tabirimi hoş görün) şamar oğlanı olarak görülmektedir.
***
Sürekli yasaklar!
Sürekli cezalar!
Sürekli yeni yaptırımlar!
Futbol taraftarının faydasına bir tek yasal düzenleme yok!
Mesela hepimizin büyük bir tutkuyla sevdalandığı kulüplerimizi borç batağına saplayan, kulüplerimizin üzerinden büyük kazançlar sağlayan ama kulüplerimizi kapanma noktasına getiren yöneticilerin cezalandırılması yönünde tek bir yasal düzenleme yok!
Bu noktada bile futbol taraftarı cezalandırılıyor ve aşkla bağlandığımız kulüplerin kapanmasını gözyaşları içinde izlemekten başka bir şey yapamıyoruz.
***
Geçtiğimiz günlerde başkanlığını yaptığım Boğazın Kırmızı Şimşekleri Derneği'ni temsilen İstanbul'da bir etkinliğe katıldım. Trafik kazasında kaybettiğimiz Ankaragüçlü kardeşlerimizin anısına düzenlenen halı saha maçına birçok takımın taraftar temsilcisi katıldı. Yakın geçmişte yaşanan husumetlerden dolayı oraya gelseler bile birbirine mesafeli duran kardeşlerimiz vardı ve ben ilk olarak yakın zamanda tatsızlıklar yaşadığımız takımın temsilcilerini kucakladım.
''Geçmişi unuttuk'' dedik...
Artık bu kardeşlerimizin acısı bizleri bir araya getirdi ve onlar sonsuzluk uykusuna dalarken bizi uyandırdılar.
Allah mekanlarını cennet etsin.
***
Genç kardeşlerimizin vefatı ile başlayan bu uyanışı canlı tutmak ve futbol taraftarının rantiye sofrasını zenginleştirecek müşteri olarak görülmesine dur demek için ülkemizin tüm tribün emekçilerine, arma sevdalılarına buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum.
En kısa zamanda bir toplantı tertip edelim ve futbolu yönetenlere ''Biz salt müşteri değil, armalarımızın aşıklarıyız'' diye haykıralım.
Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın...
20 Mart 2019 Çarşamba
18 Mart 2019 Pazartesi
Eskişehirspor'da ''Güzel şeyler oluyor''
16 Mart 2019 Cumartesi günü Boğazın Kırmızı Şimşekleri Derneği yönetimi olarak Eskişehirspor kulübüne bir ziyarette bulunduk. Kongre'den bu yana geçen zamanda yapamadığımız hayırlı olsun ziyaretimizi gecikmeli de olsa yapabildik.
Bu ziyaretimiz, Eskişehirspor'un üstüste aldığı başarısız sonuçlarla bozulan morallerimizi düzeltti ve geleceğe yönelik umutlarımızı da yeniden tazeledi. Öncelikle bu ziyaretimizde bizleri misafir olarak değil de ev sahibi olarak gören başkanımız Kaan AY ile Mali Asbaşkanımız Mehmet Şimşek ve Teknik Asbaşkan Yardımcısı sevgili Selim Demircioğlu'na Boğazın Kırmızı Şimşekleri Derneği adına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.
***
PROJE ESES
Yaklaşık 2 saat süren ziyaretimizde alınan olumsuz sonuçlara rağmen kulübümüzün geleceği açısından güzel şeyler olduğunu görmek bizleri son derece mutlu etti.
Kulüp binasına girer girmez sol taraftaki salonun kapısı açıldı.
Kapıyı açan Ufuk Demirtaş...
Kendisini Kocaeli'de öğrenci olduğu dönemlerden beri tanırım.
Körfezin Kırmızı Şimşekleri oluşumunun kuruluşunda ve daha sonra başkanlığını yaptığı dönemlerde yüreğindeki ESES sevdasını bizzat yaşadım.
Aradan geçen yıllar onun yüreğindeki ESES sevdasını daha da güçlendirdi.
Şimdi PROJE ESES ekibini kurdu ve kulüp binasında çalışmalarına devam ediyor.
Kendisini hasretle kucaklarken sorduğu soruyla bu fakiri onurlandırmak onun neden Ufuk Demirtaş olduğunun da bir göstergesiydi:
- Vay Selahattin abim! Yahu seni Süper Lig maçlarında bile bu kadar sık Eskişehir'de göremiyorduk. Yoksa sen de mi kötü gün taraftarısın!?
Ufuk Demirtaş hocamızın bu iltifat sorusuna mahcubiyetimizden cevap veremedik sarıldık sadece kardeşimize...
Salonda, gencecik pırıl pırıl kardeşlerimizi gördük.
Yürekleri ve beyinleri Eskişehirspor için çalışıyor!
Daha düne kadar tesislere uzaktan bile bakamayan ESES sevdalıları bugün kulüp binasının içinde kendilerine tahsis edilmiş bir salonda Eskişehirspor'un geleceği için proje üretiyorlar...
İşte bu 1965 Ruhudur efendiler!
Teşekkürler Ufuk Demirtaş, Teşekkürler Eskişehirspor yönetimi...
***
ESKİŞEHİRSPOR İÇİN ÇİLEYE TALİP OLAN ''ADAM''LAR...
Toplantı halinde olan ProjeESES ekibini fazlaca meşgul etmeden çıktık odadan ve bizi karşılayan Kaan AY başkanımız, değerli yöneticilerimiz Mehmet Şimşek ve Selim Demircioğlu ile başkanımızın odasına geçtik.
Daha önceki başkanların kendilerine özel makam odası olarak gördüğü bu odada Eskişehirspor'un gerçek sahipleri olarak rahatça oturduk.
Kaan AY başkanımız, taraftarın yönetimdeki temsilcileri Mehmet Şimşek ve Selim Demircioğlu bizlere yapılan çalışmalar hakkında, kulübün mali durumu hakkında en ince detaya kadar bilgi verdiler.
Tamamen şeffaf ve net...
Önerilerimiz vardı, ilettik.
Derneğimiz divan kurulu üyesi sayın Salih Danacı ağabey kulübün tüm plaket ihtiyacını ücretsiz olarak karşılayacağını belirtti.
***
Eleştirilerimiz vardı, ilettik.
Çok samimi bir şekilde yaptığımız eleştirilere aynı samimiyet ve açıklıkla cevaplar aldık.
Özellikle siyasi konularda kamuoyunda çok sıkça yapılan eleştirileri kendilerine bizzat biz de ilettik ve yapılan her şeyin Eskişehirspor'un menfaatleri doğrultusunda yapıldığı konusunda bizler ikna olduk.
Burada bu konuya fazla girmeyeceğim ama şunu söyleyebilirim;
Özellikle siyasi konularda ''Kaan AY neden böyle böyle yapıyor'' sorusu zihninizi meşgul ediyorsa kulübümüze gidin ve kendisine bizzat sorun. Biz öyle yaptık.
Kendisiyle aynı düşünceleri paylaşmayan arkadaşlarımız bile ''Adam haklı'' demiştir görüşmemiz sonrasında.
Stadın kulübümüze devri, isim hakkı ile ilgili görüşmeler, takım içindeki son durum ve 1 yıl içinde borçlardan kurtulmaya kadar bir çok konuda yaptıkları çalışmaları sabırla bizlere anlattılar ve sorularımıza da sabırla cevap verdiler.
Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum.
***
VE NİHAYET TAKSİTLİ ÜYELİK
Başkan Kaan AY ile görüşmemizi noktaladıktan sonra başkanımız bizi kapıya kadar uğurlamak istedi ancak kendisine ''Başkanım kapıya kadar uğurlayamazsınız ama muhasebenin kapısına kadar uğurlayabilirsiniz'' diyerek başkanımızla birlikte kulüp muhasebe odasına kadar geldik.
Başkanımızla vedalaştıktan sonra 6 yeni üyemizin başvuru formlarını ve ücretlerini muhasebeye teslim ettik. Rozet satışından elde ettiğimiz 2500 TL'yi de makbuz karşılığında kulübümüzün kasasına bıraktık çok şükür.
Yıllardır mücadelesini verdiğimiz TAKSİTLİ ÜYELİK sisteminin hayata geçtiğini görmek de ayrı bir mutluluk oldu bizler için.
Yıllardır hiçbir yönetimin yap(a)madığı bu sistemi Mehmet Şimşek başkanımız yapmış ve hayata geçirmiştir.
Daha dğne kadar birçok Eskişehirspor sevdalısının kulübe üye olabilmek için avukata müracaat ettiği üyelik sisteminde kotalar kalktı, giriş aidatı yarıya indi ve şimdi de taksitli üyelik başladı. Kulübümüzün resmi internet sitesinden sanal pos cihazıyla taksitli üyelik başvurusu yapabileceğiniz gibi kulüp binamıza giderek de taksitli üyelik başvurusu yapabileceksiniz artık.
Artık SÖZ SIRASI BİZDE!
Eskişehirspor'u sevdiğimiz kadar sahip çıkmak için bundan daha iyi bir fırsat olamaz.
Tribünlerde olduğu gibi kongre salonlarında da ''Eskişehirspor Bizimdir!'' diye haykırmak istiyorsak bu fırsatı kaçırmayalım ve hemen üyelik başvurusunda bulunalım lütfen.
***
TESİSLERDE ÇAY - KAHVE KEYFİ
Muhasebe odasında mali yükümlülüklerimiz de yerine getirdikten sonra antrenman sahasının hemen yanına açılan kafeteryayı da bir görelim dedik.
Selim Demircioğlu ile birlikte kafeteryaya geçtik.
Alın size bir güzellik daha!
Sahada geleceğin Eskişehirsporlu Yıldızları olabilmek için ter döken minik Şimşeklerimizin aileleri sıcacık salonda oturmuş, sıcak çaylarını kahvelerini yudumlayarak evlatlarını izliyorlar ve onların geleceğiyle ilgili hayaller kuruyorlar.
Biz de tostlarımızı söyledik, çaylarımızı söyledik ve derin bir muhabbetin içine daldık.
2 buçuk saat nasıl geçti bilemedik.
Onca güzellik bizlere zaman mefhumunu unutturmuştu.
Emeği geçenlere binlerce teşekkür.
YAŞASIN ESKİŞEHİRSPOR!
YAŞASIN YENİDEN BÜYÜK ESKİŞEHİRSPOR MÜCADELEMİZ!
Bu ziyaretimiz, Eskişehirspor'un üstüste aldığı başarısız sonuçlarla bozulan morallerimizi düzeltti ve geleceğe yönelik umutlarımızı da yeniden tazeledi. Öncelikle bu ziyaretimizde bizleri misafir olarak değil de ev sahibi olarak gören başkanımız Kaan AY ile Mali Asbaşkanımız Mehmet Şimşek ve Teknik Asbaşkan Yardımcısı sevgili Selim Demircioğlu'na Boğazın Kırmızı Şimşekleri Derneği adına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.
***
PROJE ESES
Yaklaşık 2 saat süren ziyaretimizde alınan olumsuz sonuçlara rağmen kulübümüzün geleceği açısından güzel şeyler olduğunu görmek bizleri son derece mutlu etti.
Kulüp binasına girer girmez sol taraftaki salonun kapısı açıldı.
Kapıyı açan Ufuk Demirtaş...
Kendisini Kocaeli'de öğrenci olduğu dönemlerden beri tanırım.
Körfezin Kırmızı Şimşekleri oluşumunun kuruluşunda ve daha sonra başkanlığını yaptığı dönemlerde yüreğindeki ESES sevdasını bizzat yaşadım.
Aradan geçen yıllar onun yüreğindeki ESES sevdasını daha da güçlendirdi.
Şimdi PROJE ESES ekibini kurdu ve kulüp binasında çalışmalarına devam ediyor.
Kendisini hasretle kucaklarken sorduğu soruyla bu fakiri onurlandırmak onun neden Ufuk Demirtaş olduğunun da bir göstergesiydi:
- Vay Selahattin abim! Yahu seni Süper Lig maçlarında bile bu kadar sık Eskişehir'de göremiyorduk. Yoksa sen de mi kötü gün taraftarısın!?
Ufuk Demirtaş hocamızın bu iltifat sorusuna mahcubiyetimizden cevap veremedik sarıldık sadece kardeşimize...
Salonda, gencecik pırıl pırıl kardeşlerimizi gördük.
Yürekleri ve beyinleri Eskişehirspor için çalışıyor!
Daha düne kadar tesislere uzaktan bile bakamayan ESES sevdalıları bugün kulüp binasının içinde kendilerine tahsis edilmiş bir salonda Eskişehirspor'un geleceği için proje üretiyorlar...
İşte bu 1965 Ruhudur efendiler!
Teşekkürler Ufuk Demirtaş, Teşekkürler Eskişehirspor yönetimi...
***
ESKİŞEHİRSPOR İÇİN ÇİLEYE TALİP OLAN ''ADAM''LAR...
Toplantı halinde olan ProjeESES ekibini fazlaca meşgul etmeden çıktık odadan ve bizi karşılayan Kaan AY başkanımız, değerli yöneticilerimiz Mehmet Şimşek ve Selim Demircioğlu ile başkanımızın odasına geçtik.
Daha önceki başkanların kendilerine özel makam odası olarak gördüğü bu odada Eskişehirspor'un gerçek sahipleri olarak rahatça oturduk.
Kaan AY başkanımız, taraftarın yönetimdeki temsilcileri Mehmet Şimşek ve Selim Demircioğlu bizlere yapılan çalışmalar hakkında, kulübün mali durumu hakkında en ince detaya kadar bilgi verdiler.
Tamamen şeffaf ve net...
Önerilerimiz vardı, ilettik.
Derneğimiz divan kurulu üyesi sayın Salih Danacı ağabey kulübün tüm plaket ihtiyacını ücretsiz olarak karşılayacağını belirtti.
***
Eleştirilerimiz vardı, ilettik.
Çok samimi bir şekilde yaptığımız eleştirilere aynı samimiyet ve açıklıkla cevaplar aldık.
Özellikle siyasi konularda kamuoyunda çok sıkça yapılan eleştirileri kendilerine bizzat biz de ilettik ve yapılan her şeyin Eskişehirspor'un menfaatleri doğrultusunda yapıldığı konusunda bizler ikna olduk.
Burada bu konuya fazla girmeyeceğim ama şunu söyleyebilirim;
Özellikle siyasi konularda ''Kaan AY neden böyle böyle yapıyor'' sorusu zihninizi meşgul ediyorsa kulübümüze gidin ve kendisine bizzat sorun. Biz öyle yaptık.
Kendisiyle aynı düşünceleri paylaşmayan arkadaşlarımız bile ''Adam haklı'' demiştir görüşmemiz sonrasında.
Stadın kulübümüze devri, isim hakkı ile ilgili görüşmeler, takım içindeki son durum ve 1 yıl içinde borçlardan kurtulmaya kadar bir çok konuda yaptıkları çalışmaları sabırla bizlere anlattılar ve sorularımıza da sabırla cevap verdiler.
Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum.
***
VE NİHAYET TAKSİTLİ ÜYELİK
Başkan Kaan AY ile görüşmemizi noktaladıktan sonra başkanımız bizi kapıya kadar uğurlamak istedi ancak kendisine ''Başkanım kapıya kadar uğurlayamazsınız ama muhasebenin kapısına kadar uğurlayabilirsiniz'' diyerek başkanımızla birlikte kulüp muhasebe odasına kadar geldik.
Başkanımızla vedalaştıktan sonra 6 yeni üyemizin başvuru formlarını ve ücretlerini muhasebeye teslim ettik. Rozet satışından elde ettiğimiz 2500 TL'yi de makbuz karşılığında kulübümüzün kasasına bıraktık çok şükür.
Yıllardır mücadelesini verdiğimiz TAKSİTLİ ÜYELİK sisteminin hayata geçtiğini görmek de ayrı bir mutluluk oldu bizler için.
Yıllardır hiçbir yönetimin yap(a)madığı bu sistemi Mehmet Şimşek başkanımız yapmış ve hayata geçirmiştir.
Daha dğne kadar birçok Eskişehirspor sevdalısının kulübe üye olabilmek için avukata müracaat ettiği üyelik sisteminde kotalar kalktı, giriş aidatı yarıya indi ve şimdi de taksitli üyelik başladı. Kulübümüzün resmi internet sitesinden sanal pos cihazıyla taksitli üyelik başvurusu yapabileceğiniz gibi kulüp binamıza giderek de taksitli üyelik başvurusu yapabileceksiniz artık.
Artık SÖZ SIRASI BİZDE!
Eskişehirspor'u sevdiğimiz kadar sahip çıkmak için bundan daha iyi bir fırsat olamaz.
Tribünlerde olduğu gibi kongre salonlarında da ''Eskişehirspor Bizimdir!'' diye haykırmak istiyorsak bu fırsatı kaçırmayalım ve hemen üyelik başvurusunda bulunalım lütfen.
***
TESİSLERDE ÇAY - KAHVE KEYFİ
Muhasebe odasında mali yükümlülüklerimiz de yerine getirdikten sonra antrenman sahasının hemen yanına açılan kafeteryayı da bir görelim dedik.
Selim Demircioğlu ile birlikte kafeteryaya geçtik.
Alın size bir güzellik daha!
Sahada geleceğin Eskişehirsporlu Yıldızları olabilmek için ter döken minik Şimşeklerimizin aileleri sıcacık salonda oturmuş, sıcak çaylarını kahvelerini yudumlayarak evlatlarını izliyorlar ve onların geleceğiyle ilgili hayaller kuruyorlar.
Biz de tostlarımızı söyledik, çaylarımızı söyledik ve derin bir muhabbetin içine daldık.
2 buçuk saat nasıl geçti bilemedik.
Onca güzellik bizlere zaman mefhumunu unutturmuştu.
Emeği geçenlere binlerce teşekkür.
YAŞASIN ESKİŞEHİRSPOR!
YAŞASIN YENİDEN BÜYÜK ESKİŞEHİRSPOR MÜCADELEMİZ!
7 Mart 2019 Perşembe
Omuzlarda taşınarak gömülen dostlar
Çok kalabalıktılar cânım Beberuhi!
Arka arkaya yanaştı yol kenarına otomobiller. Her otomobilden üçer beşer insan evladı indi.
Hepsi bir arabanın başına toplanıp o arabadaki adamı omuzlarına aldılar.
Kara gözlüklü adamlar...
Asık suratlı alayı.
Kadınlar yanaşmadılar, bir köşeye kümelenip adamları seyrettiler...
Adam, onlarca insan evladının omuzlarında girdi mermer sütunlarla süslenmiş dergâh-ı ervah kapısından.
Arka arkaya yanaştı yol kenarına otomobiller. Her otomobilden üçer beşer insan evladı indi.
Hepsi bir arabanın başına toplanıp o arabadaki adamı omuzlarına aldılar.
Kara gözlüklü adamlar...
Asık suratlı alayı.
Kadınlar yanaşmadılar, bir köşeye kümelenip adamları seyrettiler...
Adam, onlarca insan evladının omuzlarında girdi mermer sütunlarla süslenmiş dergâh-ı ervah kapısından.
Oh ne âlâ iş cânım Beberuhi!
Eş, dost, akraba, konu, komşu, bakkal, çakkal cümle alem orada!
Omuzlarda taşımalarından belli ki muhteremi pek severlermiş!
Öyle hızlı adımlarla, öyle coşkulu götürüyorlar ki, dergâh âdabı olmasa tezahürat edecek deyyuslar!
***
Ben bir sigara yaktım.
Otobüs bekliyordum.
Hep geç gelir ya bu 32T, darlanmıştım cânım Beberuhi.
Bu tiyatro iyi gelmişti!
Sonra bir enik yanaştı yanıma.
Onunla biraz hasbihal ederken durağın kalabalıklaştığını hissettim.
Sesle çoğalmıştı...
Gülüşmeler, argo lakırdılar da epeyce artmıştı...
Kalktım baktım.
Bizim 32T halen yok!
Darlandım derken baktım tiyatro devam ediyor!
***
İnsan evlatları bir bir çıkıyorlar o mermer sütunlu kapıdan.
Ve kadınlar...
Beş altısı bir kadının koluna girmiş.
Kadın güçlükle yürür şekli yapmaya çalışıyor.
Namaz örtülü, kahverengi gözlüklü kadınlar da onun bu çabasına destek oluyorlar.
Usul ve âdap böyle gerektiriyordur zaar...
***
Kara gözlüklü adamlar artık somurtmuyor.
Sinkaflı kelamlar edip, gülüşüyorlar.
Belli ki adamı gömmüşler!
Kimisi otomobiline binerken ''Filanca tarafa giden var mı!?'' diye kasala kasala soruyor.
Rahatlamışlar.
Omuzlarındaki yük inmiş herhalde.
Sahi ne oldu o adama.
Hani az evvel omuzlarda taşınan adam vardı ya!
***
Evet adamı gömmüşler.
O çok sevdikleri adamı toprağa gömüp, yeniden hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya gidiyor, afilli adamlar, süslü kokanalar!
Usulen ağlama numaraları,
Ve sahte somurtmalar...
Hepsi gömülmüş...
Gidiyorlar...
Kim bilir kimlerin hakkını yemeye, kim bilir kimlerin kalbini kırmaya...
Eş, dost, akraba, konu, komşu, bakkal, çakkal cümle alem orada!
Omuzlarda taşımalarından belli ki muhteremi pek severlermiş!
Öyle hızlı adımlarla, öyle coşkulu götürüyorlar ki, dergâh âdabı olmasa tezahürat edecek deyyuslar!
***
Ben bir sigara yaktım.
Otobüs bekliyordum.
Hep geç gelir ya bu 32T, darlanmıştım cânım Beberuhi.
Bu tiyatro iyi gelmişti!
Sonra bir enik yanaştı yanıma.
Onunla biraz hasbihal ederken durağın kalabalıklaştığını hissettim.
Sesle çoğalmıştı...
Gülüşmeler, argo lakırdılar da epeyce artmıştı...
Kalktım baktım.
Bizim 32T halen yok!
Darlandım derken baktım tiyatro devam ediyor!
***
İnsan evlatları bir bir çıkıyorlar o mermer sütunlu kapıdan.
Ve kadınlar...
Beş altısı bir kadının koluna girmiş.
Kadın güçlükle yürür şekli yapmaya çalışıyor.
Namaz örtülü, kahverengi gözlüklü kadınlar da onun bu çabasına destek oluyorlar.
Usul ve âdap böyle gerektiriyordur zaar...
***
Kara gözlüklü adamlar artık somurtmuyor.
Sinkaflı kelamlar edip, gülüşüyorlar.
Belli ki adamı gömmüşler!
Kimisi otomobiline binerken ''Filanca tarafa giden var mı!?'' diye kasala kasala soruyor.
Rahatlamışlar.
Omuzlarındaki yük inmiş herhalde.
Sahi ne oldu o adama.
Hani az evvel omuzlarda taşınan adam vardı ya!
***
Evet adamı gömmüşler.
O çok sevdikleri adamı toprağa gömüp, yeniden hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya gidiyor, afilli adamlar, süslü kokanalar!
Usulen ağlama numaraları,
Ve sahte somurtmalar...
Hepsi gömülmüş...
Gidiyorlar...
Kim bilir kimlerin hakkını yemeye, kim bilir kimlerin kalbini kırmaya...
3 Mart 2019 Pazar
Suçlu Fuat ÇAPA mı!?
Eskişehirspor ülkemizin en büyük futbol camialarından birine sahiptir. İçinde bulunduğu durum her ne olursa olsun Eskişehirspor'a gönül verenlerin hedefi her zaman büyüktür. Eskişehirspor sevdalıları sonuçları ne olursa olsun hep büyük hedeflerin peşinde koşar, büyük hedeflerin hesaplarını yapar.
Transfer tahtasının açılmasıyla birlikte elimizde bulunan ancak transfer yasağı nedeniyle oynatamadığımız futbolcuların kapasitesine bakmadan büyük hedefleri biz koyduk yine...
***
Ligin en iyi ekiplerinden biri olan Gençlerbirliği karşısında alınan 3-2'lik galibiyet bizlerin bu büyük hedef hesaplarını daha da güçlendirdi. Arkasından gelen ve bu sezonda ilk deplasman galibiyetimiz olma özelliğini de kazanan 0-4'lük Karabükspor galibiyeti playoff hesaplarımızı tavan yaptırdı. Transfer tahtasının açılmasından sonra en korktuğum şey olmaya başlamış, Eskişehirspor'un 1965 Ruhu'nu yakaladığı gençler yavaş yavaş unutulmaya, maç eksiği olan, henüz oturmuş bir ekip durumuna gelemeyen mevcut kadro ile şampiyonluk hesapları yapılmaya başlanılmıştı bile. Arka arkaya gelen 2 galibiyet ile hayallerimizi süsleyen büyük hedeflerimizi Berkay Dabanlı'nın akıl almaz hatası ile 2 puan kaybettiğimiz Denizlispor beraberliği ve bir hakem faciası ile deplasmanda berabere kaldığımız Gazişehir maçları bile durduramadı.
***
Görünen o ki, aylardır maç yapmayan kadro iyi motive olmuş, ancak henüz iyi bir ekip olamamanın verdiği rehavetle basit hatalar yapıyor ve puan kaybediyordu. Yine de 4 maç süren bir yenilmezlik serisi yakalamıştık ve Adanademirspor maçına da bu rehavetle çıkmıştık.
Fuat Çapa hocamız ''Bizim Çocuklar'' diye adlandırdığımız gençlerimizin büyük çoğunluğunu yedekte bırakarak, sahaya daha deneyimli olan futbolcularını sürmüştü. Başka çaresi de yoktu. Fuat Çapa tam aksine gençlere şans vermek isteyen ve Eskişehirspor'un gelecekte ''taş gibi bir takım'' olabilmesinin bu çocuklara bağlı olduğunu çok iyi bilen bir teknik adamdır. Ancak tüm camianın transfer tahtasının açılmasıyla birlikte ''Şampiyonluk hesapları'' yaptığı bir ortamda Fuat Çapa'nın çoğunluğu bizim çocuklardan bir kadro ile sahaya çıkması ne kadar doğru olurdu acaba? Böyle bir kadro ile örneğin Denizlispor maçında alınacak bir mağlubiyet sonunda hem Fuat Çapa hem de bizim çocuklar bir eleştiri lincine maruz kalır mıydı, kalmaz mıydı!? Denizlispor maçında Berkay Dabanlı'nın yaptığı hatayı Cemali yapmış olsaydı sonuçları ne olurdu!? Adanademirspor'a yenilen takımda bizim çocuklar ağırlıkta olsaydı Fuat Çapa ve o gençlere yöneltilecek eleştirilerin dozu nerelere fırlardı!?
***
Eskişehirspor'un varoluş mücadelesi verdiği zorlu süreçte, pek çok Eskişehirli'den daha büyük bir mücadele veren Fuat Çapa yine en zorlu bir süreçte son derece riskli bir hamle yapmış, bu hamlesiyle de hem kendisi hem de ''Bizim Çocuklar'' için olası bir trajik soma engel olmuştur. Şimdi geldiğimiz noktada hepimiz transfer yasağı nedeniyle oynatamadığımız futbolcuların ''dünya çapında'' futbolcular olmadığını, sihirbaz olmadıklarını net bir şekilde anladık. Maç eksikleri nedeniyle henüz bir ekip olamayan tecrübeli oyuncularımız elbette bizim için çok önemlidir. Ancak bizi büyük hedeflere götürecek kapasitede değiller. Bizim hedefimiz er ya da geç ''1965 Ruhu'' ile ''Yeniden Büyük Eskişehirspor'' olmalıdır. Bu hedefe giderken tecrübeli futbolcularımız saha içinde ve saha dışında genç kardeşlerimize ağabeylik yaparak bize katkı sağlayabilirler. Büyük hedefe giderken bize çok büyük destekler verebilirler. Ancak bu kadronun bizi ne bu sezon ne de gelecek sezon ''Küme düşmeme'' hedefinden öteye götürmeyeceği çok nettir...
***
Kanaatimce; Adanademirspor maçı sonunda Fuat Çapa hocamız rahatlamıştır. Sosyal medya üzerinden kendisine yöneltilen ''Gençlere neden daha yer vermiyorsun'' eleştirileri acımasızca ve ölçüsüzce yapılsa da bir açık çek niteliğindedir. Tecrübeli futbolcularımızın takıma katılmasıyla birlikte bu takımın küme düşmeyeceği kesinlik kazanmıştır. Ancak şampiyonluk kovalayamayacağı da aşikar hale gelmiştir. Bundan böyle Fuat Çapa kendisinin de defalarca belirttiği üzere Bizim Çocuklar'a daha çok şans tanıyacaktır. Genç kardeşlerimiz de hem Fuat Çapa'yı mahcup etmemek hem de kendi geleceklerini daha parlak bir hale getirmek için hem sahada hem de idmanlarda daha çok çalışarak Eskişehirspor'un layık olduğu yerlere gelmesinde en büyük paya sahip olacaklardır.
Transfer tahtasının açılmasıyla birlikte elimizde bulunan ancak transfer yasağı nedeniyle oynatamadığımız futbolcuların kapasitesine bakmadan büyük hedefleri biz koyduk yine...
***
Ligin en iyi ekiplerinden biri olan Gençlerbirliği karşısında alınan 3-2'lik galibiyet bizlerin bu büyük hedef hesaplarını daha da güçlendirdi. Arkasından gelen ve bu sezonda ilk deplasman galibiyetimiz olma özelliğini de kazanan 0-4'lük Karabükspor galibiyeti playoff hesaplarımızı tavan yaptırdı. Transfer tahtasının açılmasından sonra en korktuğum şey olmaya başlamış, Eskişehirspor'un 1965 Ruhu'nu yakaladığı gençler yavaş yavaş unutulmaya, maç eksiği olan, henüz oturmuş bir ekip durumuna gelemeyen mevcut kadro ile şampiyonluk hesapları yapılmaya başlanılmıştı bile. Arka arkaya gelen 2 galibiyet ile hayallerimizi süsleyen büyük hedeflerimizi Berkay Dabanlı'nın akıl almaz hatası ile 2 puan kaybettiğimiz Denizlispor beraberliği ve bir hakem faciası ile deplasmanda berabere kaldığımız Gazişehir maçları bile durduramadı.
***
Görünen o ki, aylardır maç yapmayan kadro iyi motive olmuş, ancak henüz iyi bir ekip olamamanın verdiği rehavetle basit hatalar yapıyor ve puan kaybediyordu. Yine de 4 maç süren bir yenilmezlik serisi yakalamıştık ve Adanademirspor maçına da bu rehavetle çıkmıştık.
Fuat Çapa hocamız ''Bizim Çocuklar'' diye adlandırdığımız gençlerimizin büyük çoğunluğunu yedekte bırakarak, sahaya daha deneyimli olan futbolcularını sürmüştü. Başka çaresi de yoktu. Fuat Çapa tam aksine gençlere şans vermek isteyen ve Eskişehirspor'un gelecekte ''taş gibi bir takım'' olabilmesinin bu çocuklara bağlı olduğunu çok iyi bilen bir teknik adamdır. Ancak tüm camianın transfer tahtasının açılmasıyla birlikte ''Şampiyonluk hesapları'' yaptığı bir ortamda Fuat Çapa'nın çoğunluğu bizim çocuklardan bir kadro ile sahaya çıkması ne kadar doğru olurdu acaba? Böyle bir kadro ile örneğin Denizlispor maçında alınacak bir mağlubiyet sonunda hem Fuat Çapa hem de bizim çocuklar bir eleştiri lincine maruz kalır mıydı, kalmaz mıydı!? Denizlispor maçında Berkay Dabanlı'nın yaptığı hatayı Cemali yapmış olsaydı sonuçları ne olurdu!? Adanademirspor'a yenilen takımda bizim çocuklar ağırlıkta olsaydı Fuat Çapa ve o gençlere yöneltilecek eleştirilerin dozu nerelere fırlardı!?
***
Eskişehirspor'un varoluş mücadelesi verdiği zorlu süreçte, pek çok Eskişehirli'den daha büyük bir mücadele veren Fuat Çapa yine en zorlu bir süreçte son derece riskli bir hamle yapmış, bu hamlesiyle de hem kendisi hem de ''Bizim Çocuklar'' için olası bir trajik soma engel olmuştur. Şimdi geldiğimiz noktada hepimiz transfer yasağı nedeniyle oynatamadığımız futbolcuların ''dünya çapında'' futbolcular olmadığını, sihirbaz olmadıklarını net bir şekilde anladık. Maç eksikleri nedeniyle henüz bir ekip olamayan tecrübeli oyuncularımız elbette bizim için çok önemlidir. Ancak bizi büyük hedeflere götürecek kapasitede değiller. Bizim hedefimiz er ya da geç ''1965 Ruhu'' ile ''Yeniden Büyük Eskişehirspor'' olmalıdır. Bu hedefe giderken tecrübeli futbolcularımız saha içinde ve saha dışında genç kardeşlerimize ağabeylik yaparak bize katkı sağlayabilirler. Büyük hedefe giderken bize çok büyük destekler verebilirler. Ancak bu kadronun bizi ne bu sezon ne de gelecek sezon ''Küme düşmeme'' hedefinden öteye götürmeyeceği çok nettir...
***
Kanaatimce; Adanademirspor maçı sonunda Fuat Çapa hocamız rahatlamıştır. Sosyal medya üzerinden kendisine yöneltilen ''Gençlere neden daha yer vermiyorsun'' eleştirileri acımasızca ve ölçüsüzce yapılsa da bir açık çek niteliğindedir. Tecrübeli futbolcularımızın takıma katılmasıyla birlikte bu takımın küme düşmeyeceği kesinlik kazanmıştır. Ancak şampiyonluk kovalayamayacağı da aşikar hale gelmiştir. Bundan böyle Fuat Çapa kendisinin de defalarca belirttiği üzere Bizim Çocuklar'a daha çok şans tanıyacaktır. Genç kardeşlerimiz de hem Fuat Çapa'yı mahcup etmemek hem de kendi geleceklerini daha parlak bir hale getirmek için hem sahada hem de idmanlarda daha çok çalışarak Eskişehirspor'un layık olduğu yerlere gelmesinde en büyük paya sahip olacaklardır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)