Osmanlı İmparatorluğu'nun en zayıf döneminde Haçlı Orduları ile işbirliği yaparak, Batı'da Hristiyan birliğinden oluşan işgal güçlerine karşı savaşan ordularımızı sırtından vuran Arapların bir bir bağımsızlık ilan etmeleriyle başlayan sürecin sonunda adeta Ortadoğu cehenneminin "Yetim Türk Evladı" olarak kalan Kerkük'te yıllardır dinmeyen gözyaşları çöl kumlarını suluyor...
***
Bu gün Kerkük Türkleri'nin maruz kaldığı katliamlar, geçmişe baktığımız vakit hiç de yabancı gelmiyor bizlere.
Bugün IŞİD adlı, siyonizmin hizmetçisi terör örgütünün yaptığı katliamların belki daha vahşicesini 1959 yılında yine söyonistlerin hizmetçiliğini yapan komünist militanlar yapmıştı. Ortadoğu'nun yetim Türk evlatları ne yazıkki, hemen yanı başlarında bulunan dünyanın en güçlü bağımsız Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin bulunmasına rağmen bu vahşice katliamlara maruz kalmaktan kurtulamıyor.
***
14 Temmuz 1959...
Kerkük Türkleri, 1958 yılında gerçekleştirilen Irak İhtilali'nin 1. yılının kutlama törenlerine katılmak üzere evlerinden çıkıyorlar.
Hain eller,
Siyonist hizmetçisi köpekler pusuda bekliyorlar...
Hain eller,
Çocuk katilleri,
Türk düşmanları
Kahpe pusular atmış,
Cadde, sokak köşelerine...
***
Evlerinden çıkan Türkleri tek tek vuruyorlar...
Güçlerinin yettiğini palas pandıras yakalayıp, işkencelere tabi tutuyorlar...
Sokaklarda şehit edilen Türkler, araçlara bağlanmak suretiyle teşhir ediliyor...
Şehitlerin cesetleri ters yöne giden araçlara bağlanmak suretiyle vahşice parçalanıyor...
Parçalanan cesetler elektrik direklerine asılıyor...
Hz. Hamza gibi şehit ediliyordu Kerkük Türkleri..
Ne büyük vahşet...
Ne büyük bir acı Allah'ım!...
***
Kerkük Türkleri bu yaşananlarla sindiriliyor, susturuluyor...
İsrail ve İngiliz gizli servislerine hizmet eden vahşi katiller, kendilerine verilen vazifeyi yerine getiriyorlar...
Dünya sessiz kalmıyor bu zulme...
Tüm dünya basınında bu zulmün fotoğrafları en açık şekilde yayınlanırken Türkiye'de basın da hükümet de suskun kalıyordu...
Ortadoğu'nun yetim Türk evlatları en yakın akrabasının şefkatinden bile mahrum kalıyordu...
Tüm dünya bu olayları konuşurken Türk hükümeti ve basını sessiz kalmayı tercih ediyordu.
***
SSCB'nin dünya milletlerinin tepkileri üzerine olayın "Kerkük petrol bölgesini ilhak etmek isteyen TC'nin eseri olduğu" yönündeki iftirası üzerine bir açıklama yapmak zorunda kalan TC hükümeti "olayların tek müsebbi ve faili uluslararası Komünist örgütlerdir" demekle yetiniyordu.
Olaylar sonrasında Irak'tan kaçarak İstanbul'a gelmeyi başaran A. Haluk Beyatlı adlı bir genç bir basın toplantısıyla yaşananları Türk Milleti'ne duyurmak ister.
A. Haluk Beyatlı, 24 Temmuz 1959 tarihinde Cağaloğlu'nda bulunan eski Halkevi binasında basın toplantısı yapmak için hazırlanır.
Basın mensupları bu davete büyük ilgi gösterir.
Ancak hükümetin emriyle polis bu toplantıya izin vermez ve basın mensuplarını dağıtır.
Basın toplantısı yasaklanmıştır.
Kerkük Türkleri'nin acısını Türk Milleti'nin öğrenme hürriyeti yasaklanmıştır...
***
Polis bu basın toplantısını dağıtsa da, artık surda bir delik açılmıştı....
O günlerde faaliyet gösteren Türk Haberler Ajansı bir şekilde A. Haluk Beyatlı ile görüşüp olayın ayrıntılarını öğrenmiş ve ertesi gün bütün gazeteler olayları manşetlerine taşımıştır.
Olayın belki de en acı taraftlarından birisi de budur.
Kerkük'te yaşanan tarihin en vahşi katliamlarından birini Türk Milleti 2 hafta sonra böylesi bir zorlama ile öğrenebilmektedir.
Türk düşmanlığının ne zaman başladığını anlamak için bu olayı unutmamak gerekli.
Bugün de aynı duyarsızlıkları yaşamıyor muyuz?
Bugün de aynı zihniyet ile karşı karşıya değil miyiz?
Bugün de Kerkük ve Musul'da Türklerin katliamına sessiz kalan büyük bir basın ve hükümet ordusu yok mu karşımızda?
***
Bu yazdıklarımızdan dolayı kimse bizi ırkçılık yapmakla suçlamasın!
Bu yazılanlar hakikattir.
Türk düşmanlığının bir belgesidir bu yaşananlar...
Kerkük Katliamı'nı ve o katliama sessiz kalmak için direnenleri asla unutmayacağız...
Allah Kerkük Şehitlerimizin mekanlarını cennet eylesin...
Vücutları parçalanarak şehit edilenleri, organları sökülüp çiğnenerek şehit edilen Hz. Hamza'ya komşu eylesin ulu Allah (CC)...
14 Temmuz 2014 Pazartesi
6 Temmuz 2014 Pazar
"Zor" mantının "kolay" şekli HOLUSKA...
Efendim hep siyaset yazıyoruz...
Bir de Eskişehirspor...
Bu gün bir değişiklik yapalım dedik.
Sizlere bir yemek tanıtımıyla sesleneceğiz bugün...
Mantı yemeği dillere destandır.
Sabır ve incelik isteyen ülkemize has lezzetlerden biri...
Hemen hemen her meşhur yemekte olduğu gibi mantı için de "bizim" der birçok memleketin insanı...
Sahipleniriz yemeğimizi, lezzetimizi...
***
Bugün bahsedeceğim Holuska ise, sadece Antalya yöresinde bilinir ve halen de yapılır.
Mantıya yenik düşmemiş bir lezzet olarak halen yaşamını sürdürür Antalya - Akseki civarında ve yörük obalarında...
Holuska mantı tanelerinden çok daha büyüktür.
Bir kaşıkta ancak bir tane mideye indirebilirsiniz.
Mantı gibi susuz ve yoğurtlu olmaz.
Sulu bir yemek türüdür holuska...
İster mantının kolay türü diyelim,
İster mantının tembel işi diyelim.
Sulu olması hasebiyle biraz farklı olabilir ama mantının lezzetini bulacağınızdan eminim.
***
Annelerimizin sürekli holuska yaptığı dönemlerde mantının adını bile bilmezdik.
Yeni nesil ev hanımları biraz da özentiyle mantı kültürüne teslim olmaya başladılar.
Ama yine de yaşamını sürdürmesini biliyor annelerimiz sayesinde holuska.
Genelde Ramazan aylarında ve sahurlarda yapılır.
Oruçlu kişileri tok tuttuğuna inanılır.
Ramazan aylarının değişmez ikilisiyde bir zamanlar erişte ve holuska...
Tabii üzüm hoşafını da unutmamak lazım...
***
Efendim gelelim holuska nasıl yapılır sorusunun cevabına.
TC Kültür Bakanlığı'nın "Kültür Portalı" sitesinde yer verilmiş yemeğin tarifine.
Ben de oradan tırtıklayıp sizlerle paylaşıyorum...
Yapıp yiyenlere yarasın diyoruz ve bu vesileyle de uzun zamandır holuska yapmayanlara bir mesaj veriyoruz...
***
MALZEMELER
Hamur Malzemeleri
- Un: 4 su bardağı
- Su: 1 çay bardağı ( yaklaşık )
- Tuz: 1 tatlı kaşığı
Harç Malzemeleri
- Kıyma: 250 gram
- Soğan : 2 adet
- Zeytinyağı: 1 kahve fincanı
- Karabiber: 1 tatlı kaşığı
- Tuz: 1 tatlı kaşığı
Üst Malzemeleri
- Tereyağ: 3 yemek kaşığı
- Kırmızı pul biber: 1 tatlı kaşığı
- Yoğurt: 2 su bardağı
- Sarımsak: 2 diş
- Tuz: 1 tatlı kaşığı
HAZIRLANIŞI
Hamur Hazırlama
Unu hamur yoğurma kabına ekleyiniz. Ortasını havuz gibi açınız. Tuz ve azar azar su ilavesi ile yoğurarak sert bir hamur tutturunuz. Üzerine bez örtünüz. 20 dakika bekletiniz.
Harç Hazırlama
1.Rendelenmiş soğanları orta ateşte zeytinyağı ile birlikte sararıncaya kadar karıştırarak kavurunuz ve ocaktan alınız.
2.Kavrulmuş soğanlara kıymayı, tuzu ve karabiberi katıp, karıştırınız.
Holuska Hazırlama
1. Hazırladığınız hamuru, nohut büyüklüğü bezelere ayırınız. Her bir bezeyi parmaklarınızla
3 – 4 cm. çapında dairesel şekilde açınız.
2. Elle daire şeklinde açılmış hamur parçacıklarının yarılarına nohut büyüklüğü harç koyunuz. Diğer yarıyı harcın üzerine kapatınız. Yarım daire şekli almış hamurların uçlarını hafif sıkarak birbirine yapıştırınız.
3. Hazırladığınız Holuskaları harlı ateşte kaynayan tuzlu suda yumuşayıp, diri kalacak şekilde haşlayınız.
4. Holuskaları sulu sulu servis kabına çıkartınız. Üzerine önce tuz, ezilmiş sarımsak ile çırpılmış yoğurdu sonra da kırmızı biberli kızdırılmış tereyağını gezdiriniz. Sıcak sıcak sofraya veriniz.
NOTLAR :
1.Kıymalı harç yerine peynirli, fesleğenli harç kullanabilirsiniz.
2.Kıyma harcına da ayrıca kıyılmış fesleğen katabilirsiniz.
Kaynakça: ATAV - Antalya'nın Lezzetleri Kitabı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)