30 Aralık 2017 Cumartesi

Asgari Ücret, Gelir Vergisi, Adalet ve Kalkınma...

Adalet!
Bütün canlılar için en hayati kavramdır adalet.
Eşitlik ilkesine inanmam ancak adalet olmazsa olmazlarımızdandır.
Ulu Tanrımız Allah-u Teala, insan evladını yaratıp dünyaya saldığında diğer canlılardan farklı olarak akletme, düşünme yetisini vermiştir.
Akıl en çok adalet için gereklidir.
Çünkü bizleri yaratan, bize birbirimiz arasında adaletli olmamızı emretmiştir her şeyden önce.
İnsan sadece insanlar arasında değil bütün canlılar için adaletli olmakla mükelleftir.
Adaletli olmak, bugün yapılan bir çok ibadetten daha önemli bir şekilde Allah'ın kutsal kitabında yer almıştır.
Adalet biz Müslümanlar için "affı olmayan" bir farz ibadettir!
***
Ulu Tanrımız tarafından biz insanlara gönderilmiş son Peygamber Hz. Muhammed'e vahyedilen Kur'an-ı Kerim'de adalet ile ilgili bir çok ayet vardır.
Bunlardan birisi de şöyledir:
"Ey inananlar! Allah için adaleti yerine getirmede, adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak, adaleti gerçekleştirenlerden olun / adaleti yerine getirmede örnek olun. Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü / bir topluluğa olan kininiz sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Adaletli olun / adil davranın. Allah’ı dinleyin." (MÂİDE,8)

Bir Müslüman için adaletin ne kadar önemli olduğunu sadece bu ayetten bile anlamak çok da zor olmasa gerek.
Koşullar ne olursa olsun sakın ola ki adaletten ayrılmayın!
Çok net bir emir!
Bu emre tabi olmamak hem insanlara verilmiş yaşam alanı olan dünyayı yaşanmaz bir hale getirir, hem de Allah'ın emirlerine karşı bir isyan olur ve ahirette de bunun vebali çok ağır olur.
***
Bugün İslam coğrafyasında yaşanan huzursuzlukların da en temel kaynağı Allah'ın emrettiği adaletten uzaklaşılmasıdır.
Özellikle de ülkeleri yönetenler vatandaşlarına adil bir yönetim sunamıyorlarsa vay hallerine!
Efendim adaletin ehemmiyetini kısaca anlattıktan sonra gelelim Türkiye'deki asgari ücret meselesine.
1 Ocak 2018 itibariyle ülkemizde çalışan işçilere en az 1603 TL ücret ödenecek.
Bir çok işçi yaptığı iş ile daha fazlasını haketmesine rağmen alt sınır bu olduğu için maliyetleri düşürmek adına patronları onlara bu alt sınırdan ücret verecek.
Bahsi geçen 1603 TL net olarak işçinin eline geçecek olan para.
Bu para aslında 2029 TL olarak belirlendi.
Kesintiler var bu paranın içinde.
SGK pirimi.
İşsizlik fonu.
Gelir Vergisi

ve ne idüğü belirsiz damga vergisi!
***
Nedir bu damga vergisi!?
Birileri damga basıyor da onun parası mı alınıyor!?
Kim nereye damga vuruyor!?
Anlamak mümkün değil bu damga vergisi meselesini!
SGK ve İşsizlik fonuna eyvallah deyip geçelim ve gelelim gelir vergisine!
Gelir vergisi nedir!?
Gelir vergisi işveren için farklı işçi için farklı tanımlanıyor!
Bir işveren elde ettiği gelirin en az yüzde 15'lik bir bölümünü devlete vergi olarak ödemek durumunda.
Bu yüzde 15'e muhatap olacak geliri de işveren kendisi belirliyor.
Örneğin;
İşveren 10 bin  TL para alarak sattığı bir ürünün maliyet giderlerini düşebiliyor.
"Arkadaş ben bu 10 bin lirayı almak için 9 bin lira para harcadım, geriye kalan 1000 lira üzerinden gelir vergisi öderim" deme hakkına sahip.
Olması gereken de budur.
Sadece ürettiği ürün için harcadığı parayı maliyet olarak sunmuyor tabii.
Üretim yapılan işyerinin tüm masraflarını ödeyeceği vergiden düşebiliyor.
İşlerinde kazandığı paraların hesabını yaptıktan sonra içtiği keyif çayının ücretini bile masraf olarak gösterebiliyor.
***

Ancak işçinin böyle bir hakkı yok!
Devletimiz işçinin aldığı 2029 TL'nin tamamını gelir olarak algılıyor ve işçinin tepesine biniyor.
Bir çok işveren zarar gösterip gelir vergisi ödememe hakkına da sahip.
Ancak işçi hiçbir zaman zarar etmez!
İşçi o parayı kazanmak için yaptığı hiç bir masrafı vergiden düşemez!
Zarar gösteremez!
İşveren kendisine tahakkuk eden vergiyi ödememe hakkına da sahip!
"Borcum olsun!" deyip ödemiyor ve çıkacak olan bir vergi affını bekleyebiliyor!
Ancak işçi bunu da yapamıyor.
Bu noktada yazımızın başına dönün ve Allah'ın adalet ile ilgili ayetini okuyun.
Bu ayet yetmez ise, açın interneti ve adalet ile ilgili ayetler aramasını yaptırıp diğer ayetleri de okuyun.
İyice okuyun ve karar verin;
Asgari ücretliye uygulanan gelir vergisi ve damga vergisinde adalet var mıdır, yok mudur!?
***
Ülkemizi 15 yıldır yöneten partinin adı ADALET ve KALKINMA PARTİSİ'dir. Her ne kadar onlar AK PARTİ deseler de açılım budur. ADALET ve KALKINMA PARTİSİ.
Şimdi bizler de her ne kadar bu partiye oy vermemiş olsak da bu ülkenin bir vatandaşı olarak Allah'ın emrettiği adaleti istiyoruz kendilerinden. İşverene uygulanan gelir vergisi ile işçiye uygulanan gelir vergisi uygulaması arasında adalet istiyoruz.
İşin bir de kalkınma kısmı var tabii.
Türkiye kalkınıyor, Türkiye büyüyor!
Eyvallah!
Ancak şu gerçeği de göz ardı etmeyin!
AB Ülkelerinde çalışan bir asgari ücretli işçi Türkiye'de çalışan bir asgari ücretli işçiden tam 3 misli fazla kazanıyor.  Türkiye'de faaliyet gösteren bir işveren de, AB ülkelerinde faaliyet gösteren bir işverenden tam 3 misli az kazanıyor.
İşte bizim adalet istediğimiz nokta tam da burasıdır.
Holdingler kazanıyor, zenginleşiyor, işçi ise onları daha zengin yapmak için daha az paraya çalışmaya mahkum ediliyor.
***
Ve bir ayet-i kerime ile sözümüzü noktalayalım:

"Allah, sorumluluklarınızı yürütürken, insanlara karşı adil davranmanızı öğütler. Allah size ne güzel öğüt veriyor." (NİSA,58)


13 Aralık 2017 Çarşamba

Genel Kaptanlık, Eskişehirspor ve Hakan Olgun

Eskiler bilir.
Her futbol takımında bir Genel Kaptanlık görevi vardı.
Şimdi olduğu gibi bir takım kaptanı vardı bir de genel kaptan.
Genel kaptanlar genellikle kulübün eski futbolcularından seçilir ve hem takımın hem de kulübün tepeden tırnağa her sorunu ile ilgilenirdi.
Kulüp emekçilerinden, futbolculara kadar kulübe hizmet eden her bireyin dert ortağı olur, sorunlarını çözmeye çalışır, kişilerle kulüp yönetimi arasında bir köprü vazifesi görürdü.
Şimdilerde bu genel kaptanlık kalmadı.
Belki adını değiştirdiler.
Bu endüstriyel futbol denilen meretin kavramlarına bile alışamadım henüz.
***
Zorlu bir süreçten kurtulup, yeniden Anadolu insanının umudu olabilme mücadelesi veren Eskişehirspor'daki en büyük sıkıntılardan birisi de budur.
Futbolcularımızın dert ortağı olacak,
Onların sıkıntılarını dinleyecek,
Onlarla bir ağabey kıvamında münasebetler kurarak, onların yaşadığı sıkıntıları bilen, onların geçtiği yollardan geçen bir isim acilen Genel Kaptanlık ya da şimdi adına her deniliyorsa o göreve getirilmelidir.
Türk futbolcusu duygusaldır.
İçini herkese dökemez.
Kulüp başkanına diyemediklerini Genel Kaptan'a anlatır.
Hocasına diyemediklerini Genel Kaptan'a anlatır.
Anlatamazsa sorunlar ve sıkıntılar içinde büyür ve sahada onu bitirir.
Bundan da en büyük zararı Eskişehirspor ve Eskişehirspor sevdalıları görür.
***
İyi de bu görevi üstlenecek kim var?
Efsane dönemin futbolcularından biri mi?
Hayır!
Onların dönemi ile bu dönem çok farklı.
İnsanlarımızın ruh yapısı bile değişti artık.
Yeni neslin içinden gelen biri olmalı.
Onlar gibi yaşamış,
Onlar gibi düşünen,
Onların çektiği sıkıntıları çekmiş,
Onlara yakın birisi.
Eskişehirspor'u ve Eskişehir'i iyi tanıyan, seven ve Eskişehirspor sevdalısı biri...
Eskişehirliler ve Eskişehirspor sevdalıları tarafından sevilen sayılan biri.
***
HAKAN OLGUN!
Evet Hakan Olgun...
Eskişehirspor'da 2 yıl kalecilik yaptı.
Hepimizin sevgisini kazandı, gönlümüzde taht kurdu.
Futbolu bıraktıktan sonra da hem Eskişehirli hem de iyi bir Eskişehirspor sevdalısı olarak Eskişehir'de yaşamayı tercih etti.
Artık Eskişehir'de yaşıyor.
İçimizden biri oldu.
Tıpkı bizim gibi gecesi gündüzü ESES olmuş bir deli gönül sahibi Hakan Olgun...
***
Hepimiz biliyoruz...
Sezon başında kalecimiz Kayacan Erdoğan kendisinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı çok gol yedi.
Sosyal medya üzerinden kendisine ağır hakaretler yapıldı.
Yediği gollerin büyük bölümünün defansif hatalardan kaynaklanmasına rağmen Kayacan Erdoğan günah keçisi ilan edildi.
Bu durumu gören Hakan Olgun harekete geçti.
Kayacan ile uzun uzun sohbetler yaptı.
Eleştirilerden bunalan Kayacan artık takımdan ayrılma noktasına gelmişti.
Ancak Kayacan'ın doktoru Hakan Olgun oldu.
Ona "Sen büyük kalecisin, burada kalacaksın ve bunu herkese göstereceksin" dedi.
Ve Kayacan bunu başardı.
***
Sadece Kayacan değil.
Bir çok futbolcumuz ile özel olarak ilgilendi Hakan Olgun.
Hiç bir resmi görevi olmamasına rağmen Yüksek Eskişehirsporluluk Bilinci ile futbolcularımızla tek tek ilgilendi onların morallerinin yükselmesi için elinden geleni yaptı.
Yücel İldiz hocamızın da üstün katkısı ile takımımız bugün bu konuma gelmiştir.
Evet hiç birimizin bilmediği bir isimsiz kahraman vardı 2 maçta 11 gol atarak fırtına gibi esen takımın arkasında.
Yeni başkanımız Hakan Olgun'u yine alt yapı antrenörü olarak almak isteyebilir.
Ancak ben buradan kendisine çağrıda bulunuyorum.
Hakan Olgun gibi bir adamı getirin şu takımın Genel Kaptanlığına.
Sportif Direktör mü diyorsunuz, idari menejer mi diyorsunuz, teknik menejer mi diyorsunuz ben bilmem.
Ancak benim bildiğim Genel Kaptanlık görevi Hakan Olgun'a verilmeli ve bu takımın oyuncuları içlerinde sorun biriktirmeden sahada çatır çatır mücadele etmeli.
Sadece oyuncular değil.
Tüm kulüp çalışanları için gerekli Hakan Olgun.
Eskişehirspor için gerekli.